Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2800 E. 2023/1621 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2800
KARAR NO : 2023/1621
KARAR TARİHİ : 03/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2019
NUMARASI : 2017/1345 Esas 2019/757 Karar
DAVA : Yargılamanın İadesi
BAM KARAR TARİHİ : 03/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/10/2023

Yargılamanın iadesini talep eden vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama neticesinde;
Yargılamanın iadesini talep eden …’ün 30.11.2017 tarihli yargılamanın iadesi talepli dava dilekçesiyle; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/708 Esas, 2010/346 Karar sayılı dosyasında davacı … A.Ş.’nin mahkemenin 16.09.2010 tarihli kararına istinaden İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2008/7959 Esas sayılı dosyası ile hakkında icra takibine geçtiğini, icra takibinde kendisinin borca ve 42.000,00 TL’lik GKS’deki imzaya itiraz ettiğini, ancak davadan haberinin olmadığını, davaya konu olan GKS’deki imzanın sahteliğinin Soma Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/3182 soruşturma sayılı dosyasıyla yürütüldüğünü ve imzanın kendisine ait olmadığının belirlendiğini, diğer davalı olan …’ün de kendisini dolandırdığından bahisle Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/341 Esas sayılı dava dosyasında 20.05.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesindeki imzanın …’e ait olduğunun belirlendiği, kendisine ait olmadığının tespit edildiğini, yine 05.06.2008 tarihli limit arttırma sözleşmesinde de kendi imzasının bulunmadığını, davacı bankanın buna rağmen İzmir 9. İcra Müdürlüğünde takibe geçtiğini, bankaya karşı Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesine 2015/78 Esas sayılı dosya ile menfi tespit davası açtığını ve bu davanın derdest olduğunu belirterek yeniden yargılama yapılmasıyla kefil olduğu (7.622,00 TL bedelli, 21.05.2008 tarihli GKS ile bu sözleşmeye ek olarak yapılan 05.06.2008 tarihli, 5.614.376,00 TL arttırım bedelli limit arttırım GKS sözleşmesi) GKS’lerden borçlu olmadığının tespitine ve lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekilinin 30.05.2018 tarihli cevap dilekçesi ile; davanın usul yönünden reddinin gerektiğini davacının 492 sayılı Kanun m. 10 gereğince Harçlar Kanunu harca tabi olduğunu davacının harç yatırmadığını yargılanmanın yenilenmesine ilişkin davanın da diğer davanın nispi harç üzerinden Harçlar Kanunu 30-32 ye göre tamamlanması gerektiğini yargılamanın iadesi isteminin 3 aylık yasal süre içerisinde yapılmadığını, HMK m. 375/1-ç bendi gereğince yargılamanın iadesini isteme süresinin yeni belgenin elde edildiği tarihten itibaren 3 ay içerisinde ileri sürülmesi gerektiğini, HMK m. 377/1-c gereğince yeni belgenin elde edildiği veya hilenin farkına varıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde davanın açılması gerektiği bu sürenin hak düşürücü süre olduğunu genel kredi ve teminat sözleşmesi ile limit artırımının İzmir 5 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/708 esas sayılı dosyasında davaya konu edildiğini, İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2008/7959 esas sayılı dosyasıyla yapılan takibe itiraz üzerine davanın görüldüğünü ve bu dosyada davacının itiraz dilekçesi ile bu durumdan haberdar olduğunu, davacı yanın yargılama iadesi istemi HMK m. 375’te yer alan yargılamanın iadesi sebeplerinin hiç birisine uymadığı, davacının genel kredi ve teminat sözleşmelerindeki limitlerin yazılı olmadığı iddialarının kabul edilemeyeceğini, kredi sözleşmesindeki bazı kısımların anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, müvekkili bankanın davalı …’ten olan alacağının bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, müvekkili bankanın haksız ve kötü niyetli olmadığını belirterek davanın Reddini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 14.07.2018 tarihli replik dilekçesiyle; … AŞ.nin müvekkili hakkında 17.06.2018 tarihinde İzmir 9. İcra Müdürlüğüne 2008/7959 Esas sayılı dosyası ile icra takibine başladığını, müvekkilinin 07.03.2006 tarihi genel kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmaması nedeniyle imza itirazında bulunduğunu ve davalı … nın İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2008/708 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını müvekkilinin bu dosyadan haberdar olmadığını imza incelemesi dahi yapılamadığını, mahkemenin 16.09.2010 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verdiğine ancak bu karara da haberi olmaması nedeniyle kanun yoluna başvuramadığını ve kararın kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1398 Esas sayılı dosyasıyla menfi tespit davası açtığını, davalının usule ilişkin cevaplarını kabul etmediklerini, davalı banka ile dava dışı … A.Ş arasında 11.07.2005, 17.02.2006, 26.04.2005, 07.02.2006, 20.05.2008, 05.06.2007 genel kredi ve teminat sözleşmeleri yapıldığını ve bu sözleşmeye istinaden İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2008/7959 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe itirazın iptali davasının İzmir 5. ATM 2008/708 Esas sayılı dosyasında görüldüğünü ve takibin devamına karar verildiğini , davalı … ün dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından dolayı Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/341 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada evrakların noterde onaylandığı sırada yurtdşında olduğunu beyan etmesiyle müvekkilinin imzaların gerçek olup olmadığını araştırmaya başladığının 09.10.2017 tarihinde Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/341 Esas sayılı dosyasında İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/796 Esas 2010/1017 Karar sayılı dosyası içerisinde yer alan banka ile dava dışı … A.Ş. arasında yapılan 20.05.2008 ve 05.06.2008 tarihleri arasında yapılan genel kredi sözleşmelerinden haberdar olduğunu bu sözleşmedeki imzanın sahte olduğunu anladığını ceza dosyasında … ün beyanının kaçamaklı bir beyan olduğu … A.Ş. yi temsilen 20.05.2008 ve 05.06.2008 tarihli GKS lerdeki imzaların … e ait olmadığını bu nedenle HMK M.375/1-ç ve d bentleri gereğince yargılamanın iadesini talep ettiklerini bankanın kötü niyetli davranarak müvekkilin sahte imzasının bulunduğu sözleşmeye istinaden Salihli 1.İcra Müdürlüğünün 2015/673 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine 2. kez icra takibine başladıklarını müvekkilinin Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/78 Esas sayılı dosyasıyla menfi tespit davası açtığına yargılamasının devam ettiğini bu davada müvekkilin adı altındaki imzanın sahte olması sebebiyleHMK m. 375 gereğince yargılamanın iadesi sebebinin oluşacağının bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini müvekkilinin aleyhine başlatılan takipten 02.03.2008 tarihinde haberdar olduğu 02.09.2008 tarihli dilekçesiyle ödeme emrine itiraz ettiğine bundan önce davalı yanın takibe konu ettiği 20.05.2008 ve 05.06.2008 tarihli GKS varlığından haberdar olmadığı davalı tarafın 3 aylık süre içerisine başvuru yapılmadı iddiasının yerinde olmadığı 26.04.2005 ve 17.02.2006 tarihli GKS lerin yapıldığı tarihlerde kredi limitinin 7.622,00 TL olduğunun bilirkişi raporunda belirtilen müvekkilin doğuştan azemi 9.952.400 TL borçlu olduğuna dair hesabın yanlış olduğu belirterek davanın kabulünü %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 21.09.2018 tarihli düplik dilekçesinde; davacının harç yatırması gerektiğini , yargılamanın iadesi talebinin 3 ay içerisinde yapılmadığını , … ün 02.09.2008 tarihli ödeme emrine itiraz dilekçesinde GKS de ki imzalardan haberdar olduğunu , davacının itirazın iptaline ilişkin 12.11.2009 tarihli alınan bilirkişi raporunda kefalet limitlerini belirlendiğini , Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2015/78 esas sayılı dosyasında İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2014/1398 esas sayılı menfi tespit davasının da kesin hüküm nedeniyle reddedildiğini davacının talebinin HMK m.375 de bahsedilen sebeplerin hiçbirisine uymadığı yargılamanın iadesi şartlarının bulunmadığı GKS ve teminat sözleşmelerinde limitlerin yazılı olduğunun , davacının limitlerin yazılmadığını iddiasının soyut iddia olduğunu , yazılı delille kanıtlanması gerektiğini davacının %40 kötü niyet tazminatı isteyemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 16.04.2019 tarihli beyan dilekçesinde; adli yardım talebinin şartlarının gerçekleşmediğini, haklı olma şartının bulunmadığını, yine yargılamanın iadesi talebinin 3 aylık süre içerisinde yapılmadığından reddinin gerektiğini, davacının belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını, İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2008/7959 E. sayılı dosyası ile öğrendiğini, yine İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesine açmış olduğu davada da bu iddianın ileri sürdüğünü, HMK m. 375 de ki şartların gerçekleşmediğini, davacı tarafın bu belgede ki imzanın sahte olduğunu zaten bildiğini ve itiraz da ettiğini, müvekkilinin davacı …’ten alacaklı olduğunun bilirkişi raporu ile sabit olduğunu belirterek adli talebinin reddine, davanın işlemden kaldırılmasına, aksi halde yargılamanın iadesi talebinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; yargılamanın iadesine ilişkindir.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/708 E. – 2010/346 K. sayılı dosyası, İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2008/7959 E. ve Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/78 Esas sayılı dosyası ile İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/796 Esas ve 2010/1017 Karar sayılı dosyası, Soma Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/3182 soruşturma sayılı dosyaları incelenmiştir.
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/708 E. – 2010/346 K sayılı dosyası incelenmekle; davacı … A.Ş.’nin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/988 D. İş sayılı dosyasına istinaden 16.06.2008 tarihinde 5.509.385,32 TL’lik miktar üzerinden GKS’lere dayalı olarak ihtiyati haciz talebinde bulunduğu ve bu talebin kabul edildiği, ihtiyati haciz kararına istinaden bankanın borçlu hakkında İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2008/7959 Esas sayılı dosyası ile takibe geçtiği, 02.09.2008 tarihinde … vekilinin borca ve faiz oranına (07.03.2006 tarihli, 42.000,00 TL bedelli sözleşmedeki imzaya da) itiraz etmesiyle takibin durduğu ve bunun üzerine bankanın 14.10.2008 tarihinde itirazın iptali davası açtığı, davada … A.Ş. lehine verilen krediden dolayı borçlular … ve …’ün sözleşmede kefil olmasına istinaden yapılan takibe itirazın iptali yönünde talepte bulunduğu, davacının talebi üzerine yapılan yargılamada davalılara TK m. 35’e göre tebligat yapıldığı, alınan bilirkişi raporuna istinaden davacı bankanın dava dışı … A.Ş. ile 4 asıl ve 2 ek sözleşme yaptığı, bu sözleşmelerden …’ün bir kısmına kefil olduğu (11.07.2005, 17.02.2006, 26.04.2005 ve 07.03.2006 tarihli sözleşmelerde kefil olarak, 20.05.2008 ve 05.06.2008 tarihli sözleşmelerde de … Ltd. Şti adına bu şirketi temsilen imza attığı), bilirkişi raporunda …’ün … A.Ş. adına kullandırılan kredilerde …’ün imza itirazı dışındaki diğer itirazlarının incelendiği ve …’ün nakdi kredilerden dolayı 4.928.873,08 TL asıl alacak ve 464.656,24 TL gayri nakit kredi borcundan sorumlu olduğunun belirlendiği, ayrıca …’e imza itirazı nedeniyle 22.04.2010 tarihli celsedeki ara karar ile kendisine ihtarat gönderilmesine karar verildiği ve Soma 2. Asliye Hukuk Mahkemesince 2010/34 Talimat sayılı dosyada …’e ihtaratlı davetiye gönderilmesine rağmen …’ün başvuru yapmaması üzerine talimatın bila ikmal mahkemesine iade edildiği, mahkemenin yapılan yargılamayla İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2008/7959 takip sayılı dosyasında 4.928.873,08 TL asıl alacak ve işlemiş faiz ve BSMV ile birlikte 4.943.823,98 TL üzerinden takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına ve 464.656,24 TL gayri nakit bedelin bankaya depo edilmesine karar verildiği, bu kararı tarafların temyiz etmemesi üzerine 09.06.2011 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1398 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Davacı …’ün adli yardım talepli 06.11.2014 tarihli dava dilekçesi ile, İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2008/7959 esas sayılı dosyası ile Davalı … AŞ’nin müvekkili hakkında icra takibine geçtiğini, bu takipte 07.03.2016 tarihli 64048 numaralı GKS de ki müteselsil kefil sıfatının kendisine ait olmadığını, tespit ettiğini, Soma Cumhuriyet Başsavacılığının 2011/3182 soruşturma numaralı dosyası ile şikayette bulunduğunu, bu dosyada imzanın kendisine ait olmadığının bilirkişi raporu ile saptandığını belirterek dava konusu GKS den borçlu olmadığının tespitine, kefillerin iptaline karar verilmesini talep ettiği, davalı alacağı temlik alan … AŞ nin 26.02.2015 tarihli cevap dilekçesinde, davanın reddini istediği, mahkemece adli yardım talebinin reddedildiği ve davanın kesin hüküm nedeniyle 2016/64 karar sayılı 02.02.2016 tarihli karar ile reddedildiği belirlenmiştir.
İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2008/7959 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Takip alacaklısı … AŞ takip borçluları … AŞ, … Ltd. Şti., … ve … hakkında 17.06.2008 tarihinde ilamsız takibe geçtiği, takip dayanağının bankanın … Şubesi ile … AŞ arasında yapılan Genel Kredi Sözleşmesine dayandığı ,takip alacak miktarının 4.928.873,08 TL olduğu, muacceliliyetten takip tarihine kadar yıllık %126 tam faiz miktarının 86.255,28 TL olduğu, %5 gider vergisinin 4.312,74 TL ve masrafların 1.556,49 TL ile toplam 5.020.997,58 nakit ve 580.512,24 TL gayrınakit olmak üzere toplam 5.601.509,82 TL olduğu belirlenmiştir.
Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/78 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Davacı … ün davalı … aleyhine açmış olduğu menfi tespit davasında Salihli 1. İcra Müdürlüğünün 2015/673 E. sayılı dosyasında kredi sözleşmelerine dayalı yapılan takipte ki imzaların kendisine ait olmadığı borçlu olmadığına dair menfi tespit davası açtığı, yapılan yargılamada davalının aynı dava hakkında İzmir 1. ATM 2014/1398 E. sayılı dosya ile yargılama yapıldığından bahisle derdestlik itirazında ve aynı zamanda davanın İzmir 5. ATM 2008/708 Esas 2010/346 K. sayılı kararı ile de kesinleşmiş olduğu belirttiği, Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin, İzmir 5. ATM 2008/708 E. 2010/346 K. sayılı dosyada davacının imza incelemesi yapılmadığından bahisle kesin hüküm olarak kabul etmediği, karara dayanarak davacı … ün imza örnekleri alınarak İstanbul ATK dan 27.11.2017 tarihli raporla bu imzaların … ün eli ürünü olmadığını tespit ederek davanın kabulü ile davacının Salihli 1. İcra Müdürlüğünün 2015/673 E. sayılı dosyasında ki kredi sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığının tespitine 12.12.2018 tarihinde 2018/327 K. sayılı kararla karar verdiği, dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk dairesine gönderildiği ve 2019/414 Esasına kaydedildiği belirlenmiştir.
İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/796 Esas ve 2010/1017 Karar sayılı dosyası incelendiğinde; Haciz yapılan … … . Km. … Kasabası …/… adresinin borçluların iş yeri adresi olduğu ve borçlu … AŞ nin merkezi olduğu, rakibe dayanak Genel kredi sözleşmesinde de bu adresin gösterildiği, haciz sırasında borçlulardan …’ün aynı adreste bulunduğu, haczin İİK’nun 97/a. Maddesi gereğince yapıldığı ve İcra Müdürlüğünün bu vasıflandırmasının doğru olduğu, keza ispat yükünün 3. kişi davacı tarafa düştüğü, davacı tarafın sunduğu vergi levhası ve faturaların tek başına istihkak iddiasını ispatlamaya yeterli olmayacağı gibi faturaların her zaman düzenlenmesi mümkün belgelerden olduğu, ayrıca celbedilen ticaret sicil kayıtlarına göre davacı şirketle eski unvanı … San. Tic. Ltd. Şti. Olup kurucularının … ve … olduğu, şirket kurucusu …’ün borçlu … eşi olduğu ve sonradan şirketteki hissesini devrettiği ve bu suretle davacı şirketle borçlu arasında organik bağ bulunduğu, ayrıca davacı şirketin haciz adresinde faaliyete başlamasının alacaklı bankanın icra takibine başlamasından kısa bir süre önce olduğu, haciz sırasında … AŞ’ne ait çok sayıda haciz tutanağında belirlendiği üzere yeni tarihli belgelerin bulunduğu, bu suretle satışın muvazaalı olarak gerçekleştiği yeminle dinlenilen ve dosya kapsamıyla uyuşan davacı tanıklarının da aynı yönde beyanda bulunduğu, haczedilen mahçuz malların bu suretle borçlu … AŞ’ne ait olduğu, davacı tarafın istihkak iddiasını somut delillerle tereddüde yer bırakmayacak şekilde ispatlayamadığı yönünde davanın reddine karar verildiği, kararın 09.12.2010 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
Soma Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/3182 soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde; Şikayetçi …’ün şikayeti ile Soma Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/5366 soruşturma numaralı dosyasında 2006 yılında … AŞ nin yetkilisi ve ortağı olduğunu, 07.03.2006 tarihli … bankasının … plakalı aracı almak i.çin 42.000,00 TL kredi sözleşmesi yaptığını, ancak bu imzanın kendisine ait olmadığını belirterek şikayetçi olduğu, yapılan soruşturmada Soma Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/3182 soruşturma numaralı dosyada şüpheli …, .., … Ve … İle … hakkında 07.08.2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığı için karar verildiği, bu karara …’ün itiraz ettiği ve müştekinin şikayet ettiği …’in ve … hakkında TCK m. 204/2-3 , 43/1 ve 53. maddeleri ile kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarından dolayı cezalandırılması için kamu davası açıldığı, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/391 Esas sayılı dosyasında yargılamasının devam ettiği, …’ün şikayetçi olduğu 42.000,00 TL değerindeki GKS de ki imzası bulunan kişinin kim olduğu belirlenemediğinden bu konuda TCK 207/1 ve 66/1-e gereğince faillerinin tespiti için 07.08.2018 tarihinde daimi arama kararı alındığı belirlenmiştir.
Davacı taraf dilekçesinde; iadesini istemiş olduğu yargılamada dava konusu olduğunu belirttiği 20.05.2008 tarihli GKS ile 05.06.2008 tarihli Limit Arttırım Sözleşmesinde yer alan imzaların ve 07.03.2006 tarihli, 42.000,00 TL bedelli GKS’deki imzanın kendisine ait olmadığı ve …’e ait olduğunu belirtmiştir. Davacı taraf HMK m. 375/1-d gereğince karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmi makam önünde ikrar edilmiş olunmasına dayanmaktadır.
HMK m. 377/1-ç bendi gereğince HMK 375/1 fıkrasının d,e,f ve g bentlerindeki hallerde ceza mahkumiyetine ilişkin hükmün kesinleştiği veya ceza kovuşturmasına başlanamadığı yahut soruşturmanın sonuçsuz kaldığı veya hükme esas alınan belgenin mahkeme veya resmi makam huzurunda sahte olduğunu ikrar (HMK m.188) edildiği tarihten itibaren 3 aylık süre içerisinde istenmesi gerekmektedir.
HMK m. 379/1 gereğince; taraflar davacının yargılamanın iadesi talebinin şartları yönünden incelenmesi için ön inceleme duruşmasına davet edilmiş;
Talebin kanuni süre içerisinde yapılıp-yapılmadığı,
Hükmün kesin olup-olmadığı,
İleri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden biri olup-olmadığı konusunda inceleme yapılmıştır.
Bu şartların bulunması, yargılamanın iadesi davası için bir dava şartı niteliği taşıdığından; ön inceleme duruşmasında bu hususlar incelenmiştir.
Davacının talebini kanuna uygun süre içerisinde yapmadığı, hükümden sonra verilen bir mahkeme kararının bulunmadığı ve halen iddia ettiği 20.05.2008 ve 05.06.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerinin imzalarının sahte olduğuna ilişkin herhangi bir karar bulunmadığı, bu konuda bir ikrarın da mevcut olmadığı, bu nedenle davanın süresinde açılmadığı, yargılamanın iadesinin şartlarının oluşmadığı belirlenmiştir. Ayrıca davacı taraf 42.000,00 TL bedelli 07.03.2006 tarihli GKS deki imzanın kendisine ait olmadığını belirtmiş ve bu konuda Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde itirazın iptali davası açtığını beyan etmesiyle bu dosya incelenmiş ve dosyada davanın kabulüne karar verilerek dava konusu olan 07.03.2006 tarihli 42.000 TL bedelli GKS de ki imzanın … e ait olmadığı karar verilmiş ise de bu kararın kesinleşmediği, halen devam eden bir yargılamasının da bulunduğu, yargılamanın iadesi sebebinin oluşmadığı tespit edilmiştir.
Ayrıca davacının belgenin sahte olduğuna dair iddiasını ileri sürerken gerek takibe konu olan kredi sözleşmesinde ki (İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2008/7959 E. sayılı dosyasında ) imzanın sahte olduğuna ilişkin olarak 02.09.2008 tarihli itiraz dilekçesinde 4. m. de bu durumu bildiği ve imzayı da kabul etmediği, ayrıca Salihli 3. ASHM 2015/78 E. sayılı dosyasında delil olarak sunulan İzmir 1. ATM nin 2014/1398 E. sayılı menfi tespit davasında da bu sözleşmede ki imzanın kendisine ait olmadığını bildiği ve HMK m.375 de ki şartların gerçekleşmediği, ayrıca bu sebebin yargılamanın yenilenmesi için yeterli de olmadığı, zira davanın görülmesi aşamasında bu iddiasının (icra dosyasında ki itirazda yer alan) itirazının değerlendirilmemesi halinde kararı temiz etmesi gerektiği, ancak kararın temiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşıldığından davacının şartları gerçekleşmeyen yeniden yargılama talebinin reddinin gerektiği belirlenmiştir.
Buna göre; yargılamanın iadesi sebepleri içerisinde davanın ön şartı olarak bulunması gerekli HMK m. 377/1-ç ve 379/1-a bendindeki şartın gerçekleşmediği belirlenmiştir.

Bu nedenle; davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle yargılamanın iadesini talep eden vekilinin talebinin reddine, dair karar verilmiştir.
Yargılamanın iadesini talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya konu sözleşmelerin dayanağı olan imza sirkülerinin ve beyannamesinin sahte olduğunun … tarafından Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda ikrar edilmiş olması nedeniyle HMK’nun 375/1-d bendi gereğince yargılamanın iadesini talep ettiklerini, 20.05.2008 ve 05.06.2008 tarihli genel kredi sözleşmelerinin dayanağı imza sirküleri ve beyannamesinin sahte olduğunun duruşmasında ikrar edildiği ve delil olarak dayandıkları akhisar ağır ceza mahkemesi’nin 2016/341e. sayılı dosyası, celp edilmeden ve delilleri toplanmadan karar verildiğini, Davalı …’ün anılan kriminal raporu ile sahte olarak düzenlendiği anlaşılan imza sirküleri ve beyannamesine dayanarak dava konusu 20/05/2008 ve 05/06/2008 tarihli genel kredi sözleşmelerini asıl borçluyu temsilen imzalamış olması nedeniyle işbu sözleşmelerin geçersiz olduğunu, yerel mahkeme kanun yollarının tüketilmediğinden bahisle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar vermiş ise de , davacı bankanın açmış olduğu izmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/708 E. sayılı itirazın iptali davasından haberdar olmadığını, yargılama sürecinin hiçbir aşamasına katılamadığını ve imza tatbikatı yapılamadığını, yargılamanın iadesi kanun yoluna başvurmak için tüm kanun yollarının tüketilmesi gerektiğine ilişkin kanuni bir düzenleme bulunmadığından dolayı yerel mahkemenin bu gerekçesinin yerinde olmadığını, yargılamanın iadesi istenen hükmü ortadan kaldıran Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/78 E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.
HMK’nın 381/1. maddelerinde açıkça düzenlendiği üzere yargılamanın iadesi davası, bağımsız bir dava olup, dava değeri üzerinden nispi olarak peşin karar ve ilam harcı alınmalıdır.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32. maddeleri uyarınca davacı, dava harçlarını ödemek zorundadır. Anılan Kanun maddelerinde, harcın ödenmemesi halinde yargılamaya devam olunamayacağı ve müteakip işlemlerin yapılamayacağı öngörülmüştür. Dava açılırken peşin olarak ödenmesi gereken harcın eksik ödenmesi halinde, eksik harcın ne şekilde tamamlatılacağı 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre; dava harçlarının eksik ödendiğinin yargılama sırasında anlaşılması halinde, yalnızca o celseye devam olunur ve davacı tarafa eksik harcı tamamlaması için uygun bir mehil verilir. Harç tamamlanmadıkça yargılamaya devam olunmaz.
Mahkemece verilen süre içinde eksik harcın tamamlanmaması halinde, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermek gerekir.
Mahkemece 27/02/2019 tarihli celsede, yargılamanın yenilenmesini isteyen tarafa, asıl davada davacı olan bankanın dava konusu yaptığı alacak miktarından yargılamanın yenilenmesini talep ettiği kısmın ve dava konusu miktarın bildirilmesiyle eksik harçların tamamlanması için ihtaratta bulunulmuş, yargılamanın yenilenmesini talep eden vekilince 25/06/2019 tarihli dilekçe ile adli yardım talebinde bulunulmuş, mahkemece 26/06/2019 tarihli celsede harç konusunun dosyalar geldikten sonra değerlendirilmesine karar verilmiş, bir sonraki celse ise bu hususlarda değerlendirme yapılmadan yargılamanın iadesi talebinin reddine dair karar verilmiştir.
Mahkemece yargılamanın yenilenmesini talep edenin adli yardım talebinin değerlendirilerek bir karar verilmesi, adli yardım talebinin reddine karar verilmesi halinde, Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi hükmü de gözönünde bulundurularak başvurma harcı ile dava değeri üzerinden nispi olarak peşin karar ve ilam harcı alınması gerekirken, bu husus gözardı edilerek davacının talebinin esastan incelenmesi doğru olmamış, kararın re’sen kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla; istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 355. ve 353/(1)-a-4. ve 6. maddeleri gereğince re’sen kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davalı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/07/2019 Tarih, 2017/1345 Esas ve 2019/757 Karar sayılı hükmünün, 6100 sayılı HMK’nın 355. ve 353/(1)-a-4. ve 6. maddeleri uyarınca RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre yargılamanın iadesini talep eden vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,

4-İstinaf başvurusuna konu kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan 44,40 TL peşin harcın başvuru sahibi tarafa iadesine,
5-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi yargılamanın iadesini talep eden vekilinin tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran yargılamanın iadesini talep eden vekilinin yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.