Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2451 E. 2023/631 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2451
KARAR NO : 2023/631
KARAR TARİHİ : 05/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2019
NUMARASI : 2017/103 Esas 2019/221 Karar

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 05/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/04/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davalı müvekkilimizden 54.466,72 TL tutarında 18.500 Kg çekirdeksiz kuru üzüm satın almış, fatura tanzim edilmiş, fakat satın aldığı malın bedelini ödememiştir. Bunun üzerine davalı aleyhinde Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2016/3231 E. sayılı icra dosyası ile 7 örnek ilamsız icra takibi başlatılmış, 54.466,77 TL asıl alacak ve 7.695,48 TL işlenmiş faizin olmak üzere toplam 62.162,25 TL ve icra masraflarını ödemesi talep edilmiştir. Davalı süresi içerisinde borca itiraz etmiş olup takip durmuştur. Davalının itirazı borcu ödememeye, sürüncemede bırakmaya yönelik olup davalı kötü niyetlidir. Zira malı ve faturayı teslim alan, defterlerine işleyen davalı, süresi içerisinde faturaya itiraz etmemiştir. Faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Davalının borçlu olmadığı yönündeki itirazı haksızdır. İtirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi için iş bu davayı açmak gerekmiştir. Takibe konu alacak belirli ve likit olup, yargılamayı gerektirmediğinden, alacağın % 20′ si oranında icra inkar tazminatının da davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ederiz. Yukarıda açıklanan nedenlerle haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamına, davalı – borçlunun % 20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederiz. ” şeklinde beyanda bulunarak davanın kabulünü talep etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış, açılan davanın reddini talep etmişlerdir.

MAHKEMECE:
“Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; alınan ve karar vermemize dayanak teşkil eden 18/10/2018 tarihli rapordan da anlaşılacağı üzere taraflara ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, icra takibine konu edilen 15/04/2015 tarihli davacıya ait 54.466,77-TL lik faturanın davalıya ait ticari defterlerde kayıt altına alındığı, ancak icra takip tarihi olan 08/11/2016 tarihi itibariyle davacı … ‘ın ticari defterlerine göre davalı tarafın 54.466,77-TL alacaklı olduğu; davalı … ‘ın ticari defterlerine göre ise davacı tarafın 6.387,98-TL alacaklı olduğu, tarafların defterlerinin birbirlerini teyit etmediği gibi tamamen zıt sonuçlar içerdiği, HMK 222/3 hükmü “2. Fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların aykırı olmaması..” gereği, taraflara ait ticari defterlerin denetime elverişli olmadığı, tüm bu toplanan delillerin değerlendirilmesinde, davacı … ‘ın 08/11/2016 icra takip tarihi itibariyle, davalı … ‘dan alacaklı olmadığı bilirkişi raporuyla da anlaşılmakla, davacı davasını ispatlayamadığından, açılan davanın reddine, davacı alacaklının; alınan bilirkişi raporuyla da sabit olduğu üzere icra takibine konu ettiği fatura nedeniyle alacaklı olmadığı, buna rağmen takip yaptığı ve yapılan takip haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılmakla İİK 67/2 uyarınca reddedilen 62.162,25-TL nin %20 si olan haksız ve kötüniyet tazminatının, davacıdan alınıp, davalıya verilmesine dair mahkememizdeki vicdani kanıyı yansıtan aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesi ile,
“Davanın REDDİNE;
Davacı alacaklının, alınan bilirkişi raporuyla sabit olduğu üzere, icra takibinde alacaklı olmamasına rağmen yapmış olduğu takipte, haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılmakla, İİK 67/2 uyarınca reddedilen 62.162,25 TL nin %20 si olan 12.432,45-TL haksız ve kötü niyet tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporları arasında çelişkiyi giderecek bir uyuşmazlığın çözümü için yeni bir bilirkişi raporu aldırılması yerine son bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, alacağın varlığının, yokluğunun ve miktarının yargılamayı gerektiren bir durum olduğunun yargılamada anlaşıldığını, müvekkilinin icra takibinde kötüniyetli olmadığını, alacağının varlığı ilk bilirkişi raporunda teslim edildiğini, son bilirkişi raporunda ise aksi yönde görüş bildirildiğini, dolayısıyla davanın reddine verilen karar ile birlikte müvekkili bakımından kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satımdan kaynaklı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
“Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi ;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır”. Şeklinde düzenlenmiştir.
28/07/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı Kanunun 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir: “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz”.
Davacı tarafın 54.466,77-TL faturaya dayalı alacak ve 7.695,48 TL faiz alacağını tahsil için Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2016/3231 sayılı dosyası ile takip başlattığı, itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın iptali için dava açıldığı, davalı tarafın cevap dilekçesinde takibe konu faturanın alacak için değil borç ödemek için düzenlendiğini, davacının kendisine gönderilen mallara karşılık ödeme amaçlı mal gönderdiğini, kendilerinin 103.984,54 TL alacaklı olduklarını, takas ve mahsup yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İİK’nın 67/2. Maddesi ” (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklindedir.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların aykırı olmamasının gerekmesine, bilirkişi heyeti tarafından sunulan denetime uygun raporda icra takip tarihi itibariyle borcun bulunmadığının tespit edilerek bu rapora göre karar verildiğinin anlaşılmasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, alacaklı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanı sıra, alacaklı davacının ayrıca kötüniyetli olması da gerekir. Başka bir deyişle, davacı alacaklı icra takibi yapmakta kötüniyetli değilse aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilemez. Dava konusu olayda, davacının kötüniyetli olduğu davalı tarafından ispat edilmediği gibi bu hususta dosyada herhangi bir delil de bulunmamaktadır. Bu durumda davacı aleyhine kötüniyet tazminatı şartlarının oluştuğu kabul edilemez. Mahkemece değinilen bu yön gözönünde bulundurularak koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece bu husus gözardı edilerek davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir.
HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceği belirtilmiş olup, anılan yasal düzenleme ve yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
1-Davacı vekilinin yatırmış olduğu 44,40 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine ödenmesine,
2-Davacı vekilinin yatırdığı 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf yargılama gideri olmadığından, bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
B-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/02/2019 tarihli, 2017/103 Esas 2019/221 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkındaki kararla;
KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Peşin alınan 750,77 TL harçtan maktu red harç tutarı olan 179,90 TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 570,87 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafın yaptığı 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 14,00 TL tebligat-posta gideri olmak üzere toplam 1.214,00 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesine göre hesaplanmış olan 9.945,96 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
8-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/04/2023