Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2593
KARAR NO : 2023/746
KARAR TARİHİ : 12/04/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2019
NUMARASI : 2018/911 Esas 2019/622 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 12/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/04/2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekili özetle alacaklı müvekkil şirket adıyla İzmir 28. İcra Müdürlüğü 2018/7300 Esas sayılı dosyasında davalı şirket aleyhine toplamda dört adet faturadan kaynaklanan ve Ödenmeyen bakiyelere istinaden 12 06.2018 tarihinde ilamsız icra takibine gidildiğini 31.07,2018 tarihinde davalı şirkete Ödeme emri tebliğ edildiğini bunun üzerine söz konusu borçlu firmanın 02.08.2018 tarihinde borca itiraz ettiğini davalını itirazının yersiz haksız ve kötü niyetli olduğunu müvekkil şirketin ulaşım ve servis işi ile uğraşan bir firma olması nedeniyle turizm acenteliği yapan ve rehberlik hizmeti veren davalı şirkete davacının araç temin ettiğini ve hizmetlerinin karşılığı olarak dört adet fatura düzenlediğini bu faturaların toplam bedelinin 15.050,00 TL olduğunu davalı firmanın söz konusu davaya dayanak faturalara ilişkin olarak 04.04.2018 tarihinde 525,00 TL 25.05.2018 tarihinde 4.000,00 TL olmak üzere toplamda 4.525,00 TL banka kanalıyla ödeme yaptığını ancak davalı borçlu firmanın kalan bakiye borcunu ödemediğini belirterek davalının takibe haksız ve dayanaksız itirazının iptalini, takibin itiraz eden davalı şirket yönünde devamını, davalı şirketin haksız ve kötü niyetli takibi sürüncemede bırakma amacı güden itirazlar) nedeniyle yargılama sonucu hükmedilecek tutarın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini arz ve talep etmektedir.
Davalıya usulüne uygun tebligat çıkmış, davaya cevap vermeyerek, davayı inkar etmiştir.
MAHKEMECE:
” İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2018/7300 sayılı takip dosyası getirtilip incelenmiştir.
Karar vermemize dayanak teşkil eden, 12/03/2019 tarihli rapor alınmıştır.
Davalı defterleri için kesin süre verilmiş, usulüne uygun açıklamalı defter ibraz davetiyesi çıkarılmış, kesin süre içinde defter ve belgeler ibraz edilmediği için inceleme yaptırılamamıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafın davalı şirketten 4 adet faturadan kaynaklanan ve ödenmeyen İzmir 28. İcra Müd nün 2018/7300 sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibariyle 10.125,00-TL lik alacağının olduğu, alacağın fatura alacağı olup, likit ve hesaplanabilir olduğu anlaşılmakla İİK 67/2 uyarınca davacı lehine %20 icra inkar tazminatına karar vermek gerekerek mahkememizdeki vicdani kanıyı yansıtan aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesi ile,
Davanın, davacı vekilinin 10.125,00-TL lik miktarı kabul ettiğini belirtmesi nedeniyle bu miktar yönünden kabul ile, KABULÜ ile;
Davalının İzmir 28. İcra Müd nün 2018/7300 sayılı takip dosyasındaki 10.125,00-TL lik asıl alacağa yönelik İTİRAZININ İPTALİ ile,
Takibin 10.125,00-TL asıl alacağa, takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle DEVAMINA,
Hüküm altına alınan 10.125,00-TL lik alacak, fatura alacağı olup, likit ve hesaplanabilir olduğundan, İİK 67/2 uyarınca %20 icra inkar tazminatı olan 2.025,00-TL nin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin işbu davadan gerekçeli karar ile birlikte haberdar olduğunu, müvekkili şirkete dava dilekçesinin dahi tebliğ edilmediğini, yapılan incelemede müvekkili şirkete dava dilekçesi ile tensip zaptının tebliğe çıkarıldığı görülmüş ise de, söz konusu tebligatın usulüne uygun olarak yapılmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacının faturaya dayalı alacağını tahsil için İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2018/7300 sayılı dosyası ile takip başlattığı, itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın iptali için dava açıldığı, davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı, mahkemece bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilince, davadan gerekçeli kararın tebliği ile haberdar olduklarını, tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesi ve tensip zaptını içerir duruşma günü bildirir davetiyenin davalı şirketin ticaret sicilindeki kayıtlı adresine 08/09/2018 tarihinde “adreste evrak almaya yetkili olduğunu beyan eden … tebliğ edildi ” açıklamasıyla tebliğ edildiği, ayrıca tebligatta davalı şirket kaşesi ve imzanın bulunduğu; Davalı şirkete defterlerini sunması için çıkartılan duruşma gününü içeren ihtarlı davetiyenin 31/12/2018 tarihinde “Muhatabın adresi kapalı olup şuan kapalı olduğu söyleyen komşusu …’nin sözlü/imzalı beyanından öğrenildi. Evrak mahalle muhtarına teslim edilip kapısına 2 no’lu haber kağıdı yapıştırıldı” ibaresi ile muhtarlığa tebliğ edildiği; Bilirkişi raporunun 27/03/2019 tarihinde “adreste evrak almaya yetkili olduğunu beyan eden … tebliğ edildi ” açıklamasıyla tebliğ edilip yine şirket kaşesi ve imzanın bulunduğu davalıya yapılan tebligatların usulüne uygun olduğu görülmekle davalının bu husustaki istinaf itirazı yerinde değildir.
Ancak; davacı takibe ve faturaya konu mal ve hizmetin verildiğini ispat yükü altındadır.
“Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi ;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır”. Şeklinde düzenlenmiştir.
28/07/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı Kanunun 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir: “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz”.
HMK’nın hakimin davayı aydınlatma ödevi başlıklı 31. maddesi gereğince, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasını zorunlu olduğu durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişki gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir yahut delil gösterilmesini isteyebilir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı defterlerinde icra takibine konu 4 faturanın 3 tanesinin kayıtlı olduğu, 14.650 TL alacak, 4525 TL kısmi ödeme kaydı bulunduğu, 4950 TL ve 4900 TL tutarlı 2 adet faturanın BS formunun bulunduğu, 1 adet 4800 TL tutarlı faturanın ise KDV hariç 5.000 TL tutarın altında olduğundan BS ile bildirim kapsamına girmediği, sonuç olarak 10,125 TL alacak bulunduğu belirtilmiştir.
Mahkemece davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de, karar ve hüküm tarihinde HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” hükmü yürürlükte olmayıp davacı defter kayıtlarının davacının davasını kanıtlanmaya yeterli olmadığı, davacı vekilince delil olarak ticari defterlere ve ilgili tüm belgelere dayanıldığı, ilgili vergi dairesinden davaya konu faturalara ilişkin BA formlarının getirtilerek değerlendirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiştir.
Sonuç olarak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek derecede önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile HMK’nın 355 ve 353/a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/05/2019 tarih ve 2018/911 Esas 2019/622 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ve harç iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 12/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.