Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2120 E. 2023/276 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2120
KARAR NO : 2023/276
KARAR TARİHİ: 22/02/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2019
NUMARASI : 2016/1337 Esas 2019/711 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 22/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/02/2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı borçlu ile müvekkili şirket arasında davalının şirketine ait …. ve …. isimli işletmelerinde müvekkili şirkete ait mamullerin satışı ile ilgili olarak 06/02/2012 tarihli Satış Noktası Sözleşmesi imzaladıklarını, müvekkili şirketin sözleşmede kararlaştırılan edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, kendisinden talep edilen ürün teslimlerini zamanında yaptığını, sözleşmede kararlaştırılan iskontolarını uyguladığını, sözleşmenin ek özel şartlarının 5. Maddesi gereğince yükümlendiği nakit yardımının davalıya verildiğini, ancak davalının sözleşmede kararlaştırılan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, cari hesap borcunu ödemediğini ve sözleşmenin kotasını doldurmadan müvekkili şirketten mal alımını kestiğini, davalı borçlunun sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle nakit yardımın ve cari hesap alacağının tahsili amacıyla İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13304 E. Sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun söz konusu takibe itiraz etmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, itirazların haksız , hukuki dayanaktan yoksun zaman kazanmaya yönelik olup iptalinin gerektiğini belirterek; davalı borçlunun İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13304 E. Sayılı dosyasında icra takibine yapmış olduğu borca itirazlarının iptali ile takibin devamına, icra takibini sürüncemede bırakma kastı ve kötüniyetli itirazlar nedeniyle davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; cari hesap alacağını kabul anlamına gelmemek kaydıyla 10.000-TL nakit taviz, reklam bedeli ya da münhasır satış bedeli gibi adlar verilen bedelin iadesine ilişkin bir sözleşme maddesi bulunmadığını, yorum yolu ile böyle bir sonuca ulaşmanın mümkün olmayacağı gibi tacirin borçlarından olan özen borcuna aykırılık ile taahhüt ettiği satış miktarına ulaşamamayı bir sözleşme maddesi ile bir araya getirmenin bu maddenin hukuki olduğu anlamına gelmeyeceğini, piyasadaki güçlü oyuncuların piyasa şartlarını istediği gibi belirlediği bu sözleşmelerde adına münhasır satış ve reklam yeri bedeli denilerek bir bedel ödeyip daha sonra iadesini ödediği reklam bedelini ürün diye geri istemenin yorum yolu ile sonuca gitme çabası olup, gerek münhasır satış ve gerekse bu bedellerin iadesi ile alakalı rekabet kurumlarının lehe uygulama ve kararlarının mevcut olduğunu, tekrarla sözleşmede müvekkilinin satış reklamlarına ilişkin kotalara ulaşmamasının özen borcu ile alakalı olmadığını, davalının reklam yeri ve münhasır satış bedelinin piyasadaki her satış noktası gibi aldığını ancak piyasa şartlarından istenilen rakamlara ulaşmak bir yana ekonomik olarak bile varlığını koruyamayacak duruma düştüğünü, özen borcu ile alakalı değil piyasanın şartları ile alakalı bir vakıada özen borcuna aykırı davrandın aldığın parayı geri ver demenin hukuki olmadığı gibi öne sürülen sözleşmeye de aykırı olduğunu belirterek; davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
” DELİLLER: Taraflar arasında imzalanan 06/02/2012 tarihli satış noktası sözleşmesi ve ek özel şartları, 06/02/2012 tarih ve 20406 numaralı Münhasır Satış ve Reklam Yeri Bedeli’nin ödendiğine dair fatura, cari hesap ekstresi, davalı şirketin Satış Noktası Sözleşmesi gereğince yapmış olduğu tüm satışları gösteren ekstre, ticari defter ve kayıtları, İzmir 26. İcra Dairesi’nin 2016/13304 e. Sayılı takip dosyası, mahkememizce talimat yoluyla aldırılan bilirkişi raporu.
GEREKÇE:
İzmir 26, İcra Dairesi’nin 2016/13304 E. Sayılı dosyasının incelemesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 1.886,67-TL asıl alacak ve 577,04-TL faiz olmak üzere toplam 12.436,71-TL üzerinden 7 örnek ödeme emri ile ilamsız takip başlatıldığı, davalı vekilinin 21/10/2016 havale tarihli dilekçesi ile tüm borca itiraz ettiği ve takibin durduğu görüldü.
Mahkememiz 17/01/2019 tarihli celsesi ara kararı gereğince İstanbul Nöb. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak; davaya konu alacak dönemine ilişkin envanter, defter-i kebir, yevmiye, cari hesap ekstresi, fatura aslı ve sevk irsaliyesi asıllarının inceleme gününde talimat mahkemesi kaleminde hazır edilerek, ilgili defterlerin alacağa ilişkin açılış ve kapanış tasdikleri ile alacağa ilişkin ilgili dönemleri kapsar defterlerin onaylı tasdiklerinin davacı tarafından mahkeme kaleminde hazır edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında rapor aldırılması istenilmiştir.
Bilirkişi 01/04/2019 tarihli raporu ile; taraflar arasında 06/02/2012 tarihinde 015777 numaralı satış noktası sözleşmesi akdedildiği, sözleşme gereği davalı tarafın davacıya KDV dahil peşin 11.800,00-TL fatura düzenlendiği, davacı tarafın ticari defter ve belgelerine göre; davalının davacıdan 03/09/2013 tarihinde mal almaya başladığı 30/11/2013 tarihine kadar 2.236,67-TL’lik mal satın aldığı, karşılığında da 22/01/2014 tarihinde 200-TL 27/01/2014 tarihinde de 150-TL olmak üzere 350-TL ödeme yaptığı, 27/01/2014 tarihinden itibaren davalının davacıya 1.886,67-TL borcunun olduğu, davalı tarafından ödeme emrine edilen itirazın 1.886,67-TL üzerinden iptali ile davacının sözleşme maddelerine göre talep ettiği 10.000-TL münhasır satış ve reklam bedelinin iade edilmesi hükmünün yalnızca mahkememiz takdirinde olduğu görüş ve kanaatine vardığını bildirmiştir.
Bilirkişi raporu davalı vekiline 08.04.2019 tarihinde elektronik tebligat yolu ile tebliğ edilmiş olup davalı tarafından bilirkişi raporuna karşı herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Taraflar arasında akdedilmiş bulunan 06.02.2012 tarihli Satış Noktası Sözleşmesi imzalanmıştır. Söz konusu satış sözleşmesinin içeriği ve bu sözleşme gereğince davalıya 10.000-TL + KDV tutarında davacının ödemede bulunduğu noktasında da bir tartışma yoktur. Dosya kapsamı ve bilirkişi raporundan davalının sözleşme ile üstlenmiş olduğu ürün satın alma edimini yerine getirmediği ve cari hesaptan dolayı borcunun sabit olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin genel şartlar 19. Maddesindeki hüküm ile Özel şartlarında müşterinin sözleşmeye aykırı davranması veya süresinden önce sözleşmenin sona ermesi halinde müşterinin sağladığı tüm avantaj ve ödemeleri ödeyeceği kararlaştırılmıştır.
Taraflar arasında akdedilmiş bulunan sözleşme içeriği, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında Davalının satın almış olduğu ürünlerden kaynaklı 1.886,67-TL borcu ile sözleşme gereğince davacı tarafından davalıya ödenmiş bulunan 10.000,00-TL Münhasır satış ve reklam bedelinin davacıya ödenmesi gerektiği ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından sadece davacı tarafın defterlerinin incelendiğini, oysa ki davacı delil listesinde davalı defterlerine de dayandığını ve davalı defterlerinin incelendiğini, nizanın çözümünün muhasebe tekniği açısından bir alacağın varlığı yokluğu ile değil tarafların arasında yaptıkları sözleşmenin yorumu ile alakalı bir dava olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında sözleşmeye istinaden verilen paradan bahsettiğini, ancak yorumlayıp hangi maddesine göre iade edilmesi gerektiğinden hiç bahsetmediğini, doğrudan bilirkişi raporundaki davacı defterlerinden yola çıktığını, likit olmayan bir alacak için , sözleşmede de buna ilişkin bir madde yokken bir zarar iddiası var ise bunun ispatı ve tazmini gerekirken bir de üzerine % 20 icra inkar tazminatına hükmetmenin müvekkili açısından kabul edilemez olduğunu ve hükmün bu anlamda da maddi ve hukuki gerçeğe uygun olmadığını, reddedilen miktar üzerinden lehe avukatlık ücretine de hükmedilmediğini, yine şayet sözleşme yorumu değil de muhasebe tekniği ile bir hesaplama yapılacaksa , müvekkilinin 10.000 TL+KDV faturasını kestiğini, KDV ve gelir vergisini ödediğini, davacının da bu rakamının gelir vergisinden düşmüş olup bu hesaplama da yapılmadan müvekkili aleyhine bedelin tamamı anlamında hüküm tesis edildiğini, kararın bu yönü ile de incelenmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılması ile davanın tümden reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; satış noktası sözleşmesinden kaynaklı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Taraflar arasında 06/02/2012 tarihinde 015777 numaralı satış noktası sözleşmesi akdedildiği, sözleşme süresinin üç yıl veya 3000 kasakoli olarak belirlendiği, sözleşmenin genel şartlar bölümündeki 19. Maddesindeki hüküm ile özel şartlar bölümünde müşterinin sözleşmeye aykırı davranması veya süresinden önce sözleşmenin sona ermesi halinde müşterinin sağladığı tüm avantaj ve ödemeleri ödeyeceği kararlaştırıldığı, bilirkişi raporunda davalının davacıdan 03/09/2013 tarihinde mal almaya başladığı 30/11/2013 tarihine kadar 2.236,67-TL’lik mal satın aldığı, karşılığında da 22/01/2014 tarihinde 200-TL 27/01/2014 tarihinde de 150-TL olmak üzere 350-TL ödeme yaptığı, 27/01/2014 tarihinden itibaren davalının davacıya 1.886,67-TL borcunun olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davalının sözleşmede belirlenen edimini yerine getirmediği ve aldığı ürünlerin bedelinin ödenmemesinden kaynaklı borcunun sabit olduğunun anlaşılmasına, sözleşme gereği almış olduğu bedeli iadesinin gerekmesine göre davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2019 tarih ve 2016/1337 Esas 2019/711 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalının istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 811,97.TL nispi harçtan peşin olarak alınan 203,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 608,97.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22/02/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.