Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/266 E. 2021/1602 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/266
KARAR NO : 2021/1602

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2018
NUMARASI : 2017/571 Esas – 2018/1109 Karar
DAVA : MENFİ TESPİT (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/11/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/571 Esas – 2018/1109 Karar sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı yanın müvekkili aleyhinde takip başlattığını, müvekkilinin evinde menkul haczi yapılması korkusu ile maddi ve manevi kayba uğrayacağından haciz baskısı ve tehdidi altında davalı vekiline haricen ödeme yapmak durumunda kaldığını, dava konusu ve takip dayanağı senetteki imza ve yazıların müvekkilinin eli ürünü olmadığını, bu sebeple imza inkarında bulunduklarını, kabul etmemekle birlikte senetteki imzanın müvekkilinin elinden sadır olmuş olsa dahi bu imzanın müvekkilinin hataya düşürülerek veya hile ile alınmış bir imza olmasının mümkün olduğunu belirterek; öncelikle müvekkilinin borçlu olmadığı halde halen haciz baskısı altında bulunduğundan icra takip dosyasına yatırılacak nakdi teminat karşılığında takibin durdurulmasına ve depo edilen nakdin davalıya ödenmemesi konusunda tedbir kararı verilmesine, dava konusu İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4412 E. Sayılı takip dosyası dayanağı olan senetteki imzanın müvekkili davacının elinden sadır olmadığının tespiti ile müvekkilinin takip alacaklısına takip dosyası sebebiyle bir borcu bulunmadığının tespitine, müvekkili adına takip dosyasına mahsuben yapılan harici ödemenin istirdatına, müvekkilinin İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4412 E. Sayılı takip dosyası sebebiyle borçlu olmadığının tespitine, müvekkili davacı adına takip dosyasına mahsuben yapılan harici ödemenin istirdatına, müvekkili lehine %20 nispetinde inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Mahkememiz 17/03/2015 tarihli Tensip Tutanağı ile incelenen dilekçe ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin yerinde görülen ihtiyati tedbir talebinin teminat karşılığında kabulüne karar verilmiş ise de icra takibinin durmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı yanın beyanlarının çelişki içerisinde olduğunu, davacının iddiasına göre borçlarının olmadığını, senetin illetten mücerret olduğunu, senet altındaki imzanın davacının eli ürünü çıkmaması halinde davacının değil davalı müvekkilinin aldatılmış olduğunu belirterek; davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, dosya ve ekleri İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı’na gönderilerek dosyada mevcut belge örnekleri, davacıdan alınan imza örnekleri birlikte incelenerek İzmir 24. İcra Dairesinin 2014/4412 sayılı dosyasında takibe konu edilen 11/03/2011 tanzim 30/06/2011 ödeme tarihli 5.000,00-TL bedelli bonoda davacı adına atfen atılan imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı yönünden rapor aldırılmıştır.
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi 15/06/2016 havale tarihli raporu ile yapılan inceleme neticesinde davaya konu senetteki imzanın kuvvetle muhtemel davacının eli ürünü olduğu görüş ve kanaatine vardığını bildirmiştir.
Mahkememizce 27/12/2016 tarihli, 2015/278 Esas 2016/1124 Karar sayılı ilam ile davalı tarafından davacı aleyhine yürütülen İzmir 24. İcra Dairesinin 2014/4412 sayılı takip dosyasına konu edilen 11/03/2011 tanzim 30/06/2011 ödeme tarihli 5.000,00-TL bedelli bonoda atılı bulunan imzanın kuvvetle muhtemel davacıya ait olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından davanın reddine dair hüküm verilmiş, söz konusu hükmün davacı tarafça istinaf edilmesi sonucu dosyamız İzmir BAM 17. Hukuk Dairesine istinaf incelemesi için gönderilmiş, anılan daireye 2017/330 E-320 K sayılı ilamı ile davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar verilerek mahkememizin yukarıda anılan kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce İzmir BAM 17. Hukuk Dairesinin bozma ilamı dikkate alınarak yeniden yargılama yapılmış, davacının hata, hile vb. iddiaları yönünden davacı tanıkları … ile … dinlenmiş, davacı tarafça hata,hile gibi iddialarına yönelik başkaca delil mahkememize sunulmamıştır.
Davacı vekilinin talebi üzerine İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/50 Esas sayılı dosyasının bir örneği UYAP sisteminden ilgili mahkemeden istenilmiş, dosyanın yapılan incelemesinde ceza davasına konu senedin işbu davamıza konu bonoyla ilgisinin olmadığı tespit edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, İİK nun 72/3. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı, davalı vekili tarafından kendisi ve dava dışı üçüncü kişi …. aleyhine girişilen İzmir 24. İcra Dairesinin 2014/4412 Esas sayılı icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalı vekili ise ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesini, kötü niyetli dava açan davacının %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, davaya konu takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olup olmadığı, davaya konu icra takibine dayanak yapılan bononun davacıdan hile, hata vb sebeplerle alınıp alınmadığı noktasında toplanmaktadır.
Menfi tespit istemine konu kambiyo senedi, 30/06/2011 vade tarihli, 11.03.2011 tanzim tarihli, 5000- TL bedelli, keşidecisi davacı, kefili dava dışı …. lehdarı ise davalı olan bonodur.
Davalı tarafından, davacı ile dava dışı …. aleyhine davaya konu İzmir 24. İcra Dairesinin 2014/4412 Esas sayılı icra dosyası ile 31/03/2014 tarihinde 5000- TL asıl alacak ile 1.885.00- TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.885.00-TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, takibin halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlüdür.
Kambiyo senetleri taraflar arasındaki temel ilişkiden bağımsız olup, senet borçlusu tarafından senedin gerçek bir borç ilişkisini göstermediği, senede karşı senetle ispat kuralı çerçevesinde, aynı kuvvet ve nitelikteki delillerle kanıtlanmalıdır.
Davacının dava konusu takibe dayanak bonodaki imza inkarına yönelik değerlendirmede; Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nin 15/06/2016 havale tarihli raporu ile yapılan inceleme neticesinde davaya konu icra takibine dayanak bonodaki imzanın kuvvetle muhtemel davacının eli ürünü olduğu belirlendiğinden davacının imza inkarı istemi yerinde görülmemiş ve iş bu talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça imza inkarından sonra terditli olarak ileri sürülen hata, hile vb dava sebebine yönelik değerlendirmede ise; davacı tarafın iş bu iddiasının ispatına dair dinletmiş olduğu tanık beyanlarından dava konusu bononun davacının rızası dışında imzalandığına dair mahkememizce kesin ve inandırıcı bir kanaate varılamadığı, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/50 Esas sayılı dosyasına konu somut olayın dosyamıza konu bono ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı, ayrıca davacı tarafça yemin deliline de dayanılmadığı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiş, iş bu dava sebebiyle yapılan yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmış, davalı yararına maktu vekalet ücreti takdir olunmuş, ayrıca koşulları oluşmadığından taraflar leh ve aleyhine tazminat hükmedilmediği…” gerekçesi ile Davanın reddine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, dinlenen tanık beyanları ile takibe dayanak bononun hataya düşürülerek hile ile alındığının doğrulandığını, müvekkili davacının yanında çalışan ….’ nun müvekkilinin güvenini kazandıktan sonra onun haberi olmaksızın senedi müvekkili davacıya imzalatarak davalıya vermiş olduğunun mümkün olduğunu ve bu yönde araştırma yapılması gerekirken mahkemece bu hususlara itibar edilmediğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle takibe dayanak senedin hata ve hile ile elinden alındığı iddiasının davacı tarafından ispatlanamamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/10/2018 tarih ve 2017/571 Esas, 2018/1109 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 59,30.TL maktu harçtan peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 11/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.