Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2584 E. 2023/538 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2584
KARAR NO : 2023/538

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2018
NUMARASI : 2016/973 Esas – 2018/1309 Karar

DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 22.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.03.2023

Davacı vekili ve davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı ile davalı arasında ticari alım satım bulunduğundan bahisle davacının mal siparişi sebebiyle vermiş olduğu çekler karşılığı malların gönderilmediğinden bahisle karşılıksız kalan çekler sebebiyle İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2015/571 Esas ve 2015/4334 Esas sayılı dosyalarına yapılan takip sebebiyle ve takibe konu çekler sebebiyle davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası ve karşılığı mal gönderilmeyen ve tahsil edilen çekler yönünden çek bedellerinin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında mal alım satımına dair çek ve senet verilmediğini, takip konusu yapılan ve diğer çeklerin ayrı bir hukuki ilişki kapsamında müvekkiline verildiğini, temlik sözleşmesi gereği, davacı tarafından … Şti.’ne olan borcun ödenmesi için müvekkiline verilen ve ödenmeyen çekler olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Toplanan deliller, bütün dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporlarına göre; davacının davalı ile aralarında ticari alım satım ilişkisi bulunduğundan bahisle mal siparişi sebebiyle vermiş olduğu çeklerin karşılıksız kaldığını, sipariş edilen malların kendilerine teslim edilmediğini belirterek menfi tespit davası açmış olduğu, yapılan bilirkişi inlemesine göre davacı ile davalı arasında ticari ilişkinin 2 adet fatura karşılığı 24.679,82-TL olarak gerçekleştiği, davacının 15.000-TL çek ile yapmış olduğu ödeme ile bakiye borcu 9.679,82-TL olduğu, bunun dışında tarafların ticari defterlerinden cari hesabın bulunmadığı, davacı sipariş ettiği malları karşılığı avans olarak çekleri ve senetlerin verildiğini belirtmiş ise de davacı şirket olup şirketi için mal siparişi ettiğinde bunun karşılığı verilen çek ve senetlerden kendi defterlerine işlemesi gerektiği, yapılan siparişlerin kayıtlarını tutulması gerektiği ancak bu hususların hiçbir şekilde yerine getirilmemiş olduğu, aynı şekilde davalı defterlerinde de dava dilekçesinde belirtilen menfi tespite konu çek ve senetlere ilişkin kayıtların ve mal siparişine ilişkin kayıtların mevcut olmadığı, bu durum itibariyle çek ve senetlerin ticari ilişki kapsamında verildiği hususu sabit olmadığı, davalı savunmasına göre söz konusu çek ve senetlerin dava dışı … Şti.’nin davacıdan olan alacağına karşılık temlik edilen alacak sebebiyle verildiğini belirtmiş, … kayıtları ve davacı defteri üzerlerinde yapılan incelemede …’in davacıdan alacağının olmadığı anlaşılmakla davalının temlik savunmasıda yerinde görülmemiştir. Ancak çek ve senetlerin avans olarak verildiği subut bulmadığından çek ve senetlerin ödeme aracı olduğu, aksi ispat edilinceye kadar bu karinenin devam edeceği bu çek ve senetler sebebiyle davacının borçlu olduğu kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur” gerekçesi ile;
“Davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip konusu alacakların ve haksız olarak davalı tarafından tahsil edilen- elinde bulundurduğu çeklerin, müvekkili tarafından kabul edilen kısmı haricinde olan miktarın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bir alacak olduğunu, davacı müvekkilinin takip konusu dosyalarda davalıya karşı böyle bir borcu bulunmadığını, dava konusu ve takibe konu çeklere ilişkin verilmesi gereken mallar verilmediği için bedelsiz kaldığını, ancak yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının davasını kanıtlamak zorunda olup ispat yükünün davacıda olduğunu, yerel mahkemece verilen red kararının doğru ve yerinde olduğunu, bu nedenle davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini, ancak dava reddedilmiş olmakla talepleri olan %20 tazminat taleplerinin kabulü yönünde karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2015/571 esas, ve 2015/4334 esas sayılı dosyalarında takibe konu edilen çekler ve takip konusu alacak nedeni ile borçlu olmadığının tespiti ve dava dilekçesine eklediği ve davalı tarafça tahsil edilen çekler yönünden istirdat talebinde bulunmuş olup, mahkemece davacının menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin miktarların ne kadar olduğu hususu davacıya açıklattırılarak buna göre eksik harç tamamlatılmak suretiyle davaya devam edilmesi gerekirken bu eksiklik giderilmeden karar verilmesi Harçlar Kanunun 30. Maddesine aykırı olmuştur.
Kabule göre de; menfi tespit talebi ile ilgili olarak, davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında mal alım satımına dair çek ve senet verilmediğini, takip konusu yapılan ve diğer çeklerin ayrı bir hukuki ilişki kapsamında müvekkiline verildiğini, temlik sözleşmesi gereği, davacı tarafından … Şti.’ne olan borcun ödenmesi için müvekkiline verilen ve ödenmeyen çekler olduğunu belirttiğinden ispat yükü davalı tarafa geçmiştir.
Yargıtay 11. HD nin 2021/4095 esas, 2022/9264 karar sayılı ilamında; “….Dava, davacının davalıya verdiği avans çeklerinin bedelsiz kalması nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
Davalı, ilk derece mahkeme yargılamasında dava konusu çeklerin ilk önce ticari ilişkinin devamında alınan çekler olduğunu akabinde ise dava konusu çeklerin davacının akrabası olan dava dışı … şirketinin kendilerine olan borcunu ödemek için davacı tarafından kendilerine verildiğini beyan etmiştir.
Davalının bu beyanı bağlantısız bileşik ikrar mahiyetinde olup eklenen vakıa ile ikrar edilen vakıa arasında bir bağlantı yok ise bağlantısız bileşik ikrar söz konusu olur. Bağlantısız bileşik ikrarda, ikrar eden tarafın ikrarına eklediği yeni vakıa o kişi tarafından ispatlanmak gerekir. Zira ikrara eklenen vakıa,tamamen farklı bir hukuki sebebe vücut veren, davada iddia olunan ispat konusu vakıa ile bir ilgisi bulunmayan ve fakat o vakıaya dayanılarak hak iddia edilmesini engellediği iddia edilen yeni bir vakıadır ve bir vakıa iddia ederek, ondan kendi lehine hukuki sonuç çıkaran taraf o vakıayı ispat yükünü taşır. (Pekcanıtez Usul .Medeni Usul Hukuku C.II İstanbul.15.baskı 2017 s.1649)aynı şekilde bağlantısız bileşik ikrar bölünebilmelidir; çünkü burada ikrar edenin ikrarına eklediği vakıanın diğer tarafın iddia ettiği vakıa ile bir ilgisi (bağlantısı)yoktur. İkrara eklenen vakıa, tamamen diğer tarafın savunmasının dayandığı bir vakıadır ve bunu da o taraf ispat etmelidir. (MK m.6)Aksi halde, diğer taraf, menfi(olumsuz) bir durumu ispat zorunda bırakılmış olur, bu ise güçtür. (Baki Kuru.Hukuk Muhakemeleri Usulü.C.II İstanbul 5. baskı 1990 s.1420)
Bu açıklamalar doğrultusunda somut olayda, davalı, çeklerin davacı tarafından verildiğini kabul etmiş ve ilk derece mahkemesinin 27.12.2017 tarihli duruşmasında da davalı vekilinin “ Ticari hayatın genel kapsamı itibariyle mal verilir, ödeme daha sonra yapılır, müvekkil malı davacı tarafa vermiştir, son gelen … bank çekleri itibariyle aynı ticaretin evraklarıdır, …’in sıkıntıları vardı, …’nin evraklarını kullanıyorlardı, esasında …’ya karşı yapılan işlem karşılığında alınmıştır, davanın reddi talep olunur.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu beyan sonrası davalı savunmasını değiştirdiği gibi mahkeme yargılamasında sonradan verdiği beyanda bağlantısız bileşik ikrar mahiyetinde olup, çeklerin mal karşılığı değil, dava dışı … şirketinin borcu için davacı tarafından verildiği ileri sürülmekle davalının bu ikrarı bölünebileceğinden artık davalı, davacı tarafından kendisine verilen çeklerin dava dışı 3. kişinin borcu için verildiğini ispatla yükümlüdür. ..” şeklinde karar verilmiştir.
Somut olayımızda da davalı taraf dava konusu edilen çeklerin … Şti.’ne olan borcun ödenmesi için davacı tarafından kendisine verildiğini belirttiğinden davalının bu hususta delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu itibarla, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK nın 353/1-a-6. maddeleri gereğince kararın kaldırılmasına, davalının istinaf talebinin kaldırma gerekçesine göre incelenmesine yer olmadığına kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2018 tarih ve 2016/973 Esas – 2018/1309 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalının istinaf talebinin kaldırma gerekçesine göre incelenmesine yer olmadığına,
4-Kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davacı ve davalıya iadesine,
5-İstinaf başvurusu aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ve harç iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.