Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2440 E. 2023/630 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2440
KARAR NO : 2023/630
KARAR TARİHİ : 05/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2019
NUMARASI : 2018/94 Esas 2019/361 Karar

BAM KARAR TARİHİ : 05/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/04/2023

Davacı vekili ile davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 23.02.2017 tarihinden 16.01.2018 tarihine kadar davalıya dava dilekçesinde belirtilen faturalarla 244.388,72 TL değerinde mal teslim ettiğini, kendisine bu dönem içinde 126.561,00 TL ödeme yapıldığını, bakiye 117.827,72 TL’nin talep edilmesine rağmen ödenmediğini, davalının satın almış olduğu etleri kullandığını ve defter kayıtlarına işlediğini, daha sonra almış olduğu malları inkar ettiğini ve ödemeden kaçındığını, tarafların deftere tabi işletmeler olduğunu, defterler incelendiğinde yapılan ticaret kadar faturanın tanzim edildiğini ve taraflarca vergi dairesine beyanda bulunulduğunun anlaşılacağını, davalının defter kayıtlarında tüm et tedarikinin müvekkilince karşılandığının anlaşılacağını bildirerek, bakiye 117.827,72 TL mal bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıdan aldığı tüm mallara ilişkin ödemeleri düzenli olarak yaptığını, ticari defter kayıt ve belgelerin ibrazı ve delil değeri taşımasının ancak HMK.’nun 222.maddesinde öngörülen şartların gerçekleşmesi ile olacağını, karşı tarafın ne kadar mal ve hizmet teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
MAHKEMECE:
” Taraflar delil ve belgelerini ibraz etmişler, davacı tanığı dinlenmiş, ilgili banka kayıtları celbedilmiş, taraflara ait ticari defter kayıtları ve belgeleri de incelenmek suretiyle muhasebe uzmanı bilirkişi … tarafından 17.09.2018 havale tarihli bilirkişi kök raporu ve 08.04.2019 havale tarihli ek rapor düzenlenmiştir.
Dava, satım sözleşmesinden doğan bakiye semenin tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında et tedarik sözleşmesinin kurulduğu, para ve mal mübadelesinin gerçekleştiği, davalı tarafından davacıya 126.561,00 TL ödeme yapıldığı hususlarında ihtilaf bulunmamakta
Uyuşulmayan noktalar ve çözülmesi gereken sorun; taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davacı tarafından davalıya teslim edilen et ürünlerinin kapsamı ve bedelinin ne kadar olduğu, ödeme miktarına göre davacının davalıdan bakiye et bedeli alacağının bulunup bulunmadığı, varsa tutarının ne kadar olduğu noktalarındadır.
HMK.’nun 222.madde hükmüne göre, “…(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur…”.
Maddi ve hukuki olgular ışığında olaya dönüldüğünde:
Davacı-satıcı ve davalı-alıcı arasında et ürünlerinin satımı konusunda 23.02.2017 tarihinde ticari ilişkinin kurulduğu ve 16.01.2018 tarihine kadar devam ettiği, bu süreçte muhtelif tarihli ve tutarlı faturalarla davacının davalıya 244.388,32 TL tutarında ürün teslim ettiği, buna karşılık davalının muhtelif tarihlerde ve tutarlarda, 127.261,00 TL (davacıya ait ticari defter kaydında davalı ödemesi olarak gözüken ve defter sahibi için bağlayıcı olan) ve ayrıca 9.500 Euro karşılığı 42.892,90 TL olmak üzere toplam 170.153,90 TL ödemede bulunduğu, dava tarihi itibari ile davacının davalıdan 74.234,42 TL bakiye semen alacağının bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafından … ‘a ödenen 9.500 Euronun dosya ile ilgisi olmadığı davacı tarafından iddia edilmiş ise de; davacı … ve davalı … arasında başka bir ticari ilişkinin bulunmamasına, … ‘ın ticari ilişkinin gerçekleştiği dönemde ve dava tarihinden önce “küçük” davacı … ‘ın babası olmasına, hayatın olağan akışı ve genel hayat tecrübeleri, akıl ve adalet ilkeleri icabı 9.500 Euro … adına yapılan ödemenin ticari ilişki kapsamında davacı … ‘a yapılan ödeme olduğunun kabulünün gerekmesine göre, bu yöndeki davacı iddiasına itibar edilmemiştir.
Bu açıklamalar ışığında aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesi ile,
“I – Davanın KISMEN KABULÜNE,
74.234,42 TL nin dava tarihi 19/02/2018 den itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara dayanak yapılan ödemelerin bedelinin yanlış tespit edildiğini ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenle bu hatanın düzeltilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından dosyaya sunulan 43.124,36 TL tutarındaki fatura içeriği malların teslim edildiğini ispatlayacak bilgi ve belgenin dosyada mevcut olmadığını, davacı yan malın teslimini ispatla yükümlü olmasına karşın, 43.124,36 TL tutarındaki fatura içeriği malların teslim edildiğini ispatlayacak bilgi ve belgenin dosyada mevcut olmadığını, davacı yan malın teslimine ilişkin irsaliye sunmuş ise de irsaliyede satın alan imzası bulunmaması nedeniyle söz konusu irsaliye teslimi kanıtlayan delil olarak kabul edilemeyeceğini, bu sebeplerle, müvekkilinin davacı yana borçlu olmadığının kabulü gerekmekte ise de, bu hususun yerel mahkemece değerlendirilmediğini belirterek, eksik incelemeyle verilmiş olan yerel mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olup, yerel mahkeme tarafından verilen bu kararın bozularak ortadan kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satımdan kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı ile davalı arasında et teminine yönelik ticari ilişki kapsamında farklı zamanlarda para ve mal alış verişinin gerçekleştiği, davalı tarafından davacıya 126.561,00 TL ödeme yapıldığı, davacı tarafından bakiye alacak yönünden dava açıldığı, davalının davanın reddini savunduğu, mahkemece delillerin toplanarak alınan bilirkişi raporu ve ek raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmektedir.
İlk derece mahkemesi karar başlığında davacı … “mirasçıları” olarak … ve … gösterilmiş ise de … ‘ın sağ olduğu, dava tarihinde reşit olmadığından velileri tarafından dava açıldığı görülmekle bu husus düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, dava dışı … tarafından … ‘a 10/11/2017 tarihinde 4500 EURO, 08/12/2017 tarihinde 5000 EURO olmak üzere toplam 9.500 EURO’nun gönderildikleri tarih itibarıyla davacı … ‘ın reşit olmadığı, … tarafından konsolosluk aracılığı ile gönderilen yazıda paranın davalı … adına gönderildiğini beyan edilmesi karşısında bu miktarın borcun ödenmesine yönelik olduğu anlaşılmasına, davalı tarafça faturaların yanlışlıkla kayıt edildiğinin veya borcun tamamen ödendiğinin kanıtlanmamış olmasına göre davacı vekili ve davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/06/2019 tarih ve 2018/94 Esas 2019/361 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ayrı ayrı 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 5.070,95.TL nispi ilam harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın tenzili ile bakiye 5.026,55.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,

5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 05/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.