Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2287 E. 2023/307 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2287
KARAR NO : 2023/307

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2019
NUMARASI : 2018/441 Esas – 2019/465 Karar
DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 22.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06.03.2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ve davalı arasındaki ticari ilişki kapsamında davalının müvekkilinden muhtelif tarihlerde yemek ve kahvaltı hizmeti satın aldığını, karşılığında 31.01.2018 tarih ve 20.351,52 TL, 31.03.2018 tarih ve 45.712,08 TL bedelli, 28.02.2018 tarih ve 28.978,56 TL bedelli, 27.04.2018 tarihli ve 13.674,96 TL bedelli faturalar düzenlendiğini, bu bedellerin bir kısmının müvekkiline ödendiğini, fakat bakiye 75.722,48 TL’nin ödenmediğini, bunun üzerine Aliağa İcra Müdürlüğünün 2018/1942 E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra başladıktan sonra takibe konu borcun 14.489,20 TL’lik bölümünü ödeyerek karşı tarafın takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu bildirerek, sözü edilen icra takibine vaki itirazın 61.233,20 TL’lik bölüme yönelik olarak iptali ile devamına ve %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf davaya cevap vermemiştir. Ancak celse sırasında davalı vekili, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, bir kısım yemeklerin bozuk olduğu için müvekkili şirket işçileri tarafından yenmeyip döküldüğünü, icra takip talebinde belirtilen tutar ile müvekkili şirket defterleri kayıtlarında yer alan tutarın uyuşmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
MAHKEMECE: ” …Tüm dosya içeriği ve delillerin, taraflara ait ticari defter kayıtları ve belgelerin ve bilirkişiler raporlarının değerlendirilmesi sonucunda:
Taraflar arasında yemek satımına ilişkin ticari ilişkinin 31/01/2018 tarihinde başladığı ve 27/04/2018 tarihine kadar devam ettiği, bu süreçte davacı-satıcı tarafından davalı şirkete muhtelif tarihlerde düzenlenmiş 4 adet fatura ile toplam 108.717,12 TL tutarında yemek teslimatının gerçekleştirildiği, davalı tarafından davacıya banka aracılığıyla 21/01/2018 tarihinde 18.844,00 TL, 29/03/2018 tarihinde 14.489,28 TL ve 11/05/2018 tarihinde 14.489,28 TL olmak üzere toplam 47.822,56 TL ödemede bulunulduğu, icra takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 60.894,56 TL alacağının bulunduğu, davalının bakiye 60.894,56 TL semen borcunu ödemediği, dolayısıyla dava konusu edilen asıl alacağın 60.894,56 TL’lik bölümü ile ilgili takibe yönelik davalı itirazının haksız ve yersiz olduğu anlaşılmıştır.
Yemeklerin bozuk olduğu hususu savunulmuş ve tanıklarla ispat edilmek istenmiş ise de, sözleşme konusu yemeklerin bozuk olduğu vakasının ancak bilimsel metotlarla ve sahasında uzman bilirkişi raporları ile ispatı mümkün olduğundan, yemeklerin bozuk olduğu ve döküldüğü hususunda tanık dinlenmesi yönündeki davalı talebi hukuki dayanaktan yoksun bulunmuştur.
Davacıya ait ticari defter kayıtlarına göre, davacının davalıdan 60.894,56 TL alacağı gözükmesine rağmen bu durumu bile bile kötü niyetli olarak 61.233,20 TL yi de kapsayacak şekilde daha fazla miktar üzerinden icra takibi yapılmasına ve davanın 61.233,20 TL üzerinden açılmasına göre, kötü niyetli olarak yapılan 338,64 TL lik bölüme ilişkin icra takibi açısından davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında, davacı lehine tespit edilen alacağın likit oluşu da dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir

” gerekçesi ile;
“Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının Aliağa İcra Müdürlüğünün 2018/1942 E.sayılı dosyası ile yapılan takibin dava konusu edilen 61.233,20 TL’lik bölümün 60.894,56 TL’lik kısmına yönelik haksız itirazının İPTALİNE,
Takibin bu miktar (60.894,56 TL) üzerinden ve takip tarihinden itibaren artan ve eksilen oranlarda avans faizi yürütülerek DEVAMINA,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
İİK’nun 67/2 maddesi gereğince, % 20 icra-inkar tazminatı 12.178,91 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
İİK’nun 67/2 maddesi gereğince, % 20 kötüniyet tazminatı 67,72 TL’nin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket adına düzenlenen faturaların usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, müvekkili şirketin faturaları icra takibi ile öğrendiğini, bu sebeple iade faturasının icra takibinden sonra düzenlendiğini, TTK’da mal veya hizmet satın almadığı halde kendisine fatura düzenlenen tacirin faturayı aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında itirazda bulunması gerekecek, bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı hükmünün düzenlendiğini, oysa ki davaya konu olayda faturaların müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, müvekkili şirketinde ise sunulan hizmetin ayıplı olması nedeniyle iade edildiği için fatura tanzim edilmediği kanaati oluştuğunu, dosyaya sunulan faturaların birçoğunun okunması mümkün olmamakla birlikte 27.04.2018 tarihli 13.674,96 TL bedelli faturada ”ELDEN TESLİM ALDIM …” yazılarak imza atıldığını, …’nin her ne kadar müvekkili şirket çalışanı olsa da böyle bir belgeyi imzalamadığını, bu sebeple müvekkil şirket çalışanı …’nin imza ve yazı incelemesi yapılmasını talep ettilerse de bu iddialarının yerel mahkemece değerlendirilmediğini, tanık dinletme taleplerinin reddedildiğini, likit bir borçtan bahsedilebilmesi için ortada önce bir borcun bulunması gerekeceğini, olmayan bir borcun likitliğinin tartışma konusu edilmesinin mantığa aykırı olduğunu, müvekkili şirketin hiç yararlanamadığı bir hizmetin bedeli sebebiyle borcu olmasının düşünülemeyeceğini, dolayısıyla davacı tarafın iddia ve taleplerinin yargılamaya muhtaç olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturadan kaynaklı yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taraf davalıya hizmet verdiğini takip konusu fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini iddia etmektedir.
Davalı taraf ise davacının hizmet verdiğini ancak hizmetin ayıplı verildiğini, davacıya borçlu olmadığını savunmaktadır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; takibe konu faturaların her iki taraf defterinde de kayıtlı olmasına, davalı tarafça da hizmetin verildiğinin kabul edilmiş olmasına, ayıplı hizmet verildiğinin davalı tarafça ispatlanamamasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2019 tarih ve 2018/441 Esas – 2019/465 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 4.159,70 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak alınan 1.040,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.119,70 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22/02/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.