Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2555 E. 2022/1856 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2555
KARAR NO : 2022/1856
KARAR TARİHİ : 16/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2017
NUMARASI : 2017/310 Esas 2017/399 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 16/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/11/2022

Davalılar vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dairemizce karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 19. HD nin 2018/3244 Esas, 2019/4871 Karar sayılı ilamı ile bozularak dosyanın dairemize iadesi ve bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, yapılan açık yargılama sonunda; dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalıların davacı aleyhine bonoya dayalı icra takibi başlattıklarını, takip dayanağı bononun davacı tarafından tanzim edilerek davalılara verilen bir bono olmadığını, bono altındaki imzanın davacıya ait olmadığını, ait olsa bile bononun davalılar tarafından davacıya emeklilik işlemleriyle ilgili evrakların imzalatılması sırasında davacıya fark ettirilmeden imzalattırılmış olabileceğini, taraflar arasında davacının davalılara bono vermesini gerektirecek başkaca bir hukuki işlem bulunmadığını ileri sürerek davacının davalılara takibe konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini ve kötüniyet tazminatının davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, kambiyo senetlerinin illetten mücerret mahiyette kıymetli evrak olduğunu, dava konusu takipteki imzanın davacıya ait olduğunu, davacının borcunu ödemediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalıların sosyal ve ekonomik düzey olarak 1.200.000,00 TL gibi çok yüksek bir nakdi davacıya elden ödemiş olmalarının hayatın olağan akışına ve genel hayat tecrübelerine uygun düşmediği, dava konusu bononun karşılığı bulunduğunun kabulünün yaşamın gerekçelerine, akıl ve adalet ilkelerine aykırı düştüğü, bu hususun davacı lehine fiili karine olup davacının senet bedeli 1.200.000,00 TL’yi davalılardan almadığını ispat etmiş sayıldığı, hayatın olağana akışına aykırı olan bir durumun aksini ispat yükünün davalı tarafa düştüğü, davalıların dava ve takip konusu senet bedeli 1.200.000,00 TL’yi davacıya ödediğini belge veya benzeri delillerle ispatlayamadığı, davalıların davacı hakkında hukuka aykırı ve kötü niyetli şekilde icra takibi yaptığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hükme karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizin 2017/1335 Esas 2018/819 Karar sayılı ilamı ile, “dava konusu senet altındaki imzanın davacıya ait olduğu ve fiil ehliyetinin tam olduğunun davacı tarafça kabul edildiği, buna göre senedin bedelsiz olduğu ve karşılığı bir borcun davalılar tarafından verilmediğinin davacı borçlu tarafından usulüne uygun olarak ispatlanamadığı, ayrıca davacı tarafça yemin deliline de dayanılmadığı, kambiyo senetleriyle bağdaşmayan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilemeyeceği, davalı alacaklılar lehine tazminata hükmedilmesi şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf isteminin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddi ile davalılar yararına tazminata hükmedilmesine” karar verilmiştir.,
Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/3244 Esas 2019/4871 Karar sayılı ilamı ile ; “Dava konusu olay ve işlemler ile ilgili olarak davacının şikayeti üzerine, davalı şüpheliler hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/120293 soruşturma, 2019/6591 esas ve 2019/979 iddianame numaralı 11.02.2009 tarihli iddianamesi ile, nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı, iddianame içeriğinde dayanak vakıalar arasında iş bu davanın konusu olan Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/844 sayılı takip dosyasının da bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu iddianameyle açılan davada şüphelilerin mahkum olmaları ve bu mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde ceza hakiminin bu kararı TBK 74. maddesi gereğince hukuk hakimini bağlayacağından bu davanın sonucunun beklenmesini teminen istinaf mahkemesinin kararının bozulması”na dair karar verilmiştir.
İzmir Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/73 Esas 2019/476 Karar sayılı ilamında; müştekisinin …, sanıklarının …, … olduğu, katılana karşı iştirak halinde kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işledikleri kanaatiyle sanıkların, katılan …’a yönelik iştirak halinde kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan, suçundan cezalandırılması istemiyle yapılan yargılama da; suç tarihinde, ilkokul mezunu olup yalnız yaşayan, % 71 engeli nedeniyle sanıkların bilgi ve yardımlarına güvenen katılanın emeklilik işlerini yaptıkları sırada katılanın güvenini kötüye kullanıp, acele imzalaması gerektiğini söyleyip, birçok evrakı önüne koyarak, bilgisizliği ve evrakın çokluğu nedeniyle anlamasının ve incelemesinin zor olacağı izlenimini yaratıp, katılanı inceleme ve okumadan alıkoyacak şekilde lafa tutarak, hile ile bir çok evrakı imzalattıkları, sanıkların telkin ettikleri güven ve bir an evvel emekliliğe ve otobüs kartına kavuşmak isteyen ve aceleyle imzalar atan katılanın sanıkların kendisine ne imzalattıklarının farkında bile olmadan, kendisine uzatılan tüm evrakları imzaladığı, bu şekilde bilgisizliğinden yaralanarak, alelaceleyle lafa tutup, hile ile bir çok kağıt veya evraka imza alan sanıkların katılana “(imza anında boş veya dolu olduğu tespit edilemeyen) bono niteliğinde senetler de imzalatmış oldukları” sonradan icra takibi ve istinaf aşamalarında ortaya çıkan, 1.200.000 TL ve 400.000 TL tutarlarındaki, katılanı borçlu gösteren senetlerin, Gayrimenkul Satış Protokolü, Cezai Şart Protokolü vb. şekillerde katılanı borç ve taahüt altına sokacak evraklar şeklinde -sahte olarak- oluşturulduğu anlaşılan anlaşılan belgeleri” de imzalattıkları, bu şekilde katılanın hukuken geçerli bir iradesi olmaksızın imzalatarak hile ile hukuka aykırı biçimde elde ettikleri, katılanın iradesi dışındaki, gerçeğe aykırı, sahte içeriğe sahip, katılanın imzasını taşıyan senet ve belgelerden yargılamaya konu, 15/05/2014 tanzim tarihli, 01/09/2014 vade tarihli, 1.200.000 TL bedelli bonoyu Aliağa İcra Müdürlüğünün 2015/844 icra takip dosyası ile icra takibine koymak suretiyle sanıkların katılan …’a yönelik iştirak halinde kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işledikleri kabul olunarak ayrı ayrı mahkumiyetlerine karar verildiği, ilgili hükmün istinaf incelemesinde reddine karar verildiği ve sanıklar müdafinin temyiz talebi üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2021/41288 Esas 2022/12604 Karar sayılı ilamı ile temyiz isteminin esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre, davacı … tarafından davalılar … ve … aleyhine Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/844 Esas sayılı takip dosyasına konu 15/05/2014 tanzim tarihli 01/09/2014 vade tarihli 1.200.000,00 TL bedelli bononun davalılar tarafından, davacının bilgisizliğinden yararlanılarak aceleyle lafa tutup birçok kağıt ya da evraka imza atan davacıdan hile ile alındığı, bu hususun İzmir Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/73 Esas 2019/476 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde anlaşıldığı, bu kararın TBK 74. maddesi gereğince hukuk hakimini bağlayacağı anlaşılmakla, davacının davasını kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KABULÜNE,
Davacının, Aliağa İcra Müdürlüğünün 2015/844 E.sayılı icra takibine konu edilen 15/05/2014 tanzim, 01/09/2014 vade tarihli ve 1.200.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davalılar … ve …’ya borçlu olmadığının TESPİTİNE ve senedin davacı yönünden İPTALİNE,
İİK’nun 72.madde hükmü uyarınca asıl alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 240.000,00 TL kötüniyet tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 81.972,00 TL ilam harcından 20.493,00 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 61.479,00 TL karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarfedilen, 20.570,40 TL peşin harçlar ve 286,50 TL tebliğ+yazı gideri olmak üzere toplam 20.856,90 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 144.000,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Sarfedilmemiş gider avansının bulunması durumunda karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi yönünden;
a-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar tarafından alınması gereken 81.972,00 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 20.493,00 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 61.479,00 TL’nin davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
b-Yargılama sırasında birden fazla duruşma açıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 11.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
c-Davalılar tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
d-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair; Davacı … ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/11/2022