Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2753 E. 2023/937 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2753
KARAR NO : 2023/937

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2019
NUMARASI : 2015/482 Esas 2019/688 Karar
DAVA : ALACAK
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/05/2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/482 Esas ve 2019/688 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirketin davalıdan 10/04/2014 tanzim, 039385 seri nolu, 29/03/204 tanzim 039291 seri nolu, 27/03/2014 tanzim 039280 seri nolu, 26/03/2014 tanzim 039278 seri nolu, 26/03/2014 tanzim 039270 seri nolu, 19/03/2014 tanzim 039200 seri nolu, 17/03/2014 tanzim 039179 seri nolu, 12/03/2014 tanzim 039129 seri nolu, 16/04/2014 tarih 039480 seri nolu olmak üzere toplam 10 adet fatura kapsamında çeşitli renk ve sayıda dantel kumaşı satın aldığını, davacı müvekkilinin satın almış olduğu bu faturalar kapsamındaki tüm malların satış bedelinin 36.970,00 TL olup davalıya cari hesap ilişkisi içinde 30/04/2014 tarihine kadar 32.913,47 TL ödemede bulunduğunu ve 4.057,21 TL bakiye borcunun kaldığını belirterek bu kumaşların bir kısmının giysi üretiminde kullanılarak müşteriye gönderildiğini ve bu mamüllerde pembe, lila ve mavi renkli dantellerde renk açılması şikayetleri üzerine 28/04/2014 tarihinde yapılan incelemelerde dantel kumaşlarda standartların altında açılım ve solma durumu tespit edildiğini , ayıbın tespit edilir edilmez 28/04/2014 tarihinde Denizli 7. Noterliğinden 8143 yevmiye numaralı ihtarname ile davalının ayıptan haberdar edilerek ayıplı malların iade edilerek ödenen satış bedelinin iadesini istediğini, davalının ise ihtara cevap olarak ayıptan doğan sorumluluğunun kabul etmeyip kumaşları iade almayacağını belirttiğini bunun üzerine Denizli 1 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/30 D. İş sayılı dosyasında tespit davası açarak bilirkişi marifetiyle dantel kumaşlardaki ayıpların tespitini talep ettiklerini bilirkişi tarafından raporda lila, pembe ve mavi renklerdeki kumaşlarda yapılan testler sonucunda standartların dışında solma ve renk açılması meydana geldiğini ve bu sebeple ürünlerin üretimde kullanılamayacağını kumaşların ayıplı durumunun gizli ayıp niteliğinde olduğunu, 6098 Sayılı TBK’nın 227 ve 229 maddeleri gereği sözleşmeden dönebilme ve ayıplı mal için ödediği satım bedelini faizi ile birlikte satıcıdan talep edebileceğinin belirtildiğini, davacının elinde kalan ayıplı malların toplam bedelinin 9.334,50 TL olup car ihesap ilişkisi kapsamında bakiye olarak 4.057,21 TL borcu olduğunu, bakiye borcun eldeki ayıplı mal bedelinin düşülmesi sonucunda davacının ayıplı mallar karşılığında ödemiş olduğu 5.277,29 TL yi gönderilen 28/04/2014 tarihli ihtarname tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı müvekkiline iadesini ve dava elinde kalan 4445 adet dantel kumaşın davalı tarafça iade alınması gerektiğini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; davalı ile cari hesap ilişkisi gereği 12/03/2014 tarihinden başlayarak 16/04/2014 tarihine kadar 10 adet fatura ile çeşitli renk ve kumaşta dantel satıldığının doğru olduğunu, 36.970,00 TL bedelli mal satışı yapılıp 32.913,47 TL sinin davacı tarafından ödenip geriye 4.057,21 TL’lik bakiye borcun kaldığının da doğru olduğunu yapılan satış işleminin kesilen irsaliye faturalarının üzerinde “satın aldığınız ürünün istediğiniz özelliklere sahip olup olmadığını kontrol ediniz (dikim,akım,yıkama) kullanımından sonra çıkabilecek sorunlardan dolayı firmamıza hiçbir şekilde reklamasyon talebinde bulunamaz” şeklinde bir ibarenin olduğunu, davacı firmanın gereken sürede gerekli incelemeleri yapmadığını, gizli ayıp iddialarını kabul etmediklerini TTK’nın 18/2 ve TBK nın 474 maddeleri gereği davacının siparişleri aldığında 8 gün içerisinde itiraz edilmeyen faturalar kabul edilmiş sayılır. Teslimattan sonra hasar müşteriye aittir. Kesilen ve dikilen mallarda reklamasyon kabul edilmez.” şeklinde bir ibarenin de yer aldığını Denizli 1 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/30 D.İş sayılı dosyasında yapılan tespitin yokluklarında yapıldığı için itiraz ettiklerini, davacının süresi içinde ayıp ihbarında bulunmadığını, en önemli bunun davalı müvekkili tarafından bilme yükümlülüğünün olmadığını, davacının bunu belirtmeyerek sorumluluğu üzerne aldığını, teslim edilen malların sadece bir kısmının ayıplı gibi gösterilmesinin de kendilerince anlaşılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Faturalar: Davacı tarafından davalı adına keşide edilen, lila ve pembe renkli dantel pamuk yaka kumaşlara ilişkin irsaliyeli fatura tarihlerinin 10.04.2014 – 08.04.2014 – 29.03.2014 – 27.03.2014 – 26.03.2014 – 16.04.2014 olduğu görülmüştür.
Denizli 1 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/30 D.iş sayılı tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda; davacı firma … AŞ tarafından ihracat amacıyla üretilen konfeksiyon ürünlerinde aksesuar olarak kullanılmak üzere … San ve Tic. Ltd. Şti. Nden temin edilen lila, pembe ve mavi renklerindeki dantel kumaşların TS 396 standardına göre yapılan yıkama haslığı testlerinin sonuncuna göre orjinal renklerinde standartların üzerinde, solma-açılma meydana geldiği , yıkama işlemi sonrasında yapılan yıkama haslığı değerinin gri skala üzerindeki değerlendirmesinde 2 ile 3 aralığındaki bir haslık değerine tekabül ettiği bu solma değerin kabul edilemeyeceği, yıkama sonrasında meydana gelen bu solmanın gizli ayıp niteliği taşıdığının tespit edildiği görülmüştür.
Bilirkişi Raporu: Mahkememizce Denizli Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dava konusu satımdan dolayı ayıplı mal iadesi nedeniyle ürünlerde ayıp olup olmadığı, ayıp nedeniyle ödenen satış bedelinden indirim ve istirdadı gereken miktarın bulunup bulunmadığı bulunmakta ise tutarları hususunda keşif bilirkişi incelemesi yapılarak rapor düzenlenmesi istenmiş olup talimat mahkemesince dosya Tekstil Mühendisi Bilirkişi … ile Hukuk Bilirkişi Av. …’e tevdi edilmiş; bilirkişiler raporlarında davacı ile davalı şirket arasında yapılan alışverişe esas ürünlerin davaya konu olan Lila renkli dantel kumaşların renk haslıkları standart dışı olduğunu yıkama ile renk değişimine uğramakta olduklarını, dantel kumaştaki renk değişimi boyama prosesinden kaynaklandığını, yıkama sonrası kumaşta renk değişimi görülebileceğinin gizli ayıp olduğunu, davacı şirket tarafından gizli ayıbın ortaya çıkmasından sonra yapılan ihbarın yasal sürede olduğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişi Raporu: Mahkememizce Dosyamızda yeniden talimat yazılarak daha önce rapor düzenleyen bilirkişiler … ile …’e dosyanın tevdi edilerek bilirkişilerin yerinde inceleme yaparak talimat doğrultusunda rapor düzenlenmesi istenmiş olup bilirkişiler bu ek raporunda;yapılan tespitte lila ve beyaz olmak üzere 2 renkli ürünün sayıldığını, Lila Renkli ürünlerin 3 farklı ölçüde olup toplamda 4.148 adet olduğunu beyaz renkli dantellerin sayısının 297 adet olduğunu toplam sayılan her renk ürün sayısının 4.445 adet olarak tespit edildiğini, tekstil işletmelerinde yıkama testi yapılarak üründe proses ile ilgili sorun olup olmadığını standatlar çerçevesinde üretilen ürünlerden numune alınarak test edilir veya edilmesi gerekir. Davacının yasal süre içerisinde ürünlerden numune alınarak varsa işletme labaratuarında test edebilir veya herhangi bir test yapan labaratuarda test ettirebilir , Test sonucu varsa ayıp ortaya çıkabilir. Davacının teslim aldığı ürünler ile ilgili herhangi bir test yaptığı dosya kapsamında yer almadığını, bu anlamda davacı muayene yükümlülüğünü yerine getirmediğinin anlaşıldığını , davalı ve davacının ortak kusurlarının bulunduğunu, iş ilişkisi başlangıcında sipariş sözleşmesi teknik konuları içerek şekilde hazırlanması gerektiğini, dolayısıyla karşılıklı olarak istenilen ve bilinmesi gereken bilgilerin paylaşımı yapılması gerektiğini, bu bilgilerin bazılarının kumaş bilgisi , kumaş hammadde bilgisi, yıkama şartları ve standatları vb gibi olduğunu, olası hata ve sorunların ortadan kaldırılabileceğini, sonucuna göre teslimini isteyebileceği ayıplı ürünler nedeni ile iadesini talep edebileceği alacak miktarının birim fiyatı 2.10 TL olan ürünlerin toplam adedinin 4.445 olduğunu dolayısıyla alacak miktarının 9.334,50 Tl olduğunu bildirmişlerdir.
Dava, satıma konu ayıplı mal nedeniyle açılan ayıplı malın iadesi ile satış bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
6102 sy TTK m. 23/c uyarınca ticari satışlarda malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir, açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek ve incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa durumu bu süre içerisinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Gizli ayıp basit bir muayeneyle anlaşılamayacak durumda ise bu tür bir ayıbın ortaya çıkması halinde B.K.’nun 223-2. fıkrası uyarınca ayıbın derhal satıcıya bildirilmesi gerekir.
Somut olayda; davacı tarafından davalıdan 10.04.2014 tanzim 039420 seri nolu, 08.04.2014 tanzim 039385 seri nolu, 29.03.2014 tanzim 039291 seri nolu, 27.03.2014 tanzim, 039280 seri nolu, 26.03.2014 tanzim 039278 seri nolu, 26.03.2014 tanzim 039270 seri nolu, 19.03.2014 tanzim 039200 seri nolu, 17.03.2014 tanzim 039179 seri nolu, 12.03.2014 tanzim 039129 seri nolu, 16.04.2014 Tarih 039480 seri nolu olmak üzere toplam 10 adet irsaliyeli fatura kapsamında lila, pembe ve beyaz renkte dantel kumaşı satın alındığı, söz konusu dantellerin davacı şirketi tarafından üretilen çocuk kıyafetlerinde kullanıllanıldığı, çocuk kıfayetlerini satın alan nihai tüketicilerin yıkama sonrası lila ve pembe dantellerin renklerinde solma olduğu yönünde şikayetçi olmaları üzerine, davacı şirketin dantellerdeki ayıptan haberdar olduğu, bunun üzerine davacı şirketin 28.04.2014 tarihinde danteller üzerinde yaptığı incelemede bu dantel kumaşlarda standartların altında renk açılımı ve solma olduğunu tespit ettiği, davacının 28.04.2014 tarihinde Denizli 7. Noterleğinden ihtarname göndererek ayıp ihbarında bulunarak elinde kalan 4445 adet lila renkli dantelin satış bedelinin iadesi talep ettiği, davalının cevabi ihtarname ile davacı şirketin talebini kabul etmemesi üzerine, davacının iş bu dava ile ayıplı olduğunu iddia ettiği lila dantel kumaşların davalıya iadesi karşılığında bu kumaşlar için ödenen satış bedelini talep ettiği, davalının, lila ve pembe renkli dantelleri en son 16.04.2014 tarihli irsaliyeli fatura ile aynı tarihte davacıya gönderdiği, davacı tarafından satın almadan sonra özenli bir kontrol yapılmadığı, dantellerin giyisiye dikimi aşamasında da tesbit yapılmadığı, müşteri şikayetleri üzerine ilk olarak 28.04.2014 tarihinde inceleme yaparak dantellerdeki ssolmayı tespit ettiği, Denizli 1. Sulh hukuk Mahkemesi’nin 2014/30 değişik iş dosyasında 30.04.2014 tarihinde yapılan tespit sonrasında düzenlenen ve renk solmasını tespit eden bilirkişi raporuinun ise 30.05.2014 tarihli olduğu, satıcının ayıptan dolayı sorumlu kabul edilebilmesi için alıcının satılanı muayene ve varlığı iddia olunan ayıpları ihbar etme külfeti bulunduğu, TTK 25.madde uyarınca  alıcının teslimden itibaren 8 gün içinde satılanı muayene ettirmekle yükümlü bulunduğu, taraflar arasında ticari bir satım sözkonusu olduğu dikkate alındığında dantel kumaşlarda 8 gün içerisinde ihbar ve muayene yapılmadığı, bilirkişi heyeti tarafından kök raporda renk solmasının gizli ayıp olduğu belirtilmiş ise de ek raporda bu ayıbın davacının muayene yükümlülüğü kapsamında yaptıracağı test ile ortaya çıkartılabileceğini bildirdikleri, keza nihai tüketici tarafından dahi basit bir yıkama işlemi ile dantellerde renk solması olduğu tespit edilebilmiş iken tacir olan davacının basiretli davranarak satın aldığı dantelleri teslim aldığında, ürettiği kıyafetlerde kullanmadan önce, birkaç numane üzerinde yıkama işlemi yaparak renk solmasını ortaya çıkarabilecek iken muayene yükümlülüğünün yerine getirmeden ve gerekli kontrolleri yapmadan üretime geçtiği ve dantellerin büyük bir kısmının satılarak tüketildiği, bu durumda davacının malı ayıplı olarak benimsediğinin kabulü gerektiği…” gerekçesi ile davacının davasının REDDİNE karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin ve mahkemenin hükme esas aldığı ek raporu düzenleyen heyetin açık ayıp ve gizli ayıp kavramlarını anlamadığını, hatta mantık dışı ve hayatın olağan akışına aykırı bir şekilde satıcının sorumluluğunun yanlış teşhis edildiğini, somut olayda davacının, kendi ürettiği çocuk giysilerinde yaka olarak kullanmak üzere davalıdan satın aldığı dantel kumaşının yıkama işlemi sonrasında renk solması gerçekleştiğinin tespit edildiğini, davacının bu malları satın almadan önce yıkama işlemine tabi tutamayacağını ve bu dantellerin yıkanmak suretiyle test edilmesinin, olağan muayene içinde değerlendirilemeyeceğini, dava konusu dantel ürünlerindeki ayıbın gizli ayıp olduğunu bu itibarla alıcının bu ayıba ilişkin muayene sorumluluğunun bulunamayacağının açık olduğunu, hiç kimsenin satın aldığı bir kumaşı bir elbiseyi bir tekstil ürününü satın almadan önce yıkama testine sokmayacağını, davalının sattığı kumaşın asgari standartın da altında olduğunu, davacının gizli ayıbı da makul sürede davalıya bildirdiğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, ticari satıma konu dantel kumaşın ayıplı olduğundan bahisle malın iadesi ve bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Satıcının ayıptan sorumluluğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219-231. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp kavramının tanımı kanunda tam olarak bulunmamakla birlikte, ayıptan sorumluluk halleri bu maddelerde hüküm altına alınmıştır. Ayıp kavramı hakkındaki genel tanım, sözleşme gereği edimin taşıması gereken nitelik ile mevcut nitelik arasındaki fark şeklindedir.
TBK. m. 219’da sözleşmeye aykırılık halinde iki ayrı durum mevcuttur. Bunların ilki, satıcının alıcıya birtakım nitelikler bildirmesi ve bu niteliklerin söz konusu şeyde bulunmamasıdır. İkincisi ise sözleşme konusu şeyden beklenen faydayı azaltan veya ortadan kaldıran durumların mevcut olmasıdır. Buna dürüstlük kuralı çerçevesinde karar verilmektedir. Alıcının beklediği faydanın dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Burada objektif değer baz alınır.
Satıcının ayıptan sorumluluğunun doğması için aranan şartlar:
a) Ortada bir ayıp bulunmalıdır
Ayıp; maddi, ekonomik veya hukuki olabilir. Satılanın yırtık, bozuk, kırık, lekeli olması gibi haller maddi ayıp teşkil eder. Hukuki ayıp ise, satılanın değerini ve ondan beklenen faydaları etkileyen eksikliklerdir. Satıcının bildirimi yoksa fakat eşyanın niteliği gereği, eşyadan beklenen bir fayda varsa, dürüstlük kuralı çerçevesinde beklenen bu faydanın sağlanamaması durumunda ayıptan bahsedilebilir.
b) Satılandaki ayıp önemli olmalıdır.
Ayıp sonucunda, söz konusu şeyin değerinin veya elverişliliğinin önemli şekilde azalması veya tamamen ortadan kalkması gereklidir. Bu gibi durumlarda, satılan şeydeki ayıp önem kazanmış olur. Önemsiz ayıplardan dolayı satıcı sorumlu tutulamaz.
c) Alıcı malın ayıplı olduğunu bilmiyor olmalıdır.
Bu konu, TBK. m. 222’de düzenlenmiştir. Buna göre, “Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse olur.” Böylece alıcı, sözleşmenin kurulması esnasında ayıpları biliyorsa, bunları kabul etmiş sayılır ve satıcı ayıptan sorumlu olmaz. Ancak bunların gerçekleşebilmesi için, alıcının sözleşmeden önce, satın aldığı şeyi gözden geçirme imkânını bulabilmesi gereklidir . Burada gözden geçirmeden kasıt, olağan bir muayenedir.
Alıcının satın aldığı şeyde, dikkatli özeni gösterseydi fark edebileceği ayıplardan da satıcı sorumlu değildir. Alıcının, malın ayıplı olduğunu bilmiyor olması gerekmektedir. Gizli ayıplarda, alıcının malın ayıplı olduğunu bilmesi mümkün değildir. Olağan gözden geçirme, malın alınırken kabaca gözden geçirilmesidir. İlk bakışta görülebilecek olan ayıplar mevcutsa, satıcının ayrıca bunu üstlenmesine gerek yoktur. Bu gibi durumlarda, sorumluluk aranmaz.
d) Ayıptan sorumluluk sözleşme ile kaldırılmıyor olmalıdır
e) Alıcı ayıbı kabul etmemiş olmalıdır
f) Alıcı ayıptan doğan sorumluluk hükümlerinden yararlanabilmek için kanunun kendisine yüklediği külfetleri yerine getirmiş olmalıdır
Alıcıya kanunen yüklenen külfetler, satılanı gözden geçirme ve varlığı iddia edilen ayıpları satıcıya bildirme külfetleridir. Alıcı, satın aldığı malı gözden geçirmek ve herhangi bir ayıp halinde de bunu satıcıya bildirmek zorundadır . Bu zorunluluklar TBK. m. 223’te düzenlenmiştir. TBK. 223’e göre, “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.” Burada kesin bir süre belirlenmemiştir, ancak alıcı ayıbı en kısa sürede bildirmekle yükümlüdür.
Tacirler arası ticari satımlarda, satılanın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli değilse, alıcı teslimden itibaren 8 gün, diğer hallerde ise 2 gün içinde satılanın gözden geçirilmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu hüküm 6102 Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. TTK. m. 23/1.c’ye göre, “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü .maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” Bu durumda, TBK. m. 223 burada da uygulama alanı bulacaktır. TBK. m. 225’e göre, satıcının ağır kusurlu olması halinde ayıbın kendisine zamanında bildirilmediğini ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Aynı hüküm, satıcılığı meslek edinmiş kişiler için de geçerlidir.
Alıcı, satılanın durumunu gecikmeksizin usulüne göre tespit ettirmekle yükümlüdür. Bunu yaptırmazsa, ileri sürdüğü ayıbın, satılanın kendisine ulaştığı zamanda var olduğunu ispat yükü alıcıya düşer.
Bir sözleşmede ayıbın şartları mevcut ise ve alıcı da kendisinden beklenen külfetleri yerine getirmişse, bu durumda alıcı TBK. m. 227’de kendisine tanınan haklardan birini kullanabilir. Bu haklar;
-Sözleşmeden dönme, bedelde indirim talebi, satılanın ücretsiz onarımı talebi, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi talebi (Kaynakça: ARAL, Fahrettin, Borçlar Hukuku (Özel Borç İlişkileri), 8. Baskı, Ankara, 2009- AVUZ, Cevdet, Borçlar Hukuku Dersleri (Özel H, 9. Baskı, İstanbul, 2011)
”…Davacı vekili, davalı aleyhine cari hesap alacağına dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, davalının yetkiye ve borca itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin ikametgahının … …, yetkili icra dairesinin Karşıyaka İcra Daireleri olduğunu, davacı şirketten dantel kumaş alındığını, alınan dantellerin tekstil ürünlerinde kullanılarak bir başka firmaya satıldığını, ancak dantellerin ayıplı çıktığını ve dava dışı firma tarafından ürünlerin iade edildiğini, yapılan testler sonucu dantellerin ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, ayıp nedeniyle müvekkili şirkete reklamasyon ve naylon faturaları kesildiğini, bu faturaların davacı şirkete yansıtıldığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının malları irsaliyedeki tarihlerde teslim aldığı, gerekli kontrolleri ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği, reklamasyon ve naylon faturalarının yeterli görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2017 tarih ve 2016/7135 Esas 2017/1367 Karar sayılı ilamı)
Bu açıklamalar ışığında; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, davacı tarafından dantel kumaşlar üzerinde gerekli kontrollerin ve ihbar yükümlülüğünün yasal süresi içinde yerine getirilmemesine, yargılamada eksiklik bulunmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/05/2019 tarih ve 2015/482 Esas 2019/688 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 24/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.