Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2679 E. 2023/833 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2679
KARAR NO : 2023/833

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2019
NUMARASI : 2016/771 Esas – 2019/990 Karar
DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 26.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.04.2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … adlı firmaya 2 adet kompresör satışı yaptığını, ürünlerin gönderilmesi için davalı … … şubesine teslim edildiğini,ürünlerin taşınması sırasında hasar gördüğünü, hasarlı ürünlerin tekrar satılmasının söz konusu olamayacağını, uğramış oldukları zarar nedeni ile iki adet Kompresör bedelinin tahsili için davalıya İzmir 25.İcra Müdürlüğünün 2016/298 Esas sayılı icra takibini yaptıklarını,davalının takibe itiraz ettiğini, davalının yetki itirazının da yerinde olmadığını,bu nedenlerle davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesini, öte yandan taşıması yapılan kargonun alıcı firma tarafından yağının akmış olması nedeni ile teslim alınmadığını, makinadaki hasarın ispatlanması gerektiğini, taşıyıcının kanunen belirlenen limitle sorumluluğunun sınırlı olduğunu, taşımadan kaynaklı tazminat davalarında alacak likit olmadığından %20 icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, sonuç olarak yetki itirazının kabulüne, davanın zamanaşımı, aksi halde esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Davalı icra müdürlüğünün yetkisine yaptığı itiraz bakımından yapılan değerlendirmede, davacının para alacağına dayalı talebinin kendi ikametgahında ve aynı zamanda davalının şubesinin bulunduğu yer olan İzmir ilinde icra takibi yapabileceğinden davalının yetki itirazı yerinde görülmemiştir.
Fatura, kargo evrakları icra dosyası dosya içersinde mevcuttur. Dosya uzman bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, kök ve ek raporlar alınmıştır. Taşımadan kaynaklanan kusurun davalı şirketin elemanlarında olduğu, tüm dosya içeriğine göre davalının iki adet kompresörün taşınması nedeni ile yasa gereği TTK 882.madde kapsamında yapılan hesapla davacının talep edebileceği zararın 3.291,84 TL olabileceği, işlemiş faiz talebi bakımından davacının takipten önce bir ihtarnamesinin bulunmadığından yerinde olmadığı, davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, davacının icra inkar tazminat talebinin ise alacak likit olmadığı ve bilirkişi incelemesi ile belirlendiğinden yerinde olmadığı anlaşılmasına göre davanın aşağıdaki gibi kısmen kabulüne karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır” gerekçesi ile;
“Davanın KISMEN KABULÜ İLE; İzmir 25. İcra MD’nün 2016/298 E sy takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 3.291,84.-TL üzerinden devamına,
Davacının %20 icra inkar tazminat talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu kapsamında somut olayda uygulanacak özel yetki kuralları bulunmadığını, HMK. md.6 hükmüne göre davalının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğunu, yargılamanın yetkili yer mahkemesinde yapılmamış olması nedeniyle bozma gerektirdiğini, müvekkili şirketin taşıma hususunda bir ihmali ya da sorumluluğunun bulunmadığını, davalının iddialarını kabul etmemekle birlikte bir an için davada müvekkili şirketin sorumlu tutulması varsayımında TTK. 882.maddede (değer farkının) tazminatın tamamının değil belli bir limit dahilinde üst sınırının ödeneceğinin kabul edildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin öncelikle kargo taşımasında bir kusuru olmaması nedeni ile talep edilen bedelin reddinin gerektiğini, yerel mahkeme kararınını hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle kabule ilişkin kısmının bozularak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali ve %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2019 tarihinden itibaren ise bu sınır 4.400,00 Türk Lirasıdır. Davalı tarafın istinafa konu ettiği dosyada kabul edilen miktarın 3.291,84 TL olduğu anlaşılmakla kabul yönünden verilen karar kesin niteliktedir.( Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2021/10394 esas ve 2022/13053 karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece kabul edilen kısım yönünden verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar, ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının davalıdan tahsiline yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352/1-b-1. maddesindeki düzenleme gereğince mahkemenin kabul edilen kısma ilişkin hükmünün kesin olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/09/2019 tarih ve 2016/771 Esas – 2019/990 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 352/1 maddesindeki düzenleme gereğince USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusunda bulunan davalıdan peşin alınan 11,80 TL nispi ve 44,40 TL maktu istinaf karar harçları ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının talebi halinde davalıya iadesine,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davalı tarafça sarf edilen 5,50 TL istinaf yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.