Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2366 E. 2023/496 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2366
KARAR NO : 2023/496

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2019
NUMARASI : 2017/557 Esas – 2019/206 Karar

DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 15.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.03.2023

Davalı – birleşen dosya davacısı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Asıl dosyada davacı vekili dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğünün 2017/6045 E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, usulsüz tebligat nedeni ile esastan borca itiraz edildiğini, bununla ilgili Karşıyaka 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/368 E.sayılı dosyasının istinaf incelemesinde olduğunu, icra takibine dayanak olarak 05.05.2011 tarihinde banka kanalı ile verilen borcu gösterdiğini, oysa ödenen bu meblağın müvekkili şirkete verilen bir borç değil, davalı … şirketine müvekkili şirket tarafından 28.07.2009 tarihli borcun geri ödemesi olduğunu bildirerek, sözü edilen icra takibi dosyasında borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleştirilen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ve müvekkili şirket arasındaki ilişkinin 2008 yılından kurulan “… Şti, … Şti. İş Ortaklığı”na dayandığını, davalı borçlu şirketin ihtiyaç nedeniyle müvekkilinden borç istemesi üzerine müvekkilinin aralarındaki güven ilişkisine istinaden (iş ortaklığı ilişkisi haricinde) davalıya 05.05.2011 tarihinde 50.000,00 TL borç verdiğini, ancak davalı tarafın borcu ödememesi üzerine alacağın tahsili için Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/6045 E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve yersiz itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bildirerek, sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl dosyada davalı vekili cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ve müvekkili arasında 2008 yılından beri “… Şti., … Şti., … Şti. İş Ortaklığı” bulunduğunu, bu ortaklık ilişkisi çerçevesinde karşılıklı birçok hukuki ilişki bulunduğunu, davacının bahsettiği dekont ve gösterilen bedelin 2009 yılına ait iş ortaklığı neticesinde alınmış ve mahsuplaşmasının da yapılmış olduğunu, icra takibi ile ilgisinin bulunmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Birleştirilen dosyada davalı taraf davaya cevap vermemiştir.

MAHKEMECE: “…Tüm dosya içeriği ve delillerin, özellikle taraflara ait ticari defter kayıt ve belgelerin, bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi sonucunda:
Davacı … firması ile tarafların ortağı olduğu adi ortaklık arasında zaman zaman mal tesliminden dolayı fatura düzenleme, zaman zaman çek, banka havalesi ve nakit olarak para verme işlemi nedeni ile ilişkisi gerçekleşmişse de ortaklığın tasfiyesi ile bu hesapların da tasfiye edildiği, adi ortaklık ile davacı … firması arasında herhangi bir alacak borç bakiyesinin olmadığı, icra takip tarihi ve dava tarihi itibari ile davacı … firmasının davalı … firmasına borçlu olmadığı, takibe dayanak yapılan 05.05.2011 tarihli 50.000,00 TL tutarlı ödemenin davacı kayıtlarında önceden davacı tarafından davalı şirkete verilen 27.08.2009 tarihli 50.000,00 TL tutarlı borçtan düşülerek kayıtlandığı, keza, davalı … firmasına ait defter kayıtlarında ise 27.08.2009 tarihli 50.000,00 TL havalenin davacı … firmasından gelmesine rağmen bunun kaydının yapılmadığı ve kasadan bankaya nakit ödeme olarak kayıt yapıldığı, buna karşılık dava konusu 05.05.2011 tarihli 50.000,00 TL havalenin davacı … ‘ye iş avansı olarak borç kaydedildiği, dava konusu 05.05.2011 tarihli 50.000,00 TL bedelli havalenin bir başka ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı … ‘ye borç verildiği veya iş ortaklığından kaynaklı bir borç verme işlemi olduğu hususunda herhangi bir açıklık bulunmadığı anlaşılmıştır. Dava ve takip konusu 05.05.2011 tarihli 50.000,00 TL tutarlı ödemeyle ilgili olması gereken 2011 yılı davalı … firmasına ait yevmiye defteri ve dayanağı belgelerin irdelenmemiş olması nedeni ile davalı-birleştirilen dosyada davacı vekili tarafından sunulan 01.03.2019 tanzim tarihli teknik mütalaaya itibar edilmemiştir.
Bu açıklamalar ışığında, dava ve takip konusu edilen 05.05.2011 tarihli 50.000,00 TL tutarlı davacı-davalı … ‘ye yapılan ödemenin davacı-davalı şirket tarafından davalı-davacı … firmasına yapılan 28.07.2009 tarih ve 50.000,00 TL tutarlı ödemenin karşılığı olduğu, taraflar arasında yeni bir borç ilişkisinden ya da daha önce gerçekleşen iş ortaklığı sözleşmesinden kaynaklanmadığı, icra takip tarihi itibari ile davacı-birleştirilen dosyada davalı … firmasının davalı-birleştirilen dosyada davacı … firmasına icra takip talebinde belirtilen 50.000,00 TL asıl borç ve dava konusu edilen işlemiş faiz tutarı ile ilgili olarak borcunun bulunmadığı, bunun doğal sonucu olarak davalı-birleştirilen dosyada davacı … firmasının diğer taraf … firmasından birleştirilen dava ve takip konusu tutardan dolayı alacağının bulunmadığı anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir” gerekçesi ile;
“Davacı … Şirketi tarafından mahkememizin 2017/557 E.sayılı dosyası ile açılan davanın KABULÜNE,
Davacının, Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2017/6045 E.sayılı icra takibine konu edilen 82.292,00 TL tutardan dolayı davalı … Şirketi’ne borçlu olmadığının TESPİTİNE,
Davacı … Şirketi tarafından birleştirilen mahkememizin 2018/160 E.sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasının REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı – birleşen dosya davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı- karşı davalının da yer aldığı ve müvekkili şirketin de aralarında olduğu 3 şirketten oluşan ortaklıkça Eskişehir’de alt üstlenici olarak alınan işlerin yapılarak teslim edildiğini, ortaklığın kurulduğu ve işlerin takip edildiği 2008 yılında ortaklıkça çek karnesi alınamadığından müvekkili şirketçe alınan malzemelere karşılık çek verildiğini, ortaklığın diğer iki şirketi kendi hisselerine düşen çeklerin karşılıklarını müvekkili şirket hesabına gönderdiklerini ancak bu gönderilen parayı şu çekin ödemesi karşılığı yerine müvekkili şirkete borç gibi gösterdiklerini, muhasebe kayıtlarında bu şekilde yer aldığını, müvekkili şirketin diğer ortakların göndermiş olduğu çeklere ilişkin ödemelere karşılık olan bu paraları şirket defterlerine girmeden doğrudan çeklerin ödemelerinde kullandığını, dolayısıyla müvekkili şirketin davacı … şirketine bilirkişi raporlarında borç olarak çıkarmış oldukları miktarın aslında çekin karşılığı olarak ödenen paralar olduğunu, müvekkili şirketin diğer ortaklardan aldığı borç paralar olmadığını, müvekkili şirketin alacaklı olup olmadığının tespitinin ancak davacının o dönemdeki banka hesap ve kayıtları, müvekkili şirketin yine o dönemdeki banka hesap ve kayıtlarının ve ayrıca özellikle ortak girişimin banka hesap ve kayıtlarının birlikte mukayeseli olarak incelendiğinde müvekkil şirketin davacıdan alacaklı olduğunun açıkça ortaya çıkacağını, bu nedenle sunmuş oldukları uzman raporunun göz önünde bulundurularak davacının o dönemdeki banka hesap ve kayıtları, müvekkili şirketin yine o dönemdeki banka hesap ve kayıtlarının ve ayrıca özellikle ortak girişimin banka hesap ve kayıtlarının birlikte mukayeseli olarak incelenmesi için şirketlere ve özellikle ortaklığa ait hesap ve kayıtların ilgili yerlerden istenerek bunların celbinde sonra dosyanın alanında uzman bilirkişi heyetine tevdii ile yeni bir rapor alınmasını talep etmelerine rağmen yerel mahkemenin hukuka ve dosya içeriğine aykırı olarak karar verdiğini, yerel mahkemece alınan daha önceki bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini, Türk Ticaret Kanunu ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre resmi olarak noterlerce açılışının ve kapanışının yapılmadığı defterlerin delil olarak kabul edilemeyeceğini, davacı … şirketinin 2008, 2009, 2010 ve 2011 tarihlerine ait defterlerin sayfa açılış tasdiklerinin yapıldığı ancak kapanış tasdiklerinin yapılmadığını, yine müvekkili şirketin 2008, 2009 ve 2011 tarihlerine ait defterlerin sayfa açılış tasdiklerinin yapıldığı ancak kapanış tasdiklerinin yapılmadığının her iki raporda da ayrıntılı olarak tespit edildiğini, bu sebeple bu döneme ait kayıtların gerek kanuna göre ve gerekse Yargıtay içtihatlarına göre delil olarak kabul edilemeyeceğini, özellikle bu fiili durumun da göz önünde bulundurularak ve alınan uzman raporu da nazara alınarak dosyanın alanında uzman hesap ve mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetine tevdii ile yeni bir rapor alınması gerekirken usul, yasa, hukuka ve dosya içeriğine aykırı verilen yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde bozulmasını talep ettiklerini, istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava; menfi tespit, birleşen dava ise; icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ödünç aktinden kaynaklanmakta olup, ödünç verdiğini asıl dosyada davalı birleşen dosyada davacının yasal delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Takibe konu Banka dekontunda paranın ödünç olarak yatırıldığına dair bir açıklama yoktur. Banka dekontunda paranın gönderiliş nedeni ile ilgili bir açıklamanın bulunmadığı hallerde, paranın mevcut bir borcun ödenmesi için gönderildiğinin kabulü gerekir. Dolayısıyla bunun aksini ispat yükü parayı gönderen davalıya(birleşen dosyada davacıya) düşmektedir. Dava konusu miktar değerlendirildiğinde davalının (birleşen dosyada davacının) iddia ve savunmasını senetle ispat etmesi gerekmektedir. Davalı (birleşen dosyada davacı) bu hususta senet sunmadığı gibi yemin deliline de dayanmadığından asıl dosyada savunmasını, birleşen dosyada iddiasını ispat edememiştir. Bu nedenle mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; asıl dosyada davalı birleşen dosyada davacı tarafın takibe konu parayı ödünç olarak gönderdiğini sunduğu delillerle ispatlayamamasına göre asıl dosyada davalı birleşen dosyada davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2019 tarih ve 2017/557 Esas – 2019/206 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı – birleşen dosyada davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 5.621,36 TL nispi karar harcından peşin olarak alınan 1.405,35 nispi, 44,40 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 4.171,61 TL harcın davalı – birleşen dosya davacısından alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davalı – birleşen dosya davacısı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davacı – birleşen dosya davalısı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.