Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2122 E. 2023/519 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2122
KARAR NO : 2023/519
KARAR TARİHİ : 22/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2019
NUMARASI : 2017/1089 Esas 2019/465 Karar

DAVA-KARŞI DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)-Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 22/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/03/2023

Davalı-karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında hizmet alımı – satımı şeklinde karşılıklı bir ticari ilişkinin bulunduğunu, Bu ilişki çerçevesinde müvekkili şirketin davalı firmaya 15.05.2017 tarih ve 800133 no.lu 2.204,00 TL bedelli faturanın bakiyesi 66,18 TL; 15.05.2017 tarih ve 800132 no.lu 5.561,34 TL bedelli fatura; 20.06.2017 tarih ve 800236 no.lu 84,96 TL bedelli fatura; 11.07.2017 tarih ve 800276 no.lu 1.246,08 TL bedelli fatura; 11.07.2017 tarih ve 800275 no.lu 2.124,00 TL bedelli fatura karşılığı hizmet verdiğini, ancak davalı/ borçlu tarafından bu faturalara ait ödemelerin yapılmadığını, Söz konusu hesap ilişkisinden doğan toplam 9.213,82 TL nin davalı tarafından müvekkili şirkete süresi içerisinde ödenmemesi sebebiyle davalı aleyhine İzmir 1. İcra Müdürlüğünün 2017/ 11376 E. Sayılı dosyasıyla cari hesap alacağı konulu ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı firmanın, başlatılan ilamsız icra takibine herhangi bir tahsilat makbuzu, banka dekontu ve sair belge ileri sürmeksizin, sadece matbu bir itiraz dilekçesiyle mesnetsiz bir şekilde haksiz yere itiraz ettiğini, davalı firma tarafından yapılan bu haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itirazın iptal edilmesi gerektiğini, davalı / borçlunun itiraz dilekçesinde her ne kadar “ karşı tarafa borcumuz yoktur “ ifadesiyle müvekkili şirkete herhangi bir borcu olmadığını belirtmiş ise de, yapmış olduğu itiraza ek olarak borcun ödendiğine dair hiçbir tahsilat makbuzu, banka dekontu ve sair yazılı belge ibraz etmediğini, Bu sebeple de davalı/ borçlunun yapmış olduğu itirazın kötü niyetle sadece takibi durdurmak için yapıldığının açık bir göstergesi olduğunu, belirterek; takdir edilecek teminat mukabili olarak yargılama sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasını, davalının davaya konu icra takibine yapmış olduğu haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli borca itirazının iptali ile takibin devamına, davalının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itirazı sebebiyle takip konusu alacağın % 20’ sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, İtalya’ ya ihraç edeceği tekstil ürünleri üzerine flok baskı yapılması konusunda davacı ile anlaştığını, Söz konusu ürünlerin kumaş, dikim ve diğer maliyetlerinin tamamının müvekkili şirket tarafından karşılandığını, ürünlerin baskı sonrası doğrudan ihraç edileceğini, müvekkilinin anılan ürünleri üç adet 09.05.2017 tarihli sevk irsaliyesi ve bir adet 15.06.2017 tarihli sevk irsaliyesi ile birlikte davacı yetkilisine teslim ettiğini, bu tür işlerdeki ticari teamüle göre ilk önce numune bir baskı yapıldığını, müvekkilinin söz konusu numuneyi yıkayarak test ettikten sonra baskıya devam edip edilmeyeceğine karar verdiğini, müvekkilinin de 11.05.2017 tarihinde davacı tarafından gönderilen numune baskılı ürünü “ 30 derece hassas dolguluk yapılarak baskı sonrası 24 saat sonra yıkama” metodu ile test ettiğini, Yıkama sonrası sonuç resimleri ile birlikte sonuç olarak “Baskı yıkama sonrası okey. Üretime devam edilebilir “ kararı verildiğini, 11.05.2017 tarihli … Kontrol Formunun ekte sunulduğunu, davacı tarafından baskı işlemi başladıktan sonra müvekkiline gönderilen ürünlerin ilk olarak, 22.05.2017 tarihinde “ fikse ( düzeltme ) yapılmak üzere “ 1.080 ürün sevk irsaliyesi ile davacıya geri gönderildiğini, müvekkilinin ürünleri 26.05.2017 tarihinde yine “ 30 derece hassas tersten dolguluk yapılarak baskı sonrası 24 saat yıkama “ metodu ile test ettiğini, “ okey değil, İkinci fikse yapılmasına rağmen yıkama sonrası baskıda ciddi bozulmalar görülüyor. Yeniden işlem yapılması gerekiyor” sonucuna varıldığını, bu konuda 26.05.2017 tarihinde davacıya mail yoluyla bildirim yapıldığını, bunun akabinde 27.05.2017 tarihinde 1053 ürün “ Tamiri yapılmak üzere sevk edilmiştir “ açıklaması ile sevk irsaliyesi ile davacıya geri gönderildiğini, daha sonra; “15.06.2017 tarihinde 482 ürün,19.06.2017 tarihinde 473 ürün,19.06.2017 tarihinde 24 ürün “ Baskı tamiri yapılmak üzere ve lekeli işler tamir yapılmak üzere sevk edilmiştir “ açıklamalı sevk irsaliyesi ile davacıya geri gönderildiğini, buna ilişkin olarak 12.06.2017 tarihi itibariyle davacı ile devamlı yapılan telefon görüşmeleri ve whatsapp yazışmalarının ekte sunulduğunu, yazışma içeriklerinin incelendiğinde müvekkili tarafından yapılan bildirimlerinin görüleceğini, davacı tarafından söz konusu iş karşılığı olmak üzere farklı tarihlerde 5 adet fatura düzenlendiğini, ancak müvekkilinin davacı firma tarafından gönderilen fatura bedellerini ürünlerin ihracatın tamamlanması ve İtalya’daki alıcı firmanın ürünleri test edip kabul etmesi süresince davacıya ödeme yapmadığını, iki şirket arasındaki konuya dair görüşmelerin bu süre boyunca devam ettiğini, bu görüşmelerin bulunduğu mail çıktılarının ekte sunulduğunu, son olarak yapılan tamirlere rağmen ayıbın giderilmemesi nedeniyle ihraç edilemeyen ürünlerin müvekkilinin uhdesinde kaldığını, ihraç edilemeyen ürünlerin ve … tarafından yerine getirilmeyen edim sebebiyle müvekkilinin uğradığı zarar miktarının tespiti söz konusu sözleşme ve order formundan anlaşılacağını, müvekkilinin … ’ a 24.08.2017 tarihli 8.715,23.-TL tutarında iade faturası gönderdiğini, Ancak bu faturanın … tarafından kabul edilmediğini, söz konusu fatura içeriğindeki FE19 24 AD *11,50 Euro = 276 Euro =1.134,48 TL, FE03 24 AD *20,00 Euro =480 Euro = 1.972,80 TL, TE27 34 AD* 6,00 Euro = 204 Euro = 838,44 TL, TE27 93 AD * 9,00 Euro = 837 Euro = 3.440,07 TL, Üstte sıralanan işbu ürünlerin halen müvekkilinin uhdesinde bulunduğunu, bilirkişi incelemesini talep ettiklerini, ayrıca bu ürünlerin marka hakkının korunması sebebiyle muhafaza edilmesi gerektiğini, gerekli sürenin geçirilmesi halinde müvekkili tarafından davacıya iadesinin gerçekleştirilebileceğini, bu sebeple müvekkilinin söz konusu ürünleri 6 ay saklamakla yükümlü olduğunu, … ’a flok hatalarından kaynaklı ürünlerin adedi ve bedellerinin son olarak toplu şekilde bildirildiğini, bu miktarın iş bedelinden düşülerek kalan 2.137,82 TL 25.08.2017 tarihinde davacı / karşı davalı hesabına ödendiğini, … tarafından baskıları yıkanıp müvekkiline teslim edilen ancak yapılan testler neticesinde dökülmeler görülen ve bu sebeple ihraç edilemeyen ürünler nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın davacı … ’ dan tazmin edilmesini talep ettiklerini, ileri sürerek; davacı tarafından açılan davanın reddini, Karşı davanın kabulü ile, … tarafından baskıları yapılıp müvekkiline teslim edilen ancak yapılan testler sonucu dökülmeler görülen ve bu nedenle ihraç edilemeyen FE19 model 24 ad, FE03 model 24 ad., TE27 model 34 ad ve TE27 model 93 ad. ürünlerin satılamayıp müvekkilinin elinde kalması nedeniyle uğranılan dolaylı– müspet zararın malların ihraç tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile karşı tarafça tazmin edilmesini ve mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
MAHKEMECE:
” …Mahkememiz tarafından yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda davalının davacıya flok baskı işleminin yapılması için teslim ettiği dikilmiş malların üzerine flok baskısı yapılarak davalıya partiler halinde teslim edildiği, davacı tarafından söz konusu yapılan bu işlemde kelleşme hatası (ayıbı) olduğu, bu ayıbın ilk başta görülemeyecek nitelikte ancak yıkama testi yapıldığında (belirli bir yıkama süresi ve sıcaklığında) ortaya çıktığı, bu nedenle gizli ayıp olarak nitelendirileceği, 175 adet üründe söz konusu flok dökülme, kirlenme gibi ayıpların olduğu, bu ayıbın davacıdan kaynaklı olduğu, nitekim davalı tarafından bu ayıbın giderilmesi, onarılması için ürünlerin davacıya geri gönderildiği, davacının ayıplı ürünleri teslim aldığı sevk irsaliyeleri ile ispatlanmakla ayıbın davacının kabulünde olduğu görülmüş, artık ayıp ihbar süresinin varlığı aranmamıştır. Davacının baskı işinde tecrübesi göz önüne alınarak emtia üzerinde baskı kalitesini etkileyecek kimyasal işlemin yapılmış olduğunu baştan anlaması, buna göre önlem alması veya işi bu nedenle kabul etmemesi gerektiği, davalı tarafından kendisine teslim edilen ürünün yapılacak işe uygun olmadığını davalı yana bildirmesi gerekmekte olup buna dair bir ispatının bulunmadığı görülmüştür. Davacının tarafların usulune uygun tuttukları ticari defter ve kayıtlara göre davalıdan 8.715,23 TL alacaklı olduğu anlaşılmış, bu miktar üzerinden takibin devamına yönelik davalının yaptığı itirazın kısmen iptaline karar verilmiş, alacağın davalının ayıp iddiası ve bu iddiasında haklılık durumu da ortaya çıkmakla likit, belirli olarak kabul edilmediğinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiş, davalının ayıplı ürünler nedeniyle uğradığı zararın bilirkişi raporu doğrultusunda 6.350,85 TL olduğu anlaşılmakla karşı davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile,
A-1)Asıl davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, İzmir 1. İcra müdürlüğünün 2017/11376 Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile, takibin 8.715,23.-TL üzerinden takibin devamına ,
2-İcra inkar tazminatı şartları oluşmadığından hükmedilmesine yer olmadığına,
B-1)Karşı davanın KISMEN KABULÜ ile, 6.350,85.-TL nin karşı dava tarihi olan 31.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile karşı davalı asıl davanın davacısından alınarak, karşı davacı- asıl davanın davalısına verilmesine, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle davacı – karşı davalının lehine verilen kararları kabul etmediklerini, dökülmelerin temizleme esnasında gerçekleştiğini fakat söz konusu baskıların kendileri tarafından yapılmadığı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin yurt dışına göndermek için aldığı siparişler için davalı taraf ile baskı konusunda anlaştıklarını ve davalı firmaya, ürünleri irsaliyeli fatura ile baskı yapılması için teslim ettiklerini, ancak daha sonra baskılarda hata olması nedeniyle, davalının yaptığı baskılı ürünler tamir için yeniden irsaliye düzenlenerek gönderildiğini, baskı için teslim edilen ürünlerin irsaliyeli faturasında adet bilgisi yer aldığını, bunun karşılığında da yine davalının müvekkiline düzenlediği faturada adet ve birim fiyatı bulunduğunu, ayrıca karşı davalının savunmaları arasında baskı yapılacak ürünlerinde müvekkili tarafından önceden kimyasal bir işlem yapıldığı iddiasının da bulunduğunu, bu savunmaya da itibar edilmemesi gerektiğini, karşı davada ise, karşı davalı … Şti’ne yaptırılan ayıplı flok baskı işlemi nedeniyle ihraç edilemeyerek elde kalan mallara ilişkin müspet zararı da içeren tazminat talep ettiklerini, raporun, olabildiğince ayrıntılı inceleme ile konuya açıklık getirdiğini, ve sonuç kısmının II no.lu bendinin (8) no.lu alt bendinde müvekkili şirket alacağının 7.350,85 TL olduğunu ve fakat elde kalan malların 3. Kişilere satılabilecek olması nedeniyle takdiri 1.000 TL bedelde olacağı kanaatinin bildirildiğini, sayın heyetin elde kalan mallar için belirlediği değere itiraz ettiklerini belirterek, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/04/2019 Gün ve 2017/1089 E. 2019/465 K. Sayılı kararının müvekkili aleyhine olan kısımlarının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talep doğrultusunda karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, asıl dosyada faturaya dayalı yapılan icra takibine yapılan itirazın iptali, karşı davada işin ayıplı olup olduğu iddiasına dayalı müspet zararın tazmini istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, ürünlerin davalıya teslim edildiğinin, bedelinin ödenmediğinin ve ürünlerde ayıp bulunduğunun tespit edilmesine, taraf defterleri ve davaya konu ürünler üzerinde yapılan inceleme sonucu denetime elverişli bilirkişi heyeti raporuna göre karar verildiğinin anlaşılmasına göre davalı-karşı davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/04/2019 tarih ve 2017/1089 Esas 2019/465 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalının istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 630,62.TL nispi harçtan peşin olarak alınan 148,83.TL harcın mahsubu ile bakiye 481,79.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.