Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2080 E. 2023/270 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2080
KARAR NO : 2023/270

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2019
NUMARASI : 2017/730 Esas – 2019/524 Karar
DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 15.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06.03.2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından davalı şirkete kamera sistemi satışı ve söz konusu kameraların montajı işi yapıldığını, yapılan kurulumun davalı şirket tarafından ihtilafsız ve kayıtsız olarak teslim alındığını, bu durumun 21.04 2017 tarihli teknik servis formu ile taraflarca imza altına alındığını, davacının edimlerine karşılık davalı tarafından ödenmesi gereken 9.676 TLnin ödenmediğini, söz konusu borcun tahsili amacıyla davacı tarafından davalı aleyhine Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2017/1704 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı neticesinde takibin durdurulduğunu belirterek davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, davalının haksız itirazı nedeniyle davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre davalı şirketin üzerine düşen tüm edimleri yerine getirdiğini, çek vasıtasıyla ödemeleri yaptığı halde davacı yanın güvenlik sistemi ve kameraları halen monte etmediğini, davacı yanın kötü niyetle ve haksız olarak icra takibi başlattığını belirterek davacının haksız ve kötüniyetli davasının reddine, takibin iptaline, davacı yan tarafından haksız ve mesnetsiz olarak davalı aleyhine başlatılan icra takibi nedeniyle davacı yanın % 20 oranında tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: ” …Toplanan tüm deliller karşısında; davacının davalıya güvenlik kamera sistemi sattığı, davacı satıcının sattığı kamera sisteminin montajını da üstlendiği, bu nedenle davacının davalı adına Kemalpaşa İcra Dairesinin 2017/1704 esas sayılı takibine konu 9.676-TL tutarlı faturayı kestiği, bu faturanın gerek davacı defterinde ve gerekse davalı defterinde kayıtlı olduğu, 21/04/2017 tarih, 2919 nolu teknik servis formunda davalı şirkete sistemin eksiksiz ve çalışır vaziyette teslim edildiğinin belirtildiği, davalı tarafın teslim belgesindeki teslim alan imzasına ve içeriğine herhangi bir itirazının bulunmadığı, böylece faturaya konu malların davalıya tesliminin sübuta erdiği, takibe dayanak faturaya konu mallara ilişkin ayıp iddiasının davalı alıcı tarafından bilinmesine rağmen 6102 sayılı TTK 23/c,TBK 227 .maddesi gereğince ve malların teslim alınmasından itibaren 8 gün içerisinde ileri sürülmediği, TTK 18/3.maddesi uyarınca yapılmış bir ayıp ihbarının da bulunmadığı, bu nedenle davacı satıcının ayıba karşı sorumluluğunun bulunmadığı, davalının satışa konu malları ayıplı şekilde kabul etmiş sayıldığı, davacının yasal defterlerine göre davalıdan faturaya dayalı olan alacağının 19.965,94-TL, davalının yasal defterlerine göre davacıya olan borcunun ise 8.609,62-TL olduğu, aradaki farkın ise 11.356,32-TL olduğu, davacı yan kayıtlarında yer almayan fotokopisi ibraz edilen 08/06/2017 tarihli 11.356,32-TL’lik … Bank çekin bedelinin davacı tarafın kabulünde olduğu üzere davalı tarafından davacıya ödendiği, bu durumda davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 8.609,62-TL alacaklı olduğu kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulü ile davalının Kemalpaşa İcra Daresinin 2017/1704 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, 8.609,62-TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Alacağın faturaya dayalı olduğu faturanın her iki taraf defterinde kayıtlı olduğu, dolayısıyla likit bir alacağın söz konusu olduğu, İİK 67 maddesindeki şartların oluştuğu kanaatine varılarak hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” gerekçesi ile;
“Davanın Kısmen Kabulü ile;
Davalının Kemalpaşa İcra Daresinin 2017/1704 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, 8.609,62-TL asıl alacak üzerinden takibin devamına,
Fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine,
Takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %9,75 avans faizi oranında temerrüt faizi uygulanmasına,
Hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının kötü niyeti ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin imzaladıkları sözleşme uyarınca yerel mahkemeye ek olarak sundukları çek suretlerinde görüleceği üzere düzenli olarak davacı yana ödemelerde bulunduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre müvekkili şirketin herhangi bir ihtar veya ihbara gerek duyulmaksızın sözleşmeden dönme hakkını ya da seçimlik haklarından herhangi birisini kullanabileceğini, bunun için davacı yana herhangi bir bildirimde bulunma yükümlüğünün bulunmadığını, kaldı ki Gümrük Müdürlüğü yetkililerince henüz denetim ve kontrollerin yapılmadığını, müvekkili şirketin seçimlik haklarının aynen hukuksal yükümlülüğünü koruduğunu, yerel mahkemeden adil yargılanma hakkının en önemli ögelerinden olan delillerinin toplanması amacı ile mahallinde keşif incelemesi yapılmasını talep etmiş olmalarına rağmen bu taleplerinin yerel mahkemece reddedilerek eksik inceleme neticesinde hüküm verildiğini, yapılmış olan güvenlik sistemi hizmetinin davacı yan tarafından mı yoksa yeni sözleşme akdedilen şirket tarafından mı yerine getirildiğinin tespiti için keşif incelemesi yapılarak neticesinde hüküm verilmesi gerekirken yerel mahkemece bu hususun reddedildiğini, şirket defterlerinin incelenmesi hususunda yapmış oldukları itirazların hiçbirinin dikkate alınmadığını, eksik delil incelemesi neticesinde hüküm verildiğini, sadece bu hususun bile haksız ve hukuksuz olduğunu, yerel mahkeme hükmünün bu nedenlerle hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: faturadan kaynaklı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taraf takibe konu faturadan kaynaklı davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmektedir.
Davalı taraf ise takibe konu faturadaki hizmetin davacı tarafça kendisine verilmediğini, davacının edimleri yerine getirmediğini savunmaktadır.
İlk derece mahkemesince taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, takibe konu faturanın her iki taraf defterinde de kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Davalı faturayı defterine kaydetmesine rağmen davacı tarafça kendisine fatura konusu hizmetin verilmediğini savunmaktadır. Davalının faturayı defterine kaydetmesi davalının, davacı taraftan fatura konusu hizmeti aldığına karine oluşturur. Karinenin aksini davalının yazılı bir delille ya da kesin delillerle ispat etmesi gerekir. Davacı dosyaya bu hususta yazılı bir delil sunamamış, ancak cevap dilekçesinde kesin delil olan yemin deliline dayanmıştır.
Yemin delili, HMK’nın 225. ve devamındaki maddelerde düzenlenmiş olup yemin kesin delil niteliğindedir. Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf, o vakıayı başka delillerle ispat edemezse, diğer tarafa yemin teklifinde bulunabilir. Yemin, iddianın ispatı yönünden başvurulacak son bir ispat vasıtasıdır. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; Hakim, ispat yükü üzerine düşen tarafın, iddiasını yazılı delillerle ispat edemediği kanaatine vardığı takdirde, ispat yükü üzerine düşen tarafa, dava ya da cevap dilekçesinde dayandığı yemin delilini de resen hatırlatmalıdır. Aksi halde, ispat yükü üzerine düşen tarafın tüm delilleri toplanıp, değerlendirilmemiş olacağından, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez. Bununla birlikte iddia veya savunmasını ispat edemeyen tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılabilmesi için yemin deliline açıkça dayanılmış olması zorunludur.
Davalı taraf fatura konusu hizmetin kendisine verilmediğini savunduğuna göre mahkemece; davalı vekilince cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanıldığı, ispat yükü kendisinde olan davalının hizmetin verilmediği iddiasını yazılı delille ispat edemediği gözetilerek, davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aksi uygulama ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç olarak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek derecede önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle HMK’nın 355 ve 353/a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/05/2019 tarih ve 2017/730 Esas – 2019/524 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a-6. maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ve harç iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.