Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2619 E. 2023/1102 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2619
KARAR NO : 2023/1102
KARAR TARİHİ : 08/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2019
NUMARASI : 2016/1183 Esas 2019/768 Karar
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
BAM KARAR TARİHİ : 08/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde; davacı bankanın … şubesi ile dava dışı borçlu … Şti arasında muhtelif tarihlerde genel kredi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin imzalandığını, davalı …’in kredi sözleşmesini 2.500.000-TL limitle müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi sözleşmesi gereği söz konusu şirkete kredi kullandırıldığını, kredilerin vadesinde ödenmemesi üzerine Bornova 5.Noterliği’nin 23/06/2016 tarihli ihtarnamesiyle hesabın kat edilerek alacağın takibe intikal ettirildiğini, davalının İzmir 8.Noterliği’nin 30/06/2016 tarihli 5663 yevmiye nolu cevabi ihtarnamesini keşide ettiğini, talep edilen evrakların kendilerine iletildiğini, ihtarnameye rağmen banka alacağının ödenmemesi nedeniyle kefiller hakkında ihtiyati haciz kararı alınarak İzmir 23.İcra Dairesi’nin 2016/9456 esas sayılı takibine girişildiğini, davalının takibe itiraz ettiğini, diğer borçlular yönünden takibin kesinleştiğini, borcun kredi kullanımından kaynaklandığını, davalının borca ve faize itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, takip tarihi itibariyle 1.000.000-TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ve ferileriyle birlikte tahsili bakımından davalının itirazının iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde;müvekkili tarafından bankaya İzmir 8.Noterliği’nin 08/06/2016 tarihli 04374 yevmiye numaralı kefaletin sonlandırılması ve kefaletten dönme içerikli ihtarname gönderildiğini, müvekkilinin sözleşmeyi imzalarken kefil olma iradesinin olmadığını, iradesinin fesade uğratıldığını, kredi sözleşmesinin tüm sayfalarının imzalı olmadığını, imzasız sayfalarda yer alan taraflarca tartışılmayan müvekkilinin aleyhine olan genel işlem şartlarının geçersiz olduğunu, davacının kefilin haklarına göstermesi gereken özeni göstermediği, müvekkilinin aleyhine teminatları azalttığını, müvekkilinin şirketin başka bankadan transfer edilen borçlarına kefil olmadığını, başka bankadan kredi borcu transfer edilmek suretiyle davacının sorumluluğunun ağırlaştırıldığını, davacının borçlu şirket yetkilisine kefaletinin olmadığını, ancak borçlu şirket yetkilisine kullandırılan şahsi kredilerin de açılan cari hesaba eklenerek müvekkillerinin ve diğer kefillerin sorumluluğuna gidildiğini, bu kredilerden sorumluluğunun söz konusu olmadığını, kredi sözleşmesiyle tanımlanan limit 5.500.000-TL iken limitin üzerinde kredi kullandırıldığını, müvekkilinin borçlu şirket yetkilisi … ile 1/2 oranında hissedar olmak üzere … ili, … ilçesi, … Mah., … ada, … parsel sayılı 02/04/2009 tarihinde 450.000-TL bedelle satın aldığını, …’nın davacı bankadan kullanacağı kredi için taşınmazın ipotek edilmesi konusunda müvekkilini ikna etmesi üzerine söz konusu taşınmaz banka lehine 1.000.000-TL bedelle ipotek edildiğini, akabinde ipotek işleminin tamamlanması için bankanın da imza atması gerektiği söylenerek müvekkilinin kandırıldığını, kefil sıfatıyla imzasının alındığını, kredi sözleşmesine 2.500.000-TL yazdırılmasının nedeni sorulduğunda muhasebesel işlem olduğu söylenerek kandırıldığını, banka müdürünün bu duruma sessiz kalarak neden olduğunu, esasen kefil olma iradesinin olmadığını, bankanın teminat aldığı ipotekleri kaldırarak davacının durumunu ağırlaştırdığını, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu ileri sürerek, davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, kredi sözleşmesi, icra dosyası incelenmiş, bilirkişi görüşüne başvurulmuştur.
İzmir 23.İcra Dairesi’nin 2016/9456 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinden; … Bankası AŞ tarafından …, …, … ile … Şti aleyhine … Şti’nin ticari kredi borcu için 3.535.360,68-TL asıl alacak, 63.582,64-TL işlemiş temerrüt faizi, 3.179,13-TL BSMV, 1.265,80-TL masraf, 400,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 3.603.788,25-TL alacak ile … Şti’nin cari hesap borcu için 3.087.445,49-TL asıl alacak, 55.181,57-TL işlemiş faiz, 2.759,08-TL BSMV, 633,00-TL masraf olmak üzere toplam 3.146.019,14-TL alacağın ki toplamda 6.749.807,39-TL alacağın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.000,00-TL’sinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsili için ve kefil …’in kefalet limitinin 2.500.000,00-TL olup, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.000,00-TL tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsili talebiyle 01/07/2016 tarihinde genel kredi sözleşmesine dayanılarak girişilen icra takibine ilişkin olduğu ödem emrinin tebliği üzerine davalı vekilinin 15/07/2016 tarihli borca itiraz dilekçesi ile borca itirazda bulunduğu, davalı yönünden takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde 1.000.000,00-TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle itirazın iptali talep edilmiş ise de, söz konusu icra takibinde takip talebinde takip tarihinden sonra işleyecek dönem için faiz talebinin yer almadığı anlaşılmıştır. İİK 58/3 maddesinde alacağın tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün takipte gösterilmesi gereği ortaya konulmuştur. Alacaklı takip talebinde işleyen dönem için faiz istemediğinden iş bu itirazın iptali davasında takip talebindeki taleplerini aşar şekilde faiz isteyemeyeceği değerlendirilmiş, dolayısıyla iş bu davadaki itirazın iptali talebinin 1.000.000,00-TL aslı alacak üzerinden değerlendirilerek dava dilekçesinde ortaya konulan takip talebinden itibaren işleyecek takip talebi reddedilmiştir.
Davalı …’in dolandırıcılık suçundan şikayeti üzerine …, … ve … hakkında İzmir CBS’nin 2016/60203 esas 2017/15009 karar sayılı iddianame ile İzmir 38.ASCM’ne dolandırıcılık suçundan kamu davası açılmıştır. İzmir 38.ASCM’nin 2017/432 esas sırasına kaydolunan kamu davası görevsizlik kararıyla İzmir 11.AĞCM’nin 2017/284 esas sırasına kaydedilmiş, yargılama sonunda müştekinin bilgisi ve rızası dışında ipotek sözleşmesinin kefillik sözleşmesinin artırıldığı ve iradesinin fesada uğratıldığı yönündeki iddiasını destekleyen hiçbir kanıt elde edilemediği gerekçesiyle tüm sanınkların beraatlerine karar verildiği, bu kararın istinaf kanun yolu sonrasında kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi … 08/05/2018 havale tarihli raporunda; davacı banka ile asıl borçlu … Şti arasında 27/12/2012 düzenleme tarihli 1.353.000,00-TL limitli gnk kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşme limitinin 28/06/2013 tarihinde 500.000,00-TL, 13/12/2013 tarihinde 1.147.000,00-TL, 31/01/2014 tarihinde 2.500.000,00-TL artırılarak 5.500.000,00-TL’ye yükseltildiğini, şirketin … Bankasından kullanacağı kredilerden doğmuş ve doğacak borçlarına davalı …’in 31/01/2014 tarihinde 2.500.000,00-TL limitle kefil sıfatıyla imza attığını, ayrıca banka ile … Şti arasında 12/05/2014 düzenleme tarihli 7.500.000,00-TL limitli genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin çeşitli tarihlerde limitinin artırılarak en son 14.000.000,00-TL’ye yükseltildiğini, bu sözleşmede davalı …’in müteselsil kefaletinin bulunmadığını, 27/12/2012 düzenleme tarihli genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesine istinaden 27/12/2013 tarihinde 53321 nolu BCH açılarak 200.000,00-TL kredi kullandırıldığını, bu tarihten sonra muhtelif tarih ve tutarlarda kredi kullanımına devam edildiğini, 15/09/2013 tarihinde 293.875,80-TL borç bakiyesinin 15/09/2015 tarihinde açılan 56408 nolu BCH’de yapılandırıldığını, 15/12/2014 tarihinde 55096 nolu BCH açılarak 150.000,00-TL kredi kullandırıldığını, bu tarihten itibaren muhtelif tarih ve tutarlarda kredi kullanılmaya devam edildiğini, kredi hesabının 4.561.202,87-TL borç bakiyesinin 15/09/2015 tarihinde açılan 56408 nolu BCH’da yapılandırıldığın, 56408 nolu BCH’da 15/09/2019 tarihinde yıllık %15,50 aktif faiz oranıyla yapılandırılan 53321 ve 55096 nolu BCH kaynaklı 4.455.078,67-TL borç bakiyesinin 27/01/2016 tarihinde … ada, … parsel sayılı taşınmazdan 2.636.572,53-TL tahsilat sağlandığını, kalan 1.818.506,14-TL borç, 376.699,72-TL dönemsel faiz ve eklerinin ilavesiyle 2.195.205,86-TL ana para tutarının 22/06/2016 tarihinde 2.217.498,30-TL olarak kat edildiğini, kredilerin teminatına davalı ve dava dışı …’nın müşterek hisseli bulunduğu taşınmazın dava dışı asıl borçlu şirketin borçlarını teminen 1.000.000,00-TL bedelle banka lehine ipotek tesis edildiğini, ayrıca davacı bankaca kredinin teminatına birçok taşınmaz ipoteği alındığını, davalının hisseli bulunduğu taşınmaz malikleri davalı … ve dava dışı …’nın 17/12/2014 tarihli el yazıları ile imzalı olarak bankaya hitaben verdikleri dilekçelerinde ipoteğin fekkine muvafakat ettiklerini ve davalının 2.500.000,00-TL kefalet limiti sorumluluğunun devam ettiği yönünde beyanda bulunduğunu, 08/06/2016 tarihinde kefaletin son bulması yönünde bankaya ihtarname keşide edilmiş ise de, kefaletin bulunduğu kredi sözleşmesinden ileri gelen borcun bulunması nedeniyle talebin bankaca kabul edilmediğini, kredi ödemelerindeki aksaklıklar üzerine bankanın kredi hesaplarına 27/06/2016 tarihinde kat ederek davalıya ihtarname keşide edildiğini, 03/07/2016 tarihinde temerrüde düşürüldüğünü, kat ihtarına noter kanalıyla itiraz edildiğini, sözleşme hükümlerine göre bankanın teminatlar üzerinde her türlü hak ve yetkiye satışlardan elde edilen tahsilatları istediği krediye mahsup yetkisinin bulunduğunu, bankanın dava dışı … Şirketinin 01/07/2016 takip tarihi itibariyle tespit edilen 6.657.237,06-TL borcuna karşılık 17.100.000,00-TL taşınmaz ipotek teminatının bulunduğunu, davacı bankaca takibe konu edildiğini, kredilerin açıldığı ve kullandırıldığı tarih dikkate alındığında takibe konu 56408 nolu BCH’nin dayanağının davalının kefalet imzasının bulunduğunun 27/12/2012 tarihli genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesi olduğunu, davalının bu sözleşme nedeniyle 2.500.000,00-TL kefalet limitiyle sınırlı sorumluluğunun devam ettiğini, bu sözleşme nedeniyle davacının 01/07/2016 tarihi itibariyle 2.214.040,85-TL asıl alacak, 7.626,14-TL işlemiş faiz, 381,31-TL BSMV, 1.265,80-TL masraf, 440,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere 2.223.754,10-TL alacağının bulunduğunu, davacı bankanın takipte 1.000.000,00-TL üzerinden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla talepte bulunduğunu, davalı …’in 1.000.000,00-TL alacaktan müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla sorumlu olduğunu, 1.000.000,00-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %54 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5 gider vergisi uygulanabileceğini, 01/07/2016 takip sonrası 28/09/2016 dava tarihi arasında 02/09/2016 tarihinde … tarafından yatırılan ve 56377 BCH’dan mahsup edilen tutarın icra müdürlüğünce dikkate alınması gerektiğini ortaya koymuştur.
Bilirkişi raporuna itiraz edilmiş değerlendirilmesi konusunda ek rapor alınmıştır. Bilirkişi ek raporunda kök rapordaki tespitleri değiştirecek bir husus bulunmadığını ortaya koymuştur. Bilirkişi raporu dosya kapsamı ve mevzuata uygun bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Toplanan tüm deliller karşısında; davacı banka ile dava dışı … Şti arasında 27/12/2012 tarihli genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin daha sonra limitinin çeşitli tarihlerde artırılarak en son 5.500.000,00-TL’ye yükseltildiği, bu sözleşmeyi davalı …’in 31/01/2014 tarihinde 2.500.000,00-TL kefalet limiti olarak müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davacı banka ile … Şti arasında daha sonra 12/05/2014 düzenleme tarihli 7.500.000,00-TL limitli (limit daha sonra 14.000.000-TL’ye yükseltilmiştir) genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesi imzalanmış ise de, davalı …’in bu sözleşmede müteselsil kefil olmadığı, davalı …’in müteselsil kefili olduğu 27/12/2012 tarihli GNK sözleşmesi gereğince asıl borçlu … Şti’nin 27/12/2013 tarihinde 53321 nolu BCH açılarak 200.000,00-TL kredi kullandırıldığı, daha sonra 15/09/2015 tarihinde 293.875,80-TL borç bakiyesinin 56408 nolu BCH’de yapılandırıldığı, ayrıca yine davalının müteselsil kefili olduğu sözleşme nedeniyle 15/12/2014 tarihinde 55096 nolu BCH açılarak 150.000,00-TL kredi kullandırıldığı, bu tarihten itibaren muhtelif tutarlarda kredi kullanımına devam edildiği, kredi hesabının 15/09/2015 tarihinde 4.561.202,87-TL borç bakiyesiyle 56408 nolu BCH’de yapılandırıldığı, 27/01/2016 tarihinde … ada, … parsel sayılı taşınmazın satışından sağlanan ve bu hesapta yapılandırılan borçtan 2.636.572,53-TL tahsilatın düşülmesi sonrasında kalan borç bakiyesinin 22/06/2016 tarihinde 2.217.498,30-TL olarak kat edildiği, borcun ödenmemesi üzerine aralarında davalının da bulunduğu kefiller aleyhine diğer krediden kaynaklanan borçta eklenerek İzmir 23.İcra Dairesinin 2016/9456 esas sayılı takibine girişildiği, bu takipte detayları belirtilen borcun 1.000.000-TL’sinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsilinin istendiği, davalı …’in takibe konu borcun bilirkişi raporunda ortaya konulduğu üzere 2.223.754,10-TL’sinden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla sorumlu olduğu fakat davacı alacaklı tarafından 1.000.000,00-TL asıl alacağın tahsilinin istendiği, davacının takipteki talebiyle bağlı kalınarak tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 1.000.000,00-TL alacak yönünden davalının İzmir 23.İcra Dairesi’nin 2016/9456 esas sayılı takibinde borca itirazın iptaline takibin devamına karar vermek gerekmiştir. Dava dilekçesinde 1.000.000,00-TL’nin takip tarihinden itibaren faiziyle tahsili istenmiş ise de, yukarıda belirtildiği üzere takip talebinde takip tarihinden sonraki dönem için faiz talebi olmadığından iş bu itirazın iptali davasında takip talebini aşar şekilde faiz talep edilemeyeceğinden dava dilekçesinde ortaya konulan takip tarihinden itibaren faiz uygulanması talebinin reddine karar verilmiştir.
Bilirkişi raporunda takip sonrası dava öncesi 02/09/2016 tarihinde … tarafından yatırılan 55.351,75-TL tahsilattan bahsedilmiş ise de, banka tarafından bu tahsilatın davalının imzası bulunmayan 12/05/2014 düzenleme tarihli genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesine dayalı 56377 nolu BCH hesabında mahsup edildiği anlaşılmış, bankanın tahsilatı istediği kredi hesabına tahsil etmesi bulunduğundan kaldı ki davalının hüküm altına alınan tutardan daha fazla bilirkişi hesaplamasında ortaya konulan sorumluluğu bulunduğundan bu tahsilatın dava konusu borçtan mahsubunun gerekmediği kanaatine varılmıştır.
Davalı vekilince banka lehine olan ipoteklerin kaldırıldığından ve davalının durumunun kefil sorumluluğunun ağarlaştırıldığından bahisle itirazda bulunulmuş ise de, davalının hissedar olduğu taşınmazdaki kaldırılan ipoteğin davalının talebiyle ve müteselsil sorumluluğunun devamı kabul edilerek kaldırıldığı, diğer satılan taşınmazdan ise davalının kefil olduğu borca da tahsilat girişi yapıldığı anlaşılmakla, bu yöndeki savunmanın yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Davalının kefil olma iradesinin olmadığı, iradesinin fesada uğratıldığı savunulmuş ise de, davalının eğitimli bir kimse olduğu, hissedar olduğu taşınmaza ipotek limitinin 1.000.000,00-TL olup müteselsil kefil limitinin 2.500.000,00-TL olduğu gözetildiğinde gerektiğinde aradaki rakamsal farklılığı sorgulayabilecek ve GNK sözleşmesine imza atarken okuyup içeriğini anlayabilecek durumda olduğu, kaldı ki bu konuda İzmir 11.AĞCM’since aralarında banka şube müdürünün de bulunduğu kişiler hakkında dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararının kesinleştiği dikkate alınarak bu savunmanın ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafça asıl borçlu şirketin başka bankalardan olan borcunun da tranfer edildiği ve borçlu şirket yetkilisinin şahsi kredisinin cari hesaba eklendiği savunulmuş ise de, bilirkişi raporunda ortaya konulduğu üzere davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunan … Şti’nin tarafı olduğu sözleşmeye dayalı kullanılan krediden kaynaklanan borcun bilirkişi hesaplamasında dikkate alındığı, bu hesap içerisinde başka bankadan tranfer edilen borcun bulunmadığı belirlenmiştir.
Her ne kadar bankanın … Şti’den bilirkişi tarafından hesaplanan tüm alacağından fazla tutarda ipotek teminatı olduğu tespit edilmiş ise de, müteselsil kefaletinde ayrı bir teminat türü olduğu ipoteklerin asıl borçlu şirketin borcunun teminatı olarak verildiği, bankanın davalının müteselsil kefaletine başvurmasında yasal engel bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı … İzmir 8.Noterliği’nin 08/06/2016 tarihli 04374 yevmiye nolu ihtarnamesiyle kefaletten döndüğünü bildirmiş ise de, bilirkişi tarafından hesaplanan sorumlu olduğu borcun bu tarihten önce doğduğu, kefaletten vazgeçmenin ancak vazgeçmeden sonraki oluşacak borç için geçerli olabileceği, kefaletten dönme tarihinden oluşmuş borç için kefaletten dönmenin ve sorumlu olmadığının kabulünün mümkün olmadığı kanaatine ulaşılmış, bu yöndeki savunmaya da yer verilmemiştir.
Kredi sözleşmesinin tüm sayfalarında davalının imzasının bulunmadığı ve genel işlem şartı bulunduğu savunulmuş ise de, sözleşmenin birbirini takip eden sayfalarla bir bütünlük içerisinde bulunduğu, davalının müteselsil kefalet bölümündeki imzasının yeterli olduğu, ayrıca sözleşmenin ticari nitelikte olduğu, bu nedenle genel işlem koşulunun varlığından bahsedilemeyeceği kanaatine varılmış bu yöndeki talepte reddedilmiştir. ” şeklinde davanın kısmen kabulüne, İzmir 23. İcra Dairesinin 2016/9456 esas sayılı takibinde davalının borca itirazının kısmen iptaline, 1.000.000,00-TL asıl alacağın tahsili bakımından takibin devamına, takip talebinde takip tarihinden itibaren işleyecek faiz talebi olmadığından, dava dilekçesinde ortaya konulan takip tarihinden itibaren işleyecek faiz talebinin reddine, hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranındaki 200.000,00-TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hesap kat ihtarı ile asıl borçluya üç günlük süre verilmesine rağmen süre beklenilmeden takip yapıldığını takip şartı oluşmadan icra takibi yapılmasının usulüne uygun olmadığını, şirket yetkilisi olan …’nın hukuki işlem ehliyeti araştırılması gerektiğine ilişkin savunmaları dikkate alınmadan hüküm tesis edildiğini, müvekkili sadece ipotek vermek istediği iradesi fesada uğratılarak kefaleti alındığı için müvekkili ile davacı banka arasındaki kefalet sözleşmesi irade fesadı nedeniyle geçersiz olduğunu, müvekkilinin geçersiz kefalet sözleşmesi nedeniyle sorumluluğu olmadığını, müvekkilinin sorumlu olduğu 2012 tarihli sözleşme varken bu tarihten sonra 12.05.2014 tarihinde ikinci bir sözleşme düzenlenmiş olması ve bu sözleşme kapsamında kredi kullandırılması ve bu sözleşmede müvekkilin imzasının bulunmaması nedeni ile müvekkil takip konusu borçlardan sorumlu tutulamayacağını, yerel mahkemenin Yargıtay içtihatlarına aykırı olarak dava konusu borcun hangi sözleşmeden kaynaklandığı hususunda herhangi bir inceleme yapmadığını, müvekkilinin savunmalarını dikkate almadığını, müvekkilinin limit arttırım sözleşmesinde herhangi bir imzasının bulunmadığını, her bir bağımsız bölüm için rayiç değerin yarısı kadar paranın bankaya gönderilmesi sonucu 8 bağımsız bölümün üzerindeki ipoteğin kaldırılmasının müvekkilinin sorumluluğunu ağırlaştırdığını, yerel mahkeme tarafından hüküm tesis edilirken TBK madde 601 uyarınca müvekkilinin kefaletten kurtulduğuna ilişkin savunmalarının dikkate alınmadığını, yerel mahkemenin sözleşmenin ticari nitelikte olmasını ve sözleşmenin takip eden sayfalarla bir bütünlük içerisinde olmasını gerekçe göstererek TBK. md. 20-25 hükümlerine ilişkin savunmalarını da reddettiğini beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, genel kredi sözleşmesine istinaden kefil aleyhine başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davalı vekilince dava dışı asıl borçlu şirket yetkilisinin ağır major depresyon ve bipolar bozukluğu bulunduğu duyumu alındığından bahisle asıl borçlunun fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının araştırılmadığı hususu istinaf nedeni yapılmış ise de; davalı tarafından … hakkında dolandırıcılık suç duyurusunda bulunulması üzerine yapılan yargılamada fiil ehliyetine ilişkin bir hususun ileri sürülmediği, davalı kefil ve dava dışı şirket yetkilisi … arasında uzun yıllardır süren iş ilişkisinin bulunduğu, davalının, dava dışı …’da fiil ehliyetsizliği bulunsa dahi bu durumu bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, TBK 591. maddesine göre de sözleşme yapma ehliyetsizliği sebebiyle borçlunun yükümlü olmadığı bir borca bilerek kefalet hâlinde bu ehliyetsizliği ileri süremeyeceği anlaşılmış ve istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına; göre davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2019 tarih, 2016/1183 Esas ve 2019/768 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 68.310‬,00 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 17.077,50 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 51.232,5‬0 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/06/2023