Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2560 E. 2023/1095 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2560
KARAR NO : 2023/1095
KARAR TARİHİ : 08/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2019
NUMARASI : 2015/1527 Esas 2019/796 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 08/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” Davacı vekili tarafından mahkememize gönderilen 14/12/2015 tarihli dilekçe ile; davacı şirketin 09/07/2015 tarihli protokol ile dava dışı gübre fabrikalarının iş yapma taahhüdünü aldığını, davacı şirketin yapılacak işlere ilişkin gerekli malzeme listesini hazırladıktan sonra davalı şirkete dava dilekçesine ekli sipariş formu ile istedikleri malzemeleri bildirdiğini, davalı tarafından bu malzemeler fiyatlandırılarak davacıya gönderildiğini, 05/08/2015 tarihinde bu belgeyi imzalayarak anılan özellikleri taşıyan malzemeleri anılan fiyatlar ile satın alma konusunda anlaştıklarını, davalı şirketin dava dilekçesine ekli listede dökümü yapılan malzemeleri yine ekte sunulan irsaliyeli faturalar ile davacıya gönderip teslim ettiği, alışverişe konu malzemelerin özelliklerini gösteren sertifikaları da gönderdiği, davacının sertifikalar ile uyumlu olduğu düşüncesinde olduğu malzemeleri ihaleye konu fabrikada 2 takım karıştırıcı ve 1 takım kristalizatör karıştırıcı malzemelerini imal ederek dava dışı ihale alıcısına 17/09/2015 tarihinde teslim ettiğini, dava dışı fabrikanın montojdan 3 gün sonra çok ciddi arızalar meydana geldiğini bildirdiğini, arızaların sebebini bulmak için gerek davacı gerekse dava dışı fabrika tarafından …nda analiz yaptırıldığını, analiz sonucunda davalının teslim etmeyi taahhüt ettiği malzemeler ile tam uyumlu olmadığı, teslim edilen malezemelere ait olduğu söylenen sertifikaların dökümü yapılan malzemelere ait olup fakat davalı tarafından teslim edilen malzemelerin bu sertifikalardaki özellikleri taşımadığının ortaya çıktığını, bu hususunun 2 ayrı tutanak ile tespit edildiğini, dava dışı şirketin 128.620,00 TL onarım bedelini karşılamak zorunda kaldıklarını, buna ilave olarak davacının nakliye ve işçilik olmak üzere asgari 10.000,00 TL daha giderinin olduğunu, dava dışı şirketin zararının derhal giderilmemiş olması halinde, aradan geçen süre içinde üretim kaybı nedeni ile dava dışı şirketin zararının daha büyük boyutlara ulaşacağı ve karşılanmasının mümkün olmayacağını, sonuç itibari ile zararların meydana gelmesinin nedeninin teslim edilen malzemelerin sertifikalarda gösterilen nitelikleri taşımadığı, davacının yanıltılarak başka malzemelerin gönderildiği, bu nedenle mevcut dava konusu zararın doğmasına yol açtığını, ticari itibarına zarar verdiğini, bu nedenle iş bu davanın açıldığını, açıklanan nedenlerle 138.620,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Dava dilekçesi davalı şirkete tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından verilen 15/02/2016 tarihli dilekçe ile davacı ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin 18/03/2015 tarihinden devam ettiği, davacı tarafından iddia edilen hususun kendilerinin taraf olmadığı tutanaklara dayandığını, ayıp ihbarının koşullarını kanunda açık şekilde gösterildiğini, sayılan koşullar dışında tacirler için başka bir ihbar şeklinin mümkün olmadığını, davacı tarafından bu sürelere riayet edilmediğini, davacının davalı tarafından gönderilen malzemelere bir itirazının olmadığını, 17/09/2015 tarihinde teslim edildiğini, davacının analize ilişkin sunulan raporların gerçeği yansıtmadığını, davalının gönderdiği malların fatura ve teslim tarihlerine bakıldığında analiz raporlarının çok uzun süre sonra olduğunu, söz konusu ürünlerin davalı tarafından teslim edilen ürünler olduğunun belli olmadığnı, bu iddiada bulunarak menfaat elde etmeye çalıştığını, ayrıca dava dışı kişi ile aralarında yaptıklarını beyan ettikleri protokolün davalıyı bağlamadığını, satılan malzemelerin makine yapımında kullanılmış ise belli işlemlere tabi tutulduğunu ve nedenle özelliğini yitirmiş olabileceğini, davacının söz konusu malzemeyi çeşitli işlemlerden geçirerek özelliğini yitirmesine sebebiyet verdiğini, yapılan işlerden olan lastik kaplama ve bedelinin karşılandığının belirtildiğini ancak buna ilişkin ödeme makbuzunun sunulmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesinin istendiğini beyan ettiği görülmüştür.
Davacı tarafından dayanılan analizlere ilişkin belgeler …nden istenmiş, raporların dosyaya sunulduğu görülmüştür. Dava dışı … AŞ. Tarafından yaptırılan ve davaya konu sistemler yönünden yapılan işlemlere ilişik yerinde keşif yapılmak sureti ile refakate alınacak bilirkişilerle birlikte inceleme yapılması için dosya Erdek Asliye Hukuk Mahkemesine yönerge yolu ile gönderilmiş, mahkemece yapılan keşif ve refakate alınan bilirkişler ile hasarlı olduğu beyan edilen ürünler üzerinde inceleme yapıldığı görülmüş, buna ilişkin raporların dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraflca bildirilen tanıklar yönerge yolu ile dinlenmiş beyanları dosyaya alınmıştır.
Davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi için dosya Bandırma Asliye Hukuk Mahkemesine yönerge yolu ile gönderilmiş, bilirkişki tarafından düzenlenen 14/06/2018 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara tebliğ edildiği görülmüştür. Davalı defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere dosya bu kez mahkememizce mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş bilirkişi tarafından düzenlenen 07/12/2018 tarihli rapor dosyaya sunulmuştur.
Raporun yapılan incelemesinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalı defterlerine göre 31/12/2017 tarihi itibari ile davalı şirketin davacıdan 159,54 TL alacaklı olduğu, davalı şirket tarafından davacı şirket aleyhine bakiye cari hesap bedelinin tahsili için İzmir 16. İcra Müdürlüğünün 2017/8221 esas nolu icra takip dosyası ile başlatılan takipte dosyamız davacısı şirket tarafından ödeme yapıldığı ve hesabın kapatıldığı görülmüştür. Davalı tarafça her ne kadar ayıp ihbarında bulunulmadığı muayene ve özen yükümlülüğünün yerine getirilmediği iddia edilmiş ise de yapılan işin niteliği davalıdan sipariş edilen ürünlerin 3. Kişiye ait fabrikada kullanılmak üzere işlendiği, fabrika tarafından makinaların çalıştırılması ile söz konusu ayıbın ortaya çıktığı tespit edilmiştir.
Dosayada yapılan yargılama ve toplanan dellilere göre davacı şirket ile davalı şirket arasında davacı şirketin sipariş ettiği ve siparişte gösterilen niteliklerde ürünlerin, davacıya teslim edilmediği ve davacı tarafından bu ürünlerle üretimi gerçekleştirilen makinaların dava dışı şirketin fabrikasında bozulduğu, yaptırılan resmi analizlere göre ürünlerle birlikte davacıya teslim edilen ve özelliklerini gösteren sertifikalarda belirtilen nitelikte ürünler olmadığı, davacının sipariş ettiği, ürün niteliklerini taşımayan farklı alaşımda ürünlerin davacıya teslim edildiği, davacı tarafından yapılan imalat sonrasında montajı gerçekleştirilen makinelerin arızalanması ile yapıtırılan analiz ile bu durumun ortaya çıktığı, davalı tarafından iddia edilen şeklide ayıp ihbarının süresinde olmadığı iddiasının bu durumda dinlenemeyeceği, davacı tarafından dava dışı firmada üretimin devam edebilmesi için derhal harekete geçerek tamiratın ve buna ilişkin çalışmanın yapılması gerektiği, yapılan çalışma ve tamirata ilişkin bedelin davalı taraftan istendiği, zira söz konusu ürünlerde mevcut ayıp nedeni ile bu sonucun ortaya çıktığı, davacı tarafından sipariş edilen nitelikteki ürünlerin teslim edilmediği sertifikalarda gösterilen nitelikte olmadığı, bu durumun analiz raporları ile tespit edildiği dikkate alınarak davacının kendisine teslim edilen her bir ürünü işleme sokmadan önce analizini yaptırması zorunluluğunun hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davacı tarafından yapıtrıldığı beyan edilen tamirat ve buna ilişkin yapılan harcama ile ilgili talep ettiği bedelin dosyadaki verilere uygun olduğu, bu hali ile davacının talep ettiği bedel kadar davalıdan alacaklı olduğu ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklinde davanın kabulüne, 138.620,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı vekilince ortada ayıp var ise öğrenme tarihinin net olarak belli olduğunu, kendilerine usülüne uygun şekilde yapılmış ayıp ihbarı bulunmadığını, 57.000 TL’lik mal satılmışken 138.620 TL tazminat talep edilmesinin akla mantığa uygun olmadığını, onarım bedelinin malzemenin toplam satış bedelini aşmasının hayatın olağan akışına uymadığını, davacının özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacının kendilerinden malzeme bedelini talep edebileceğini kendisiyle akdedilmeyen sözleşmeye istinaden ödenen cezai şart ve tazminatların kendilerinden talep edilemeyeceğini belgelendirilmeyen 10.000 TL’lik işçilik ve montaj giderlerinin kendilerinden talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekilince ; dava dışı … şirketi ile yaptığı protokol gereği, üretip dava dışı şirkete teslim edeceği malzemeleri serfikaları ile davalıdan aldığını, müvekkilinin sertifikalar ile uyumlu olduğunu düşündüğü malzemeler ile ürettiği makineleri dava dışı şirkete teslim ettiği, kurulumdan sonra arızalar meydana geldiği, malzemelerin sertifikalarda yazılı özellikleri taşımadığının anlaşıldığı, arızalar nedeniyle müvekkilinin …’ın 12/10/2015 ve 22/10/2015 tarihli tutanakları ile 128.620 TL tamirat, 10.000 TL’lik nakliye ve tamirat gideri yaptığı beyanıyla 138.620,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilince; davacı tarafından iddia edilen hususun kendilerinin taraf olmadığı tutanaklara dayandığı, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı, davacının davalı tarafından gönderilen malzemelere bir itirazının olmadığı, 17/09/2015 tarihinde teslim edildiği, davacının analize ilişkin sunulan raporların gerçeği yansıtmadığı, davalının gönderdiği malların fatura ve teslim tarihlerine bakıldığında analiz raporlarının çok uzun süre sonra olduğu, söz konusu ürünlerin davalı tarafından teslim edilen ürünler olduğunun belli olmadığı, satılan malzemelerin makine yapımında kullanılmış ise belli işlemlere tabi tutulduğundan özelliğini yitirmiş olabileceği, yapılan işlerden lastik kaplama ve bedelinin karşılandığının belirtildiği ancak buna ilişkin ödeme makbuzunun sunulmadığı beyanıyla davanın reddi talep edilmiştir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme bir satım sözleşmesi olduğundan ve taraflar tacir olduğundan somut olayda TTK nun 23/c. Maddesi hükümleri uygulanacaktır.
TTK 23/c bendi uyarınca malın ayıplı olduğunu teslim sırasında açıkça belli olması halinde alıcının 2 gün içinde, açıkça belli olmaması halinde 8 gün içinde incelemek veya incelettirmek suretiyle, TBK 223 madde uyarınca da uygun bir süre içerisinde gözden geçirerek, yine uygun bir süre içerisinde ayıp ihbarında bulunması gerekmektedir.
TBK nun 223. Maddesinde ;” Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmis sayılır. Ancak, satılanda olagan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulundugu sonradan anlasılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmis sayılır.” şeklinde düzenleme bulunmakta,
TTK nın 18. Maddesinde; Tacirler arasında, diger tarafı temerrüde düsürmeye, sözlesmeyi feshe, sözlesmeden dönmeye iliskin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılıgıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Tüm bu bilgiler ışığında; somut olayda, davacının davalıdan satın aldığı malzemelerle üretmiş olduğu makineleri dava dışı …’a teslime ederek montajını yaptığı, … ile davacı arasında düzenlenen 15/10/2015 tarihli tutanağa göre arızanın 13/10/2015 tarihinde çıktığı, davacı firmanın KOSGEP Bursa İl Müdürlüğü’ne yaptığı başvuru üzerine, davalıdan satın alarak üretimde kullandıkları malzemeler üzerinde inceleme yaptırılarak 19/10/2015 tarihli raporun alındığı, davacının bu tarih itibariyle ayıptan haberdar olduğu halde ayıp ihbarının TTK 18/3 maddesinde belirtilen vasıtalarla ve TTK nın 23/c maddesinde belirtilen sürede yapılmamış olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde olmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf istemlerinin kabulü ile kararın kaldırılarak davanın kabulüne dair HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2019 tarih, 2015/1527 Esas ve 2019/796 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davalı vekilinin yatırmış olduğu 2.367,50 TL istinaf karar harcının (peşin harç) istek halinde kendisine ödenmesine,
Davalı vekilinin yatırdığı 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri 10,30 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
İlk Derece Mahkemesi Yerine Kurulan Hüküm :
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, başlangıçta alınan 2.367,29 TL peşin harcın mahsubu ile artan 2.187,39‬ TL harcın talep halinde karar kesinleştiğinde davacıya verilmesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca hesap olunan ve asgari hadde çıkarılan 21.793,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/06/2023