Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2063 E. 2023/223 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2063
KARAR NO : 2023/223
KARAR TARİHİ : 02/02/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2019
NUMARASI : 2018/1222 Esas 2019/232 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 02/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/02/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, müvekkil şirket ile aralarındaki ticari ilişkiden doğan faturaya dayalı cari hesap alacağının tahsili için İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2018/12034 E. Sayılı dosyasından müvekkili aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak ilamsız icra takibi başlattığını, müvekkili şirketin davalı şirkete söz konusu icra takibinde gösterilen tutarda borcunun olmadığını, taraflar arasında cari ilişkiden doğan takibe konu borç miktarının 33.253,20 TL’sinin 31.01.2019 vade tarihli 1318190 seri no’lu 33.253,20 TL bedelli çek ile müvekkil şirket tarafından davalı şirkete 28.09.2018 tarihinde ciro edildiğini, çek ciro edilirken ödeme emrinin henüz müvekkili şirkete tebliğ edilmediğinden, müvekkil şirketin icra takibinden haberi olmadığını, üzerinde davalı … Şti. ‘nin kaşesi ve yetkili şahsın imzaları bulunan 28.09.2018 Tarihli tahsilat makbuzunun da, icra takibine konu borcun 33.353,20 TL’sinin adı geçen çek vasıtasıyla ödendiğini ispat eder mahiyette olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla icra takibinin ödenen kısmı olan 33.353,20 TL için durdurulmasını, aksi halde teminat mektubu mukabili, icra veznesindeki paranın dava sonuçlanıncaya kadar davalıya ödenmemesi yönünde İhtiyat-i Tedbir Kararı verilmesini, davanın kabulü ile borçlunun İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2018/12034 E. sayılı takip dosyasındaki alacağın 33.353,20 TL si için müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespitine, takip konusu 33.353,20 TL miktarı için alacaklı olmadığını bildiği halde haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine girişen davalı aleyhine bu miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememiz 09/11/2018 tarihli ara kararı ile dava icra takibinden sonra açıldığından; takibin durdurulması talebinin reddine, ancak dava değerinin % 20’i oranında teminat yatırıldığı takdirde icra veznesine yatan paranın davalı (alacaklıya) ödenmemesi hususunda İhtiyati Tedbir Konulmasına dair karar verilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı/borçlu şirketin icra takibine yasal süresinde itiraz etmediğini, bunun yerine davaya konu çeki müvekkil şirkete teslim ettiğini, davaya konu çeki müvekkil şirkete teslim ettiği sırada ödeme emrinin henüz tebliğ edilmediğini iddia ettiğini ancak davaya konu çek incelendiğinde keşide tarihinin 28.09.2018 olduğunun ödeme emrinin davacı şirkete tebliğ tarihinin de 28.09.2018 olduğu dikkate alındığında davacı şirketin çekin teslimi sırasında ödeme emrinin teslim edilmemiş olduğu yönündeki iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu beyanla haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın, usulden ve esastan reddine, davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
MAHKEMECE:
” … Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda ; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre ;
Dava; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Her ne kadar davacı tarafça iş bu menfi tespit davası açılmış ise de; davacı borçlu tarafından takip açıldıktan sonra takibe konu edilen alacağa ilişkin keşidecisi … Tic. Olan 31/01/2019 keşide tarihli 1318190 çek nolu 33.253,20-TL bedelli çekin ödemesinin davalı alacaklıya yapıldığı, ödemeye ilişkin dekontun mahkememize ibraz edildiği, Alacaklı davalı vekilinin icra dairesine vermiş olduğu 04/03/2019 tarihli dilekçesi ile 04/03/2019 tarihinde 22.500,00-TL nin haricen tahsil edildiğini, kalan alacaklarında da feragat ettiklerini beyan ettiği anlaşıldığından davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, tarafların kötüniyetli oldukları ispatlanmadığından ve mahkememizce verilen tedbir kararı infaz edilmediğinden, her iki tarafın da kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine, davacı tarafça da icra borcu tamamen ödenmekle, davada davalı taraf takip yapmakta haklı olduğundan, davalı lehine vekalet ücretine hükmolunmuş, yargılama giderlerinin de davacı üzerinde bırakılmasına ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, dava dilekçesi ve eklerinde de izah edildiği üzere söz konusu menfi tespit davasının müvekkili şirketin İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2018/12034 esas sayılı dosyasından başlatılan takibe konu faturaya dayalı alacağa istinaden çekle ödeme yapılmasına rağmen alacaklı tarafça bu hususun icra dairesine bildirilmesi sebebiyle uğramış olunan zarar ile fazladan ödenen miktarın ve alacaklı yana çek bedeli olan 33.253,20 TL miktar borcun bulunmadığının tespiti için açıldığını, İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2018/12034 Esas sayılı dosyasından başlatılan takipte ödeme emri tebligatını almaya yetkili şahsa yapılmadığını, icra dosyası incelendiğinde tebligatın şirket yetkilisine yapılmadığının açık olduğunu, tebligatın şirket yetkilisine yapılmadığı gibi şirketin sigortalı çalışanına da yapılmadığını, müvekkili şirketin hakkında başlatılan icra takibinden haberdar olmadan davalı şirket yetkilisine vermiş olduğu çek, borca karşılık verilmiş olmasına rağmen alacaklı tarafça icra dairesine bildirilmediğinden müvekkili şirket zarara uğratıldığını, her ne kadar icra takibinden haberdar olunmasa da verilen çek tarih itibariyle ödeme süresi içerisinde olup kısmi ödeme teşkil ettiğini, yapılan bu ödemenin yok sayılarak davalı yanca takibe devam edildiğini, müvekkili şirketin menkul ve gayrimenkullerine, birçok banka hesabına haciz ve bloke konulduğunu, ayrıca müvekkili şirketin aracına da yakalama çıkarıldığını, müvekkili şirketin ticari hayatı sekteye uğradığı gibi bu takip nedeniyle ticari itibar ve kazanç kaybının da oldukça fazla olduğunu, haliyle müvekkili şirketin cebri icra tehdidi altında faaliyetlerine devam edemeyeceğinden çek haricinde kalan kısmı da alacaklıya ödeyerek icradan kurtulma yolunu tercih ettiğini, tüm bu hususlar değerlendirildiğinde sayın mahkemenin davanın kabulüne karar vermesi gerekirken borcun ödendiğinden bahisle davanın konusuz kaldığına hükmetmesinin hatalı olduğunu belirterek, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.03.2019 tarih, 2018/1222 Esas, 2019/232 Karar sayılı ilamının kaldırılarak davanın kabulü ile birlikte borçlunun İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2018/12034 E. sayılı takip dosyasındaki alacağın 33.353,20 TL si için müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespitine, takip konusu 33.353,20 TL miktarı için alacaklı olmadığını bildiği halde haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine girişen davalı aleyhine bu miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İzmir 13. İcra müdürlüğünün 2018/12034 Esas sayılı takip dosyasında davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine faturalara dayalı cari hesap alacağından bahisle 44.591,59-TL alacak ve ferileri yönünden 25/09/2018 tarihinde takip başlatıldığı, davacı alacaklı vekilinin 09.10.2018 tarihli kısmi itiraz dilekçesi ile 44.591,59 TL borcun 33.253,20 TL’lik kısmını 28.09.2018 tarihinde ödediklerini, bu miktara itiraz ettiklerini, ancak 11.338,39 TL’lik kısmını kabul ettiklerini beyan ettiği, icra dairesince davacı borçlu şirkete ödeme emrinin 28.09.2018 tarihinde tebliğ edildiği, itirazın ise 09.10.2018 tarihinde yapıldığından takibin genel haciz yoluyla ilamsız takip olması nedeniyle yasal 7 günlük itiraz süresinin geçirilmesi nedeniyle itirazın reddine ve takibin devamına karar verildiği, davacı borçlunun icra takibine konu miktarın 33.253,20 TL kısmı yönünden menfi tespit davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davacının talebinin 25/09/2018 tarihinde başlatılan icra takibine konu 33.253,20 TL yönünden menfi tespit olup bu borcun takip tarihinden sonra 28/09/2018 tarihinde ciro edilen 31/01/2019 keşide tarihli 33.253,20-TL bedelli çek ile ödendiği, menfi tespit davasında ödeme durumunda davanın istirdat davasına dönüşeceği ancak davacının duruşma beyanında istirdat talebi bulunmadığı, ödeme yapıldığı halde yine menfi tespit talebinde bulunduğu görülmektedir. Dava tarihi 18/10/2018 olup çek tahsilatı dava açıldıktan sonra 31/01/2019 tarihinde yapılmıştır.
Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığın” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığınıda tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Bu durumda davacının istirdat talebi de bulunmadığından dava açıldıktan sonra yapılan ödeme nedeniyle davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesinde ve dava açıldığı tarih itibariyle haklı olan davalı taraf lehine vekalet ücreti hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davacı, davalının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir delile rastlanmadığından bu husustaki istinaf itirazı da yerinde değildir.
Dosyadaki belgelere, dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/03/2019 tarih ve 2018/1222 Esas 2019/232 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 02/02/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.