Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2745 E. 2023/917 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2745
KARAR NO : 2023/917

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/01/2019
NUMARASI : 2015/1152 Esas 2019/25 Karar
DAVA : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/05/2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1152 Esas ve 2019/25 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında …-… yolu üzerinde … köprüsüne ait 288 adet prefabrik kirişin fabrikadan işbaşına nakli ve yerine konulması için sözleşme imzaladıklarını, 23/07/2015 tarihinde meydana gelen kaza sonrasında taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haksız bir şekilde tek taraflı olarak feshedildiğini, taşınan kirişlerin ayıplı olduğunu ve sorumluluğunun davalının üzerinde olduğunu, montaja uygun hale getirilmesi gereken kirişleri taşıyan çelik halatların eşit düzeyde olmadığını, belirtildiği üzere halatların tek bir uzunlukta olmaması ve bu sebeple hayli ağır olan yükü tek bir halatın taşıması ve kaçınılmaz olarak halatın kopmasının bahsi geçen kazaya sebebiyet verdiğini, dava konusu kaza sonucu müvekkilinin sorumluluğunda bulunan … plakalı taşıyıcı çekicinin tamamen hasar gördüğünü ve yine müvekkiline 40.000,00-TL masraf çıkardığını, 300.000,00 TL kazanç beklerken davalının haksız feshinden dolayı kazanç kaybının olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla kaza sonucu araçta meydana gelen zarara yasal faiz uygulanmak suretiyle 1.500,00-TL ‘nin müvekkilinin haksız fesih nedeniyle uğradığı zarar ve yoksun kaldığı kara yasal faiz uygulanmak suretiyle 1.500,00-TL’nin taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili; ıslah dilekçesi ile kar mahrumiyeti için talep ettiği bedeli 12.528,00 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; …-… yolu üzerinde … köprüsüne ait 288 adet prefabrik kirişin fabrikadan işbaşına nakli ve yerine konulması için sözleşme imzaladıklarını, 23/07/2015 tarihinde meydana gelen kaza sonrasında taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından davacı tarafından haksız bir şekilde tek taraflı olarak feshedildiğini, taşınan kirişlerin ayıplı olduğu ve halatların eşit düzeyde olmadığını, belirtildiği üzere halatların tek bir uzunlukta olmaması e bu sebeple hayli ağır olan yükü tek bir halatın taşıması ve kaçınılmaz olarak halatın kopmasının bahsi geçen kazaya sebebiyet verdiğini, dava konusu kaza sonucu müvekkilinin sorumluluğunda meydana gelen … plakalı araçta 40.000,00-TL değerinde hasarın meydana geldiğini, ayrıca fesih nedeniyle davacı yanın 300.000,00-TL kazanç beklerken bu kazançtan olduğunu iddia ederek söz konusu açmış olduğu yasal dayanağı bulunmayan davanın reddini istediklerini, davacı yanın taşınan kirişlerin ayıplı olduğunun ve sorumluluğunun müvekkili davalının üzerinde olduğunu, kirişleri taşıyan çelik halatların eşit düzeyde olmadığını iddia etmiş ise de iddiaları sorumluluktan kurtulmak için ileri sürdüğünü, nakli gerçekleştirilen kirişlerin fabrikadan iş başına getirilirken vinçlar vasıtasıyla araçlara yüklenmiş olduğunu ve kirişleri taşıyan çelik halatlar ile ilgili bir sorun ortaya çıkmadığını, bu kirişlerin 80-90 ton arası ağırlıkta olduğunu kiriş ucundaki kaldırma kancalarının bu ağırlığın üzerindeki baskılara dayanacak şekilde imal edildiğini ve imalattan sonra dayanıklılık testine tabi tutulduğunu, olay günü 23/07/2015 tarihinde montaja başlanmış olup ilk kiriş yerine yerleştirildikten sonra ikinci kiriş kaldırılırken kenar ayak tarafındaki vincin (sağdaki) ise yavaş hareket etmesinden dolayı kirişin dengesiz kaldığını ve dengesiz kalan kirişin sağ tarafındaki vince gelen yük miktarının arttığını, ayrıca sağda duran vincin kirişinin B01 köprüsünün başlık kirişinin altına vurması sonucu kirişin kontrolsüz olarak bir salınım hareketine başladığını, hem vurma hem de salınım hareketinin kaldırma kancasına gelen yük miktarını arttırması sonucu kirişteki kaldırma kancasının kopması neticesinde yeine monte edilmesi gereken kirişin daacı yan tarafından kiralanan … plakalı aracın üzerine düşerek araçta meydana gelen hasar için zararın müvekkili davalıdan talep edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davalı tanığı … mahkememizin 16/11/2016 tarihli celsesinde; “Ben davalı şirkette tapoğraf yardımcısı olarak şantiyelerde çalışıyorum. Biz şirket olarak karayollarından ihale aldık. Yol yapımında kullanmak üzere kirişlerin nakliyesi ve yerine konulması işi için de davacı … ile anlaştık. İlk etaptaki kirişlerin konulması sırasında bende oradaydım. Birinci kiriş yerleştirildi. İkinci kiriş iki ucundan iki ayrı halatla iki ayrı mobil vinç ile kaldırılmaya başlandı. O sırada halatlardan birini vincin biri az diğeride çok kaldırınca kirişin dengesi bozuldu. Yukarı doğru kaldırılırken ben tam dikkat etmedim. O sırada ayakların arasındaki mesafeyi ayarlayamadıkları için bir taraf ayak tabir ettiğimiz kısmın alt tarafından çarpınca halatlar koptu ve kiriş yere düştü. Ben halatların koptuğu ve kirişin düştüğü anı gördüm. Ben vinçleri kimin kullandığını bilmiyorum. Kiriş düşünce tamamen kullanılmaz hale geldi. Kiriş düştüğünde altında altında … denilen bir araç vardı. Kiriş hem bu aracın hem de vinçlerden birinin üzerine düştü. Kirişin halatları vinçlere bağlandığında halatların dengesiz olduğunu bizim davalı şirket elemanları vinç operatörlerine bağırarak kirişin dengesiz olduğunu söylediler. Ancak operatörler kaldırmaya devam ettiler. Bu işlemler sırasında davacının şantiyede iki tane tır şoförü iki tane vinç operatörü ve birde bir yetkilisi vardı. Ben ellerinde telsiz görmedim vinç operatörlerinde de telsiz yoktu. Sonraki kirişlerin yerleştirilmesinde herhangi bir sorun olmadı. Ama bu kazadan sonra … ile çalışılmadı. Başka firma yerleştirmeleri yaptı. “şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … mahkememizin 16/11/2016 tarihli celsesinde; “Ben davalı şirkette kamyon şoförü olarak çalışırım. Dava konusu olay sırasında da şantiyedeydim. İlk kiriş normal şekilde yerine yerleştirildi. İkinci kiriş vinçlere halat ile bağlandı. İki vincin arası 40-50 metre kadar vardı. Kaldırmaya başladılar. Ancak vinçlerden biri kirişi fazlaca kaldırınca kirişin dengesi bozuldu. Ucu başlık tabir ettiğimiz beton bloğun alt kısmına çarptı. Çarpınca kiriş sarsıldı. Halatlar koptu ve kiriş yere düştü. Düştüğünde altta doly dediğimiz araç ile vinçlerden biri vardı. Bunların üzerine düştü. Ben kirişlerin halatlarının kim tarafından bağlandığını bilmiyorum. Vinç operatörleri dışında davacının …’yi kullanan iki elemanı ve oralarda dolanan bir ya da iki elemanı daga vardı. Vinçler kirişi kaldırmaya başladığında bir kişi vinçlerin arasında durup iki elini açıp kaldır i ndir şeklinde işaretler yapıyordu. Bu kişi bizim şirketin elemanı değildi. Ancak kiriş kaldırılırken başlık dediğimiz beton bloğun üzerinde bekleyen bizim şirketin elemanı, dikkat edin, çok kaldırdınız başlığa yanaştınız başlığa vuracaksiniz diye birçok kez bağırdı. Sanırım bu elemanın ismi …’ı ancak sesini duyuramadı ve çarpmayı engelleyemedi. Vinç operatörlerinde ya da davacının diğer elemanlarında ben telsiz görmedim. Bu olaydan sonra davacı ile çalışılmadı. Kalan kirişlerin yerleştirilmesi sırasında da herhangi bir olay yaşanmadı.”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … mahkememizin 16/11/2016 tarihli celsesinde; “Ben davalı şirkette harita elemanı olarak çalışıyorum. Olay sırasında ben de oradaydım. İlk kirişler koyulacağı için merak ettik. İlk kirişte sorun yaşanmadı. İkinci kirişte ise kaldırılırken dengeli kaldırılmadığı için kiriş düştü. Düştüğünde altında bulunan vincin üzerine düştü. Şantiyede davacı firmanın ben 3. Elemanını gördüm. Telsizleri yoktu. Kiriş kaldırılırken … isimli bizim şirkette çalışan arkadaş beton başlığın üzerinden düşecek diye bağırdı. Ancak buna rağmen kiriş ayağa çarptı. Ben çarpma anını görmedim. Görüş alanımın dışındaydı. Sadece yere düştüğünü gördüm. Kirişleri davalı şirket olarak bizim 100 metre uzaklıktaki şantiyemizden yine davalı bizim şirkete ait vinçlerle davacının tırlarına yüklenip getiriliyordu.”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … mahkememizin 16/11/2016 tarihli celsesinde;”Ben davalı şirkette inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Olay sırasında şantiyedeydim. Davacı ile kirişlerin imalatının yapıldığı yerden tırlarla 100-metre mesafedeki yol şantiyesini taşınması vince yüklenerek montajının yapılması konusunda anlaştık. Toplam 288 kiriş için anlaşıldı. İkinci kirişin yerleştirilmesi sırasında olay gerçekleşti. Yol şantiyesinde davacı firmanın 4 kadar elemanı vardı. Bunlardan ikisi vinç operatörü idi. Biri tır şoförü idi. İlk kiriş sorunsuz monte edildi. İkinci kirişin halatları vinçlere bağlama görevi davacıya aitti. Onların talimatları doğrultusunda bizim elemanlar da yardım ettiler. Halatlar bağlandı. İki tarafından iki vinç kaldırmaya başladı. Ağır bir yük olduğu için dengeli kaldırılması gerekirken vinçlerden biri fazlaca kaldırınca kirişin bir arafı aşağıda bir tarafı da yukarıda kaldı. Böyle olunca tek tarafa ve dolayısıyla tek vinçe binen yük arttı. O sırada kirişin sallandığını gördük. Sonrasında da halatların kopup kirişin yere düştüğünü gördük. Kirişin bir kısmı vincin üzerine düştü. Diğer kısmı ise … dediğimiz aracın üzerine düştü. Ben uzakta olduğum için vinç operatörlerinin ne şekilde anlaştığını görmedim. Ancak bu işlerde genelde telsiz kullanılır.”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı … mahkememizin 20/02/2017 tarihli celsesinde”davacı dayımın arkadaşı olur. Olay tariinde dayım işi öğrenmem için beni davacının yanına çalışmaya göndermişti. Olay anında da ben şantiye alanındaydım. Davacı yaklaşık 100-metre kadar uzaklıkta bulunan davalının kirişleri imal ettiği yerden tırlarla kirişleri şantiye alanına getirmeyi ve vinçler yardımıyla ayaklar üzerine yerleştirme montajını yapma işini üstlenmişti. O gün yanılmıyorsam 3-5 kiriş yerleştirildi. Dava konusu kirişte yine aynı şekilde tırla şantiyeye geldi. Davacının kiraladığı vinçler ile tırdan alındı. Bu vinçleri davacının kiraladığı vinç operatörleri kullanıyordu. Kirişin üzerinde taşıma halatı dediğimiz halat bulunur bu halat imalat aşamasında üretici firma tarafından konulur . Bu olayda ad davalı tarafından konulmuştu. Bilahare vinçin taşıma halatı kirişlerin üzerindeki taşıma halatına vinç operatör yardımcıları ya da davalı elemanları tarafından bağlanılır ve iki yanda bulunan vinç operatörleri telsiz yardımıyla gerek birbirleriyle gerekse taşıma halatlarını birbirine bağlayan elemanlarla görüşerek kaldırma işiıe başlarlar. Dava konusu kirişin üzerindeki taşıma halatları tam V şeklinde değildi. Ayrıca halatda kopukluklar vardı. Vinç’in halatı bağlandıktan sonra iki vinç kirişi kaldırdı. En yüksek noktaya geldiklerinde kirişin taşıma halatlarından biri sol taraftaki koptu ve kirişin bu tarafı yere düştü. Bir kısmı orada bulunan tırın dorsesine denk geldi. O sırada kirişin öbür ucundaki yani sağ tarafta kalan taşıma halatı da koptu ve kiriş vinç’in üzerine düştü ve bu şekilde kaza meydana geldi. Kirişin halatlarındaki kopuklukları kazadan sonra fark ettik. Bu yerleştirme işlemi sırasında söylediğim gibi vinç operatörleri davacının kiralama yaptığı şirketin operatörleri idi. Halatları birbirine bağlayan elemanlar ise davalının elemanları ile yine vinç operatörlerinin yardımcısı olan elemanlardı. Vinç şirketinin tüm elamanlarında telsiz vardı. Ayrıca davacı ile kiralama yaptığı … firmasının sahibi de olay yerinin biraz ilerisinde çay içiyordu. Vinç operatörlerinde telsiz olmaması mümkün değildir. Zira telsiz olmadan kaldırma işlemi yapılamaz. Vinçlerin birinin biraz fazla kaldırılması halinde dahi. Halatların kopması mümkün değildir. Bu olaydan sonra davalı davacı ile işi sona erdirdi. Başka şirket ile anlaştı. Olaydan sonra ben şantiyeye bilirkişi ile gittiğimde kirişlerin altından halat geçirilmek suretiyle taşıma halatlarının konulduğunu ve montajının da bu şekilde yapıldığını gördüm. Daha öncesinde ise sadece üstteki taşıma halatlarından kaldırılarak monte ediliyordu. Olay anında olay yerinde davacının 10-15 kadar elemanı vardı. Geri kalan elemanlar davalının elemanıydı. 5-6 kişinin elinde telsiz vardı. Biri yöneticinin elinde, ikisi vinç operatörlerinin, kalan da halatları birbirine bağlayan elemanların elindeydi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Makine mühendisi, ,inşaat mühendisi ve mali müşavirden bilirkişi raoru alınmış olup, bilirkişi heyeti 13.07.2017 havale tarihli raporunda özetle; …-… arasında yapılan otoyol … Köprüsü üzerinde prefabrik beton kirişlerin yerleştirilmesi sırasında kirişin vinç üzerine düşmesi beton kiriş, vinç ve beton kirişi taşıyan doli/dorsenirı hasar görmesi neticesinde meydana gelen maddi hasarlı iş kazası nedeniyle; kaldırma işinde görevli Davacı … Firmasının dava dışı vinç operatörlerinin kaldırma işi esnasında yeterli, dikkat, hassasiyet ve özeni göstermedikleri için her iki vinç operatörünün ayrı ayrı %25 oranında kusurlu oldukları, Prekast kirişin kaldırılması esnasında doli/dorse ve çekicisini yükün altında bırakarak prekast kirişin düşmesi ile hasarına sebep olan Dava dışı Treyler Operatörünün %25 oranında kusurlu olduğu, Prekast kirişi montaj işinin Davalı Firmaya taşere eden … San. Tic. Ltd. Şti.’ nin prekast kirişlerin kaldırılması esnasında yeterli “Gözetim ve Denetim Görevini” yapmadığından %25 oranında kusurlu oldukları, Prekast kiriş altında kalarak hasar gören doli dorsenin toplam hasar miktarının 37.000,00 TL (Otuzyedibinlira) olduğu, davanın haksız fesihten kaynaklı kar mahrumiyeti talebine dayandığı, feshe konu olan sözleşme kapsamında oluşan iş kazasında davacının sözleşmeyle taahhüt altına girdiği işte , gerekli özenle işi yapmadığı, oluşan kazada operatör hatasının ağırlıklı olduğu zira teknik olarak prefabrik kirişlerin kancaklarının normal kesme kuvvetlerine dayanıklı olduğu İnşaat Mühendisleri Odası Prof. Dr …’nun raporu ile de teyit edilmiş olduğundan , bu noktada oluşan kazada davacının asli kusurlu olup , teknik olarak davacı tarafa % 75 Kusur izafesi yapıldığı, sözleşmede işin bedeline ilişkin bir maddenin bulunmadığı, ancak 288 adet fabrikadan işyerine nakli ve yerine konulması işlerini kapsadığı, yapılan işin 288 adet her biri 85 ton ağırlığında ve 40 m uzunluğunda olan prefabrik krişlerin şantiyeden alınıp monte edilecek viyadük ayağına getirilmesi ve viyadük baş üstüne kaldırılarak monte edilmesi işi için her bir krişin 800,00 TL – 1.000,00 TL’nı bulacağı ve sözleşmede toplam 288 adet kriş için 288×1.000,00 TL = 288.000,00 TL kazanç elde edileceği, mahkemece feshin haksızlığına karar verilmesi halinde Davacının talep edebileceği Kar mahrumiyetine ilişkin Heyetin Mali Bilirkişisinin yaptığı Gelir tablosu üzerinden davacının yaptığı işlerde ortalama %4,35 Kar marjı ile çalıştığının tespit edildiği, bu durumda dava konusu işin bedeline göre olabilecek kar marjının 288.000,00 %4,35 TL= 12.528,00 TL mertebesinde olabileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Tarafların itirazı üzerine bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış olup; ek raporda kök rapordaki görüş ve tespitlerden ayrılınmadığı anlaşılmıştır.
Dava taraflar arasındaki eser sözleşmesinin meydana gelen kaza sonrasında davalı tarafından feshi nedeniyle davacı yüklenicinin kazanç kaybı ve kaza nedeniyle uğramış olduğu zararların davalı taraftan tahsiline yöneliktir. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri, sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek, iş sahibininse, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesi ile eserin bedelini ödemekten ibarettir. Diğer taraftan tazminat borcunun doğması için temel koşul kusur olduğundan, tazminat isteyen tarafın kusursuz olması kuraldır.
Müspet (olumlu) zarar (pozitiv interesse); sözleşmenin, hiç veya gereği gibi yahut vadesinde yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarar olarak tanımlanabilir. Olumlu zarar, alacaklının, ifaya olan çıkarının beklentisinin gerçekleşmemesi sebebiyle uğradığı zarar olarak da tanımlanabilir. Başka bir anlatımla alacaklının mal varlığının mevcut durumu ile sözleşmenin tam ve gereği gibi yerine getirilmiş olsaydı ulaşacağı durum arasındaki fark müspet zarardır. Kural olarak, cebe girmesi beklenen paradır. Borçlunun direnimi üzerine alacaklının, borcun ifası ile birlikte isteyebileceği gecikme sebebiyle tazminat ile gecikme cezası, eksik-ayıplı işler zararı (TBK’nın 125/1 mülga 818 sayılı BK’nın 106/2, ilk cümle) ve ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararı (TBK’ nın 125/2, ilk 818 sayılı BK’nın 106/ikinci cümle) olumlu zarar kapsamında olup, olumlu zararların istenebilmesi için sözleşmenin saklı tutulması, yani, sözleşmeden dönülmemiş olması gerekir. Olumlu zarar, kusursuz olan tarafın, sözleşmeden haksız olarak dönen taraftan isteyebileceği tazminatın konusu olan zarardır. Borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça, alacaklının zararını gidermekle yükümlüdür (TBK’nın 112 – 818 sayılı BK’nın 96. md.). Bu maddeye göre borçlu, zararı gidermek istemiyorsa, kusursuzluğunu kanıtlamak zorundadır. Oysa alacaklı, sadece zararını ve miktarını kanıtlamakta ve kusur yönünden de lehine olan yasal karineden yararlanmaktadır. Bu arada her iki taraf kusurlu ise (ortak kusur) birbirlerinden tazminat talebinde bulunamazlar ve sadece birbirlerine kazandırdıklarını, Kanun’un geri verme hükmüne göre isteyebilirler. Geri vermenin kapsamının tayininde de kıyasen, nedensiz zenginleşme kuralları uygulanır (Y.E. Selimoğlu, Eser sözleşmesi, 2. baskı, sh. 339.) (15. HD Esas 2014/3199, Karar 2015/1875, T. 8.4.2015 Kararı).
Somut olayda davalı tarafça sözleşmenin haksız feshedildiği iddiası ile haksız fesih nedeniyle uğradığı kâr kaybının ve kaza nedeniyle uğranılan zararın tahsilini istenmiştir.
Alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre davacının sözleşme ve eklerine aykırı olarak iş yaparak bilirkişi raporunda belirtildiği üzere kaldırma işinde görevli davacı … Firmasının dava dışı vinç operatörlerinin kaldırma işi esnasında yeterli, dikkat, hassasiyet ve özeni göstermedikleri için her iki vinç operatörünün ayrı ayrı %25 oranında kusurlu oldukları, Prekast kirişin kaldırılması esnasında doli/dorse ve çekicisini yükün altında bırakarak prekast kirişin düşmesi ile hasarına sebep olan dava dışı treyler operatörünün %25 oranında kusurlu olduğu, davalının prekast kirişlerin kaldırılması esnasında yeterli “Gözetim ve Denetim Görevini” yapmadığından %25 oranında ortak kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Oluşan kazada operatör hatasının ağırlıklı olduğu zira teknik olarak prefabrik kirişlerin kancaklarının normal kesme kuvvetlerine dayanıklı olduğu İnşaat Mühendisleri Odası Prof. Dr …’nun raporu ile teyit edilmiş olduğundan, bilirkişi raporunda davalı tarafa gözetim ve denetim görevini yapmamasından dolayı kusur izafe edildiğinden ve gerçekleşen kazadan ve dolayısıyla oluşan zararlardan davacı sorumlu olduğundan, davalının kaza nedeniyle oluşan zararlardan sorumlu tutulması mümkün değildir. Ayrıca, kar kaybının istenebilmesi için davacı tarafın kusursuz olması gerektiği gözetildiğinde de; davacının kar kaybı da talep edemeyeceği… ” gerekçesi ile davanın REDDİNE karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, karara dayanak bilirkişi raporunun gerek kusur nitelendirmesi gerekse teknik olarak gerçeği yansıtmadığını, bilirkişi raporunda çelişkiler olduğunu, mahkemece eksik inceleme yapıldığını, davalı tarafın %100 kusurlu olduğunu, taşınan davalıya ait kirişlerin ayıplı olduğunu ve montaja uygun hale getirilmesi gereken kirişleri taşıyan çelik halatların eşit düzeyde aynı uzunlukta olmamasından dolayı tek bir halata daha ağır yük bindiğini ve ağırlığı taşıyamadığından koptuğunu ve kazanın meydana geldiğini, kazada kusurun ve sorumluluğun davalıya ait olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, hizmet sözleşmesinin ifası sırasında meydana gelen kazadan doğan zararın tazmini ve hizmet sözleşmesinin haksız feshine dayalı kar mahrumiyetinin tazmini istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, hizmet sözleşmesinin ifasının başlangıcında meydana gelen kazada davacı … firmasının çalışanlarının ağır kusurlu olmasına, davalı şirketin kazada denetim ve gözetim görevini ihmalden dolayı %25 oranında kusurlu olmasına, davalı tarafından hizmet sözleşmesinin davacının ağır kusuruna dayalı olarak haklı nedenle feshedilmesine, sözleşmenin haklı nedenle feshedilmesi nedeniyle davacı tarafından kar mahrumiyeti talebinde bulunulamayacağına, yargılamada eksiklik bulunmamasına göre; bu yönlere ilişkin olarak kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet raporuna göre; taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin ifası sırasında meydana gelen kazada davacı Vinç firmasının çalışanlarının ağır kusurlu, davalı şirketin kazada denetim ve gözetim görevini ihmalden dolayı %25 oranında kusurlu olması ve kazadan dolayı dorsede meydana gelen hasar miktarının 37.000.00.TL olması dikkate alınarak davacı tarafından davalının %25 kusur oranına isabet eden 9.250.00.TL talep edilebileceği, davacının da fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.500.00.TL talep ettiği gözönünde bulundurularak bu yöndeki talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece yanlış değerlendirme ile bu yöndeki talebin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir. Ancak, bu yanılgının giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kısmen kabulü ile HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca yerel mahkemece verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenle;
I-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; 1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin15/01/2019 tarih ve 2015/1152 Esas 2019/25 Karar sayılı hükmün 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE
”1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
a-Araç hasarı ile ilgili olarak taleple bağlı kalınarak davacının talebinin KABULÜ ile 1.500,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına,
b-Kar mahrumiyeti ile ilgili olarak davacının talebinin REDDİNE,
2-a.Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 179,90-TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,78-TL harcın tenzili ile bakiye 120,12-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 179,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 558,58-TL yargılama giderinin kabul-red oranı da dikkate alınarak takdiren 220,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar ittihazına mahal olmadığına,
5-Davacı bu davada kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre hesap ve takdir olunan 1.500,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK’ nın 333. maddesi gereği yatırılan gider/delil avansından kullanılmayan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
III-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
IV-İstinaf başvurusu sırasında davacıdan alınan istinaf karar peşin harcının davacıya iadesine,
V-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30.TL başvuru harcı ve 13,50.TL dosya masrafı olmak üzere toplam 134,80.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak istinaf kanun yoluna başvuran davacıya verilmesine,
VI-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VII-Kararın kesinleştirme, harç ikmali/iadesi ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’ nın 362/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 11/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.