Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2391 E. 2023/929 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2391
KARAR NO : 2023/929
KARAR TARİHİ : 11/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2019
NUMARASI : 2017/1208 Esas 2019/508 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/05/2023

Davalı-karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” İDDİA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; tarafların trafikte davalı şirket adına kayıtlı olan … plakalı çekici ile … plakalı römorktan oluşan tır’ın noter dışında alım-satımı konusunda anlaşmaya vardıklarını ve 22/10/2010 tarihli araç satış sözleşmesini düzenlediklerini, bu sözleşmenin 1. maddesi ile “22/10/2010 tarihi itibariyle araçların ruhsat sahibi her ne kadar davalı görünse de araçların sahibinin davacı müvekkili olduğunun” davalı tarafça kabul edildiğini, bu sözleşmeye göre aracın satış bedelinin 70.000,00 Euro olduğunu, bu bedelin 12.500,00 Euro’sunun müvekkili tarafından davalıya ödendiğini, 31.250,00 Euro’sunun ise her biri 1.250,00 Euro olan 25 adet senet ile davalıya ödendiğini, bu sözleşmede söz konusu aracın alım-satımından dolayı oluşan tüm borcun müvekkili tarafından ödenmesinden sonra aracın trafikteki satışının müvekkiline verileceği hususunun kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından araç bedeli davalıya usulüne uygun olarak ödenirken ve öngörülen satış bedeli tamamlanmamışken davalı şirketin 3. bir kişiye olan borcu nedeniyle davalı hakkında İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/14738 sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine dava konusu araç üzerine alacaklısı
tarafından haciz konduğunu, müvekkilinin davalıya Karşıyaka 5. Noterliği’nden gönderdiği 24/02/2017 tarihli ve 05652 yevmiye numaralı ihtarname ile hacizlerin ve yakalamanın kaldırılması için uygun bir süre verdiğini ancak davalı tarafça yerine getirilmediğini, müvekkiline ait olan dava konusu araçların söz konusu icra dosyası nedeniyle 05/03/2017 tarihinde yakalanarak muhafaza altına alındığını, böylece taraflar arasındaki sözleşmenin tamamlanmasının ve ifasının imkansız hale geldiğini, noter huzurunda yapılmayan harici satış sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, dolayısıyla tarafların birbirlerinden aldıkları aynen iade ile yükümlü olduklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin davalıya ödediği 43.750,00 Euro’nun faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, müvekkilinin davalıya verdiği ve İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4178 sayılı icra takibine konu edilen 26.250,00 Euro tutarındaki senetlerin davalıdan alınarak müvekkiline iadesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile özetle; taraflar arasındaki sözleşme ile ilgili senetlerin İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4178 sayılı icra dosyası içerisinde olduğunu, imzalanan 22/10/2010 tarihli sözleşme ile dava konusu … plakalı çekici ile … plakalı yarım römorktan oluşan tır’ın müvekkilinden teslim alındığını, daha sonra senet bedellerinin müvekkiline ödenmediğini, dosyaya sunulan senetlerin müvekkili ile ilgisinin bulunmadığını, davacının kalan senetleri ödememesi üzerine müvekkili tarafından icra takibinin başlatıldığını, davacının 7 yıl boyunca bedelini ödemediği aracı kullanmaya devam ettiğini, senet bedellerini ödemediğini, davacının İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4178 sayılı icra dosyasında başlatılan takibe itiraz etmediğini ancak hiçbir ödeme yapmadığını, davacıya ait taşınmazın tapu kaydına haciz şerhi işlendiğini, müvekkilinin davacıya “aracın ruhsatını vereceğini, kalan parayı ödemesini” bildirdiğini ancak davacının borcunu ödemediği gibi söz konusu tırla kaçak sigara işine girdiğini ve araç yakalanınca mahkeme tarafından tedbir konduğunu, bunun üzerine aracın ruhsatının verilmesinin imkansız hale geldiğini, bu davanın İzmir Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ettiğini, müvekkilinin 7 yıl boyunca aylık 2.000,00-3.000,00 TL gelirden mahrum olduğunu, müvekkilinin uluslararası nakliye işi yaptığını, taraflar arasında noter harici satım sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin 7 yıl boyunca kira gelirinden yoksun kaldığı gibi dava konusu aracın satışını da kimseye yapamaması nedeniyle maddi zarara uğradığını belirterek, davanın reddine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL kira bedelinin faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; sözleşmenin feshi, yapılan ödemenin tahsili ve sözleşme gereğince verilen senetlerin iadesi, karşı dava ise; yoksun kalınan (kira) gelirin tazmini istemine ilişkindir.
Dava değerinin 70.000,00 Euro olması nedeniyle 6545 sayılı kanunun 45. maddesinin 3. fıkrası gereğince davaya heyetçe bakılmasına karar verilmiştir.
Taraflar arasında 22/10/2010 tarihinde araç satış sözleşmesi imzalanmıştır. Harici olarak imzalanan bu sözleşme ile taraflar … plakalı çekici ile … plakalı yarı römork aracın davalı tarafından davacıya toplam 70.000,00 Euro bedel üzerinden satılması konusunda anlaşmaya varmışlardır. Sözleşmede “araç bedelinin 12.500,00 Euro’sunun peşin, kalan kısmının ise 34 x 1.250,00 Euro ve 3 x 3,750,00 Euro’dan oluşan toplam 40 senetle yapılacağı, 22/10/2010 tarihinden sonra bu araçların tüm vergi, ceza, fenni muayene, sigorta, trafik ve maliye ile olan tüm sair giderlerinin, oluşabilecek maddi tüm sorumluluğun davacı alıcıya ait olduğu, 22/10/2010 tarihi itibariyle araç sahibinin … (davacı) olduğu, araçların borcu bittiğinde araç satışlarının davacı alıcıya verileceği” kararlaştırılmıştır.
Davacı, davalıya Karşıyaka 5. Noterliği’nden gönderdiği 24/02/2017 tarihli ve 05652 yevmiye numaralı ihtarname ile; davalının borcundan dolayı kaydına haciz işlenen ve yakalaması bulunan araçlar üzerindeki haczin 3 gün içerisinde kaldırılması için gerekli işlemin yapılmasını ihtar etmiştir.
Davacı, davalıya aynı noterlikten gönderdiği 22/03/2017 tarihli ve 08361 yevmiye numaralı ihtarname ile ise; davalının borcundan dolayı araçların muhafaza altına alınması nedeniyle aracın kendisine temininin sağlanmasını ve aracın bağlı kaldığı süre boyunca maruz kaldıkları kar kaybının giderilmesini, aksi takdirde dava açacağını bildirmiş, bunun için de 3 günlük süre vermiştir.
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/380 Esas ve 2017/1075 Karar sayılı kararı incelendiğinde; davacısının …, davalısının … Ltd. Şti., dava tarihinin 05/04/2017 olduğu, bu davada davacı tarafın “davamızın da konusu olan araçların haczedilip muhafaza altına alınması nedeniyle davacının araçlarını çalıştırmamasından dolayı gelir kaybına uğradığını” ileri sürerek 1.000,00 TL’nin tahsilini istediği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda “2918 sayılı KTK’nın 20/d maddesi uyarınca tescilli araçların noter dışındaki satış ve devirlerinin geçersiz olduğu, haricen düzenlenen araç satış sözleşmeleri ile mülkiyetin naklinin mümkün olmadığı, sözleşmenin 1. maddesinde araç sahibinin … olduğu yönündeki hükmün bu yasal düzenleme karşısında sonuç doğurucu nitelikte olmadığı, usulüne uygun mülkiyet hakkının geçirilmesi ile malikin tescilli bir araca ilişkin mülkiyetten doğan her türlü hakkını kullanabileceği, geçersiz satışlarda herkesin aldığını aynen iade etmekle yükümlü olduğu, taraflar arasındaki satış geçersiz olduğuna göre davacının davalıya ödediği satış bedelini isteme hakkına, davalının da aracın davacıda olduğu hallerde aracın iadesini isteme hakkına sahip olduğu, bu durumda davacının geçersiz satış ile zilyedi olduğu her iki aracın davalı borcu nedeniyle haciz ve muhafazası nedeniyle gelir kaybı konusunda tazminat isteme hakkının ve hukuki yararının bulunmadığı” gerekçesiyle “davanın usulden reddine” karar verildiği görülmüştür.
Davacı, davalı adına 22/10/2010 tarihinde 15/12/2010 ödeme tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/01/2011 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/02/2011 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/03/2011 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/04/2011 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/05/2011 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/06/2011 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/07/2011 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/11/2011 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/12/2011 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/01/2012 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/02/2012 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/03/2012 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/04/2012 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/05/2012 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/06/2012 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/07/2012 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/08/2012 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/09/2012 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/10/2012 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/07/2013 tarihli 1.250,00 Euro bedelli, 15/08/2013 tarihli 1.250,00 Euro bedelli senetleri düzenlenmiştir. Senetlerin toplam bedeli 27.500,00 Euro’dur.
İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/14738 sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısının dava dışı …, takip borçlusunun ise davalı şirket olduğu, takibin dayanağının 10/06/2016 düzenleme, 30/09/2016 ödeme tarihli, 20.000,00 TL bedelli bono olduğu, takibin 28/10/2016 tarihinde başlatılmış kambiyo takibi olduğu, borçluya usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı, borca itiraz edilmediği, takibin kesinleştiği, bu dosyada
alacaklı vekilinin 05/12/2016 tarihli dilekçesi ile davamızın da konusu olan araçların kaydı üzerine haciz şerhi ve ardından yakalama şerhi işlenmesini istediği, isteğin 750,00 TL avans yatırıldığında kabulüne karar verildiği, alacaklı tarafından avansın yatırıldığı, bunun üzerine icra müdürlüğü tarafından İzmir Trafik Denetleme Müdürlüğü’ne yazılan 16/01/2017 tarihli yazı ile dava konusu araçların trafikten men şerhinin işlendiğinin bildirildiği ve muhafaza altına alınıp alınmadığının sorulduğu, alacaklı vekilinin 31/07/2017 tarihli dilekçesi ile dosya alacağından feragat ettiklerini bildirdiği ve araçlar üzerindeki yakalama ve haciz şerhinin kaldırılmasını istediği, istek gereğince işlem yapılmasına karar verildiği görülmüştür.
İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4178 sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklısının dava dışı …, borçlularının davacı … ile dava dışı … olduğu, takibin dayanağının 15/11/2012, 15/12/2012, 15/01/2013, 15/02/2013, 15/03/2013, 15/04/2013, 15/05/2013, 15/06/2013, 15/09/2013, 15/10/2013, 15/11/2013, 15/12/2013, 15/01/2014, 15/02/2014 ve 15/03/2014 tarihli ayrı ayrı 1.250,00 Euro bedelli toplam 15 adet (toplam 18.750,00 Euro bedelli) kambiyo senedi olduğu, bu takibin 19/03/2014 tarihinde kambiyo takibi olarak başlatıldığı, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiği görülmüştür.
İzmir ve İstanbul İl Emniyet Müdürlükleri’ne yazılan yazılara verilen cevaplarda; … plakalı ve … plakalı araçların davalı şirket adına kayıtlı olduğu bildirilmiştir.

Davacı vekili; müvekkili tarafından sözleşme çerçevesinde dava dilekçesinde belirttikleri miktarda ödeme yapıldığını, ayrıca senetle yapılan ödemeler yönünden ödenen senetlerin davalıdan geri alındığını, ödenmeyen senetlerle ilgili olarak davalı tarafça bu davanın konusu icra takibinin başlatıldığını, bu takibe konu edilen senetlerle ilgili olarak müvekkili tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalıya herhangi bir borcun bulunmadığını belirtmiştir.
Davalı vekili; başlatılan icra takibine konu senetlerle ilgili olarak davacı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun haricindeki ödemeler konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığını, davacı tarafın 7 yıl boyunca araçtan yararlanması sebebiyle karşı davaya konu alacaklarının bulunduğunu belirtmiştir.
Taraflar arasında; “davalıya ait … plakalı çekici ile … plakalı yarı römorkun davalı tarafından davacıya 70.000,00 Euro bedelle satışı konusunda 22/10/2010 tarihinde noter dışında harici araç satış sözleşmenin düzenlendiği ve aracın bu tarihte davalı tarafından davacıya tesliminin gerçekleştirildiği, davanın konusu olan İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4178 sayılı icra takibine dayanak tutulan senetlerin bu sözleşme ilişkisi çerçevesinde davacı tarafından düzenlenerek davalıya verildiği, senet bedellerinin henüz davacı tarafından ödenmediği” konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “asıl dava yönünden; sözleşmenin imkansız hale gelip gelmediği, sözleşmeden dönme koşullarının bulunup bulunmadığı, İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4178 sayılı icra takibine konu edilen senetler nedeniyle davacının davalıya borcunun bulunup bulunmadığı, davacının sözleşme nedeniyle davalıya yapmış olduğu dava konusu ödemelerin ne miktar olduğu ve bu ödemelerin davacı tarafça geri istenip isteyemeyeceği, karşı dava yönünden ise; davacının dava konusu araçlardan yararlanma süresi dikkate alınarak davalı-karşı davacının yoksun kaldığı gelir kaybının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne olduğu, istenebilme koşullarının bulunup bulunmadığı” konularındadır.
Yani; asıl davada dava konusu edilen 43.750,00 Euro’nun davalıya ödendiği, davacının bu miktarı geri istemeye hak kazandığı, İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4178 sayılı icra takibine konu edilen 26.250,00 Euro tutarındaki senetlerin ise davacı tarafından davalıya ödenmediği konusunda uyuşmazlık yoktur.
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıda anılan gerekçeli kararında da belirtildiği şekilde 2918 sayılı KTK’nın 20/d maddesi gereğince dava konusu aracın noter dışında haricen satışına ilişkin sözleşme ve bu sözleşmeye dayalı olarak yapılan devir geçersiz olduğundan, her iki taraf da aldığını geri vermekle yükümlüdür. Sözleşmenin geçersiz olmasında davacının kusuru yoktur. Davalı, her ne kadar karşı davasında yoksun kaldığı gelire ilişkin istekte bulunmuş ise de; kendisi de satış parasından yararlandığı için ve aracın resmi satış işleminin yapılamamasına kendisi sebebiyet verdiği için karşı dava haklı görülmemiştir. Asıl davaya gelince; davacı vekili dava dilekçesinde ödeme yaptığı miktarları açıklamış, davalı vekili ise takibe konu senetlerle ilgili olarak davacının herhangi bir ödeme yapmadığını, bunun haricindeki ödemeler yönünden bir uyuşmazlığın bulunmadığını bildirmiştir. Bu beyana göre davacının, davalıya 43.750,00 TL ödeme yaptığı hususu sabit olup, davacı verdiği bu parayı geri isteyebileceğinden, haklı görülen asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklinde davanın kabulüne; 43.750,00 Euro alacağın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4-a maddesi gereğince Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası’nın döviz satış kuru üzerinden TL karşılığının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4178 sayılı icra dosyasında icra takibine konu edilen toplam 26.250,00 Euro bedelli senetler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davalı karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; taraflar aralarında yapılan 22.10.2010 tarihli satış sözleşmesine istinaden … plakalı çekici ile … plakalı yarı römorktan oluşan tırın teslim edildiğini, senet bedellerinin kendilerine ödenmediğini kalan senet bedelleri de ödenmeyince müvekkili şirket tarafından davacı aleyhinde takip başlatıldığını, davacının bu takibe itirazı olmadığını, müvekkilinin kalan bakiyeyi ödediğinde aracın ruhsatını vereceğini bildirdiğini karşı tarafın söz konusu tırla kaçak sigara işine girdiğini araç yakalanınca mahkeme tarafından tedbir konulduğunu aracın ruhsatının verilmesinin imkansız hale geldiğini, karşı davalarında söz konusu tırın karşı davalı tarafından 2010 yılından 2017 yılına bedelsiz olarak kullanıldığından ve Tırın aylık kiraya verilme bedeli yaklaşık 2000 TL civarı olduğundan maddi zararlarının tahsilini talep ettiklerini, davacının müvekkilinden ödemediği senetlerin de bedellerini istediğini, aracın resmi satışının yapılmamasına davacının kendisinin sebebiyet verdiğini bu iddilarının mahkemece yeterli olarak incelenmediğini, delillerinin toplanmadığını defalarca taraflarına ödeme yapılmadığını belirtmelerine rağmen davacının kendilerine 43.750.00 TL ödeme yaptığı hususunu kabul ettiklerinin varsayıldığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, geçersiz araç satışına istinaden ödenen bedellerin istirdatı ödenmeyen kısımlar için de borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı,karşı davalı tarafça harici satış sözleşmesi yapılarak teslim alınan araçlar için davalıya ödediği 43.750,00 Euro’nun faiziyle birlikte davalıdan tahsili, müvekkilinin davalıya verdiği ve İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4178 sayılı icra takibine konu edilen 26.250,00 Euro tutarındaki senetlerin davalıdan alınarak müvekkiline iadesine karar verilmesi, karşı davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı karşı davacı tarafça, asıl davaya cevabında davacının senet bedellerini ödemediği dosyaya sunulan senetlerin müvekkili ile ilgisi bulunmadığı beyanıyla davanın reddi, karşı davasında ise, karşı davalının tır ile kaçak sigara taşıdığından İzmir ağır ceza Mahkemesinde dava açıldığı, aracın trafik kaydına tedbir konulduğu, davalı tarafça kaçak sigara taşındığının kabul edildiği, tırın ruhsat devri yapılmasının bu nedenle imkansız hale geldiği araçların 7 yıl boyunca bedelsiz kullanıldığı, tırın müvekkili tarafından kullanılamaması ve satılamaması nedeniyle 100.000 TL kira bedelinin tahsili talep edilmiştir.
Davalının borçlusu olduğu İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2016/14738 Esas sayılı icra dosyasında dava konusu tır ve dorsesi üzerine haciz konulduğu ve 16/01/2017 tarihinde yakalama kararı verildiği, 31/07/2017 tarihinde de yakalama şerhinin kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4178 sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklısının dava dışı …, borçlularının davacı … ile dava dışı … olduğu, takibin dayanağının 15/11/2012, 15/12/2012, 15/01/2013, 15/02/2013, 15/03/2013, 15/04/2013, 15/05/2013, 15/06/2013, 15/09/2013, 15/10/2013, 15/11/2013, 15/12/2013 tarihli 1.250 Euro bedelli senetler ile 15/01/2014, 15/02/2014 ve 15/03/2014 tarihli 3.750 Euro bedelli, 15 adet toplam 26.250,00 Euro bedelli kambiyo senedi olduğu, 19/03/2014 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapıldığı anlaşılmıştır.
Trafik siciline kayıtlı araçların mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmelerin geçerliliği 2918 sayılı Kanunun 20/d maddesi uyarınca resmi şekilde yapılmalarına bağlıdır. Burada sözü edilen resmi şekil, sözleşmenin noterde re’sen düzenleme şeklinde yapılmasıdır. Bu şekil şartı geçerlilik şartı olup, bu şekle uygun yapılmayan sözleşmeler baştan itibaren geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler ise taraflar için hak ve borç doğurmazlar. Taraflar sadece ve ancak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak geri isteyebilirler. (HGK, 2003/4- 676 E. ve 2003/639 K.sayılı kararında açıklandığı gibi)
Dava konusu satış sözleşmesine, davalı tarafın duruşmadaki beyanına göre davacının davalıya 43.750 Euro ödemede bulunduğu, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tarafların verdiklerini geri isteyebilecekleri kanaatine varılmıştır.
Davacı ancak, haricen satın aldığı aracın davalıya iadesi etmesi koşulu ile verdiği satış bedelini geri istemek hakkına haizdir. Aracın karşı tarafa iade edildiği anda temerrüt oluşacağı için, davacı araç kendisinde bulunduğu sürece, satış bedeline faiz isteyemez.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakacak olursak, davalı-karşı davacı tarafça aracın davacının kullanımında iken kaçak sigara taşıması nedeniyle el konulduğu iddia edilmesine göre, araca kaçak sigaradan dolayı el konulup konulmadığı, müsadere edilip edilmediği, araca kimin elinde iken el konulduğu hususları Emniyet Trafik Şube Müdürlüğünden sorularak, aracın davacı tarafından davalıya iade edilip edilmediği araştırılıp, buna göre faiz konusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir
Bu itibarla, davalı-karşı davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/(1).a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davalı-karşı davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/04/2019 tarih, 2017/1208 Esas ve 2019/508 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, davalı-karşı davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davalı-karşı davacıdan alınan 5.316,50 TL istinaf karar harcının istek halinde İADESİNE,
İstinaf yoluna başvuran davalı-karşı davacıdan alınan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 11/05/2023