Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2615 E. 2023/704 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2615
KARAR NO : 2023/704
KARAR TARİHİ : 12/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2017
NUMARASI : 2014/1873 Esas 2017/1357 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BİRLEŞEN İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
ESAS NO : 2016/163 Esas
KARAR NO : 2016/707 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 12/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/04/2023

Davalı-birleşen dosya davacısı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki kumaş teslimine ilişkin anlaşmaya dayalı olarak 06/09/2013 tarihinde davalının …bank TAŞ TR… İban numaralı hesabına 20.000,00-TL ödemede bulunduğunu, ancak davalı şirketin kumaşları teslim etmemesi üzerine söz konusu tutarın iadesine teminen davalı şirket aleyhine İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2014/12348 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, fakat davalı akdi ilişkiyi kabul etmekle birlikte icra müdürlüğünün yetkisine ve borcun esasına itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, belirtilen nedenlerle itirazının iptalini, takibin devamını, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu sözleşmenin ifa yerinin Beylikdüzü ilçesi Büyükçekmece Adliye Sınırlarında olduğundan hem icra müdürlüğünün hem de mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, esasa ilişkin olarak müvekkilinin sözleşme konusu malları temin ederek kendi edimini ifaya hazır olmasına rağmen karşı taraf malların bedelini ödemediğini, davacı tarafın özel siparişle kumaş ürettirdiğini, sonrada kumaşları almaktan kaçındığı, ancak göndermiş olduğu 20.000,00-TL’nin iadesini istediğini, bu durumda davalı alacaklının uğradığı zararın karşılanamayacağını, özel sipariş ile üretilen kumaşların hali hazırda depoda bekletildiğini, bu nedenlerle davanın reddini, haksız icra takibi yapıldığı için %20 tazminata mahkum edilmesini savunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan şirketin kumaş ithalat ve satışı yaptığını, davalı şirket tarafından 30/07/2013 tarihli sipariş ile 4.600-metre, birim fiyatı 5.00-USD + KDV’den olmak üzere 24.840-USD’lik, 12.400-metre, birim fiyatı 5,15-USD + KDV’den olmak üzere 68.968-USD’lik kumaş siparişi verildiğini, 15/08/2016 tarihli sipariş ile … kodlu kumaştan 6.000-metre, birim fiyatı 5,20-USD + KDV’den olmak üzere 33.696-USD’lik ve … kodlu kumaştan 4.200-metre, birim fiyatı 5.15-USD + KDV’den olmak üzere 23.630-USD’lik sipariş verildiğini, davalı şirket tarafından sipariş edilen toplam 150.864,00-USD’lik kumaşları müvekkili olan şirketin yurtdışından temin ederek ülkemize getirdiklerini ve davalı şirkete bilgi verildiğini, davalı şirketin kumaş bedellerine mahsuben 06/09/2013 tarihinde müvekkilleri olan şirket hesabına 20.000,00-TL havale yapıldığını, havale tarihindeki USD kurunun 2.0669-TL olduğunu, 20.000,00-TL nin USD karşılığının 9.676,32-USD olduğunu, toplam sipariş bedeli olan 150.864,00-USD den ödenmiş olan 9.676,32-USD çıkarıldığında kalan miktar olan 141.187,68-USD’lik kumaş bedelini davalı şirketin ödemediğini, kumaşların alınması ve ödeme yapılması için şirkete defalarca telefon ettiklerini ve e-mail gönderdiklerini ancak davalı şirketin kumaşları teslim almaktan kaçındığını, davalının sipariş ettiği kumaşların özel sipariş ve özel üretim kumaşlar olduğunu, bu nedenle başka firmalara satarken ucuza satmak zorunda kaldıklarını, toplamda 17.860,80-USD’lik zarar oluştuğunu, davalı şirketin zararı ödemeye yanaşmadığı gibi 06/09/2013 tarihinde kaparo olarak gönderdiği 20.000,00-TL yi geri almak için müvekkiline dava açtıklarını, bu nedenle İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesine açılan davanın konusu aynı olduğu için ve İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1873 esas sayılı dosyasının daha eski tarihli olması nedeni ile İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1873 esas sayılı dosyası üzerinde birleştirme kararı verilmesini karar ve talep etmiştir.
Birleşen davada, davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
MAHKEMECE: “…IV- Dava, ana dava İİK’nun 67. Maddesi gereğince açılmış avans ödemesinin iadesi için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır. Birleşen dava ise, alım satım sözleşmesinde, davalının edimlerini yerine getirmemesinden kaynaklanan davacı zararının tahsili için açılan alacak davasıdır. Taraflar arasındaki ihtilaf, ifa sırasından kaynaklanmakta olup kimin ifa talep edebileceği noktasındadır.
V- 1- Taraflar arasında kumaş alımına ilişkin sözleşme olduğu, kumaşların üretilip Türkiye’ye getirildiği, daha sonra davalı-birleşen dava davacısı tarafından üçüncü kişilere satıldığı konusunda ihtilaf yoktur.
2- Davalı-birleşen dava davacısı kumaşları üçüncü kişilere satması nedeni ile zarara uğradığını belirtmiş, bu konuda yaptırılan bilirkişi incelemesinde özel siparişle gelen kumaşların üçüncü kişilere satımından dolayı zarar oluştuğu belirlenerek yukarıda açıklandığı üzere zarar miktarı çeşitli tarihlere göre TL ve USD üzerinden belirlenmiştir.
3- Davacı-birleşen dava davalısının sözleşme kurulduktan sonra avans olarak 20.000,00 TL ödediği de tarafların kabulündedir.
4- Taraflar arasındaki kumaş satımına ilişkin sözleşme tek bir ticari bir satım sözleşmesi olup cari hesap ilişkisi olmadığından ifa sırasının ticari satım hükümlerine ve taraflar arasındaki sözleşmeye göre çözümlenmesi gerekmektedir.
5- Taraflar arasındaki sözleşmede bakiye ücretin mal tesliminde ödeneceği kararlaştırılmış ise de mal tesliminin nerede yapılacağı belirlenmemiştir. Davacı-birleşen dava davalısı malın, karşı yan tarafından kendi adresinde teslim edilmesi gerektiğini belirterek sözleşmeyi teslim yapılmadığından feshederek avansın iadesini istemiştir. Yine karşı yanın savunmalarına göre bakiye ödemeyi istemesi için tevdi mahalli tayini de talep etmediğini belirtmiştir.
6- Davalı-birleşen dava davalısı, malın kendi adresinde karşı yan tarafından teslim alınması gerekiğini, genel uygulamanın bu yönde olduğunu belirterek malın karşı yan tarafından teslim alınmaması nedeniyle ihtarname gönderdiklerini ve sözleşmeyi haklı nedenle feshettiklerini belirtmiştir.
7- 6098 s. TBK.nın 207/2. Maddesine göre; sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Aynı kanunun 97. Maddesine göre de; “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.”
8- Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; satım sözleşmesinin genel olarak ani edimli bir sözleşme olduğu ve tarafların edimlerini birlikte ifa etmelerini gerektiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan, birlikte ifanın mümkün olmaması halinde; karşılık edim yükleyen sözleşmelerde ifa talep edebilmek için, öncelikle kendi ifasını yerine getirmesi veya ifaya hazır olduğunun bildirilmesi gerekmektedir. Eldeki davada sözleşme kurulduktan sonra mal teslimi gerektiğinden, ifalar sözleşmenin kurulma anında yerine getirilmemiş, malın teslim anına kadar ertelenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmedeki hüküm de bu yöndedir. Bu dava yönünden ifada sıra irdelendiğinde; davalı-birleşen dava davacısının talep ettiği ifa paranın ödenmesi olup bu hükümlere göre ifanın talep edilebilmesi için kumaşların teslim edilmiş olması yahut kumaşları teslime hazır olduğunun karşı yana bildirilmesi gerekir. Davalı-birleşen dava davacısı bu bildirimi karşı yanın ödediği avansın iadesi için başlattığı icra takibinden(24.9.2014) sonra ihtarname(02.10.2014) ile yapmıştır. Beyanlarında sözlü olarak kumaşların alınmasını bildirdiklerini beyan etmişlerse de tacirler arasında bildirim 6102 s. TTK.nın 18/3. Maddede sayılı şekillerde yapılmadıkça geçerli olmayacağından bu beyan mahkememizce kabul edilmemiştir.
9- Davalı-birleşen dava davacısı ifanın kumaşı satın alan karşı tarafın gelip teslim alması şeklinde olduğunun genel uygulama olduğunu belirtmiştir. Bu beyan kumaş satımında teslim yönünden ticari bir teamül olduğuna dair bir itiraz niteliğinde olup böyle bir ticari teamül var ise uygulanması 4721 s. TMK.nın 1. Maddesi gereğidir. Ne var ki, alınan bilirkişi raporunda bu husus mahkememizce sorulmuş ise de bilirkişiler bu yönde teamül olduğuna dair bir delil ve belge sunmamışlar ve açıklayıcı beyanda bulunmamışlardır. Her ne kadar bilirkişi raporunun 6. Sayfa 12. Paragrafında davacı-birleşen dava davalısı “kumaşları teslim almalıydı” şeklinde bir ifade varsa da bu ifadenin bir ticari teamüle dayandığına dair her hangi bir açıklama yoktur. Diğer yandan davalı-birleşen dava davacısı da yargılama süresince bu yönde ispata yarar delil ibraz etmemiştir. Bu nedenle davalının bu itirazı mahkememizce kabul edilmemiştir.
VI- Tüm bu açıklamalara göre, davalı-birleşen dava davacısının kumaşları Türkiye’ye getirdikten(04.11.2013. 12.12.2013- Davalı-birleşen dava davacısının malları teslim/satın aldığı tarihler) sonra kumaşları parça parça (13.11.2013, 22.6.2014, 26.12.2014, 15.10.2015 tarihlerinde) sattığı tarihe kadar ifaya hazır olduğuna dair karşı yanı temerrüte düşürür ihtarname göndermediği, ilk ihtarnamenin davacı-birleşen dava davalısının icra takibinden sonra olduğu, artık bu ihtarname ile ifa talep edemeyeceği, teslim yeri ve yükümlülüğü konusunda açık bir sözleşme hükmü olmadığından ilk ifa yükümlülüğün davalı-birleşen dava davacısında olduğu ve teslimi kendisinin yapması gerektiği, teslim yapılmadığından karşı yanın sözleşmeden dönmekte haklı olduğu ve avans ödemesini isteyebileceği, davalı-birleşen dava davacının ise mahkememizce belirlenen zararın tazminini isteyemeyeceği belirlenmekle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile;
“ASIL DAVANIN KABULÜ İLE;
İzmir 24. İcra dairesinin 2014/12348 sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına,
İİK’nun 67. Maddesi uyarınca hesaplanan asıl alacağın %20’si olan 4.000,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
BİRLEŞEN DAVANIN REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı-birleşen dosya davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yetki itirazlarının yerinde olup kararın öncelikle yetki nedeniyle kaldırılmasını, taraflar arasında ticari bir alım-satım ilişkisinin varlığının hem taraflar ve hem de yerel mahkemece tespit edildiğini, dava konusunun sadece para borcundan ibaret olmayıp sözleşmeye göre Klaftteksin bakiye borcunu ödemesi, Beylikdüzü’ndeki depoda bulunan kumaşlarını teslim almasından ibaret olduğunu, bütün bu hususlar gözardı edilerek, davanın sadece bir para borcu ödenmesinden ibaretmiş gibi yorumlanmasının hatalı ve yanlış olduğunu, diğer yandan ille de bir para borcunun varlığından bahsedilecek olur ise, müvekkili … Şti’nin para alacağı söz konusu olduğunu, aynı anlayışla TBK 89. Maddesi de yanlış yorumlanarak İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetki itirazlarının reddedildiğini, yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, sözlü yargılama için süre verilmediğini, tahkikatın tamamlanmadığını, davacı ve yerel mahkemenin kabulüne göre davalının kumaşları teslim etmeyerek temerrüde düştüğünü, ancak bildirimde bulunacak, süre verecek veya ihtar çekecek tarafın davacı-alıcı … Ltd olduğunu, kumaşları almak için hiç bir bildirimde bulunulmadığını yerel mahkemenin ispat külfetini yer değiştirerek, dava konularını ve ilgili Kanun maddelerini yanlış seçerek ve yanlış değerlendirerek hatalı bir karar verdiğini, sözleşmeye göre ödeme mal tesliminde peşindir. Ancak … gayrı faal olup adresi olmayan bir şirket olduğunu, birleşen davada da müvekkilinin haklı olduğunu, bu nedenle kabul kararının ve birleşen davada red kararının kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, itirazın iptali;
Birleşen dava, tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Her ne kadar istinaf yoluna başvuran asıl dosyada davalı-birleşen dosyada davacı taraf, yetki itirazında bulunarak yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, sözlü yargılama için gün belirlenmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiş ise de; BK 89. Maddesine göre taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan ve asıl dosyadaki alacak para alacağı olduğundan, para alacağıda götürülecek borç olduğundan ilk derece mahkemesince yetki itirazının reddine ilişkin verilen karar yerinde bulunmuş, yine her ne kadar karar tarihinde dava yazılı yargılama usulüne tabi olup HMK nın 7251 sayılı kanunun 20. Maddesi ile değişmeden önceki 186. Maddesinde sözlü yargılama için her iki tarafında duruşmaya davet edilecekleri belirtilmekte ise de; artık gelinen aşamada davanın miktarı itibariyle davanın basit yargılama usulüne tabi olması ve HMK nın 186. Maddesinin 7251 sayılı kanunun 20. Maddesi ile değişik hükmü gereği kararın bu nedenle kaldırılmasının sonuca etkili olmayacağı anlaşılmakla istinaf eden tarafın bu yöndeki istinaf itirazları yerinde bulunmamıştır.
İstinaf edenin esasa ilişkin istinaf taleplerine gelince; Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; asıl dosyada davalı birleşen dosyada davacının, sipariş edilen malları teslim alması için asıl dosyada davacı-birleşen dosyada davalıyı TTK 18/3. Maddesinde belirtilen araçlarla temerrüde düşürmemesine, sipariş formlarında ödemenin mal tesliminde peşin ödeneceğinin kararlaştırılmasına, önce mal teslimi yapılıp sonra ödeme yapılacak olmasına göre asıl dosyada davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2017 tarih, 2014/1873 Esas ve 2017/1357 Karar sayılı kararına karşı davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Asıl davada; istinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 1.366,2‬0 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 341,55 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 1.024,65‬ TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Birleşen davada; istinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 135,5‬0 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı-birleşen dosya davacısı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 12/04/2023