Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2705 E. 2021/1317 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2705
KARAR NO : 2021/1317

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2019
NUMARASI : 2019/62 Esas, 2019/806 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
KARAR YZM TARİHİ : 30/09/2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/07/2019 tarih ve 2019/62 Esas, 2019/806 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, simsarlık hizmeti verildiği, komisyon bedelinin ise ödenmediğinden bahisle alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili, taşınmaz satımına ilişkin sözleşmenin davacı tarafından yapılmadığı gibi, sözleşme konusunun daire satışı olduğunu, ancak sözleşme ile irtibatı bulunmayan arsa satın aldığını ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı/alacaklının simsarlık ücret alacağının tahsili için İzmir 11. İcra Müdürlüğünün 2016/11580 sayılı takip dosyası ile başlattığı takibin itiraz ile durduğunu, 18/02/2016 tarihli “Gayrimenkul Teklif Formu”nda, alıcı …-…, satıcı … ve … vekili … ve sözleşme konusu taşınmazın … Mahallesi … Sokak No:… ve No:… … … / … adresinde bulunan No:… (… Blok) …, …, … nolu daireler, No:… (… Blok) …, …, … nolu daireler, olup parselin … nolu olduğu, davacının emlak danışmanı olarak gösterildiği, dava konusu … İli, … İlçesi, … mevki, … parsel sayılı taşınmaz tapu kaydından, taşınmazın 1/2’si …, 1/2 hissesi … adına kayıtlı iken hisselerini 2.000.000,00’er TL olmak üzere toplam 4.000.000,00 TL bedelle … Şti adına 30/05/2016 tarihinde devrettikleri, …’in alıcı şirkete temsilen hareket ettiği, davacı şirketin, sözleşmede adı geçen … ile davacı şirkete ait işyeri olması ve adreslerinin aynı olması ve teklif formunda davacı şirkete ait kaşenin ve imzanın bulunması nedenleri ile, taşınmaz mal satımında komisyonculuk hizmeti verdiğinin anlaşıldığı, keşif ve bilirkişi raporuna göre, dava konusu gayrimenkulün, talep formunda yazılı adres bilgisi ile zemin adresinin uyumlu ve aynı parsel olduğu, taraflar arasında 18/02/2016 tarihinde imzalanan “Gayrimenkul Teklif Formu” nda belirtilen taşınmazın, davalılar tarafından 30/05/2016 tarihinde maliklerinden tapuda satın aldığı, davacının dayandığı Gayrimenkul Teklif Formunun geçerli bir tellallık sözleşmesi olup, davacının ücrete hak kazandığı gerekçesi davanın kabulü ile, davalı borçluların İzmir 11. İcra Müdürlüğünün 2016/11580 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalılar vekili; görevli mahkemenin ihtisas mahkemesinden beklenen amaç doğrultusunda herhangi bir tahkikat yapmaksızın hüküm tesis etmiş olması, davacı şirket ile müvekkilleri arasında asli unsurları belirlenmiş bir sözleşmenin mevcut olmadığını, şirketlerin hazırlamış olduğu belgelerde açık kanun hükümleri gereğince, şirket unvanlarının kullanılması gerektiğini, davalı …. şti. ile davacı şirket arasında akdolunmuş herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, tapuda devir ve ferağ edilen taşınmazla ilgili olarak, müvekkilleri tarafından herhangi bir firma ya da kişiden danışmanlık veya aracılık hizmeti alınmadığını, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için birinci koşulun takip konusu alacağın likit olması, ikinci koşul ise takip borçlusunun kötüniyetli olmasının gerektiğini, bu nedenlerle, öncelikle icranın geri bırakılmasını, kararın kaldırılarak, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, simsarlık sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda, davacı taraf, davalıya ait hisseli taşınmazın satışına aracılık ettiğini, komisyon ücretinin ödenmediğini, tahsili için girişilen icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını istemiştir. Davalı ise, davacı ile aralarında simsarlık sözleşmesi akdedilmediğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ‘teklif formu’ başlıklı sözleşmenin, simsarlık sözleşmesi niteliğinde olduğu ve şartlarının gerçekleştiği, simsarın ücrete hak kazındığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzenine aykırılıklar çerçevesinde yapılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 520/3 maddesi uyarınca taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Bu yön sözleşmenin geçerlilik koşuludur. Taşınmaz simsarlığında sözleşmenin esas unsuru aracılık edilmesidir. Simsar, bir gayrimenkule ilişkin sözleşme yapılmasına aracılık etmektedir. Simsarlık sözleşmesi, başka bir sözleşmenin kurulmasını sağlamaya yönelik yapılmalıdır. Taşınmaz simsarlığı sözleşmesinin bir diğer unsuru ise ücrettir. Ücret unsuru, simsarlık sözleşmesi sonrası bir sözleşme kurulması durumunda simsarın hak kazanacağı tutarı ifade etmektedir. Ücret, ana sözleşmenin gerçek değeri üzerinden yüzde alınması veya maktu şekilde yazılmış bir tutar olarak da kararlaştırılabilir.
Somut olayda, teklif formu ve eki ile taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme ve bu sözleşmede davalı alıcı, taşınmaz üzerinde hisseli bir malik olarak satıcı ve davacı şirkete izafeten imzalar bulunmaktadır. Alıcı ve satıcının yükümlülükleri sözleşme içeriğinde düzenlenmiştir. Davacı gayrimenkul komisyoncusunun imzası, edimleri, ücret ve yükümlülükleri sözleşmede belirtilmiştir. Davalı davaya cevabında ve istinafında, davacının imzasının sonradan atıldığı ve davacı ile sözleşme yapılmadığını, ayrıca komisyon ücretinin satıcıya ödendiğini savunmuş ise de, bu hususta dosyaya delil sunamamıştır. Bu durumda, geçerli bir simsarlık sözleşmesinin varlığından kabul edilmelidir. Ayrıca, mahalinde yapılan keşif ile, sözleşmeye konu taşınmaz ile, tapuda devri gerçekleştirilen taşınmazın aynı olduğunun da tespit edilmesi nedeni ile, farklı taşınmazların satış ve devri yapıldığı savunmasına da itibar edilmemiştir.
Dairemizce ilk kararımız HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince doğrudan görevsizlik kararı verilip dosya istinaf dairesince görevli görülen mahkemeye gönderilmiştir.
HMK’nun 353/1-a-3 maddesi ve fıkraları birlikte değerlendirildiğinde; istinaf dairesince görevli ve yetkili görülen daireye dosyanın doğrudan gönderileceği anlaşılmakta, bu halde tarafların görevli ve yetkili mahkemeye dosyanın gönderileceğine dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir. HMK’nun 20.maddesi ise davanın açıldığı ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik ve yetkisizlik kararı için getirilmiş genel düzenlemedir. Oysa HMK’nun 353.maddesinde istinaf yargısı için getirilmiş özel düzenlemelere yer verilmiş olup, burada da tarafların gönderme talep dilekçesi vermesi gerektiği yönünde hükme yer verilmemiştir. Bilindiği üzere, usul kurallarında kıyas-yorum gibi yardımcı kurumlara yer verilmemiştir. Dosyada önceki tarihli kararımıza uygun işlemler yapılmış ve yapılan yargılamada usule aykırılık söz konusu olmadığı keza yukarıdaki gerekçelerle davacının da gönderme talep dilekçesi vermesinin gerekmediği anlaşıldığından; davalının usule ilişkin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı görülmüştür.
Ayrıca yukarıdaki açıklamalara göre ve mahkeme gerekçesine göre davacının simsarlık alacağını hak ettiği ve alacak likit olduğundan inkar tazminatına da mahkemece yerinde uygulandığı anlaşılmakla; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/07/2019 tarih ve 2019/62 Esas, 2019/806 Karar sayılı kararına karşı davalıların istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar tarafından alınması gereken 5.328,18 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 1.376,44 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 3.951,74 -TL’nin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davalılar tarafından yapılan istinaf masrafının üzerlerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 29/09/2021