Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2785 E. 2023/1051 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2785
KARAR NO : 2023/1051
KARAR TARİHİ : 01/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2019
NUMARASI : 2014/1492 Esas 2019/851 Karar
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
BAM KARAR TARİHİ : 01/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı borçlu … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan 28/12/2006 tarihli tarihli kredi genel sözleşmesini davalıların müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, sözleşmeye istinaden asıl borçlu firmaya kredi kullandırıldığını, fakat borçlu ödeme taahhüdünü yerine getirmediğini, ödeme taahhüdünün yerine getirilmemesi üzerine, davalılara ihtarname keşide edildiğini, borçlular hakkında İzmir 1. İcra müdürlüğünün 2008/13647 esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, davalı borçluların açılan icra takibine ve fer’ilerine itiraz ettiğini ve takibin durdurulmasına karar verildiğini, ileri sürerek sonuç olarak davalı borçluların takip dosyasıyla aleyhine yapılan takipte takibe itirazlarının iptaline, itiraz edilen kısım üzerinden %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatının davalılardan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … cevap dilekçesinde özetle; adına paravan şirketlerden bankalardan yüksek miktarda para çekildiğini, defalarca … Bankasına telefon açtığını, bu kredi ve krediler ile alakasının olmadığını bildirdiğini, krediye kefil olmadığını, atılan imzanın kendisine ait olmadığını savunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı … 04/03/2015 tarihli duruşmada; davayı kabul etmediğini, dava dışı … şirketi ile ilgisinin olmadığını, borca kefil olmadığını, sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Somut olayda; davacı banka tarafından dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne 28/12/2006 düzenleme tarihli 250.000,00 TL limitli sözleşme imzalatıldığı, sözleşme limiti 11/04/2007 tarihinde 50.000,00 TL limit artırımı yapılarak toplam limitin 300.000,00 TL’ye yükseltildiği, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile davalılar …’nın kendi imzası ile …’ın vekilinin imzası ile kefil oldukları, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından kredilerin kat edildiği, borcun ödenmesini temin için davalılara ihtarname keşide edilerek davalıların temerrüde düştüğü, davalıların kefalet limiti dahilinde sorumluluğunun devam ettiği, yapılan inceleme sonrasında kredi borcunu ödenmediğinin ortaya çıktığı, takip tarihi itibariyle davacı bankaya kredilerden kaynaklı davalıların 21/05/2008 takip tarihi itibariyle asıl alacak 300.000,00 TL, temerrüt faizi 26.270,84 TL temerrüt faizli ve faizin %5 gider vergisi olmak üzere takip tarihi itibariyle toplam 327.584,38 TL banka alacağından sorumlu bulundukları, tüm dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporundan anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
İtirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına karar verilebilmesi için usule uygun yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Söz konusu tazminat hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Ayrıca takibe konu alacağın likit olması gerekir. Borçlular tek başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacak likittir. Somut olayda davacı; kat edilen genel kredi sözleşmesine istinaden icra takibi yapmıştır. Bu nedenle borçlular ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumdadır. Bu sebeple kabul edilen nakdi kredi alacağı miktarı üzerinden %20 oranında inkar tazminatına hükmedilmiştir” gerekçesi ile;
“Tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile açılan davanın Kısmen Kabulü ile davalıların İzmir 1. İcra Dairesinin 2008/13647 takip sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazların kısmen iptali ile 300.000,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 327.584,38 TL üzerinden takibin devamına, takip tarihinden itibaren %32 temerrüt faizi ve faizin %5 oranında BSMV uygulanmasına,
Fazla istemin reddine,
Kabul edilen 327.584,38-TL üzerinden %20 inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; imzalanan kredi sözleşmesine istinaden dava dışı şirkete 299.990 TL kredi kullandırıldığını, kullandırılan kredi tutarının davalıların kefil olduğu tutarın altında olduğunu, dava dışı şirkete davalı kefillerin kefil oldukları miktarın üzerinde bir kredi kullandırılmadığını, bu nedenle davalıların asıl alacağın 300.000 TL’si olan bölümünden sorumlu oldukları yönündeki kabul kararının yerinde olmayıp kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalıların icra takibine yapmış oldukları itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; ilk derece mahkemesince aldırılan 30/09/2016 havale tarihli bilirkişi raporunun denetime elverişli ve açık olması nedeniyle hükme esas alınmasında bir aykırılık bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2019 tarih, 2014/1492 Esas ve 2019/851 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı kurum harçtan muaf olduğundan istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 01/06/2023