Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2268 E. 2021/1472 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2268
KARAR NO : 2021/1472

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2019
NUMARASI : 2016/1297 Esas 2019/533 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/10/2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2019 tarih, 2016/1297 Esas 2019/533 Karar sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; müvekkilinin dava dışı …’ın öz oğlu ve …’ın 03.10.2011 tarihinde vefat etmesiyle yasal mirasçısı olduğunu, müvekkilin babası …’ın en büyük hissedarı olduğu …. hakkında 22.09.2008 tanzim ve 03.11.2008 vade tarihli 700.000,00 TL bedelli bonodan dolayı İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2008/6281 Esas sayılı icra dosyası üzerinden takip başladığını, müvekkilin icra takibini babasının vefatı sonrasında öğrendiğini, bu takibe konu bonoda borçlu sıfatında bulunan …’ın hukuki ehliyetinin bulunmadığını, bu nedenle senedin geçersiz olduğunu, …’ın Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim dalı Klinik Nöro Psikoloji birimi tarafından 07.03.2007 tarihinde 3297 numaralı raporunda demans tanısı konulduğunu, 09.10.2008 tarihli 3951 numaralı başka bir hastaneden verilen raporda da zaman oryantasyonunun bozuk olduğunu, Yeşilyurt Devlet Hastanesi tarafından verilen 11.03.2009 tarihindeki raporda da vasi tayini gerektiğinin bildirildiği, …’ın 07.03.2007 tarihinden önce demans hastalığının bulunduğu, bononun düzenleme tarihi itibariyle ehliyetsiz olduğunu, İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1916 Esas sayılı dosyasıyla kendisine vasi atandığını, TTK m.670’de yer aldığı üzere senedin düzenleme tarihi itibariyle fiil ehliyetine sahip olmadığını, davalının iyi niyetli olmadığını, kötü niyetli olarak senedi takibe koyduğunu, davalının borçlu …’ın damadı olduğunu, İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2008/6281 Esas sayılı icra dosyası üzerinden ihtiyati tedbir konulmasını istediklerini, davalı …’ın bu takip nedeniyle …’ın taşınmazlarına haciz koyduğundan, taşınmazların satış bedeli üzerine tedbir konulmasını istediklerini belirterek dava konusu senetten borçlu olmadığının tespitini,
CEVAP: Davalı vekili savunmalarında özetle; davanın reddinin gerektiğini, davacının 2 kardeşinin daha bulunduğunu (…. ve ….) bu şahısların onayının alınması gerektiğini, davacının babası olan takip ve dava konusu senedin düzenlendiği tarihte fiil ehliyetine sahip olmadığına ilişkin rapora dayandığını, 22.09.2008 tarihli tanzim senede karşılık 8 yıl sonra dava açıldığını, davacının kötü niyetli olduğunu, icra dosyasında borçtan hissesine düşen miktarı kabul ettiğini, daha sonra dava açtığını, Seferhisar Asliye Ceza Mahkemesinde görülen karşılıksız çek davasında …’ın 15.11.2008 tarihinde cezai sorumluluğunun olmadığının belirtildiğini, dava konusu senedin ise 22.09.2008 tarihinde düzenlendiğini, 22.09.2008 tarihli protokolde borçlu …’ın birikmiş borçları nedeniyle senedi düzenlediğini, bu belgenin İİK m.38’e göre ilam niteliğini taşıdığını, dava ve takip konusu senedin …’ın gerçek borcu olduğunu belirterek davanın aktif dava ehliyeti bulunmadığından ve esastan reddine,karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
Borçlu davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin, borçlunun fiil ehliyetine sahip olmadığını bildiğini ispatlanamadığı, taraflar arasında davalının dosyaya sunmuş olduğu 22.09.2008 tarihli protokol ile muris …’ın İzmir …. İlçesi …. Mahallesinde bulunan …. ada …. parseldeki taşınmazın İzmir 9. Asliye hukuk Mahkemesinin 2002/910 Esas sayılı dosyasındaki davaya ilişkin olarak protokolün 6. maddesinin d. bendine … tarafından ödenmesi muhtemel borç için 700.000,00 TL’lik bono düzenlenmesinin kararlaştırıldığı ve “e” bendinde de dava konusu bononun düzenlendiği, …’ın bu tarih itibariyle … tarafından bono düzenleme ehliyetine, yani fiil ehliyetine sahip olmadığının belirlenemediği anlaşılmış olmakla kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili 24.07.2019 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;Takip ve dava konusu senet 22.09.2008 tanzim tarihli olmasına ve davacının bu borçtan ve senetten haberdar olmasına rağmen davacı 8 yıl sonra bu davayı kötüniyetle açtığını,bir insanın, mirasbırakanın ve babasının düzenlediği bir senet hakkında yıllar sonra babasının ehliyetsizliğini ileri sürerek senedin ve icra takibinin iptalini istemesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,
Dosyaya sunmuş oldukları delillerin hiçbirinin yerel mahkemece değerlendirilmemiş olup, göz ardı edildiğini,davacının 14.01.2013 tarihli dilekçesinde İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2008/6281 sayılı dosyasındaki borçtan hissesine düşen miktarı kabul ettiğini, bu borca bir itirazı olmadığını açıkça kabul etmiş olduğu yazılı bir beyanı ve bu senedin düzenlendiği tarihte borçlu-keşideci … ve avukatı ….’ın da katılımıyla 22.09.2008 tarihli “PROTOKOL” düzenlenmiş olup bu protokolde borçlu-keşideci … (ve ….Ltd.Şti.) senet lehtarı …’a olan bugüne kadarki birikmiş borçları nedeniyle takip ve dava konusu 700.000 TL’lik senedi düzenlediklerini, düzenlenen bu senedin 22.09.2008 tanzim ve 03.11.2008 vade tarihli senet olduğunu kabul ve ikrar ettikleri bir sözleşme mevcuttur. Davacı tarafından dosyamıza sunulan ve yerel mahkemece celp edilen dosyalarda ise böyle bir durum mevcut olmadığını,davacı tarafından sunulan ve yerel mahkemece celp edilen dosyaların işbu dava ile bir ilgisi bulunmamakta olup işbu dosyaların buna rağmen kararın gerekçesine dayanak olarak da kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu,tüm belirttikleri sebeplerle, hukuka, usule ve yasaya aykırılık teşkil eden yerel mahkeme kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevaplarında özetle; davalı vekilinin, hukuka aykırı ve mesnetsiz istinaf talebinin reddine,karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fiil ehliyeti bulunmayan muris tarafından düzenlenen bonoya dayalı açılan menfi tespite ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının murisi olan …’ın düzenlediği ve İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2008/6281 Esas sayılı dosyasında takibe konu yapılan 22.09.2008 tarihli tanzim 03.11.2008 vade tarihli 700.000,00 TL’lik senedin düzenlenmesi tarihinde fiil ehliyetine sahip olup olmadığı, dolayısıyla dava ve takip konusu senetten dolayı davacının davalıya borçlu bulunup bulunmadığı konusunda toplanmaktadır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda re’sen gözetilerek yapılmıştır.
4721 sayılı TMK’nın 640. maddesine göre, mirasçılar arasında iştirak halinde mülkiyet hükümleri geçerli olup, mirasçılar tereke üzerinde ancak oybirliği ile tasarruf edebileceklerinden, TMK’nın 640/3 madde ve fıkrası uyarınca terekeye temsilci tayin edilmiş olup, tereke temsilcisinin davaya muvaffakat ettiği ve duruşmalara katıldığı görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden alınan 22.02.2019 tarihli, 1023 sayılı raporda; muris …’ ın dava konusu olan 22.09.2019 tanzim tarihli, 03.11.2008 tarihli vade 700.000 TL bedelli senedin düzenlenmesi sırasında fiil ehliyetine sahip olup olmadığı konusunda yapılan incelemede; muris …’ın İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 30.03.2009 tarih, 2008/1916 E. 2009/559 karar sayılı karar ile ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilimi dalında alınan raporlar gözetilerek kendisine vasi tayin edildiği, ayrıca diğer hastane kayıtları (Manisa Ruh Ve Sinir Hastanesi kayıtları) ve murisin kullandığı ilaçlarında değerlendirilerek 22.09.2008 tarihinde hukuki ehliyetine haiz olmadığının bildirildiği görülmüştür.
Mahkemece, sözleşme yapma ehliyeti olmayan davacı murisinin düzenlemiş olduğu 22.09.2008 tanzim tarihli, 03.11.2008 vadeli, 700.000,00 TL’lik bononun hukuki sonuç doğurması mümkün değildir. Yani murisin tasarrufi işlem yapma ehliyeti bulunmadığı tespit edildiğinden İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2008/6281 Esas sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespit edilmesi gerektiği belirlenmiştir.
Somut olayda, davacı tam ehliyetsiz olup, ayırt etme gücü olmayan ergin kişi durumundadır. Bu durumda; tam fiil ehliyetini gerektiren işlemleri yapamayacaktır. Akitler, tasarruf işlemleri ve tek taraflı hukuki işlemler yapamayacaktır.
Ancak bu kuralın istisnaları vardır. Bunlardan biri TMK. 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması ilkesidir. Buna göre “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. TMK. 2.maddesi çerçevesinde 15.maddenin değerlendirilmesine geçmeden önce aynı yasanın 1/1.maddesi uyarınca anılan hükmün getirilmesindeki asıl gayenin ne olduğunun açıklanmasında fayda görülmektedir. Kanun tam ehliyetsizlerin yaptıkları hukuki işlemleri batıl sayarken bu gibi kimseleri korumak, kendi menfaatlerine aykırı işlemleri yapmak, üçüncü kişilerce sömürülmelerine engel olmak amacını gütmüştür. Bu tehlikenin ortadan kalktığı, normal zekalı bir insanla eşdeğer tarzda hareket ettiği durumlarda, hukuki muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürerek hakkın kötüye kullanılması olacaktır ki, kanun bunu himaye etmez. 09.03.1955 gün 22/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği gibi; mümeyyiz olmayan kimse temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek, yani normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek idi ise, ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürememelidir.
Tam ehliyetsizlere ilişkin TMK. 15.maddesi hükmüne getirilen ikinci sınırlama BK.nun 54.maddesi hükmüdür. Belirtilen yasa hükmüne göre “Hakkaniyet iktiza ediyorsa hakim, temyiz kudretini haiz olmayan kimseyi ika ettiği zararın tamamen yahut kısmen tazminine mahkum eder.” BK.nun 98/2.maddesi yollamasıyla akte aykırılık hallerinde de uygulaması mümkün olan BK.nun 54/1 maddesi uyarınca hakkaniyet elverdiği takdirde tam ehliyetsiz olan kişi, diğer tarafın batıl hukuki işleminin hüküm ifade ettiğine güveni nedeni ile doğan zarardan sorumludur.
Öte yandan TMK.452/2.maddesinde; “vesayet altındaki kişinin fiil ehliyetini haiz olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olacağı” öngörülmüştür. Buna göre kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağının kabulü gerekir.
Bütün bu açıklamalar yanında TBK.nun 77/82. maddelerinde düzenlenen sebepsiz iktisap hükümlerine göre hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı kuşkusuzdur. Zira sebepsiz zenginleşme hükümleri gözetildiğinde, zenginleşenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmak sonuca etkili değildir. (Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 18.06.2020 tarih 2020/383 Esas- 2020/4928 Karar)
Somut olayda, davacılar murisi sözleşmenin imzalandığı tarihte fiil ehliyetine sahip değildir. Senedin düzenlendiği tarihte borçlu-keşideci … ve avukatı ….’ın da katılımıyla 22.09.2008 tarihli “PROTOKOL” düzenlenmiş olup bu protokolde borçlu-keşideci … (ve …Ltd.Şti.) senet lehtarı …’a olan birikmiş borçları nedeniyle takip ve dava konusu 700.000 TL’lik senedin düzenlediği savunulmaktadır.
Bu durumda mahkemece yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak tüm deliller toplanıp, davacı …’ın icra dosyasına sunmuş olduğu 14/10/2010 tarihli kabul beyanı da değerlendirilerek; uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2- İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/05/2019 tarih, 2016/1297 Esas 2019/533 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, davalı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte görevli mahkemece değerlendirilmesine,
6-Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 21/10/2021