Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2433 E. 2023/485 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2433
KARAR NO : 2023/485
KARAR TARİHİ : 15/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2019
NUMARASI : 2017/446 Esas 2019/44 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 15/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/03/2023

Davacı vekili ile davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; taraflar arasında yapılan haşere önleme, ilaçlama hizmetleri yapılmasına dair anlaşma gereğince, müvekkili tarafından verilen ilaçlama hizmeti kapsamında faturalar tanzim edildiğini, 2015 yılı Mart, Nisan ve Mayıs aylarından süregelen hizmet bedelleri cari hesap ilişkisi şeklinde kaydedilerek, kısmi ödemelerin yapıldığını, bu kapsamda müvekkili tarafından davalı yana ilaçlama hizmeti verildiğini, karşı edim olarak davalı tarafın da yapılan işin bedelini tamamen ödeme yükümlülüğünün doğmuş olduğunu, müvekkili tarafından edimin yerine getirilmiş ve gerekli ilaçlamanın yapılmış olmasına rağmen, davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediğini, bu nedenle de alacağa dayalı olarak İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2017/3888 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ederek, takibin durdurulduğunu belirterek, icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin ise karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
Davacı tarafça müvekkil şirket aleyhine İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2017/3888 Esas sayılı dosyası ile dayanaksız ve kötüniyetli olarak takip başlatıldığını, dava dilekçesinde belirtilen ticari ilişkiyi açıklayıcı delillerin dava dosyasına sunulmadığı, bu nedenle davacının bundan sonra delil listesi sunmasına muvafakatlarının olmadığını, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında takip konusu borcu doğrucak nitelikte ticari ilişki olmadığını, davacı ile müvekkil arasında akdi ve cari hesap bakımından bir ilişki de bulunmadığını ve müvekkil şirkete herhangi bir fatura tebliği yapılmadığını, ortada davacı taraf ile müvekkil şirketin yapmış olduğu yazılı bir sözleşme, hizmet talimatı veya mutabakat olmamasına rağmen, davacı tarafın müvekkilini ticari ilişkinin tarafı olarak göstermeye çalıştığını, davacı yanın bu iddia ve beyanlarının asılsız ve afakî iddia ve beyanlar olduğunu, davacı yanın müvekkil şirketle aralarında cari hesap ilişkisi olduğunu -yazılı cari hesap sözleşmesi- sunmak sureti ile ispat etmesi gerekmekte iken, salt cari hesap ilişkisinin var olduğunu iddia etmek bu cari hesap alacağının doğduğunu ispata yetmediğini, TTK’nın emredici hükümleri gereği davacı tarafın müvekkil şirketle akdetmiş olduğu yazılı bir cari hesap sözleşmesini dosyaya sunması gerektiğini, davacı tarafın ticari ilişkiye dair belgelerini dosyaya ibraz edememesinden dolayı iddiasını ispatlayamadığını, dava konusu borcun müvekkili tarafından ödendiğini ve davacı taraf ile ticari ilişkisinin bitirildiğini belirterek, davacı tarafından İspat edilemeyen işbu haksız ve dayanaksız davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacının aleyhine %20’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça müvekkil şirket aleyhine İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2017/3888 Esas sayılı dosyası ile dayanaksız ve kötüniyetli olarak takip başlatıldığını, dava dilekçesinde belirtilen ticari ilişkiyi açıklayıcı delillerin dava dosyasına sunulmadığı, bu nedenle davacının bundan sonra delil listesi sunmasına muvafakatlarının olmadığını, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında takip konusu borcu doğrucak nitelikte ticari ilişki olmadığını, davacı ile müvekkil arasında akdi ve cari hesap bakımından bir ilişki de bulunmadığını ve müvekkil şirkete herhangi bir fatura tebliği yapılmadığını, ortada davacı taraf ile müvekkil şirketin yapmış olduğu yazılı bir sözleşme, hizmet talimatı veya mutabakat olmamasına rağmen, davacı tarafın müvekkilini ticari ilişkinin tarafı olarak göstermeye çalıştığını, davacı yanın bu iddia ve beyanlarının asılsız ve afakî iddia ve beyanlar olduğunu, davacı yanın müvekkil şirketle aralarında cari hesap ilişkisi olduğunu -yazılı cari hesap sözleşmesi- sunmak sureti ile ispat etmesi gerekmekte iken, salt cari hesap ilişkisinin var olduğunu iddia etmek bu cari hesap alacağının doğduğunu ispata yetmediğini, TTK’nın emredici hükümleri gereği davacı tarafın müvekkil şirketle akdetmiş olduğu yazılı bir cari hesap sözleşmesini dosyaya sunması gerektiğini, davacı tarafın ticari ilişkiye dair belgelerini dosyaya ibraz edememesinden dolayı iddiasını ispatlayamadığını, dava konusu borcun müvekkili tarafından ödendiğini ve davacı taraf ile ticari ilişkisinin bitirildiğini belirterek, davacı tarafından İspat edilemeyen işbu haksız ve dayanaksız davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacının aleyhine %20’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
MAHKEMECE: ” …Dava; hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacağa ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığın aralarında hizmet sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişki olup olmadığı, var ise bu ilişki kapsamında davacının, davalıya hizmet sunumunda bulunup bulunmadığı, sunmuş ise sunulan hizmet bedeli miktarı ile bu miktarın ödenip ödenmediği, ödenmemiş ise takip tarihi itibariyle davalının, davacıya ödemesi gereken borç miktarı noktasında toplandığı, davacı tarafça, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ispatına yönelik herhangi bir sözleşme sunulmadığı, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemesi sebebiyle, salt davacı defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre delil niteliğine haiz davacı şirket defter ve kayıtlarına göre, her ne kadar davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı taraftan 49 adet fatura ve içeriği hizmet karşılığı davalıdan 17.257,20 TL alacaklı olduğu kayıtlı ise de, işbu 49 adet faturadan toplam bedeli 7.899,80 TL olan 16 adet fatura içeriği hizmetin, davalı tarafa sunulduğuna dair, davalı şirket çalışanı isim ve imzasını içerir teslim belgesi ile aynı kişiye ait olduğu, ancak isim yazılı olmayan 1 adet 601,80 TL fatura içeriği hizmetin verildiğine dair imzalı belge içeriğine göre, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı bulunan 17 adet fatura bedeli olan 8.501,60 TL alacağın varlığını ispat ettiği, diğer fatura karşılığı hizmetin verildiği iddiasını kanıtlar nitelikte belge sunulamadığı, yine davalı tarafın, davacı tarafça ispat edilen 17 adet fatura bedeli olan 8.501,60 TL alacağı ödeme iddiasını kanıtlar nitelikte herhangi bir belge sunamadığı.. ” gerekçesi ile, davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile, davalı borçlunun İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2017/3888 Esas sayılı takip dosyasına konu 8.501,60 TL asıl alacağa ilişkin itirazının iptali ile, asıl alacağı takip tarihinden itibaren avans faiz oranı uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen alacağın %20’si miktarındaki 1.700,32 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, reddedilen alacağın %20’si miktarındaki 1.751,12 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin HMK’nın “elinde bulunan belgenin sunulmamasına ilişkin” hükümlerini uygulamadığını, yerel mahkemenin tek başına faturayı alacağın varlığına ispata yeterli görmediğini, oysa ki faturaların tek başına olmayıp, taraflar arasında akdedilmiş sözleşme uyarınca düzenlendiğini, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının yazılı bir sözleşmeye dayalı olduğunu, karşı yan tarafından imzalanan ürün uygulama işlem formlarının taraflar arasındaki akdi ilişkinin kanıtı olduğunu, ayrıca söz konusu formların her seferinde yetkiliye imzalatmanın mümkün olmadığını beyan ederek, yerel mahkeme kararının reddilen kısım yönünden kaldırılmasına karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve esas yönünden yasal mevzuata aykırı olup eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesis edildiğini, yerel mahkemenin kararına dayanak yaptığı bilirkişi raporunun eksik inceleme ve tespit ile hazırlanmış bir rapor olup kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında takip konusu borcu doğrucak nitelikte bir ilişkinin bulunmadığını, davacı ile şirketi arasında sözleşmesel bakımından bir ilişki bulunmadığını, davacı tarafça iddia edildiği gibi bir hizmetin müvekkili şirkete sağlanmadığını, bu yönde bir sözleşmenin akdedilmediğini, yerel mahkeme tarafından %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hizmet sözleşmesine dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
TMK’nın 6. maddesinde ”Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denmektedir. İspat yükü başlıklı HMK’nın 190. maddesi ” (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” şeklinde düzenlenmiştir.
“Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi ;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır”. Şeklinde düzenlenmiştir.
28.07.2020 tarih ve 31199 S.R.G. de yayımlanan 7251 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir: “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz”.
Dava ve hüküm tarihi itibariyle HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan değişiklik yürürlükte değildir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, SGK kaydına göre ilaçlama hizmeti uygulanmasına ilişkin formlarda imzası bulunan … ve … davalı şirket çalışanı olduklarının anlaşılmasına, 17 adet fatura bedeli olan 8.501,60 TL alacağın varlığı ispat edildiğinden bilirkişi raporu dorultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesine göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/01/2019 tarih ve 2017/446 Esas 2019/44 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ayrı ayrı 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 580,74.TL nispi ilam harcından peşin olarak alınan 145,20.TL harcın tenzili ile bakiye 435,54.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 15/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.