Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2449 E. 2023/619 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2449
KARAR NO : 2023/619

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2018
NUMARASI : 2016/630 Esas – 2018/1336 Karar

DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 29.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 31.03.2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firma ile müvekkili arasında ticari satıma konu ilişki nedeni ile mal alım satımı yapıldığını, müvekkili tarafından satılan emanetin bedeli talep edildiğinde, davalı tarafından oyalana geldiğini, davalı firmanın ödeme yapması üzerine müvekkili tarafından 03/11/2014 tarihinde Tokat 2. İcra Dairesine müracaat ile satılan malların bedeli olan 41.977 TL üzerinden takip başladığını, TTK hükümlerine göre takipten önce faiz istenebilmesi şartları oluşmadığından takip önceki faiz talep edilmediğini, takip sonrası ise her iki tarafın tacir ve işleminde ticari ilişki olduğu gözetilerek ticari temerrüt faizi talep edildiğini, takip sonrası ise her iki tarafın tacir ve işlemin de ticari ilişki olduğu gözetilerek ticari temerrüt faizi talep edilmediğini, ödeme emrinin tebliği üzerine davalı firmanın vekil vasıtası ile 17/11/2014 tarihinde yetki ve borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, hem yetki hemde borcu aslına yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğuna iddia ederek, davalının Tokat 2. İcra Dairesinin 2014/8787 E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu yetki itirazının iptaline, davalının Tokat 2. İcra Dairesinin 2014/8787 E. Sayılı dosyasında borca ve ferilerine yapmış olduğu haksız itirazın iptaline, itirazında haksız olan davalı aleyhine asıl alacağın % 20 sinden az olmaka üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin doğal taş mermer ve inş. Malzemeleri ihracat ve ithalatıyla ilgili çalışmaları bulunan, saygın ticaret ile tanıan bir firma olduğunu, taraflar arasında 2013 yılında başlayan bir ticari alışveriş olduğunun doğru olduğunu, müvekkili şirketin çeşitli tarihlerde davalıdan mermer satın aldığını ve bedelini süresi içinde ödediğini, davalı tarafından açılan Tokat 2. İcra Müdürlüğünün 2014/8787 E. Sayılı takip dosyasına konu faturalar konusu mermerlerin, müvekkili şirket tarafından Avustralyaya ihraç edildiğini, ihraç edilen bu mermerlerin ayıplı çıkması nedeni ile davacıya bu durumun derhal mail yazışmaları ile bildirildiğini, bu noktadan hareketle taraflar arasındaki uyuşmazlığın, cari hesap miktarına dayanan mutabakatsızlık ile cari hesaba dayanan bir miktar malın ayıplı olmasından kaynaklı zararın davacı tarafından giderilmemesi olduğunu, davacının müvekkili şirketin süresi içinde yaptığı ihbarı sonrasında mutabakat başlığı ile 26/06/2014 tarihli belge içeriğinde açıkça kabul ve ikrar edildiği gibi 625 metrekare ve toplamda bir konteynır malın ayıplı olduğunun kabul edildiğini, aynı miktarda malın müvekkili firmaya bila bedel teslim edileceğine dair belgenin … imzası ile düzenlenerek müvekkili şirkete teslim edildiğini, davacının müvekkili firmaya sattığı malların bir kısmının ayıplı mal olduğu konusunda tartışmadan uzak kabul olduğunu, bu yönü ile müvekkili şirketin ayıp ihbarının süresi içerisinde gerçekleştirdiği tartışmasız mutlak gerçek olduğunu, müvekkilinin şirketin Avustralya’ya sattığı malların şu an için müvekkili şirkete geri iadesinin söz konusu olduğunu, bunun gerçekleşmesi halinde müvekkili şirketin davacı ile ticaretindeki zararın boyutları da son derece artmış olacağını, bu konudaki alacak ve tazminat haklarını saklı tuttuklarını belirterek yetki itirazlarının kabulüne, davacı tarafın haksız ve yersiz açılan davasının reddine, borçlu olmadıklarının tespitine, % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğnide; her iki tarafın 2013-2014 yılları arasında ticari ilişkilerinin olduğu, davacı firmanın davalı şirkete 2013-2014 yıllarında mermer ticari malını sattığı, mahkememizce ayıp ihbarının süresinde olup olmadığı yönünde tanık dinletme talepleri kabul edilip, davalı tanıkları mahkememizce dinlenmiş, alınan tanık beyanları da dikkate alındığında, dosya içinde mevcut 26/06/2014 tarihli ” mutabakat” başlıklı belgede davalı – alacaklı … tarafından 625 metrekare toplam 1 konteynır malın ayıplı olduğunun açıkta kabul edildiği, davacının davalı şirkete sattığı bu miktar malların ayıplı olduğu, dosya içindeki mutabakat belgesine göre davacının ; davalı şirkete Avusturalya ‘ ya gönderilmek üzere üretilip yüklenen mallardan kusurlu çıkan ürünlerin karşılığı olarak 625 metrekare mal vermenin taahhüt edildiği, davacı ayıplı olduğunu kabul ettiği mallarının yerine 625 metrekare mal vermeyi kabul etmesine rağmen bu ürünlerin verilmediği anlaşılmakla ve alınan heyet bilirkişi raporunda da mutabakat başlıklı belgede bahsi geçen 625,12 metrekare mermer, fayans ürünlerinin, davalı şirket tarafından Avustralyada mukim alıcı firmaya 25/03/2014 tarihli ve 88065 sayılı faturaya istinaden 19.066,16 USD ye fatura edildiği ( bu miktarın fatura tarihindeki kur hesabına göre TCMB kuruna göre 19.066,16 TL *2,23,93=42.694,85TL ) fatura edilmiş olduğu görülmekle davalının olası ayıplı mal teslimi nedeniyle uğramış olabileceği muhtemel zarar miktarının 10.422,89 TL olarak tespit edildiği, mahkememizce dosya içindeki imzası davacı tarafça inkar edilmeyen ” mutabakat ” başlıklı belgeye itibar edilerek , davacının ayıplı mallar yerine ayıpsız ürünleri verme taahüüdünü yerine getirdiğini ispatlayamadığı anlaşılmakla, açılan davanın reddine, davacı böyle bir mutabakata rağmen ayıpsız ürünleri vermediğinden ve daha önce verilen ürünlerin ayıplı olduğu bu mutabakatla kabul edilmekle tacir olan davacının söz konusu takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılmakla reddedilen dava miktarı olan 41.977,42 TL nin % 20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine dair mahkememizdeki vicdani kanıyı yansıtan aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir” gerekçesi ile;
“Davanın REDDİNE,
Davacı takibinde haksız ve kötüniyetli olduğundan takibe konu miktar üzerinden
% 20 kötüniyet tazminatı olan (reddedilen 41.977,42 TL nin %20 si olan ) 8.395,48 TL nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının sunduğu mutabakat belgesinin süresinde delil olarak sunulmadığını sonradan sunulduğunu, kabul etmediklerini, mutabakat belgesindeki belgede müvekkilinin imzasının olmadığını, imzanın müvekkiline ait olmadığını, Mahkemece imza incelemesi yapılması gerekirken yapılmadığını, ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin müvekkiline iade edilmediğini, davalının bu ürünleri satarak kar elde ettiğini, davalının takibe konu faturaları defterine kaydettiğini, iade etmediğini, Ba-Bs formu ile Vergi Dairesine bildirdiğini, takip yapılınca ayıp iddiasında bulunduğunu, öncelikle dosyada bulunan mutabakat başlıklı belge üzerinde imza incelemesi yapılmasını, usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalının Tokat 2. İcra Müdürlüğünün 2014/8787 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu, itirazın iptali ile takibin devamına ilişkin İİK 67/2 uyarınca açılmış itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taraf davalıya mal sattığını, davalının bu mallara ilişkin kesilen fatura bedelini ödemediğini iddia etmektedir.
Davalı taraf ise davacının kendisine sattığı malların ayıplı çıktığını, davacı tarafla aralarında düzenlenen mutabakat belgesinde de davacının ayıpsız ürün teslim etme yükümlülüğünde olduğunu ve bu ürünleri teslim etmediğini, borçlu olmadığını savunmaktadır.
Davacı taraf, istinaf dilekçesinde davalının sunduğu mutabakat belgesinin süresinde delil olarak sunulmadığını iddia etmiş, mutabakat belgesindeki imzayı inkar etmiştir.
Davalının sunduğu 26/06/2014 tarihli mutabakat belgesi davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde delil olarak mahkemeye sunulduğu, davacı tarafça mutabakat belgesine bir itirazda bulunulmadığı, ilk derece mahkemesince aldırılan bilirkişi asıl ve ek raporunda da bu mutabakat belgesinin tartışıldığı, davacı vekilinin tebligata rağmen süresi içerisinde bilirkişi raporlarına her hangi bir itirazda bulunmadığı anlaşılmakla, davacının mutabakat belgesini kabul etmediklerine ilişkin ilk derece mahkemesine sunmuş olduğu son beyanlarına ve bu yöndeki istinaf itirazlarına itibar edilmemiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; 26/06/2014 tarihli mutabakat belgesine göre davacının davalıya ayıpsız ürünleri teslim ettiğini ispatlayamamasına, davacının, mutabakat belgesine rağmen takip yapmakta kötüniyetli olmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2018 tarihli ve 2016/630 Esas – 2018/1336 Karar
sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.