Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2687 E. 2023/847 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2687
KARAR NO : 2023/847
KARAR TARİHİ : 04/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2019
NUMARASI : 2018/978 Esas 2019/696 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 04/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/05/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; Uluslararası alanda taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren müvekkil şirket davalı yanın Hollanda İstanbul arası taşımacılık işlerini üstlendiğini müvekkil şirketçe tarafyan arasındaki anlaşma gereği kararlaştırılan taşıma işi yapıldığını üstenilen işin davalının taleplerine uygun ve eksiksiz olarak yerine getirildiğini, davalı tarafından taşımacılığın gerçekleştiğine dair teslim evrağının imzalandığını, müvekkil şirketin davalı yana vermiş olduğu hizmete ilişkin 14/03/2018 tarihli … numaralı 2800 Euro bedelli elektronik fatura düzenlendiğini davalı şirket tarafından faturanın kabul edildiğini, aynı tarihte sisteme kaydedildiğini, ödeme vadesi geçmesine rağmen söz konusu faturanın ödenmediğini, ödenmeyen cari hesap alacağı için İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2018/9261 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak şirket yetkilileri tarafından defalarca talep edilmesine rağmen borcunu ödemeyip icra tekibi açılmasına sebebiyet veren davalı yanın ödemekten kaçınmak için haksız ve mesnetsiz olarak 12/07/2018 tarihinde itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davalı yanın 12/07/2018 tarihli itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunduğunu, davalı borçlunun müvekkil şirkete borçlu olduğnu ve bu borcun ödenmediğini dolayısıyla davalı borçlunun itirazında haksız olduğunu ve itirazın iptali ile takibin devamı gerektiğni, borçlunun borca kötüniyetle itiraz ederek alacağını sürüncemede bıraktığını, icra inkar tazminatını ödemeye mahkum edilmesi gerektiğini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirket merkezinin adresinin Mersin ili sınırları içerisinde olduğunu, söz konusu adresin yargı yetkisinin Mersin Adliyesi sınırları içerisinde olduğunu, davalı müvekkilin şirketinin, davacının kendisine teslim edilen fatura bedellerini ödediğini, söz konusu bir borç tutarı bulunmadığını,bu nedenlerden dolayı, mezkur davanın reddini reddini ile yarğılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: ” Dava, İİK 67. md uyarınca açılmış itirazın iptali istemine yöneliktir.
Taraflar arasında fatura ve içeriği hususunda herhangi bir tartışma olmayıp davalı davaya konu fatura bedelini ödediğine dair savunmada bulunmuş olması sebebi ile taraflar arasındaki uyuşmazlıkta ön inceleme duruşmasında bu şekilde belirlenmiştir.
Davalıya ödemeye ilişkin belgelerini sunması için ihtaratlı davetiye ile tahkikat duruşma gün ve saati bildirilmiş davalı tarafından ödemeye ilişkin belge sunulmamıştır.
Vergi dairesinden davalı tarafından düzenlenen BA formları getirtilmiş olup Davalı tarafından vergi dairesine sunulan BA formunda Davaya ve icra takibine dayanak faturanın beyan edildiği dolayısı ile söz konusu faturanın davalı defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Bu noktada gerek dosya kapsamı ve gerekse davalının ödeme beyanı dikkate alındığında ödemeden başkaca bir hususun araştırılmasına gerek olmaması ve davalı tarafından ihtarata rağmen ödeme belgesinin sunulmaması sebebi ile davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” gerekçesi ile,
“1-Davanın kabulü ile, İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2018/9261 esas sayılı dosyasından yapılan takibe davalının itirazının iptaline, takibin devamına,
2-İİK’nun madde 67 gereğince hüküm altına alınan alacağın %20 si oranında hesaplanan 3.770,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin icra takibi alacaklısına herhangi bir borcunun bulunmadığını, zira takibe konu edilen ödenmemiş faturaya ilişkin cari hesap alacağı müvekkili şirketçe ödendiğini, olmayan bir borca ilişkin müvekkili aleyhine başlatılan icra takibi hukuka aykırı nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin, kesin konkordato mühleti sürecinde, komiser denetiminde faaliyetlerine devam ettiğinden ve icra takipleri ile ilgili tedbirler devam ettiğinden icra takiplerinin devamına karar verilmesi mümkün olmadığından hakkında Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/738 E. Sayılı dosyası ile kesin mühlet kararı verildiğini, işbu sebeple dosyanın bekletici mesele yapılması gerekirken ve bu yönde talep mevcutken bu durumun göz ardı edilerek İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/978 E. Sayılı dosyasının da karara çıktığını belirterek, öncelikle Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/738 E. Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, yerel mahkemece verilen 2018/978 E. ve 2019/696 K. Sayılı kanuna ve usule aykırı kararın istinaf incelemesi ile kaldırılması sonucu davanın reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesap alacağından kaynaklı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı tarafın cari hesap alacağını tahsil için İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2018/9261 esas sayılı dosyası ile takip başlattığı, itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın iptali için dava açıldığı, davalı tarafın cevap dilekçesi ile borcun ödendiği savunmasında bulunduğu görülmüştür.
TMK’nın 6. maddesinde ”Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denmektedir. İspat yükü başlıklı HMK’nın 190. maddesi ” (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” şeklinde düzenlenmiştir.
Yemin delili, HMK’nın 225. ve devamındaki maddelerde düzenlenmiş olup yemin kesin delil niteliğindedir. Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf, o vakıayı başka delillerle ispat edemezse, diğer tarafa yemin teklifinde bulunabilir. Yemin, iddianın ispatı yönünden başvurulacak son bir ispat vasıtasıdır. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; Hakim, ispat yükü üzerine düşen tarafın, iddiasını yazılı delillerle ispat edemediği kanaatine vardığı takdirde, ispat yükü üzerine düşen tarafa, dava ya da cevap dilekçesinde dayandığı yemin delilini de resen hatırlatmalıdır. Aksi halde, ispat yükü üzerine düşen tarafın tüm delilleri toplanıp, değerlendirilmemiş olacağından, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez. Bununla birlikte iddia veya savunmasını ispat edemeyen tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılabilmesi için yemin deliline açıkça dayanılmış olması zorunludur.
Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu ve borç miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmayıp davalı ödeme savunmasında bulunmuştur. Bu durumda ispat yükü davalı üzerindedir. Davalı tarafın bu hususu kanıtlamayamadığı anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar uyarınca mahkemece; davalı vekilince cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanıldığı, ispat yükü kendisinde olan davalının ödeme iddiasını yazılı delille ispat edemediği gözetilerek, davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aksi uygulama ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç olarak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek derecede önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle HMK’nın 355 ve 353/a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2019 tarih ve 2018/978 Esas 2019/696 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ve harç iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 04/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.