Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2600 E. 2023/703 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2600
KARAR NO : 2023/703
KARAR TARİHİ : 12/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2019
NUMARASI : 2016/958 Esas 2019/707 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 12/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/04/2023

Davacı … Şti. vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/251 Esas sayılı dosyasına sunulu bulunan 15/01/2016 tarih, A72501 seri numaralı, 21.500-TL’sinin bedelli faturalardan da anlaşılacağı üzere müvekkil keşideci … Şti ‘nin müvekkil davacıdan aldığı iç hat ulaşım biletleri, yakıt yurt içindeki otellerde konaklama aracılığı karşılığında dava konusu …bank, İzmir -Çankaya Şubesi’ne ait 7727160 seri numaralı (çek no) keşidecisi … Şti, lehtarı … Şti ve yine hamili …. Şti olan 28/02/2016 ödeme tarihli, 21.500-TL bedelli çeki tanzim ederek müvekkil diğer davacıya teslim ettiğini, bu hususun dava konusu çeklerin zayi olması sebebiyle açılan çek iptali davasının
yargılamasının yapıldığı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/251 Esas sayılı dosyasına sunulmuş olan 29/09/2015 tarih ve 0458 numaralı, 15/09/2015 tarih ve 0451 numaralı tahsilat makbuzları ile de sabit olduğunu, müvekkilinin … Şti şahsına kredinin teminatı olarak bankaya ibraz etmek için çeki ciro ederek kendi uhdesinde tuttuğunu, ancak dava konusu çeklerin müvekkilin vermiş olduğu rehberlik hizmeti sırasında düşürülerek kaybolduğunu, çekin kaybolması üzerine müvekkil … Şti’nin haksız icra takibi ile karşılaşmamak adına önlem aldığını ve İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/251 Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açarak ve teminatını da yatırmak ve çek bedelinin tamamının muhatap bankaya ödenip bloke edilmek suretiyle ödeme yasağı kararı aldırıldığını, dava konusu yapılan çek ile ilgili olarak müvekkil davacılar haklarında girişilen herhangi bir icra takibi bulunmadığından ve dolayısıyla herhangi bir şüphelide tespit edilemediğinden C. Başsavcılığına şikayette bulunmadıklarını, ancak 04/03/2016 tarihinde İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/251 Esas sayılı dosyasına sunulan dilekçeye göre davalılardan … Şti’nin dava konusu çeki elinde bulundurduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine davalılar hakkında kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçundan İzmir C. Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu ve söz konusu şikayet ile ilgili olarak 2016/67455 sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, davalıların hiçbirisinin müvekkillerce tanınmadığı gibi adı geçen kişiler ile de hiçbir ticari ya da adi borç ilişkisinde de bulunulmadığını, yapılacak bilirkişi incelemesinde de bu durumun açıklığa kavuşabileceğini, açıklanan nedenlerle dava konusu çek ile ilgili olarak İİK madde 72/1 ve ilgili diğer kanun maddelerinin mucibince takip açılmaması veya açılacak takibin durdurulması yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Şti. vekili duruşmada; dava konusu çeki ticari ilişki kapsamında diğer davalı … AŞ den aldıklarını, dava konusu çekin çalıntı olduğuna yada kaybolduğuna ilişkin bilgilerinin olmadığını, iyi niyetli üçüncü kişi olduklarını davacı … tarafından …’e verilen ve … den de ciro yoluyla müvekkiline geçen çeki daha ödendiğini herhangi bir problem yaşamadıklarını bu nedenle müvekkili yönünden davanın reddini savunmuştur.
Davalılar … Aş ile Diğer Davalı … Şti.’ cevap dilekçesi sunmamışlardır.
MAHKEMECE: “…Somut olayda, davaya konu çekte davacı … Ltd.Şti keşideci, davacı … Şti lehtar, davalı … A.Ş. 1. ciranta, davalı … Şti 2. Ciranta ve davalı … Şti 3. Ciranta olup, ciro silsilesinde şeklen bozukluk yoktur. Davacılar, keşideci tarafından imzalanıp, lehtar ciranta tarafından ciro edilen çekin kaybolduğunu, davalılar ile aralarında hiçbir ticari ilişki mevcut olmadığını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespiti talep etmişlerdir. Dava konusu çekin iptali istemiyle İzmir 1..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/251 esas sayılı dosyasında görülmükte olan davada ise, davacı lehtar ciranta, dava konusu çek yönünden açmış olduğu çek iptali davasından feragat etmiş, bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı lehtar cirantadan dava konusu çeki ciro ile alan 1. Ciranta davalı … A.Ş. Yetkilisinin Cumhuriyet Savcılığının soruşturma dosyasında alınan ifadesinde dava konusu çeke ilişkin olarak bir beyanın bulunmadığı, şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği görülmüştür. Davacı lehtar cirantanın çek iptali davasından feragat ettiği de nazara alındığında davacı lehtar ciranta dava konusu çekin elinden rızası dışında çıktığını kanıtlayamamıştır. Dava konusu çekin mevcut bir borcun söndürülmesi için verildiği karineten kabul edildiğinden, davacı lehtar cirantanın davalı … A.Ş. İle aralarında ticari ilişki bulunmadığına dair iddiasının somut bir dayanağının bulunmadığı, imzası ikrar edilmiş senet karşısında borçlu olunmadığının HMK.nın 200.maddesi de dikkate alındığında yazılı delille kanıtlanması gerektiği, davacıların yazılı delil sunamadığı görülmüştür. Davacı keşideci ve davacı lehtar cirantanın imza inkarında bulunmadıkları ve ciranta olan diğer davalıların çeki devraldıkları sırada, kötü niyetli oldukları ve davacılar zararına hareket etmek kastıyla çeki devraldıkları hususunda delil bulunmadığı, diğer davalıların kötüniyetle çeki iktisap ettiklerinin davacı taraflarca ispat edilemediği anlaşılmakla davacıların tüm davalılar hakkındaki davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur” gerekçesi ile; “Davacıların menfi tespit davasının REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı … Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı cirantalar arasında herhangi bir ticari münasebet bulunmadığını, diğer davacı ciranta ile davalı cirantalar arasında da ticari ilişki olmadığını, davalı cirantalar tarafından böyle bir ticari ilişki ya da alacak borç ilişkisinin ispat edilemediğini, 15.05.2018 tarihli celsede diğer davacı vekili tarafından davanın taraflarının ticari defterlerinin bu yönden incelenmesine ilişkin talebinin tüm deliller toplandıktan sonra değerlendirilmesine karar verilmiş ise de daha sonra bu hususta bir araştırma yapılmadığını, bu durumda davalıların, dava konusu çeki kötüniyetli olarak iktisap etmiş olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırılığını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacılar; davaya konu çek nedeni ile borçlu olmadıkları iddia etmektedirler.
Davalı … Şti; çeki önceki cirantadan aldıklarını iyiniyetli üçüncü kişi olduklarını savunmaktadır.
İlk derece mahkemesince her iki davacı hakkında açılan davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Ancak mahkemenin 10/10/2017 tarihli 1. celsesinde davacılar vekilinin duruşmaya katılmaması ve hazır olan davalı vekilinin de davayı takip etmeyeceklerini bildirmesi üzerine “Davacı tarafça takip edilmeyen dosyanın yenileninceye kadar HMK nun 150. Maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına” dair karar verildiği, Av …’in 12/10/2017 tarihli yenileme talepli dilekçesi ile; mahkememiz dava dosyasının takipsizlik nedeni ile işlemden kaldırılmış olup dosyanın yeniden işleme alınmasını, dosyaya vekaletmesini sunarak yenilenmesini talep ettiği, 16/10/2017 tarihinde de; davacı … Ltd Şti ‘nden aldığı vekaletnameyi sunduğu, mahkemece 31/10/2017 tarihinde yenileme tensip tutanağı düzenlenerek davacı olarak sadece … Şti’nin tutanağa yazıldığı, 22/02/2018 tarihli celsede davacı … Şti vekili Av. …’in ; “diğer davacı yönünden tekrar dava açacağız ve bu dosya üzerinde birleştirilmesini talep edeceğiz ” şeklinde beyanda bulunduğu, dolayısıyla ilk derece mahkemesince dava sadece davacı … Şti yönünden yenilenmiş olmasına rağmen, davacı … Şti. yönünden HMK 150/5 maddesine göre değerlendirme yapılmadan, her iki davacı yönünden esastan karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu itibarla, davacı … Şti. vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davacı … Şti. vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı … Şti. vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/06/2019 Tarih, 2016/958 Esas 2019/707 Karar sayılı kararın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine İADESİNE,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı … Şti. yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davacı …. Şti. vekili tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin (maktu) karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
İstinaf yoluna başvuran davacı …. Şti. tarafından alınan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
Davacı … Şti. vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/04/2023