Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2804 E. 2023/923 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESASNO : 2019/2781
KARAR NO : 2023/842

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2019
NUMARASI : 2019/6 Esas 2019/1021 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 04/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/05/2023

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/6 Esas ve 2019/1021 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”.. dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile yaptığı ticari iş neticesinde davalıya fatura kestiğini, fakat fatura bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, bunun üzerine İzmir 9. İcra MD’nün 2015/12273 E sayılı icra takip dosyasıyla takip başlattıklarını, davalının takibe itiraz ederek durdurduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş olmakla yapılan açık yargılama sonunda;
GEREKÇE: Davacı vekili duruşmada dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar etmiş, alacağa konu malların davalıya gönderildiğini, hatta malları götüren aracın müvekkiline ait olup, götüren kişinin de … olduğunu bildirmiştir.
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde ve duruşmalarda, davacının icra takibine koyduğu faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, mevcut bir alışverişi yansıtmadığını, fatura ve içeriğinin müvekkili tarafından kabul edilmediğini, bu nedenlerle haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir 9.İcra Müdürlüğünün 2015/12273 E.sayılı dosyasının incelenmesinde alacaklısının … Ltd Şti,borçlusunun … Ltd Şti olduğu, 28.03.2015 tarih ve 9.440,00 TL bedelli faturaya istinaden takip yapıldığı, takipte borçlunun borcun tamamına itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce SMM bilirkişi vasıtası ile defter incelemesi yapılmış, sonuç olarak davanın kabulüne karar verilmiş, Mahkememizin kararı davalı tarafça istinaf edilmekle BAM 17. Hukuk Dairesinin kaldırma kararı ile dosya yeniden Mahkememize gönderilmiştir. Bozma kararında belirtildiği gibi B-A ve B-S formalı celp edilmiş, yeniden SMM Bilirkişi incelemesine karar verilmiş, davalıya inceleme günü defterlerini ibraz etmesi gerektiği aksi halde, defterlerini sunmaktan kaçınmış sayılacağı ve davacının sunacağı defter ve belgelerin içeriğini kabul etmiş sayılacağı husunda meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen davalının defterlerini SMM Bilirkişi incelemesine sunmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekiline bu hususta çıkartılan e-tebligat dosya içerisinde mevcuttur. Davacının B-S formuna göre de takibe konu faturanın KDV hariç 8.000,00 TL olarak( KDVsi ile 9.440,00 TL oluyor )davacı tarafça vergi dairesine bildiriminin yapıldığı, yani davacı tarafın KDV hariç 8.000,00 TL KDV si ile 9.440,00 TL malı sattığına dair resmi olarak vergi dairesine bildirimini yapmış olduğundan malı teslim ettiği kabul edilmiştir. Davalı taraf ise yapılan meşruhatlı davetiyeye rağmen defterlerini ibraz etmekten kaçınmış sayıldığından ve davacının sunduğu resmi defter ve kabul etmiş sayılacağından malları teslim aldığı…” gerekçesi ile, Davanın KABULÜ ile İzmir 9.İcra Müdürlüğü’nün 2015/12273 Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptali ile; 9.440,00.-TL alacağının takipte belirtilen faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı taleplerinin reddine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, takibe dayanak faturanın müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, davacı tarafından fatura konusu malların müvekkili şirkete teslim edildiği yönünde sevk irsaliyesi veya başkaca bir belgenin de dosyaya sunalamadığını, ispat yükü üstünde olan davacının dava konusu faturadaki malların teslim edildiğini kanıtlayamadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İspat, bir olayın veya hukuksal durumun varlığı veya yokluğu hakkında hâkimde kanaat uyandırmak için girişilen, ispat yükü üzerinde olan tarafın deliller vasıtasıyla yürüttüğü inandırma faaliyetidir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususu ispat yükü kavramıyla ilgilidir. İspat yükünün ne şekilde dağılacağına ilişkin genel kural 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190. maddesinin 1. fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmış; 2. fıkrada ise, karinelerin varlığı hâlinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Buna göre
“(1)İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
İspat yükü üzerine düşen taraf ancak ispata “elverişli” deliller ile iddiasının haklılığını kanıtlayabilir. Kanun koyucu HMK’nın 200. maddesinde belli miktarın üzerindeki uyuşmazlıklar yönünden bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukukî işlemlerin senetle ispatını zorunlu kılmış ve bu miktar dâhilinde kalan bir alacağın takdiri delillerle ispatına imkân vermemiştir. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-936 E., 2021/1090 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir.
Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, davalının satılan makine bedelinin ödendiğini kesin delillerle ispatlayamamasına, yargılamada eksiklik bulunmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2019 tarih ve 2019/6 Esas 2019/1021 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 644,84.TL nispi ilam harcından peşin olarak alınan 174,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 470,64.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 04/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.