Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2598 E. 2023/1100 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2598
KARAR NO : 2023/1100
KARAR TARİHİ : 08/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2019
NUMARASI : 2017/643 Esas 2019/583 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 08/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili tarafından davalıya aralarındaki ticari ilişki nedeniyle 07.11.2016 düzenleme tarihli, 52406 no.lu 75.992,00 TL tutarında fatura, 09.11.2016 düzenleme tarihli 52407 no.lu 41.536,00 TL tutarında fatura, 11/11/2016 düzenleme tarihli, 52408 no.lu 27.612,00 TL tutarında fatura, 29.11.2016 düzenleme tarihli, 52416 no.lu 44,486,00 TL tutarında 4 adet fatura verildiğini, ancak söz kunusu faturaların ödeme günü gelmesine rağmen ödenmediğini, 8 günlük yasal süre içerisinde faturalara herhangi bir itirazda da bulunulmadığını, bunun üzerine taraflarınca İzmir 1 .İcra Müdürlüğünün 2017/4207 Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davalının söz konusu icra takibine müvekkiline hiçbir borcu bulunmadığı iddiası ile haksız yere vc kötü niyetli olarak, icra takibini sürüncemede bırakmak maksadıyla itiraz ederek takibi durdurduğunu, bu nedenlerle, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle birlikte takip tarihinden itibaren ödemeye ve takip konusu alacağın %20 az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirkete, davacı tarafından davaya konu olan 07.11.2016 tarihli, 75.992,00 TL bedelli fatura; 09.11.2016 tarihli, 41.536,00 TL bedelli fatura; 11.11.2016 tarihli, 27.612,00 TL bedelli fatura; 29.11.2016 tarihli 44.486,00 TL bedelli faturalar kesildiğini, bu faturaların müvekkilinin ticari defterine işlendiğini, müvekkili şirket tarafından davacıya, faturalar toplamının ödendiğini, müvekkili şirketin davacı tarafa dava konusu faturalarla ilgili olarak borcunun kal madığını, bu durumun müvekkili şirkete ait ticari defterler ile de sabit old uğunu, davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine açılan icra takibi ve davada haksız olduğunu, davacı tarafın tahsil ettiği alacağı tekrar tahsil etmeye çalıştıklarını, bu nedenle davacı aleyhine %20 oranında kötüniyet tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle davacının haksız davasının reddi ile, davacı kötü niyetli olduğundan alacağın %20’sinden aşağıda olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra Dosyası: İzmir 1. İcra müdürlüğünün 2017/4207 Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 133.018,89- TL alacağın tahsili için ilamsız takip yoluyla takip yapıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 04/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 11/04/2017 tarihli dilekçe ile borca itiraz edildiği, itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği, dosyada başkaca bir işlem bulunmadığı anlaşılmıştır.
BA ve BS formları: Davacı … tarafından Kordon Vergi Dairesi Müdürlüğüne verilen 2016/Kasım dönemi form BS (Satışlar) bildiriminde davalıya düzenlediği 9 adet belge karşılığı KDV hariç 450.121 TL tutarındaki satış faturalarının beyan edildiği görülmektedir. Davalı … Şti. tarafından Torbalı Vergi Dairesi Müdürlüğüne verilen 2016/Kasım dönemi form BA (Alışlar) bildiriminde davacıdan olan 9 adet belge karşılığı Kdv hariç 450.121 TL tutarındaki alış faturalarının beyan edildiği görülmektedir.
Faturalar : takip ve dava konusu, davacı tarafından davalı adına keşide edilen faturaların, 07.11.2016 düzenleme tarihli, 52406 no.lu 75.992,00 TL tutarında fatura, 09.11.2016 düzenleme tarihli 52407 no.lu 41.536,00 TL tutarında fatura, 11/11/2016 düzenleme tarihli, 52408 no.lu 27.612,00 TL tutarında fatura, 29.11.2016 düzenleme tarihli, 52416 no.lu 44,486,00 TL tutarında 4 adet fatura olduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporu; Mahkememizce aldırılan 22/04/2019 tarihli rapora göre; davalı şirketin 2016-2017 yılları ticari defterlerin açılış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırıldığı, kapanış onaylarının ise 2016 yılı için kapanış onayının yaptırılmadığının tespit edildiği neticesinde ticari defterlerin 2017 yılı için delil niteliğinin bulunduğu. 2016 yılı için bulunmadığı kanaatine varıldığı, davacının incelenen 2016-2017 yılları ticari defterlerin açılış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırıldığı, yılsonu kapanış onaylarının ise defterlerde görülmediği, dolayısıyla 2016 ve 2017 yılı ticari defterlerin delil niteliğinin bulunmadığı kanaatine varıldığı, 4 adet faturaya konu malların bedelinin davalı tarafından ödenip ödenmediği, ödeme yapılmış ise davacının bu faturalardan kaynaklanan bakiye alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı hususu irdelendiğinde; tarafın ticari defterleri ile arasındaki işlem kayıtlarında hesap uyumsuzluğunun bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak tarafların düzenlenen toplam 9 adet faturalar yönünden değerlendirildiğinde mutabık oldukları, bağlı bulundukları Vergi Dairelerine verdikleri form BA / BS bildirimlerinden tespit edildiği, dava konusu yapılan 4 adet faturalar ile ilgili davacının hesaplarında davalının ödeme yaptığına yönelik herhangi bir kayıt bulunmadığı, davalının ticari defter kayıtlarında yine geçerli ödeme uygulamaları ile herhangi bir ödeme kaydının görülmediği, dolayısıyla 4 adet faturalardan kaynaklanan davacının davalıdan 133.018,89 TL alacaklı olarak göründüğü, Mahkemenin takibin devamına karar vermesi durumunda, davalının 29.03.2017 icra takip tarihi itibariyle temerrüde düşürülmüş olacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dava; alım satım ilişkisi kapsamında 4 adet faturadan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü sür içerisinde açılmıştır.
Davalı takibe itirazında borca itiraz etmiş, herhengi bir sebep bildirmemiş, cevap dilekçesinde faturaların kendi ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu ancak öednidiğini savunmuştur. Dava-takibe konu faturalardaki malların davacı tarafından davalıya teslim edildiği sabit olup, davalı ödeme savunmasında bulunduğundan ispat yükü davalı düşmektedir.
Davaya ve takibe konu faturaların davacının ve davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve bu faturalar nedeniyle davacı defterlerine göre takip ve rapor tarihinde davacının133.018,89-TL alacaklı olduğu, davacının defterlerinde davalının ödeme yaptığına dair bir kaydın bulunmadığı, davalının ticari defter kayıtlarında yine geçerli ödeme uygulamaları ile herhangi bir ödeme kaydının görülmediği, ödeme olarak kayıt düşülen işlemlerin ise dayanak ödeme belgelerinin bulunmadığı görülmüştür. Davalı taraf, sözkonusu faturalara mahsuben ödeme yaptığı hususunda ticari defterleri dışında herhangi bir delil göstermemiştir. Davalının tek taraflı olarak tuttuğu defter kayıtlarında ödeme olarakkayıtlar mevcut ise de; miktar itibariyle ödeme yapıldığının banka havalesi, ödeme belgesi makbuz vs. delillerle ispatlanması gerekli olup, bu hususta tanık dinlenmesi de mümkün değildir. Davalı cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığından Yargıtay İçtihadı Birleştirme HGK’nun 2015/2 esas 2017/1 karar sayılı, 03/03/2017 tarihli kararı gözetilerek davalının ödeme savunmasını kanıtlayamadığı görülmüştür. Teslim hususu sabit olan faturalar nedeniyle davacının davalıdan 133.018,89-TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, alacak likit olmakla davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklinde davacının davasının kabulüne, davalının, İzmir 1. İcra Müdürlüğünün 2017/4207 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile 133.018,89 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına, hüküm altına alınan 133.018,89 TL alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davalı asil istinaf dilekçesinde özetle, itiraz eden vekilin şahsi avukatı olduğunu şirket işlerinin başka avukatlarca yürütüldüğünü, yetkilisi bulunduğu borçlu şirket adına icra dosyasında itiraz eden avukata verilmiş bir vekaletname bulunmadığından itirazın da geçerli olmadığını, geçerli olmayan bir itirazdan dolayı takibin durdurulamayacağını ve itirazın iptaline karar verilemeyeceğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davaya dayanak icra dosyasında, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu şirket aleyhine ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı vekilince borçlu şirket yetkilisi …’nun imza sirküleri ve şirket adına verilmiş vekaletnameye istinaden süresinde şirket vekili Av. … tarafından itiraz edildiği itirazın süresinde olduğu takibin durduğu, dava dilekçesinde davalı borçlu şirkete usulüne uygun tebliğ edildiği, duran takipte mahkemece itirazın iptali davasının görülmesinde bir usülsüzluk bulunmadığı anlaşıldığından yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.
Sonuç olarak, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/05/2019 tarih, 2017/643 Esas ve 2019/583 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 9.086,52 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 2.272,00 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 6.814,52 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 08/06/2023