Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2272 E. 2023/541 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2272
KARAR NO : 2023/541
KARAR TARİHİ : 29/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2019
NUMARASI : 2015/1489 Esas 2019/82 Karar

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Bankacılık İşleminden)- Menfi Tespit
BAM KARAR TARİHİ : 29/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/03/2023

Davacı-karşı davalıvekili ile davalılar-karşı davacı … Şirketi ve … vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile davalılardan … Şti arasında Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmeleri imzalandığı, bu sözleşmeler uyarınca davacı banka tarafından davalıya BCH Ticari Kredili Mevduat, Taksitli Ticari Kredi ve Gayrinakdi Çek Kredisi’nin açıldığını ve kullandırıldığını, diğer davalılar … ve … ‘in müşterek ve müteselsil kefil olduklarını, davalı tarafın kullandığı kredilerin geri ödemelerini yapmadığını bu nedenle 26/05/2015 tarihinde hesaplarının kat edildiğini, davalıya borcunu ödemesi hususunda Bornova 1. Noterliği’nin 26/05/2015 tarih 11978-11979 yevmiye numaralı ihtarmalerini keşide ettiğini ancak borcun ödenmediğini, bu nedenle davalılar hakkında İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10834 Esas sayılı dosyasından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapıldığını, açılan dosya üzerinden İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1347 D.iş Esas 2015/1365 D.iş Karar sayılı ihtiyati haciz kararı alındığını ve uygulandığını, ödeme emrinin davalı şirkete tebliğ edilemediğini, kefil olan diğer davalılara 22/07/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, tüm davalılar vekili aracılığı ile takibe, borca, faize ve faiz oranına itiraz ettiğini ve takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalıların takibe itirazlarında haksız olduklarını, takip konusu alacağın likit olduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile, davalı şirket ve davalı … açısından 219.530,00-TL (ana para ve işleyecek faizi), davalı … açısından ticari kredili mevduat borcunun 44.106,00-TL (ana para ve işleyecek faizi) yönünden haksız ve dayanaksız itirazların iptaline ve takibin devamına, borçluların %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … aleyhine davacı banka tarafından gönderilen ihtarnameye karşılık Karşıyaka 5. Noterliği’nden karşılık ihtarname gönderildiğini, davacı banka ile bankanın kredi müşterisi davalı şirket arasında 2004 yılından bu yana kredi ilişkisi olduğunu, ortalama her iki yılda bir genel kredi sözleşmesi ve buna ilave sözleşme limit artırılması belgelerinin davalı şirket tarafından imza altına alındığını, bu sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredi borçlarının davalı şirket tarafından kapatıldığını, davalı …’in en son 2008 yılında kefil olduğu kredinin de davalı şirket tarafından kapatıldığını, sonraki tarihlerde davalı şirkete kullandırılan yeni kredilerin olduğunu ancak …’in bu kredilerde imzasının bulunmadığını, son kredi sözleşmesinin 16/09/2014 tarihli olduğunu ve sözleşmede kredi borçlusu olarak davalı … Şti ile davalı …’in imzasının bulunduğunu, bu nedenle takip konusu borç ile davalı … arasında bir bağlantının bulunmadığını, bu nedenle takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, ayrıca icra dosyasına davalı şirket ve davalı … için yapılan itirazların kısmi itiraz olduğunu, yapılan itirazın sadece faize ve ferilerine yönelik olduğunu, davacı tarafından istenen faiz oranının fahiş olduğunu, davalı … yönünden kefalet hükümlerinin geçersiz olduğunu, kefalet sözleşmesinde mevcut olması gereken eş rızası imzasının olmadığını, bu nedenle kefalet sözleşmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle davacılar hakkında açılan davanın reddine, davacı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesinin istendiği görülmüştür.
Davacı … tarafından davalı … Bankasına yönelik menfi tespit istemi ile 2017/91 esası ile açılan dosya mahkemenin 2017/424 karar sayılı kararı ile İzmir 5. ATM’nin 2015/1489 Esas Sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
MAHKEMECE:
” …Dava dosyasında dava, davalı şirkete davacı banka tarafından kullandırılan krediler nedeni ile ödeme yapılmadığı iddiası ile davalı şirket ve kefil oldukları beyan edilen davalılar aleyhine başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Birleşen dosyada dava, aynı icra takibinde borçlu olarak görünen ve kredi kullandırılan şirketin kefili olmadığı iddiası ile söz konusu borçtan dolayı sorumlu olmadığı beyan edilmek sureti ile icra takip dosyasında borçlu olarak gösterilen davacı tarafından açılan menfi tespit davasıdır.
Davalı şirket ile davacı banka arasında imzalandığı konusunda ihtilaf bulunmayan Genel Kredi Sözleşmeleri mevcut olup, bu sözleşmelerin davalı banka ve davalı … yönünden geçerli olduğu tarafların kabulündedir. Davalı şirket ve … yönünden icra takibine itiraz edilirken bilhassa faiz hesabına itiraz edildiği görülmektedir. Gerek ana davada gerekse birleşen davada uyuşmazlık davalı-birleşen davacı … ‘in icra takibine konu edilen ve dayanak gösterilen sözleşme-sözleşmeler yönünden kefalet sıfatının var olup olmadığı, buna göre sorumluluğunun doğup doğmadığı noktasındadır.
Ana dava dosyasında davalı şirket ve davalı … ‘in itiraz ettiği hususlar yönünden yapılan incelemeye göre; davalılar hakkında başlatılan icra takibinde hesaplanan ana para yönünden bir ihtilaf bulunmadığı, davalı tarafından bir kısım ödemelerin yapıldığı görülmüştür.
Davalı birleşen davacı tarafından imzalanan sözleşmelerde kefalet limitinin 125.000,00-TL olduğu, bu miktarın 80.000,00-TL kısmının 50.000,00-TL artırım yerine 80.000,00-TL yeni toplam limitin yazıldığı, bu hususun maddi hata olduğu ve birleşen davacının kefalet limitinin 90.000,00-TL olduğu, davalı … ‘in kefalet limitinin ise 300.000,00-TL olduğu, davacı-birleşen davalı banka tarafından da kabul edilmiştir.
Davalı-birleşen davacı … ‘in en son imzasının bulunduğu kredi sözleşmesinden sonra kredi borcunun kapatıldığı, 16/09/2014 tarihinde davacı banka ile davalı şirket arasında nakdi kredi sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme bedelinin eski sözleşmelerin toplamı tutarında olduğu ve 55.000,00-TL artırım yapıldığı, bu sözleşmede sadece davalı …’in kefaletinin bulunduğu, davacı bankanın bu sözleşmedeki artırıma sadece … ‘in kefaletini aldığı, böylece bu sözleşmeyi 05/12/2014 tarihinde ve arttırılan kredi limiti olan 55.000,00-TL kadar düzenleyip sözleşmeler ile bağlantı kurabilmesi mümkün iken tamamen yeni bir sözleşme düzenlediği, son düzenlenen sözleşmede önceki sözleşmelerin devamı niteliğinde olduğuna dair sözleşme maddesinin boş bırakıldığı, önceki sözleşmeler ile bağlantı kurulmadığı görülmüştür.
Takibe konu alacakların hangi dönemden kaynaklandığı yönünde bilirkişiler tarafından yapılan incelemede, bu alacakların yeni sözleşme sonrasında doğduğu, eskiden beri açık olan Kredili Mevduat Hesaplarının da bu tarihlerden sonra sıfırlandığı, ayrıca limit tahsisine ilişkin son sözleşmeler döneminde ki yazışmalarda davalı-birleşen davacı … ‘in şirket ortaklığından ayrılacağı gerekçesi ile kefalet vermeyeceğinin sadece … ‘in kefaletinin alınacağının öngörüldüğü, buna göre; 16/09/2014 tarihli 245.000,00-TL bedelli yeni sözleşme uyarınca davalı şirket ile kredi ilişkisinin yeniden oluşturulduğu, davalı … ‘in ise bu sözleşmeye yeniden kefil olduğu tespit edilmiştir.
Buna göre, birleşen davacı … yönünden sonradan imzalanan sözleşme uyarınca sorumluluğun bulunmadığı, kefil sıfatının doğmadığı, kullandırılan kredi tarihleri dikkate alındığında davalı-birleşen davacı yönünden başlatılan icra takibinin yerinde olmadığı, davalı-birleşen davacının takibe itirazında haklı olduğu, davacı banka tarafından bu davalı yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davalı şirket ve … Tarafından itiraz edilen faiz oranları yönünden yapılan incelemeye göre; davacı banka tarafından yapılan hesaplamanın bilirkişiler tarafından incelendiği, yapılan incelemenin ve hesaplamanın dosyadaki veri ve kayıtlara uygun olduğu, rapora itibar edilebilir nitelikte olduğu görülmüştür. Buna göre; davalı şirket ve … ‘in çek tazminat bedeli olarak toplam 11.629,17-TL, 2 Adet KMH bedeli olarak toplam 46.189,83-TL, 113295 no’lu kredi alacağı olarak toplam 18.874,48-TL, Borçlu Cari Hesap alacağı olarak 164.155,30-TL alacaktan sorumlu oldukları, bu bedel kadar itirazlarında haksız oldukları, davacı banka tarafından işletilen faiz oranının sözleşmeye, banka uygulamalarına ve kanuna uygun olduğu, temerrüt faizinin taraflar arasında imzalanan sözleşme ile tespit edildiği, ticari kredili mevduat hesabı alacağına yıllık %30,24 oranında, diğer kredilere ise yıllık %54 oranında temerrüt faizinin yıllık %5 gider faizinin uygulanması gerektiği, yapılan hesaplamanın bu orana göre yapıldığı, bu haliyle ana dosyada bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda gösterilen bedeller yönünden takibin devamına karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
İnkar tazminatı istemi yönünden ise dava konusu edilen alacağın sözleşmeye bağlı hesaplanabilir nitelikte olduğu ve likit olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle davalılar şirket ve … yönünden inkar tazminatı isteminin kabulüne, davalı-birleşen davacı … yönünden ise istemin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Birleşen dosyada kötü niyet tazminatı istenmiş ise de, davalı bankanın davacının doğrudan zarara uğraması kasti ile hareket ettiğini gösterir somut delil tespit edilemediği … ” gerekçesi ile,
1-Mahkememizin 2015/1489 Esas sayılı dava dosyasında davanın KISMEN KABULÜNE,
İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10834 Esas sayılı takip dosyasında davalı … yönünden itirazı haklı görülmekle, itirazın iptali isteminin reddine,
Diğer davalılar … Şti. ve … yönünden davanın KISMEN KABULÜNE,
İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10834 Esas sayılı takip dosyasında çek tazminat bedeli kalemi altında talep edilen alacağın 10.800,00-TL asıl alacak, 789,69-TL işlemiş faiz, 38,48-TL BSMV olmak üzere toplam 11.629,17-TL alacak üzerinden,
2 adet KMH bedeli altında talep edilen alacağın 44.081,95-TL asıl alacak, 2.007,50-TL işlemiş faiz, 100,38-TL BSMV olmak üzere toplam 46.189,83-TL alacak üzerinden,
113295 no’lu kredi alacağı altında istenen alacağın 17.507,87-TL asıl alacak, 1.301,53-TL işlemiş faiz, 65,08-TL BSMV olmak üzere toplam 18.874,48-TL alacak üzerinden,
Borç cari hesabı alacağı altında istenen alacağın 152.248,46-TL asıl alacak, 11.339,85-TL işlemiş faiz, 566,99-TL BSMV olmak üzere toplam 164,155,30-TL alacak üzerinden, tüm bu alacakların toplamı dikkate alınarak takibin 240.848,78-TL alacak üzerinden davalılar … Şti. ve … yönünden devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
İcra İnkar tazminat isteminin davalı … yönünden reddine,
Davalılar … Şti. ve davalı … yönünden icra inkar tazminatı isteminin kısmen kabulüne,
Kabul edilen faiz üzerinden hesaplanacak %20 oranında inkar tazminatının Davalılar … Şti. ve davalı … ‘den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 24/09/2018 tarihli raporda tamamen yoruma dayalı hiç bir somut ve hukuki inceleme yapılmaksızın gerek kanuna gerekse sözleşme hükümlerine aykırı olarak bilirkişi raporu düzenlendiğini ve bu bilirkişi raporuna istinaden hüküm tesis edildiğini, müvekkili banka tarafından imzalanan 16.09.2014 tarihli sözleşme ile tüm borç ilişkisinin tecdit edilmediğini, müvekkili banka ile imzalanan genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmelerine dayalı olarak davalının (karşı davacının) yükümlülüğünün devam ettiğini, kredi hesaplarının kapatılmadığını, kredi limitleri doğrultusunda kredi kullanılmaya devam edildiğini, sözleşmenin devamı süresinde kredilerin sıfırlanmasının sözleşmenin ilişkisini sona erdirmediğini, itiraz ile icra takibini durdurmuş olan borçlunun, alacaklının itirazın iptali davası açmasından sonra menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığını, çünkü borçlunun, itirazın iptali davasına karşı vereceği cevap lahiyasında, borçlu olmadığı savunmasını ileri sürebileceğini, açılmış ve görülmekte olan bir davada savunma olarak ileri sürülebilecek hususlar için ayrı bir tespit davası açmakta borçlunun hukuki yararı bulunmadığını, bu nedenle söz konusu davanın öncelikle hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden inceleme yapılmasına; yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmesini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalılar-karşı davacılar … Şirketi ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme’nin verdiği kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğun, faiz oranı ve fer’ilerine ilişkin itirazlarının kısmi kabul edildiğini, davaya cevap ve beyan dilekçelerinde de ayrıntılı ile belirtildiği gibi faiz oranı borçlular …ve … yönünden fahiş olduğunu, yerel mahkeme’nin her bir alacak kalemi için belirtmiş olduğu faiz oranı yönünden hukuka aykırılık mevcut olduğunu, … ve … yönünden davanın kısmen kabulüne yer verilmiş olup bu yönde davalılar vekili olarak ( …- …) vekalet ücretinin yerel mahkemece takdir edilmediğini, … ve … yönünden verilen icra inkar tazminatının hukuka aykırı olduğunu, borçlular dosyanın asıl alacağına itiraz etmemiş olup sadece fer’ilere itiraz ettiklerini ve bu itiraz da kısmi olarak kabul gördüğünü, bu yönden icra inkar tazminatı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, … ve … Şti yönünden faiz onları ve icra inkar tazminatının düzeltilerek yeniden karar verilmesine, ayrıca … ve … yönünden kısmen kabulüne karar verilen dava yönünden davalılar vekili olarak ( …- …) tarafımıza vekalet ücreti hükmedilmesine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, asıl dosyada kredi sözleşmelerine dayalı davalı şirket ve kefil oldukları beyan edilen davalılar aleyhindeki icra takibine yapılan itirazın iptali istemine, birleşen dosyada menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı banka vekili asıl ve birleşen davaya ilişkin kurulan hükümlere yönelik istinaf başvurusunda bulunmuş; asıl davanın tamamen kabulüne, birleşen dosyanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … Şti ve …’in vekili ise, faiz oranları ve icra inkar tazminatı yönünden hükmün düzeltilmesi, asıl dava nedeniyle lehlerine vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini öne sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10834 Esas sayılı dosyasının incelemesinde alacaklının asıl dosya davacısı banka olduğu, borçluların davalılar … Şti., … ve … olduğu, çek tazminat bedeli kalemi altında talep edilen alacağın 10.800,00-TL asıl alacak, 894,60-TL işlemiş faiz, 44,73-TL BSMV olmak üzere toplam 11.739,33TL alacak üzerinden,
KMH bedeli altında talep edilen alacağın 44.106,65-TL asıl alacak, 2.071,52-TL işlemiş faiz, 100,58-TL BSMV olmak üzere toplam 46.281,75-TL alacak üzerinden,
113295 no’lu kredi alacağı altında istenen alacağın 17.507,87-TL asıl alacak, 1.469,68TL işlemiş faiz, 73,48-TL BSMV olmak üzere toplam 19.051,03-TL alacak üzerinden,
Borç cari hesabı alacağı altında istenen alacağın 153.410,61-TL asıl alacak, 12.857,64-TL işlemiş faiz, 644,88-TL BSMV olmak üzere toplam 166,911,13TL alacak üzerinden olmak üzere
243.983,24-TL nakdi alacak üzerinden davalılardan … Şti. ve …’in borcun tamamından, davalı …’in 95.000,00-TL ile sorumlu olmak üzere genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, davalılar … Şti., … tarafından “borcun faiz oranına ve ferilerine” kısmi itiraz edildiği, davalı … tarafından borca, faiz oranına ve ferilerine itiraz edildiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1347 D.iş Esas 2015/1365 D.iş Karar sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı verildiği ve uygulandığı görülmüştür.
Bilindiği üzere HMK’nın 26. maddesinin 1. fıkrasında: “hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Ondan fazlasına ya da başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talepten daha azına karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile davalı şirket ve davalı … yönünden 219.530,00-TL (ana para ve işleyecek faizi), davalı … yönünden ticari kredili mevduat borcunun 44.106,00-TL (ana para ve işleyecek faizi) yönünden itirazların iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece talebi aşacak şekilde tüm alacakların toplamı dikkate alınarak takibin 240.848,78-TL alacak üzerinden davalılar … Şti. ve … yönünden devamına karar verilmiş olması doğru değildir.
Hükme esas alınan 24/09/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunun 4.sayfasınının 4. bendinde “Davacı banka tarafından 05/12/2014 tarihinde toplam limitin 300.00 TL’ ye çıkarılmasında düzenlenen kredi tahsis mektubu incelendiğinde, 150.000 TL’lik yeni BCH limitinin tahsis edildiğinin diğer ortak …’ in ortaklıktan ayrılacak olması dolayısıyla kefalet vermediğinin, krediye … kefaletinin alınacağının yazılı olduğu “belirtilmiş olup, davacı tarafından da bu hususa itiraz edilmiştir. Belirtilen ” kredi tahsis mektubu” dosya içerisinde bulunamamıştır. Taraflardan sorularak bu şekilde bir belgenin bulunup bulunmadığı tespit edilip, icra takibinden sonra yapılan ödemelerin hangi borca ilişkin olduğu ve dava değeri konusunda davacı vekiline açıklama imkanı sağlandıktan sonra, davalılar … Ltd ve …’in icra dosyasında asıl alacağa itirazlarının olmadığı da gözetilip bilirkişi heyetinden ek rapor alınanak karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
İlk derece mahkemesinin kabulüne göre de ; Davalılar … Ltd ve …’in icra takibindeki itirazlarının asıl alacağa ilişkin olmayıp itirazın faiz ve ferilerine ilişkin toplam 18.158,11 TL tutarında olduğu, icra takibinden sonra kısmi ödeme yapıldığı, davalı … hakkındaki takibin 95.000 TL, davanın ise 44.106,00 TL üzerinden açıldığı bu durumda davacıya dava değeri açıklatılarak harcın belirlenmesi ve vekalet ücretlerinin buna göre tespit edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
Asıl dava dosyasında vekil ile temsil olunan davalılar … Ltd ve … hakkında kısmen red edilen bölüm üzerinden vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmamıştır.
Sonuç olarak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek derecede önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle, asıl dosya davacı-birleşen dosya davalı vekilinin ve davalılar… Şirketi ve … vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 355 ve 353/(1)-a-4 ve 6. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesince verilen kararın sair itirazlar incelenmesizin kaldırılmasına ve dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı-karşı davalı vekili ile davalılar-karşı davacılar … Şirketi ve …vekilinin istinaf kanun yolu başvurularının KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/01/2019 tarih ve2015/1489 Esas 2019/82 Karar sayılı hükmünün, 6100 sayılı HMK’nın 355, 353/(1).a-4 ve 6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusuna konu kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harçların başvuru sahibi taraflara iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davacı-karşı davalı ile davalılar-karşı davacılar … Şirketi ve … tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 29/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.