Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2850 E. 2023/1168 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2850
KARAR NO : 2023/1168
KARAR TARİHİ : 14/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2019
NUMARASI : 2018/212 Esas 2019/1007 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
BAM KARAR TARİHİ. : 14/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin kendisi aleyhine İzmir 18. İcra Dairesinin 2014/6611 E sayılı dosyasından icra takibi yaptığını, davalı firmaya toplamda 300.000,00 TL bedelli senet verildiğini, karşılığında 191.000,00 TL bedelli mal teslimi yapıldığını, geriye kalan 101.000,00 TL’lik malın teslim edilmediğini, buna rağmen aleynine 100.000,00 TL’lik icra takibi başlatıldığını, dayanak senetlerin 30/07/2013 tarih 20.000,00 TL, 30/08/2013 tarih 20.000,00 TL, 30/09/2013 tarih 20.000,00 TL, 30/10/2013 tarih 15.000,00 TL, 30/11/2013 tarih 13.000,00 TL, 30/12/2013 tarih 12.000,00 TL olan 6 adet senet olduğunu, senetlerde malen kaydının bulunduğunu, davalının mal göndermemesi nedeni ile söz konusu senetlerin ödenmediğini, davalı firmanın malları vereceğini söyleyerek icra dosyasından kendisinden taahhüt aldığını yine mal göndermediğini, 3 ay boyunca borcu olmadığı halde tazyik hapsi ile cezalandırıldığını, mağdur olduğunu belirterek İzmir 18. İcra Dairesinin 2014/6611 E sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine ve borç miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin boya ve yapı malzemeleri satan ticari firma olduğunu, davacının 300.000,00 TL’lik boya almak istediğini ve senet düzenlediğini, davacının 05/02/2012 tarihinde 300.000,00 TL’lik senet ödemeleri karşılığında ortalama vadesi 07/04/2013 tarihine karşılık gelen boya alışverişi ile ilgili anlaşma sağlandığını, anlaşmaya göre ödemelerinin tamamınını yapması karşılığında malın alınmasının kararlaştırıldığını, davalının davacıya 27/11/2012 tarihinde 15.000,00 TL, 28/11/2012 tarihinde 10.000,00 TL, 29/11/2012 tarihinde 4.000,00 TL olmak üzere toplam 29.000,00 TL prim ödediğini, 28/11/2017 tarihinde davacı …’in davalı firmaya mal çekim primi adı altında fatura verdiğini ve bu alışverişten doğan prim yükümlülüğünün davalı şirketin davacıya 29.000,00 TL ödeyerek yerine getirdiğini, 300.000,00 TL’lik anlaşmaya ilişkin senetlerin günü geldiğinde davacının ödemediğini ve İzmir 21. İcra Dairesinin 2013/7290, 21. İcra Dairesinin 2013/8285, 18. İcra Dairesinin 2014/6611 nolu icra takiplerinin davacı aleyhine başlatıldığını, dosyaların itirazsız kesinleştiğini, 21. İcra Dairesinin 2013/7290 Esas sayılı dosyasından 01/11/2013 tarihinden davacı borçlu adresine hacze gidildiğini, borçlunun taahhütte bulunduğunu, taahhütün ihlali için açılan ceza davasından yeniden yapılandırma istendiğini, talebin kabul edildiğini, 10. İcra Ceza Mahkemesinin 2014/641 Esas sayılı dosyasında şikayetten vazgeçildiğini, yeni alınan taahhütün ihlali üzerine İzmir 6. İcra Ceza Mahkemesinin 2015/189 Esas, 2015/406 Karar sayılı dosyası ile 3 ay hapsen tazyik kararı verildiğini, davacı dilekçesinde bildirilen ödemenin bu dosyaya ilişkin olduğunu, icra dosyasına ilişkin ödeme yapılmadığını, yine İzmir 21. İcra Dairesinin 2013/8285 Esas sayılı dosyasında 01/11/2013 tarihinde hacze gidildiğinde, taahhüt alındığını, taahhütün yerine getirilmediğini, İzmir 6. İcra Ceza Mahkemesinin 2015/188 esas sayılı dosyasından 3 ay hapsen tazyik kararı verildiğini, davacının dürüstlük kurallarına ve ticari ahlaka aykırı davranarak davalı firmayı her seferinde mağdur ettiğini, davanın haksız ve yersiz olduğunu, reddi gerektiğini savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Kayıtlar üzerinde taraf iddiaları doğrultusunda alacağın varlığı ve miktarı hususunda smmm bilirkişisi tarafından yaptırılan incelemede davalı defter kayıtları da incelenmiş ve davalı şirket kayıtlarına göre 22/05/2014 takip tarihi itibari ile davacının firmasından 90.963,07 TL alacaklı olduğu, firma kayıtlarının yasal koşulları taşıdığı, davalı firmanın davacı … hakkında İzmir 21. İcra Dairesinin 2013/7290 ve 2013/8285 Esas sayılı 107.000,00 TL asıl alacak 469,37 TL protesto gideri, 2.886,46 TL işlemiş faiz olmak üzere 110.355,83 TL’lik icra takibi başlatmış iken 22/05/2014 tarihinde 18. İcra Dairesinin 2014/6611 Esas sayılı dosyasından 100.000,00 TL asıl alacak, 6.972,95 TL işlemiş faiz toplamı 106.972,95 TL üzerinden icra takibi başlattığı, davacının davalı şirkete 22/05/2014 takip tarihi itibari ile 18. İcra Dairesinden 2014/6611 Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığı rapor edilmiştir.
İncelenen bilirkişi raporunun açıklamalar bölümündeki tespitler taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirilmiş ve davacının talebinde haklı olduğu, 100.000,00 TL asıl alacak 6.972,95 TL faiz talebi ile yapılan toplam 106.972,95 TL alacak için 18. İcra Dairesinin 2014/6611 Esas sayılı dosyasından borcun bulunmadığı, bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilmiş ve bu çerçevede davanın kabulüne ve icra dosyalarında yaşanan süreçte nazara alınarak %20 kötüniyet tazminatına asıl alacak üzerinden hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması uygun görülmüştür” gerekçesi ile;
“Davanın KABULÜ ile İzmir 18. İcra Dairesinin 2014/6611 Esas sayılı dosyası nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Asıl alacak olan 100.000,00 TL üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın tamamen kötüniyetli olduğunu, gerek haciz esnasında gerekse yapılan telefon görüşmelerinde davacı taraf her seferinde borcu kabul ettiğini ve ödeyip tamamen bitirmek istediğini ve ödemede kolaylık sağlanması için sürekli dosyalarda yapılandırma talebinde bulunduğunu, müvekkili firmaya başta ödeme hususunda bir güven vererek 300.00,00 TL’ lik boya alacağına dair taahhütte bulunduğunu ve bu taahhüde ilişkin prim olarak 29.000,00 TL aldığını, müvekkili firmaya prim fatura dahi ödediğini, ancak davacı tarafın ne senetlerin günü geldiğinde borcunu ödediğini ne de hakkında açılan icra dosyalarında verdiği taahhütleri yerine getirdiğini, dürüstülük kuralına ve ticari ahlaka aykırı davranarak müvekkili firmayı her seferinde mağdur ettiğini, davacının haksız davasının reddi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince davanın kabulü yönünde karar verilmiş ise de; davalı tarafça, davacıya 198.567,54 TL mal teslim ettiğini, 3 ayrı icra dosyasındaki takip toplamının 207.000 TL olduğunu, başlatılan takiplerin davacıya teslim edilip ödenmeyen mallara ilişkin olduğunu belirttiği, davacının da yaklaşık aynı miktar malın kendisine teslim edildiğini kabul ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın teslim edilen mal bedelini karşılayan senetlerin davacı tarafça davalıya ödenip ödenmediği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
“Bilindiği üzere borçlu, kambiyo senedi nedeniyle alacaklıya karşı, genel olarak, ya kambiyo taahhüdünün hükümsüz olduğunu ya da temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunabilir. Başka bir deyişle borçlunun kambiyo senedi borcundan dolayı sorumlu olmaması, doğrudan doğruya kambiyo senetleri hukukundan doğan nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, temel borç ilişkisine yönelik nedenlere de dayanabilir. Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkanı verilmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 08.02.2022 tarih ve 2021/19-659 Esas ve 2022/82 Karar sayılı ilamı)
Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalıya (alacaklıya) düşer. Alacak kambiyo senedine dayanıyorsa kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan ispat yükü davacı borçludadır. Ancak davalı (alacaklı) maddi vakıayı açıklarken ispat yükünü üstlenebilir.( Yargıtay 11. HD nin 021/4112 esas, 2022/8251karar sayılı ilamı)
Tüm bu bilgiler ışığında somut olayımızda; davacı taraf davalı tarafından kendisine teslim edilen mallar karşılığı düzenlediği senetleri ödediğini yazılı bir delil sunarak ispat edememiştir. Alacak kambiyo senedine dayandığı için ispat yükü davacı taraftadır. Davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmamıştır. Bu nedenle davacı tarafça ispatlanmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceği belirtilmiş olup, anılan yasal düzenleme ve yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıda belirtilen şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-1)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2019 tarih, 2018/212 Esas ve 2019/1007 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2)Davalıdan alınan 1.707,75 TL istinaf karar harcının davalıya iadesine,
3)Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yolu harcının isteği halinde davalıya iadesine,
4)İstinaf aşamasında yargılama giderleri davacı avansından kullanıldığından yapılan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
5)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
B-1)Davanın REDDİNE,
2)Alınması gereken 179,90 TL harcının, peşin alınan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 1.527,85 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 16.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4)Davalı tarafından yapılan 14,00 TL toplam yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5)Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6)Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 bendi ile aynı Kanun’un 362/1-a. maddesi uyarınca 14.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.