Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/268 E. 2021/1603 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/268
KARAR NO : 2021/1603

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2018
NUMARASI : 2016/616 Esas – 2018/1105 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/11/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/616 Esas – 2018/1105 Karar sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/202 Esas sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari alışveriş neticesinde doğan alacağın tahsili bakımından Torbalı 1. İcra Müdürlüğü’nün 2015/2710 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı hakkında %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dosya görevsizlik kararı verilerek Mahkememize gönderilmiş, yargılamaya Mahkememiz dosyası üzerinden devam olunmuştur.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle ; müvekkili şirket tarafından davacıdan 45.080,00.-TL’ye ilaçlama makinesi satın alındığını, ancak satılan malın ayıplı çıktığını ve müvekkili tarafından kullanılamadığını, süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulduğunu, seçimlik hak olarak makinenin onarılmasının istendiğini, fakat söz konusu makinenin davacı tarafından onarılmadığını, müvekkili şirkete geçici olarak satılan makine ile aynı özellikleri taşımayan müvekkili şirketin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz olan ve kullanılmış bir makine gönderildiğini, bu durumun satılan malın ayıplı olduğunun davacı tarafından kabul edildiğine ilişkin açık bir delil teşkil ettiğini, davacı tarafından söz konusu ayıp giderilmemiş olduğundan müvekkilince makinenin ödemesinin yapılmadığını ve her iki makinenin de davacı tarafa iade edildiğini belirterek, davanın reddine davacının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan makinenin alımına ve teslimine ilişkin fatura ve sevk irsaliyesi ve fiyat teklifi , ayıbın bildirildiğine ilişkin e-mail çıktısı, her iki makinenin de davacı tarafa iade edildiğini gösterir sevk irsaliyesi ve teslim tutanağı dosyamız içerisine alınmıştır.
Dosyada davalı ve davacı ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişilerce inceleme yapılmak suretiyle rapor aldırılmış , davalı defterleri için Torbalı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, talimatla aldırılan 05/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı … ticari defterlerinin 6102 sayılı Y. TTK’nun 64/3. Mad. Göre e-defter tebliğine uygun olarak beratlarının alındığı, ticari defterlerin 6100 sayılı HMK’nun 222. Maddesine göre delil niteliğini haiz olduğu, davacı …. firmasının 288565 nolu ve 08.05.2015 tarihli ve 45.080,00-TL tutarlı faturası ile davalı … firmasına satmış olduğu …. makine ve ekipmanlarının yevmiye defterinde kayıtlı olduğu, davalı şirket ticari kayıtlarına göre, davalı şirket 01.06.2016 tarih ve 760223 nolu irsaliye ile ilaçlama makinesini iade etmiş ancak iade faturası tanzim edilmediği, bu sebepten davalı şirket kayıtlarına göre davacı firmaya 45.080,00-TL borçlu olduğu belirtilmiş, davacı defterleri için Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, talimatla aldırılan 20/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacıya ait ticari defterlerin noter açılış ve kapanış tastiklerinin bulunduğu ve usulüne uygun tutulduğu, davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirkete ait 45.080,00.-TL alacağının resmi defter kayıtlarında yer aldığı belirtilmiştir.
Dosya bir makine mühendisi bilirkişiye tevdi olmuş, 30/11/2017 tarihli raporda özetle; Davacı firma tarafından imal edilen …. tipindeki ilaçlama makinesinin ana sistemlerinin görevini yapmadığı ve makinenin imalat hatalı olduğu, Makinenin, satışı sırasında davacıya taahhüt edilen teknik özellikleri sağlamadığı, bu ayıbın alıcı tarafından haricen bilinmesi, görülmesi veya önlem almak suretiyle bertaraf edilmesinin mümkün olmayışı nedeniyle gizli ayıplı olarak kabulü gerektiği, davacının iş bu dava konusu …. İlaçlama makinesi ile ilgili olarak, davalıda alacağının olmadığı belirtilmiş, davacı vekilinin itirazı üzerine davalı şirket adresinde 2 makine mühendisi ve 1 ziraat mühendisi bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak davaya konu ilaçlama makinesinin ayıplı olup olmadığı ayıplı ise ayıbın gizli ayıp olup olmadığı ve davacı iddaları ile davalı savunmaları yönünden önceki bilirkişi raporları da nazara alınarak rapor aldırılmış, 13/07/2018 tarihli raporda özetle ;3000 Lt çekilir tip maksimum tarla pülverizatörü üzerinde herhangi bir etiket olmadığı, traktöre monte edilerek test edildiği, test edildiğinde sistemlerin çalıştığı ancak söz konusu ilaçlama makinesinin davacı şirkete iade edildiğinden beri davacı şirketin atölyesinde 2 yıldır beklediği ve bu zaman aralığında ilaçlama makinesinin onarımın yapılıp yapılmadığının tespitinin mümkün olmadığı, söz konusu ilaçlama makinesinin 08.05.2015 tarihinde 288565 nolu fatura ile satın alındığı, 10.06.2015 tarihinde davacı şirkete e-mail yoluyla ilaçlama makinesinde sıkıntılar olduğunun belirtildiği, davacı şirketin tamir ettiğine yönelik herhangi bir belgenin olmadığı ayrıca davalı şirkete …. marka başka bir ilaçlama makinesinin gönderildiği, Makine üzerinde yapılan incelemede makinenin ticari adı, marka model ve tip bilgileri, imal yılı, seri numarası gibi bilgileri içeren madeni levha şeklindeki etiket, İlaçlama Makinesi üzerinde bulunamadığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, Zirai Mücadele Alet ve Makinelerin Onayı, İmalatı, İthalatı, Satışı ve Denetimleri ile ilgili usul ve esasları belirleyen 02.04.2011 tarih ve 27893 Sayılı Yönetmeliğin 13. Maddesinde Makinenin Piyasaya Arzında bu etiketin bulunması gerektiği, ayrıca aynı yönetmeliğin 10. Maddesi gereğince “Zirai Mücadele Alet ve Makinelerin Yurt İçinde İmal ve İthal etmek isteyen firmalar, Bakanlıktan İmal veya İthal zirai mücadele alet ve makinelerin ruhsatnamesi almak zorundadırlar.”Yine imal veya ithal zirai mücadele alet ve makinelerin ruhsatnamesi almak zorundadırlar.”. Yine ilgili yönetmeliğin 12. Maddesine göre ilaçlama makinesine ait Deney Raporu’nun da bulunması gerekli olduğu, sonuç olarak bahse konu makinenin Tarımsal amaçlı Zirai İlaçlama Makinesi olduğu, fakat ilaçlamada kullanılan bu makinanın uygulamada uygun ilaçlama yapıp yapmaması, tarımsal ürünler ve çevre sağlığı açısından sakınca oluşturup oluşturmaması gibi uygulama esnasındaki şikâyete bağlı ayıp ve kusurlarının ortaya çıkarılması için denenmesi gerekmektedir. Denetim ve şikâyete konu hususlar için ilgili yönetmeliğin 28 ve 29 maddeleri çerçevesinde hareket edilmesi uygun olacağı, bu gibi iş ve işlemler için ilgili Bakanlıktan makineye ait üretim izni ve …. firmasında makinanın Ruhsatnamesi ve Deney Raporu olması gerektiği, ilaçlama makinesinin kullanımı sırasında sıkıntıların 1 ay içerisinde e-mail yoluyla bildirildiği, makinenin satın alma aşamasında söz konusu belirtilen eksikliklerin anlaşılabilmesinin mümkün olmadığı, kullanım aşamasında sıkıntıların çıktığı ve bu sebeple makinenin gizli ayıplı olduğu, ayrıca söz konusu ilaçlama makinesinin garanti kapsamında olduğu, garanti kapsamındaki makinelerde herhangi bir sıkıntı da satıcı şirketin tamir etmesi gerektiği, tamiri yapılamıyorsa aynı özellikte yeni makinayı alıcıya sunması gerektiği, belirtilmiştir.
Davalı tanıklarının dinlenmesi için talimat yazılmış, davalı tanığı … : ” Davalı şirket tarafından kiralanan …. Çiftliğinde geçen yıl davalı şirket tohum üretimi yaptı, üretim işini de davalı şirket adına davalı şirketin kontrolünde ben yapmıştım, davalı şirket ile benzer sözleşmeleri 2001 yılından bu yana yapıyorum, geçen yıl …. Çiftliğinde patates tohum üretim işini davalı şirket adına ben yaptım, üretim için davalı şirket tarafından davacı …. şirketinden amazon kollu ilaçlama holderi satın alındı, makina davalı şirket tarafından teslim alındı, bizde makineyi ilaçlama için kullanacağımızda traktöre monte ettik, 4 tonluk ilaçlı suyunu doldurduk, makinanin dalga kıranı olmadığından sallanma önlenemediğinden makine yan yattı, davacı şirkete durumu belirttik, dalga kıran olmadığını söyledik, şirket çalışanı dalga kıranı takmayı unuttuklarını söylediler, ayrıca makineyi kullanmaya başladığımızda beyni çalışmadı, kollarını açamadı, beynini 2 tonluk olarak ufak takmışlar, bunu bildirdik, davalı şirket elemanları geldi, yaklaşık bir hafta kadar sonra değiştirdiler, sonrasında makineyi bu şekilde 20 gün kadar kullandık, fakat makinenin bir gün hallatları koptu, kolları koptu, bunun üzerine çalışanlara zarar verebileceğinden kullanımını bıraktık, davalı şirkete bildirdik, davalı şirkette bir tonluk ilaçlama makinası gönderdi, o makine ile ilaçlama işini yapmaya çalıştık, halatları ve kolları kopan amazon kollu ilaçlama makinesine göre gönderilen makinenin ilaçlama kapasitesi 5/1 oranında daha düşüktü, bu sebeple üretim yapılan alanın ancak 5/1 ini ilaçlayabildik, üretim yapılacak tohum alanının 380 dekarlık bölümünü ilaçlayamadık, bir tonluk makine ile gece gündüz ilaçlamaya uğraşmamızı rağmen 380 dekarlık alana yetişemedik, 380 dekarlık alan mantar hastalığına yakalandı ve bu alan tamamen öldü, üretim yapılamadı, davalı …. şirketi çalışanlarına da üretim yapılamayan alanı gösterdik, makinaların davalı şirket tarafından daha sonra iade edildiğini duydum, benim dava konusu hakkındaki bilgim ve görgüm bundan ibarettir ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosya, içerisinde bulunan tüm deliler birlikte değerlendirildiğinde; davalının davacıdan almış olduğu ilaçlama makinesinin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, Zirai Mücadele Alet ve Makinelerin Onayı, İmalatı, İthalatı, Satışı ve Denetimleri ile ilgili usul ve esaslarına uygun olmadığı yönündeki bilirkişi raporu ile davalının davacıya göndermiş olduğu ayıp iddiasına ilişkin e-mail çıktıları ve bu ayıp ihbarından sonra davacının ayıbı gidermek için herhangi bir onarım yapmadığı buna ilişkin herhangi bir belge sunmadığı arıza yapıp ayıplı ilaçlama makinesi yerine vermiş olduğu makinenin de kapasitesinin düşük olduğu ve davalının bu ilaçlama makinesini almaya zorlanamayacağı TBK hükümlerine göre ayıplı ifa durumunda alıcıya tanınan seçimlik haklardan davalının ayıplı malın iadesini ve bedelin kendisine ödenmesini talep edebileceği, olayımızda da ayıbın gizli ayıp olup süresi içerisinde tedarik eden davacıya ihbar edildiği ve davacının ayıplı makineyi onarmadığı gibi garanti süresi içerisinde yenisi ile de değiştirmediği bu nedenle ayıplı makineleri iade eden davalının makine bedelinden sorumlu olmaması gerektiği…” gerekçesi ile Davanın reddine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Makine satış bedeline ilişkin 08.05.2015 tarihli 45.080,00.TL bedelli faturanın aynı tarihte davalı tarafa teslim edildiğini ve tarafların ticari defterlerine işlendiğini, makinenin 08.05.2015 tarihinde davalı tarafa teslim edilmesine rağmen davalı tarafından müvekkiline 10.06.2015 tarihinde mail ile bildirildiğini, arada geçen sürede söz konusu ayıpların fark edilmemesinin mümkün olmadığını zira iddia edildiği gibi makinenin beyni ters bağlanmış olması durumunda söz konusu makinenin hiç çalışmaması gerektiğini, içerisinde dalga kıran olması gerektiği iddiasınında ise makinenin ilk dolum ve kullanımda devrilmesi gerektiğini, davalı tarafın bu makineyi yaklaşık bir ay kullandıktan sonra müvekkiline bu makinede sorunlar olduğunu belirtmesinin hayatın olağan akışına göre aykırı olduğunu ayrıca söz konusu ilaçlama makinesinde davalı tarafça belirtilen arızaların olmadığını çünkü makinenin tasarımı dar yüksek olduğundan dolayı içerisine dalgakıran koymanın mümkün olmadığını, tüm dünyaya ihracat yapan müvekkilinin aynı model ilaçlama firmalarının hiçbirisinde böyle bir özellik olmadığını, beyin elektronik olmasından dolayı tüm bağlantı kabloları soketli olarak üretildiğinden ve soketlerin girecekleri yuvaların sadece soketlerin düzgün bağlantısı ile uygun olduğundan soketlerin ters bağlanması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını, makinenin amazon kollarının açılmadığı iddiasının yerinde olmadığını, keşif olarak yapılan bilirkişi incelemesinde makinenin tüm özelliklerinin düzgün olarak yerine getirdiğinin sabit olduğunu, davalının ayıp bildirimi üzerine tespiti için müvekkilinin servis elemanlarını ve servis süresince davalı tarafın işlerini yürütebilmesi açısından 1.000.lt’lik ilaçlama makinesi gönderdiğini, servis elemanlarının makinenin tamiratı için davalı iş yerine gittiklerinde makinenin bilgisayarlı olması sebebiyle kullanması gereken tarım ve hayvancılık bakanlığından onaylı sertifikalı operatör yerine buna sahip olmayan kişiler tarafından kullanıldığını tespit ettiğini, yapılan servis işlemi sonrasında makinenin çalışır vaziyette davalı tarafa bırakıldığını, davalı tarafından makine kullanılmaya devam ettiğini, anlaşma üzerine makine bedeli ödeme tarihi geldiğinde ödeme yapılmaması üzerine icra takibi yapıldığında davalının haksız olarak ayıp iddiasında bulunarak makineyi müvekkile iade ettiğini, davalı tarafın açıkça kötü niyetli olarak makine bedelini ödememek istediğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava; ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Satıcının ayıptan sorumluluğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219-231. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp kavramının tanımı kanunda tam olarak bulunmamakla birlikte, ayıptan sorumluluk halleri bu maddelerde hüküm altına alınmıştır. Ayıp kavramı hakkındaki genel tanım, sözleşme gereği edimin taşıması gereken nitelik ile mevcut nitelik arasındaki fark şeklindedir.
TBK. m. 219’da sözleşmeye aykırılık halinde iki ayrı durum mevcuttur. Bunların ilki, satıcının alıcıya birtakım nitelikler bildirmesi ve bu niteliklerin söz konusu şeyde bulunmamasıdır. İkincisi ise sözleşme konusu şeyden beklenen faydayı azaltan veya ortadan kaldıran durumların mevcut olmasıdır. Buna dürüstlük kuralı çerçevesinde karar verilmektedir. Alıcının beklediği faydanın dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Burada objektif değer baz alınır.
Satıcının ayıptan sorumluluğunun doğması için aranan şartlar:
a) Ortada bir ayıp bulunmalıdır
Ayıp; maddi, ekonomik veya hukuki olabilir. Satılanın yırtık, bozuk, kırık, lekeli olması gibi haller maddi ayıp teşkil eder. Hukuki ayıp ise, satılanın değerini ve ondan beklenen faydaları etkileyen eksikliklerdir. Satıcının bildirimi yoksa fakat eşyanın niteliği gereği, eşyadan beklenen bir fayda varsa, dürüstlük kuralı çerçevesinde beklenen bu faydanın sağlanamaması durumunda ayıptan bahsedilebilir.
b) Satılandaki ayıp önemli olmalıdır.
Ayıp sonucunda, söz konusu şeyin değerinin veya elverişliliğinin önemli şekilde azalması veya tamamen ortadan kalkması gereklidir. Bu gibi durumlarda, satılan şeydeki ayıp önem kazanmış olur. Önemsiz ayıplardan dolayı satıcı sorumlu tutulamaz.
c) Alıcı malın ayıplı olduğunu bilmiyor olmalıdır.
Bu konu, TBK. m. 222’de düzenlenmiştir. Buna göre, “Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse olur.” Böylece alıcı, sözleşmenin kurulması esnasında ayıpları biliyorsa, bunları kabul etmiş sayılır ve satıcı ayıptan sorumlu olmaz. Ancak bunların gerçekleşebilmesi için, alıcının sözleşmeden önce, satın aldığı şeyi gözden geçirme imkânını bulabilmesi gereklidir . Burada gözden geçirmeden kasıt, olağan bir muayenedir.
Alıcının satın aldığı şeyde, dikkatli özeni gösterseydi fark edebileceği ayıplardan da satıcı sorumlu değildir. Alıcının, malın ayıplı olduğunu bilmiyor olması gerekmektedir. Gizli ayıplarda, alıcının malın ayıplı olduğunu bilmesi mümkün değildir. Olağan gözden geçirme, malın alınırken kabaca gözden geçirilmesidir. İlk bakışta görülebilecek olan ayıplar mevcutsa, satıcının ayrıca bunu üstlenmesine gerek yoktur. Bu gibi durumlarda, sorumluluk aranmaz.
d) Ayıptan sorumluluk sözleşme ile kaldırılmıyor olmalıdır
e) Alıcı ayıbı kabul etmemiş olmalıdır
f) Alıcı ayıptan doğan sorumluluk hükümlerinden yararlanabilmek için kanunun kendisine yüklediği külfetleri yerine getirmiş olmalıdır
Alıcıya kanunen yüklenen külfetler, satılanı gözden geçirme ve varlığı iddia edilen ayıpları satıcıya bildirme külfetleridir. Alıcı, satın aldığı malı gözden geçirmek ve herhangi bir ayıp halinde de bunu satıcıya bildirmek zorundadır . Bu zorunluluklar TBK. m. 223’te düzenlenmiştir. TBK. 223’e göre, “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.” Burada kesin bir süre belirlenmemiştir, ancak alıcı ayıbı en kısa sürede bildirmekle yükümlüdür.
Tacirler arası ticari satımlarda, satılanın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli değilse, alıcı teslimden itibaren 8 gün, diğer hallerde ise 2 gün içinde satılanın gözden geçirilmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu hüküm 6102 Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. TTK. m. 23/1.c’ye göre, “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü .maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” Bu durumda, TBK. m. 223 burada da uygulama alanı bulacaktır. TBK. m. 225’e göre, satıcının ağır kusurlu olması halinde ayıbın kendisine zamanında bildirilmediğini ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Aynı hüküm, satıcılığı meslek edinmiş kişiler için de geçerlidir.
Alıcı, satılanın durumunu gecikmeksizin usulüne göre tespit ettirmekle yükümlüdür. Bunu yaptırmazsa, ileri sürdüğü ayıbın, satılanın kendisine ulaştığı zamanda var olduğunu ispat yükü alıcıya düşer.
Bir sözleşmede ayıbın şartları mevcut ise ve alıcı da kendisinden beklenen külfetleri yerine getirmişse, bu durumda alıcı TBK. m. 227’de kendisine tanınan haklardan birini kullanabilir. Bu haklar;
-Sözleşmeden dönme, bedelde indirim talebi, satılanın ücretsiz onarımı talebi, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi talebi (Kaynakça: ARAL, Fahrettin, Borçlar Hukuku (Özel Borç İlişkileri), 8. Baskı, Ankara, 2009- AVUZ, Cevdet, Borçlar Hukuku Dersleri (Özel H, 9. Baskı, İstanbul, 2011)
Bu açıklamalar ışığında; Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle ilaçlama makinasındaki ayıbın gizli ayıp niteliği taşımasına, kullanımla ortaya çıkabileceğine, ayıp ihbarının süresinde olmasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/10/2018 tarih ve 2016/616 Esas 2018/1105 Karar sayılı sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından alınması gereken 59,30.TL maktu harçtan peşin olarak alınan 770,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 710,70.TL harcın davacıya iadesine,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 11/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.