Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2269 E. 2023/647 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2269
KARAR NO : 2023/647

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2019
NUMARASI : 2015/987 Esas 2019/431 Karar
DAVA : MENFİ TESPİT
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2023

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/987 Esas ve 2019/431 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…dava dilekçesinde, İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün 2013/2977 esas sayılı dosyası üzerinde yapılan takipten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitini, davadan önce yapılan veya bundan sonra yapılmak zorunda kalınacak ödemelerin faiziyle birlikte davalıdan istirdadını, haksız ve kötü niyetli davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, dava süresince tedbir kararı verilerek icra takibinin durdurulmasına yahut icranın geri bırakılmasına ve davacının … plakalı aracı üzerine konulan haciz ve yakalama kararının kaldırılmasını, davacının davalıya karşı böyle bir borcunun olmadığını, takibe konulan senetlerin sahte olduğunu, senetlerdeki yazıların ve imzaların davacıya ait olmadığını, davalı tarafın evrakta sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediği gerekçesi ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını, senetlerin tamamının sahte tanzim edilmiş olduğunu, üzerindeki imzaların davacıya ait olmadığını, alacaklı görünen davalı şirketi tarafından başlatılan icranın kesinleştiğini ve davacıya ait araç üzerinde yakalama kararı olduğunu, bu nedenle davacının cebri icra tehdidi altında bulunduğunu, bu nedenle davacının davalı tarafa bu güne kadar ödediği ve ödemek zorunda kalacağı meblağların faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesinin istendiğini, davalının %20’den aşağı olmamak üzere davalı tarafa kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Dava dilekçesi davalı şirkete tebliğ edilmiş, davalı şirket vekili tarafından mahkememize sunulan 21/09/2015 tarihli dilekçesinde; davaya ve icra takibine konu senette görüleceği üzere ciranta olan … …’ın yapmış olduğu ticari alış veriş sonrasında icra takibine konu 3 adet müşteri senedini davalı firmaya verdiğini, senetler hakkında icra takibi öncesi protesto çekildiğini, vadesi gelen ve ödenmeyen senetler hakkında İzmir 11.İcra Müdürlüğü’nün 2013/2977 esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, daha sonrasında davacı tarafa hacze gidildiğinde davacı taraf ikametgahı ve iş yeri İzmir’de olan diğer borçlu … isimli şahsın haciz mahalline geldiğini, davacı yanın borcun tamamının …’ın ödeyeceğini gerekirse taahhüt vereceğini iletmesi üzerine davacı tarafından getirilen diğer borçlunun taahhüt vermesi teklifini kabul ettiklerini ve taahhüt alınarak hacze son verildiğini, her ay 1.000,00 TL olarak borcu ödeyeceğini ve 7 ayda borcun bitirileceğine dair haciz tutanağının da düzenlendiğini, ancak … tarafından verilen taahhüdün yerine getirilmediğini, borcun ödenmediğini, açıklanan nedenlerle; haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin istendiği görülmüştür.
Davaya konu borçlu olunmadığı iddia edilen senetlerin dayanak olduğu, İzmir 11. İcra Müdürlüğnünün 2013/2977 Esas sayılı takip dosyası celb edilerek dosyamız içine alınmış yapılan incelemede 16/04/2012 tarihli düzenleme tarihli her biri 1.500,00 TL bedelli, 30/09/2012, 30/10/2012,30/11/2012 ödeme tarihli borçlusu … olan alacaklısı … olan 3 adet bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibinin kesinleştiği, 13/09/2013 tarihinde haciz işleminin yapıldığı, dava dışı …’ın haciz mahaline gelerek taahütte bulunduğu, haciz tutanağını bu şekilde imzaladığı takibin hali hazırda devam ettiği görülmüştür.
İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/619 Esas sayılı dava dosyası celb edilerek dosyamız içine alınmış, yapılan incelemede şikayetçilerin …, …, ve … olduğu, şüphelinin … olduğu, soruşturma dosyasından düzenlenen iddianame ile açılan dava olduğu, isnad edilen suçun evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık olduğu, … tarafından icra takibine konu edilen senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığının iddia edildiği, yargılamanın devam ettiği, mahkeme nezdinde alınan ifadelerde müşteki …’ın ifadesinde senetlerden haberdar olmadığını, birlikte çalıştıkları dönemlerde … ya olan borçlarına karşılık kullanması için senetler bıraktığını, iddianameye konu 3 adet senedin kendisinin bıraktığı senetler olmadığını beyan ettiği görülmüştür.
Dava konusu senetler yönünden senetler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması konusunda Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde yapılan inceleme ile 29/02/2016 tarihli raporda senetlerdeki borçlu ve ciranta imzalarının dosyamız davacısı … ürünü olmadığı, kanaatinin bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında icra takibine konu borcun davacıya ait aracın haczedilmesi üzerine ödendiği beyan edilmiştir.
Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; Davacı aleyhine İzmir 11. İcra Müdürlüğünün 2013/2977 Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığı, icra takibine dayanak 3 adet senetteki imzaların davacıya ait olmadığının iddia edildiği, 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/619 Esas sayılı dosyasına dayanak soruşturma sürecinde imzaların davacıya ait olmadığının bilirkişi raporu ile tespit edildiği, bunun yanında İcra takibinin kesinleşmesinden sonra yapılan haciz sırasında dava dışı …’ın takibe konu borcu ödeyeceği yönünde taahütte bulunduğu ve borcu üstlendiği, davalı şirket ile davacı arasında borç ilişkisinin doğumuna dayanak senetlerdeki imzaların davacıya ait olmaması ve takip dosyasında dava dışı ve takip borçlusu 3. Kişi tarafından borcun üstlenildiği hususları dikkate alınarak davacının davalı şirkete borçlu olduğunu gösterir dayanak delilin tespit edilemediği, bu hali ile davacının davalıya borçlu olmadığına ilişkin iddiasını içerir davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, bunun yanında davalının kasıtlı olarak zarar verme amacı ile işlem yaptığını gösterir delil elde edilemediğinden kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği…” gerekçesi ile, Davanın KABULÜNE, İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün 2013/2977 Esas sayılı dosyasında, davacı …’in borçlu olmadığının tespitine, Davalı şirketin davacı aleyhine açtığı takipte unsurlar tespit edilemediğinden kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borçlu /davacı hakkında İzmir 11.icra Müdürlüğü’nün 2013/2977 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, hacze gidildiğinde davacının diğer borçlu … ile haciz mahalline geldiğini ve davacının ”borcun tamamını …’ın ödeyeceğini gerekirse onun taahhüt vereceğini” iletmesi davacı tarafından getirilen diğer borçlunun taahhüt verme teklifini kabul ederek ve taahhüt alınarak hacize son verildiğini ancak taahhüt veren diğer borçlu … tarafından taksitlerin ödenmediğini, taahhüt veren diğer borçlu hakkında 6. İcra Ceza Mahkemesi’nin 2013/1095 Esas sayılı dosyası ile 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verildiğini, davacının borcun varlığını her seferinde kabul ederek …’a mutlaka ödettireceğini ifade etmesine rağmen davacı ile … arasında sonradan oluşan husumetin alacaklı taraf olarak müvekkili şirkete karşı kullanılmasının iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, icra takibine dayanak bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle takibe dayanak bonolardaki keşideci imzasının davacının eli ürünü olmadığı yönünde ceza yargılaması sırasında aldırılan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, yargılamada eksiklik bulunmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/04/2019 tarih ve 2015/987 Esas 2019/431 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 341,95.TL nispi ilam harcından peşin olarak alınan 85,50.TL harcın mahsubu ile bakiye 256,45.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 06/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.