Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2291 E. 2023/308 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2291
KARAR NO : 2023/308

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2019
NUMARASI : 2014/471 Esas – 2019/388 Karar
DAVA KONUSU : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 22.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06.03.2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalıya fatura karşılığı hizmet, mal ve ürünler teslim edilmesine rağmen davalının borcunu ödemediğini, alacağın taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklandığını, davalı hakkında Karşıyaka 1.İcra Müdürlüğünün 2011/3991 Esas sayılı ve 19.064,37 TL tutarlı icra takibi başlatılmasına rağmen davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bildirerek, sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptaline, % 20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı tarafa 206.000,00 TL ödeme yaptığını, bu miktarın 85.000,00 TL’sinin iade edildiğini, ayrıca müvekkiline gönderilen faturaların Karşıyaka 6.Noterliğinin 10.07.2009 gün ve 10827 yevmiye nolu ihtarname ile iade edildiğini, sadece 1.055.97 TL bedelli 190067 nolu faturanın müvekkili şirket kayıtlarında işli olduğunu, kayıtlara göre müvekkilinin davacıdan 119.944,03 TL alacaklı göründüğünü, davacı tarafa iade edilen faturaların sadece KDV tutarlarının toplamının 20.000,00 TL nin üzerinde bulunduğunu bildirerek davanın reddi ile % 20 kötü niyet tazminatının tahsili gerektiğini savunmuştur.
MAHKEMECE: ” …Tarafları ve dava konusu aynı olup, taraflar yönünden kesin hüküm ve kesin delil teşkil eden, tarafları bağlayan İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1689 E. – 2015/1061 K.sayılı kararı ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin kesin şekilde tasfiye edildiği, alacak ve borç durumunun tespit edildiği, bu bağlamda eldeki davanın davacısı … A.Ş.’nin davalı …. A.Ş.’den dava konusuyla ilgili olarak hiçbir hak ve alacağının bulunmadığının kesin şekilde belirlendiği, böylece açık hesap ilişkisinden kaynaklandığı iddia edilen dava ve takip konusu tutardan dolayı davacının bir alacağının bulunmadığı, açılan davanın haksız olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında, haklılık durumunun yargılamadan önce belirlenebilmesinin mümkün olmadığı ve davacının icra takibini yapmakta kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği hususları da dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir” gerekçesi ile;
“Davanın REDDİNE,
Davalının kötüniyet tazminatı isteminin REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bekletici mesele yapılan davada müvekkil şirketin defterlerinin incelenmediğini, bilirkişi incelemesi yapılmasına yönelik taleplerinin yerine getirilmediğini, davalı ile müvekkili arasında bu satış sözleşmesi haricinde cari hesap ilişkisinin de mevcut olduğunu, bekletici mesele yapılan dosyada sadece aradaki satış sözleşmesi gereğince yapılan ödemenin fazla olup olmadığının tespit edildiğini, davanın taraflarının birbirlerine başkaca borcu olup olmadığının araştırılmadığını, yerel mahkemenin, beklenen mahkemede ticari ilişkinin kesin şekilde tasfiye edildiği, alacak ve borç durumunun tespit edildiği, bu nedenle alacaklarının olmadığı yönündeki kararının hukuki dayanaktan yoksun olup ayrıca huzurdaki davanın, davalının aleyhine yapılan itirazın iptali için açılmış olduğunu, Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1689 esas sayılı dosyası ile ilgisinin bulunmadığını, davalının dayandığı davanın alacak/tazminat davası olup yerel mahkemenin gerekçesinin yerinde olmadığını, müvekkili şirket tarafından gönderilen faturaların müvekkiline iade edilmiş olmasının fatura içeriğindeki mal ve hizmetin alınmadığını göstermeyeceğini, kaldı ki, davalının mahkemeye sunduğu ihtarname ve ekli faturalarda, mal ve hizmetlerin alındığının açıkça görüldüğünü, davalı tarafın ikrarının mevcut olduğunu, ayrıca faturalarda davalıya verilen mal ve hizmetlerin fiili teslim tarihlerinin de mevcut olduğunu, davalının mahkemeye sunmuş olduğu ihtarnamede faturaları 10.09.2009 tarihinde tebellüğ etmiş olduğunu söylemesine rağmen, ihtarname tarihinin 10.07.2009 olduğunu, faturaların tebellüğ tarihinde dahi bir tutarsızlık, gerçek dışı beyan olduğunu, davalıya kesilen faturaların tarihlerine ve fiili sevk tarihlerine bakıldığında, davalının süresi içerisinde faturalara itiraz etmediğinin de görüldüğünü, o nedenle, davalının faturalara itirazını da kabul etmediklerini, davalının kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesaptan kaynaklı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taraf cari hesaptan kaynaklı davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmektedir.
Davalı taraf ise davacıya borçlarının olmadığı, kendilerinin davacıdan alacaklı olduklarını savunmaktadır.
Her ne kadar İlk derece mahkemesince İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1689 E. – 2015/1061 K.sayılı kararı ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin kesin şekilde tasfiye edildiği, alacak ve borç durumunun tespit edildiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı vekilinin 11/03/2014 tarihli beyan dilekçesinde; mahkemenin belirtmiş olduğu sözleşme, satım akdi ve belirtmediği hizmet, mal satımı vb işlemlerininde dahil olduğu taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi sonucunda müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğu meblağı istediklerini belirttiği, dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlığın hem İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1689 Esas sayılı dosyasındaki hem de taraflar arasındaki başka ticari ilişkiden kaynaklı cari hesabı kapsadığı anlaşılmaktadır.
İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1689 Esas sayılı dosyasında dosyamız davacısı davalı, dosyamız davalısı da davacı sıfatında olup, dosyamız davacısı tarafından dosyamız davalısına satılan makinelerin ayıplı olması nedeni ile 10.000,00 TL nin dosyamız davacısından alınarak dosyamız davalısına verilmesine karar verildiği, dosyamız davalısının 121.000 TL alacak talebinin ise bu alacağa konu edilen fatura konusu hizmetleri aldığını ikrar etmiş olması nedeni ile reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1689 Esas sayılı dosyasına sunulan 20/02/2015 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda cari hesaba kayıtlı faturaların tamamen belirlendiği, uyuşmazlık konusu olmayan ticari ilişki içerisinde davalı (dosyamız davacısı) şirketin davacıdan (dosyamız davalısı), cari hesap bakiyesi olarak, (137.857.90 TL fatura — 121.000.00 TL ödeme) – 16.857.90 TL alacaklı durumda olup, bu durumda davacının(dosyamız davalısı), davalı şirkete(dosyamız davacısı) 137.857.90 TL fatura borcu olması nedeniyle, 121.000 TL olarak yaptığı ödemesini, cari hesap borcu nedeniyle, davalıdan(dosyamız davacısı) talep edemeyeceği davalının(dosyamız davacısı), davacı şirketten(dosyamız davalısı) (16.857.90 — 10.040.16)- 6.817.74 TL alacağının olacağının tespit edildiği, dolayısıyla ilk derece mahkemesince İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1689 E. – 2015/1061 K.sayılı kararı ile kabul edilen 10.000 TL mahsup edilerek, dosyamız davacısı ticari defterlerine göre belirlenen ve dosyamız davalısı tarafından da kendisine hizmetin verildiğini ikrar ettiği 137.857.90 TL bedelli faturalar nedeniyle taraflar arasındaki alacak borç durumu tasfiye edildiğinde; 121.000 TL lik ödeme ve 10.040,16 TL bu miktardan düşüldüğünde davanın 6.817,74 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ancak, bu yanılgının giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca hüküm kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-1)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.06.2019 tarihli ve 2014/471 Esas – 2019/388 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2)Davacıdan peşin alınan 44,40 TL istinaf karar harcının, talebi halinde davacıya iadesine,
3)Davacı tarafın yapmış olduğu 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama gideri 32,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5)Kullanılmayan istinaf gider avansının istek halinde ilgilisine iadesine,
KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
B-)1)Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalı borçlunun Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2011/3991 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin; 6.817,74 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
6.817,74 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2)Harçlar kanunu gereğince alınması gerekli 465,51 TL harçtan önceden alınan 283,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 182,36 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir yazılmasına,
3)Davacı tarafından yatırılan 283,15 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4)Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT 13/2 maddesi gereğince 6.814,74 TL nispi ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5)Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT gereğince 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6)Davacı tarafından yapılan 214,50-TL toplam yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan 76,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7)Davalı tarafından yapılan 68,50 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan 44,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8)Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
9)Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 bendi ile aynı Kanun’un 362/1-a. maddesi uyarınca 22.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.