Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2533 E. 2022/1964 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2533
KARAR NO : 2022/1964
KARAR TARİHİ: 24/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2019
NUMARASI : 2013/334 Esas 2019/763 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2022
Davalıların vekilleri tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ; ” Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle ; davalı … Şti. 20/07/2005 tarihli sözleşme ile müvekkilinden toplam 35 adet demirbaş makineyi 371.245,00 TL bedel mukabilinde satın aldığını, söz konusu makineler sözleşme uyarınca müvekkili tarafından davalıya teslim edildiğini, satın alınan makinelerin bedelinin 28/02/2006 tarihinde kayıtsız ödeneceği her iki davalı tarafın0dan taahhüt edildiğini, davalıların sözleşmeye aykırı davranarak vadesinde ödeme yapmadığını, bunun üzerine İzmir 2. İcra müdürlüğünün 2007/3672 esas sayılı dosyası ile her iki davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, icra takibine itiraz edildiğini itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, itiraz gerekçesinin takibe dayalı sözleşmenin sahte olduğu, sözleşme içeriğindeki makine ve ürünlerin teslim edilmediğinin belirtildiğini, ancak davalıların bu beyanlarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin söz konusu sözleşmeyi kendi adına asaleten şirketi ise temsilen şirket yetkilisi … ile yapmış ve makineleri bu imza karşılığında teslim ettiğini, bu nedenle, 371.245,00 TL alacağın tespiti ile borçluların takibe yaptığı itirazının iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, davalıların takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, alacak rehinle teminat altına alınmamış olduğundan ihtiyati haciz kararı alınmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davacı yanın 35 adet demirbaş makineyi satın aldığı iddiasının haya ürün olduğunu, davacı yanın anlaşma yapıldığı iddia edilen tarihte elinde bu malların mevcut olmadığını, bu makinelerin anlaşma yapılması ile müvekkilinin işyerine kurulmadığını, davacı yan tarafından herhangi bir sevk irsaliyesi bulunmadığını, bütün bunların haricinde bahsi geçen malların en az 3 – 4 kamyon ile taşınabilecek malzemeler olduğunu, bu durumda bu malların sevk irsaliyeleri ve faturalarınında olmasının gerektiğini, davacı yanın bahsi geçen belgeyi bir şekilde müvekkilinin elinden almış olduğu imzalı kağıdın üzerine doldurmak suretiyle hazırladığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı yanca 23/10/2007 tarihinde Antalya 7. İcra müdürlüğünün ve İzmir 2. İcra müdürlüğünün dosyalarından kaynaklanan alacağının olmadığından harçları tarafına ait olmak üzere feragat ediyorum borçlular … ve … şirketine ibra ederim şeklinde bir belge düzenleyerek verdiğini, davacının kamu kurum ve kuruluşlarını araç olarak kullanmak sureti ile Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/137 – 2009/652 karar sayılı dosyasından ceza aldığını savunarak, sonuç olarak; davanın reddine, kötüniyetli icra takibi ve açılan itirazın iptali davası nedeni ile takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata müvekkili lehine hükmedilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlığın tespiti; davacı ile davalı davalılar … Şti. yetkilisi … arasında 20/07/2005 tarihli sözleşmeye istinaden davalıların davacıya borcunun bulunup bulunmadığı, davalının itirazlarının ve def’ilerinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Dava; davalıların icra takibine yapmış olduğu itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptaline yöneliktir.
İzmir 2. İcra müdürlüğünün (2007/3672) 2013/1112 takip sayılı dosyası ile Davacı tarafından davalılar … Şti. ile … hakkında 20/07/2005 tarihli sözleşme gereği davalılarca alınan bir kısım makine bedeli olan 371.245,00 TL’nin tahsili için davacı tarafından icra takibinin başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu davalılara 10/09/2007 tarihinde yapıldığı, davalıların 17/09/2007 tarihinde itiraz ettiği, itirazın alacaklıya tebliğ edilmediğinden davanın 18/09/2013 tarihinde açıldığı açıldığı görülmüştür.
Davalı … 12/06/2019 tarihli karar duruşmasında 20/07/2005 tarihli sözleşmenin ve aynı tarihli teslim belgesi altındaki imzaların kendisine ait olduğunu, ancak belgeler imzalattırıldıktan sonra üstlerinin doldurulduğunu, beyan etmiştir.
Taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mali bilirkişinin sunmuş olduğu 28/02/2019 havale tarihli raporunda özetle; demirbaş listesinde bulunan mallara dair faturalar ve defter kayıtları karşılaştırıldığında, listede bulunan 1 kalibre makinası, 2 elevatör, 1 zeytin çizme makinası, 1 sos dolum makinası ve 40 polastik tank haricindeki diğer demirbaşların faturalarının olduğu, yine bu faturaların davalı şirket defterlerinde kayıt altına alınmış bulunduğu tespit edilmiş olup, belirtilen demirbaşlar dışındaki demirbaşların 3. Kişilerden temin edildiğini, belirlenen demirbaşların toplam değerinin 110.500,00 TL olabileceği görüş olarak açıklanmıştır.
Satım sözleşmesi, tarafların karşılıklı öneri ve kabul iradelerin birleşmesiyle kurulan sözleşmeler olduğu, buna göre, satıcının malı teslim ettiğini kanıtlaması, malın teslim edildiği sabit olduğu takdirde de alıcı bedeli ödediğini ispatlaması gerekecektir. Taraflar arasındaki ispatın yükümlülüğü bu yöndedir.
Somut olayda; davalıların dava konusu 20/07/2005 tarihli sözleşmenin, davacı yanın bu belgeyi müvekkilinden almış olduğu imzalı kağıdın üzerine doldurmak sureti ile hazırlandığını savunmuştur. Hukukun amacının maddi gerçeğe ulaşmak olduğu şüphesizdir. Bu hususta gerek yapılan bilirkişi incelemesi gerekse davalının dava konusu sözleşmede ki eşyaların hasar tespiti amacı ile …Sigortaya sunduğu makine ve demirbaş listesi ile örtüştüğünü ikrar etmesi, bu makinelerin davalının uhdesinde bulunduğu tespit ve ikrarlardan anlaşılmıştır. Makinelerin davacı tarafından teslim edilip edilmediği, 20/07/2005 tarihli sözleşmenin türetilerek oluşturulduğu yönündeki yapılan incelemeye esas taraf defterleri incelenmiş, davalının sunduğu defterlerin içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamamıştır. Davalı yan ispat külfetini yerine getirememiştir. Bu durumda davalı yanın açığa veya beyaza attığı imzanın kötüye kullanıldığı savunmasını, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ispata yeter güçte belge ile kanıtlayamamıştır. Kaldı ki; böyle bir imza onu atan için çok tehlikeli olup, davalının tacir olduğu da dikkate alındığında, genel hayat tecrübesi ile imzalı boş kağıdı karşısındakine vermesi, onun üzerine kendisini zararlandırıcı mahiyette ilaveler yapılabileceğini bilmesini gerektirir. Buna rağmen imzalı boş kağıdı veren kimse, ki imzalı boş belge vermek de bir hukuki işlemdir, tehlikeleri peşinen kabul etmiş sayılacağı gibi, kendisinden beklenen dikkat ve ihtimamı sarf etmediğinden hukukun himayesinden yararlanamayacağı da açıktır.
Öte yandan incelenen; Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin (2008/1126 – 2011/931) 2015/887 esas ve 2017/865 karar sayılı dosyasının incelenmesinde; katılanın dosyamız davalısı … olup, sanığın … olduğu, dava konusunun özel belgede sahtecilik olduğu, her ne kadar; sanık … hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, yapılan itirazın reddi neticesinde hükmün 16/10/2017 tarihinde kesinleştiği görülmüş ise de; bu davadaki tartışılan belgelerin mahkememiz dosyasındaki belgelerden konusu, sebebi ve miktarları yönünden farklı olduğu tespit edilmiştir. Hal böyle olunca; her dava kendine özgü olup, ceza mahkemesinin kararı hukuk hakimini kural olarak bağımsız kılmaktadır.
Sonuç olarak, davacının davalıdan sadır belgeyle alacağının olduğu hususu yazılı olarak kanıtladığı, davalı bu sözleşme bedelinin ödendiğini, sahte olduğunu veya türetildiğini ispatlayamadığı, hükümden düşürücü bilgi ve belge sunmadığı, dolayısıyla davacının davasının sübuta erdiği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
İtirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına karar verilebilmesi için usule uygun yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Söz konusu tazminat hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Ayrıca takibe konu alacağın likit olması gerekir. Borçlu tek başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacak likittir. Somut olayda davacı; satım sözleşmesinden doğan cari hesap alacağına ilişkin icra takibi yapmıştır. Bu nedenle borçlu ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumdadır. Bu sebeple kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında inkar tazminatına hükmedilmesine” dair karar vermiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle ; takibe dayanak sözleşmelerin sahte olduğunu, sözleşme içeriğindeki makine ve ürünlerin müvekkili tarafından satıldığı, bu yönde sözleşme düzenlendiği ve malların teslim edildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı taraf ele geçirdiği müvekkilinin imzasını içeren kağıtları kullanarak sahte bir sözleşme ve teslim belgesi düzenlediğini, anılı demirbaş listesindeki makinelerin müvekkile davalı tarafından teslim edildiğine dair sevk irsaliyesi bulunmadığını, davacının müvekkiline davaya konu malları sattığına ilişkin bir fatura sunmadığını, bilirkişi incelemesinde de buna ilişkin belgeye rastlanılmadığını, yerel mahkemenin belgedeki imzanın müvekkile ait olmadığı kısmı ikrar olarak kabul edilip belgenin sonradan doldurulduğu hususunda kriminal inceleme yapılmadığını beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve İzmir 2.İcra Müdürlüğü’nün 2013/11112 E. sayılı dosyasının icra takibinin geri bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki satım sözleşmesine istinaden teslim edilen malların bedellerinin ödenmemesi nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekilince sözleşmelere istinaden satılarak davacıya teslim edilen makine bedellerinin ödenmemesi nedeniyle alacağın tahsili için başlatılan takipte itirazın iptali talep edilmiştir.
Davalılar vekilince makinelerin teslim edildiğine dair sevk irsaliyesi fatura vs bulunmadığı, belgenin bir şekilde müvekkilinin elinden almış olduğu imzalı kağıdın üzerinin doldurmak suretiyle hazırlandığı beyanıyla davanın reddi talep edilmiştir.
Davaya konu sözleşmenin davalı tarafından sigorta şirketine sunulan belgelerin üstü doldurularak oluşturulduğu iddiası davacı vekilince savunmanın genişletildiği iddiasıyla kabul edilmemiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre davalılar vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/06/2019 tarih, 2013/334 Esas ve 2019/763 Karar sayılı kararına karşı davalılar vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar tarafından alınması gereken 25.359,74 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 6.339,93 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 19.019,81 TL’nin davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/11/2022