Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2521 E. 2023/958 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2521
KARAR NO : 2023/958
KARAR TARİHİ : 24/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2019
NUMARASI : 2014/1460 Esas 2019/312 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 24/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/05/2023

Taraf vekilleri tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” Davacı vekili 30.10.2014 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılan 02.07.2008 tarihli ” Dağıtım ve Taşımacılık sözleşmesi, ek sözleşmeler ve ek protokol kapsamında kurulan ticari ilişki gereği malın depo teslimi şeklinde çalışmanın hüküm altına alındığını, İşleyişin davalı tarafından verilen siparişlerin müvekkili tarafından topluca davalı depolarına teslim usulüne dayalı olduğunu, davalı tarafından da bunların mağazalarına dağıtıldığını, ticari ilişki kapsamında davalı tarafından mesnetsiz, taraflarına ait olmayan, mükerrer faturalar kesildiğini ve gönderildiğini, taraflarınca iade edilen faturaların işlenmediğini ve mubakat yapılmadan kesildiğini, bu sebeple aralarındaki ticari ilişkinin son bulduğunu, İzmir 24.icra müdürlüğünün 2013/14884 E.sayılı dosyasından haciz yapıldığını, ancak davalı tarafından yapılan itirazın neticesinde takibin durduğunu beyanla davanın kabulüne, haksız yapılan itiraza ilişkin %20 icra inkar tazminatına ve yargılama giderleri ile vekalet ücrefînin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 10.12.2014 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılan cari hesap sözleşmesinde müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının esas alınarak HUMK 287 md gereği hüküm kurulması yönünde madde bulunduğunu, delil sözleşmesine yönelik olarak aynı yönde düzenlemenin HMK 193.madde mevcut olduğunu, HMK 193/1 Eski HUMK ile aynı yönde olduğunu, ilgili sözleşmeler çerçevesinde müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının tek delil olarak kabul edileceğinin taraflarca mutabık olunduğunu, müvekkilinin karşı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, aksine alacaklı olduğunu, davacı tarafın haksız olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafından müvekkilinin icra inkar tazminatını talep etmesinin açıkça hukuka aykırılık teşkil edeceğini beyanla davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık bulunan hususların; davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı, itirazın haksız olup olmadığı, noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
DELİLLER:
Taraflar arasında yapılan Cari Hesap Sözleşmesi, mail yazışmaları, davacı tarafça keşide edilen ihtarname suretleri, Cari hesap ekstresi dosyamız içerisindedir.
İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2013/14884 Esas sayılı takip dosyası getirtilerek dosyamız arasına alınmış, söz konusu dosyanın incelenmesinde; alacaklının … San. Tic. A.Ş., borçlunun … Tic. Ve Gıda San. A.Ş. olduğu, alacaklı tarafça 154.131.,52-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, borçlunun süresinde icra takibine itiraz ettiği, takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı defterlerinin incelenmesi için İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazıldığı, talimat mahkemesince SMMM bilirkişiden aldırılan raporda özetle; Davacı tarafça karşı tarafa dava konusu çalışılan yıllara ilişkin olarak toplamda 1.163.835,66 TL tutarlı 397 adet fatura düzenlenerek cari hesabı borçlandırıldığı, karşılığında davalı şirketten 320 adet iade ft, hizmet faturası ve 50 adet havale şeklinde toplamda 1.010.427,31 TL tahsilat yapıldığı ve cari hesabı alacaklandırıldığı, 10.02.2013 tarihi itibariyle davacının davalıdan 154.131,52 TL alacaklı olduğu yönünde tespit yapıldığı,
Dava konusu yıllara ilişkin yasal defterlerin mülga 6762 sayılı ve 6102 sayılı ticaret kanununun ticari defterlere ilişkin hükümlerine göre açılış ve kapnış tasiklerinin yapıldığını lehine delil teşkil edebileceğini,
Davacı tarafın Gelirler idaresine tahakkuk ettirdiği BS formlarında karşı tarafa düzenlediği faturaları beyan ettiği,
Davalı tarafın gönderdiği hizmet faturalarından 20 adedinin geriye noter kanalı ile iadesinin yapıldığı yine 16.04.2010 tarihinde noter kanalı ile cari hesaba ilişkin ödeme ihtarı yapıldığı yönünde görüş belirtilmiştir.
Mahkememizce davalı defterleri üzerinde inceleme yaparak rapor tanzim etmek üzere dosya SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi … tarafından tanzim edilen kök ve ek raporlarda özetle; İncelenen yıllara ilişkin olarak, davalı tarafın defterlerinin HMK ve TTK hükümlerinde belirtilen şartları taşıması dolayısıyla lehine delil olarak kullanılabileceği,
Taraflar arasında onaylı şekilde yapılmış TTK hükümleri doğrultusunda hesap mutabakatı bulunmadığı, hesap mutabakatı talebi hususunda, davacı tarafça noter kanalı ile ihtarname keşide edildiği,sayın mahkemenin takdirlerine bağlı olarak temerrüdün ilk keşide edilen ihtarname tarihi itibariyle başladığının anlaşılması gerektiği,
Taraflar arasında hukuki anlamda delil anlaşması düzenlenmediği, fakat, sözleşmenin genel satın alma şartlarını içeren muhasebe kayıtlarının delil olma şartlarını düzenleyen maddesinde ; taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıklarda … nın defter ve kayıtlarının H.M.K 287 md.gereği çıkacak uyuşmazlıklarda delil olacağının tedarikçi tarafından kabul edileceğini içeren hüküm bulunduğu,
Davalı firma tarafından karşı tarafa düzenlenen fatura içeriklerinin, akdedilen anlaşmada açık ve net şekilde belirtilmediği, bu husus hukuki yönden değerlendirme gerektirmesi nedeniyle değerlendirme yapılamadığı,
Davalı firma tarafından karşı tarafa keşide edilen çeşitli içerikli faturaların, davacı taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda, bilirkişi raporunda belirtilmemesi sebebi ile karşılaştırma yapılamadığından tespit edilemediği,
Davalı şirketin defterlerinin davada sözleşme hükümleri dahilinde delil olarak kabul edilmesi durumunda davalı tarafın takip tarihi itibariyle ; 227.658,43 TL alacaklı olduğu, daha sonra davalı şirket tarafından, 27.03.2014 tarihinde düzenlenen toplamda 75 adet 219.710,72 TL bedelli iptal içerikli fatura indirildiğinde, 30.10.2014 dava tarihi itibariyle 7.947,71 TL alacaklı olduğu, daha sonra yine iptal içerikli düzenlenen 8 adet 5.145,96 TL tutarlı fatura indirildiğinde davalı tarafın davacı taraftan 22.10.2015 Tarihi İtibariyle 2.801,75 TL alacaklı şekilde kayıtlı olduğu, mahkemece davalı tarafın karşı yönünde hüküm kurulduğunda davacı tarafın 154.575,34 TL alacaklı olduğu, davacı tarafça 154.131,52 TL taleple bağlı alacağın takip konusu yapıldığı yönde görüş belirtilmiştir.
Mahkememiz 10/04/2018 tarihli celsesi ara kararı uyarınca dosyanın hesap bilirkişisi … ve daha önce rapor tanzim eden …’ a ‘e tevdi ile tarafların iddia ve savunmaları da değerlendirilerek davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususunda rapor düzenlenmesi istenilmiş, bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 09/01/2019 havale tarihli raporda özetle; … A.Ş defter ve kayıtları dikkate alındığında davacının davalıdan takip tarihi itibarı ile 8.1491,40-TL. talep edebileceği, … A.Ş defterleri dikkate alındığında, davacının davalıdan takip tarihi itibarı ile 340,28.-TL. talep edebileceği, takdirin Mahkemeye ait olduğu yönünde görüş belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava, itirazın iptali davasıdır.
Davacının cari hesaptan kaynaklı davalıdan alacaklı olduğundan bahisle davalı aleyhine 12/11/2013 tarihinde icra takibi başlattığı, davalının takibe 30/12/2013 tarihinde itiraz ettiği , icra dairesince takibin durdurulmasına karar verildiği, davacının 154.131,52-TL asıl alacak üzerinden itirazın iptali amacıyla mahkememizde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraflara uyuşmazlık konusu döneme ilişkin defterlerini sunmaları için süre verilmiş, her iki taraf defterleri üzerinde de bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Taraf defterleri usulüne uygun tutulduğundan mahkememizce sahibi lehine delil vasfını taşıdığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce bilirkişi … ve SMMM bilirkişisi …’dan aldırılan raporun denetime elverişli ve açık olması nedeniyle itibar edilmiş, bilirkişi raporuna göre; davacı defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 8.191,40 TL alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre de davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 340,28 TL alacaklı olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafça, davacıyla aralarında delil sözleşmesi bulunduğunu ve taraflar arasındaki uyuşmalıklarda davalının ticari defter ve kayıtlarının HMK 287. Maddesi gereğince delil olacağı iddia edilmiş ise de; 6100 sayılı HMK’nun 193. maddesi hükmüne göre münhasır delil sözleşmesi için sadece belirli kayıtlarla uyuşmazlığın çözümleneceğinin açıkça kabul edilmesi gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmenin genel satın alma şartları ekindeki muhasebe kayıtlarının delil olması başlıklı açıklamasında böylesine bir özgülemenin yer almadığı, bu nedenle HMK’nun 222. maddesi uyarınca tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ile uyuşmazlığın çözülmesi gerekeceği, taraf defterleri arasında alacak miktarı hususunda fark bulunduğu, davacının talep ettiği miktar kadar alacaklı olduğunu gösterir irsaliyeleri ve teslim belgelerini sunmadığı, bu nedenle belirtiği miktar kadar alacaklı olduğunu ispatlayamadığı, dolayısıyla davacının, davalı defterine göre belirlenen miktar kadar davalıdan alacaklı olduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, alacak belirlenebilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklinde davanın kısmen kabulü ile; davalı borçlunun İzmir 24. İcra Dairesinin 2013/14884 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin; 340,28 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 340,28 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının haksız ve kötüniyetli olarak borcun tamamına ve ferilerine itiraz ettiğini, yerel mahkemenin aleyhe kararının ve gerekçesinin isabetli olmadığını, davalıya birden fazla kez tanınan kesin sürelerde ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine sunmayarak delil sunma hakkını HMK’nın 94. maddesi kapsamında sonlandırdığını, müvekkili lehine usuli kazanılmış hak doğmuş olup kanuna aykırı şekilde yapılan incelemeye muvafakatleri olmadığını müteaddit kez bildirmelerine rağmen yerel mahkemece dikkate alınmadığını, davalarının esas bakımından haklı bir dava olduğunu, davalarının bilirkişi raporlarıyla da ispatlandığını, hukuka-hakkaniyete, HMK’nın emredici kurallarına, ispat hükümlerine, usuli kazanılmış haklarına, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesine, adil yargılanma hakkına aykırı mahiyette tesis edilmiş yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; kendi defterlerine göre davacıdan alacaklı olduğunu, bu yüzden davanın tümden reddi gerektiğini, karşı tarafın takibinde haksız kötü niyetli olduğundan lehlerine kötüniyet tazminatı hükmedilmesi gerektiğini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmadığı beyanıyla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, bakiye cari hesap alacağının tahsili için başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça, sözleşmeler ve ek protokol kapsamında kurulan ticari ilişki gereği malın depo teslimi şeklinde çalışmanın hüküm altına alındığı, davalı tarafından verilen siparişlerin müvekkili tarafından topluca davalı depolarına teslim edildiği beyanıyla bakiye cari hesap alacağının tahsili için başlatılan takipte itirazın iptali talep edilmiştir.
Davalı tarafça, borcu bulunmadığı beyanı ile davanın reddi kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece, taraf defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişisi aracılığı ile ayrı ayrı inceleme yaptırıldığı, aynı mali müşavir bilirkişiye hukukçu bilirkişiyi eklemek suretiyle heyet oluşturularak rapor aldırıldığı, raporlardan taraf defterlerinin birbirini doğrulamadığının anlaşıldığı, bilirkişi raporunda tarafların iddialarını fatura ve ödemeler bazında bildirmeleri halinde olabilecek itirazların somutlaşmış olacağının bildirildiği, buna göre tarafların tüm bilgi ve belgeleri toplanarak, taraf defterleri üzerinde gerekirse yeni bir bilirkişi marifetiyle taraf itirazları değerlendirilerek yapılacak inceleme sonucunda karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
O halde, yukarıda yapılan açıklamalara göre, delillerin toplanarak sonuca varılması için yargılamaya devam edilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK nun 353/(1)-a-6 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2019 Tarih, 2014/1460 Esas ve 2019/312 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, taraflar yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran taraflardan alınan 44,40 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde ayrı ayrı İADESİNE,
İstinaf yoluna başvuran taraflardan alınan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 24/05/2023