Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2052 E. 2023/313 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2052
KARAR NO : 2023/313
KARAR TARİHİ : 01/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2019
NUMARASI : 2018/736 Esas 2019/385 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 01/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/03/2023

Davacı vekili ile davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından müvekkili şirket aleyhine İzmir 27. İcra Dairesi’nin 2018/1371 Esas sayılı dosyasıyla kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla takibe başladıklarını, tebligatın T.K. m. 35’e göre yapıldığını, senedin düzenleyen kısmında … A.Ş., kefil kısmında … ve …’ün yazdığı, senetteki imzaların bulunduğu bölümde 2 adet kefil … ve …’e ait imzaların yer aldığı, senet üzerinde … A.Ş.’nin yazıldığını, müvekkilinin unvanının tam karşılığı olmadığını, … A.Ş.’nin yetkilisinin imzasının bulunmadığını, müvekkili şirketin imza yetkilisinin münferiden … olduğunu, senetteki …’a ait imza bulunmadığını, keşideci imzası bulunmayan senedin bono niteliği olmayacağını, senette düzenleme yerinin yazılı olmadığını, kefil … ve …’ün adreslerinin yer aldığını, … A.Ş.’nin adresinin yazılı olmadığını, yine senette bedeli malen alındı yazısının bulunduğunu belirterek takip konusu 930.000-TL’lik senetten borçlu olmadığının tespiti ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 2017 yılı Şubat ayında … ve … isimli kişilerin müvekkilin dükkanına gelerek Otokentte tanınmış kişileri referans göstererek hırdavat işi yaptıklarını ve işin finansının da …’ün babasının yaptığını beyan ettiklerini,… adına araç alım – satım işinin yapıldığını, … A.Ş.’nin … imzasıyla 23.07.2017, 10.06.2017 ve 10.07.2017 tarihli her biri 200.000-TL olan 3 çekin … adına keşide ve ciro ederek müvekkiline verdiklerini, … şirketin tüm iş ve işlemlerinde yetkili olduğunu, …’ın bu çekleri vermeye yetkili olduğunu, çeklerin bir kısmının protokol gereği … ve …’e teslim edildiğini,… vekili … ile rehin sözleşmesi yapıldığını ve İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2017/7386 Esas sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, bu sözleşmenin takip dosyasına alınarak …’ın imzasıyla teslim edildiğini, senette imza ve yetki probleminin olmadığını, çeklerin banka işlemleri yapıldığından dolayı adı geçen şahısların şirkete ortak olmak istemediğinden vekil olarak … üzerinde işlem yapıldığını, …’ın şirkette hiçbir temsil yetkisine karışmadığını, ayrıca …’ın …’a kredilerde kullanılması ve şirkete finansal kaynak yaratılması bakımından babasının gayrimenkullerini usulen satarak sonradan bedelsiz geri alacağına ilişkin sözleşme imzaladığını, …’ın adresinin İstanbul olduğunu, bu işlemlerin daha önceden de yapıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
” …Dava; menfi tespit davasıdır.
İzmir 27. İcra Müdürlüğünün 2018/1371 E. sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı … ın takip borçlusu … AŞ, …, … aleyhine 05.02.2018 tarihinde 930.000 TL asıl alacak ve işlemiş faiz ile 937.701,16 TL üzerinden bir adet senede dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus olarak takibe geçtiği, ödeme emrinin …’a 06.02.2018 tarihinde … e 06.06.2018 tarihinde ve … AŞ’ye de 28.03.2018 tarihinde tebliğ edildiği, itirazı olmadan takibin kesinleştiği belirlenmiştir.
Toplanan deliller ve yapılan değerlendirmelere göre davacı şirketin temsilcilerini gösterir sicil kayıtları ve davalının bildirdiği diğer delillerin toplandığı dava konusu 930.000 TL bedelli ve takibe konu edilen 05.01.2018 vade ve 22.06.2017 tanzim tarihli düzenleyeni … ve … lehtarı … olan senedin üzerinde her ne kadar … AŞ nin adı yer almış ise de şirket ile ilgili herhangi bir kaşe ve şirket imza yetkililerinin imzasının bulunmadığı senetteki imzaların dava dışı … ve … e ait olduğu davalının iddia ettiği üzere şirketi … ın temsil etme yetkisinin bulunmadığı, mevcut durum itibari ile davacı taraf senetteki … A.Ş.’nin adının yanında temsilcisinin imzasının bulunmadığını belirlenmekle bu senetten dolayı davacı şirketin sorumlu olmadığı tespit edilmiştir.
Davacı taraf her ne kadar %20 kötü niyet tazminatı talep etmiş ise de taraflar arasında başka hukuki ilişkilerinde bulunduğu, dava konusu olmayan çekler ile ilgili bazı iddiaların da bulunduğu dolayısı ile davalıların İİK m.67/2 ye göre haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden kötü niyet tazminat talebinin reddi yönünde,
Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
Dava konusu olan İzmir 27. İcra Müdürlüğü/nün 2018/1371 Esas sayılı dosyasında takibe konu yapılan 930.000 TL bedelli, 05.01.2018 vade ve 22.06.2017 tanzim tarihli düzenleyeni … ve … lehtarı, … olan senetten dolayı davacı … AŞ nin borçlu olmadığının TESPİTİNE,
Davacı tarafın %20 kötü niyet tazminat talebinin şartları gerçekleşmediğinden talebinin REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 63.528,30 TL harcın dava açılışında alınan 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 63.492,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yargılama gideri olarak yapılan başvuru harcı 35,90 TL ve peşin harç 35,90 TL ile yazışma ve tebligat gideri 170,00 TL olmak üzere toplam 241,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden harçlandırılmayan dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden harçlandırılan değer düzerinden hesaplanan 35,90 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekili yararına davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; işbu istinaf başvurusunun yalnızca reddedilen icra inkar tazminatı ile eksik belirlenen vekalet ücreti yönünde olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının bu yönlerden ortadan kaldırılarak, takip değerinin yüzde yirmisi oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ile dava dilekçemizde belirtilen dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesini, vekalet ücreti ve masraflardan karşı tarafın sorumlu tutulmasına karar verilmesini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; her ne kadar bono metninde sadece … Aş yazıyor ise de, vergi numarası olarak da … yazılı olup unvan uzun olduğu için elyazısı ile bono metnine yazılamadığının sabit olduğunu, nitekim takip talebi ve ödeme emrinde borçlu şirketin ünvanı doğru ve eksiksiz şekilde … A.Ş. olarak gösterildiğini, yine her ne kadar söz konusu şirketin yetkilisinin … olduğunu ve söz konusu şahsın bono metninde imzası yer almadığını iddia edilmiş ise de ; anlaşma üzerine feragat ile sonlandırılan İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2017/7186 takip sayılı dosyasına dayanak, …… AŞ. tarafından keşide edilen çek üzerindeki imza ile … imzasının aynı olduğunu, anılı icra takibinin kesinleştiğini ve herhangi bir itiraza uğramadığını, bonoyu … kendi adına asaleten, şirket yerine temsilen imzaladığını, buradan hareketle, banka/çek aracı olarak kullanılan ticari ilişkilerin ve borcun bir şekilde anlaşma ile vadelendirildiğini; yerine bono verildiğinde ise itiraz edilerek ticari ilişkiyi inkar yoluna gidildiğinin anlaşıldığını, bankaya yazı yazıldığında cevabı ile durum netliğe kavuşmuş olmasına rağmen sayın mahkemenin aksi görüşte davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, davacı şirket yetkilisinin dolandırıcılık eyleminin bir parçası olduğunu ve suç duyurusunda bulunulacağını, bugüne kadar tüm borçluların ödeme taahhütlerinin beklendiğini, müvekkilinin iyi niyetlerle alacağına kavuşmak adına yapıcı yaklaşmış olmasına rağmen örgütlü bir suç şebekesi oluşturan davacı şirket yetkilisinin de içinde bulunduğu grup zarar verme kasıtları ile sürekli kanuna karşı hile yöntemlerinin içinde kalmayı sürdürüyor olmasının artık şikayet hakkının kullanılmasının elzem hale getirdiğini, şirket değiştirmelerinin borçlardan kurtulmak istemeleri ve buna dair hukuku aracı kullanmanın davacıların işi haline geldiğini belirterek, kararın ortadan kaldırılarak davanın reddine, mümkün olmadığı takdirde müvekkilin davanın açılmasına sebebiyet vermemiş olmasından ve dolandırılmış olduğundan masraflardan sorumlu tutulmamasına karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bonodan kaynaklı icra takibinden dolayı menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dava dilekçesinde dava değeri olarak 937.701,16 TL gösterilmiş, sonuç ve istem bölümünde senette yazılı miktar olan 930.000 TL üzerinden kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuş ancak dava niteliği gereği nisbi harca tabi olmasına rağmen maktu harç yatırılmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesinde ”Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahalenin men’i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır. Gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda ecrimisil ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harç, gayrimenkulün değeri ile talep olunan tazminat ve ecrimisil tutarı üzerinden alınır. Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tesbit ettirilir. Tesbitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz. Noksan tesbit edilen değerler hakkında 30 uncu madde hükmü uygulanır. ” hükmü bulunmakta olup aynı Yasa’nın 30. maddesinde de ”Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır. ” hükmü bulunmaktadır.
Öte yandan; Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. Harçlar Kanununun 30 ve 32. madde hükümleri gereğince, harca tabi bir davada harç tamamlatılmadan davanın esasına girilemez, ancak bu eksikliğin giderilmesi için ilgili tarafa süre verilmelidir.
Bu durumda mahkemece, davacı taraf icra takibine konu bono yönünden menfi tespit talebinde bulunduğuna göre anılan yasal düzenlemeler gözetilerek davacıya harcı tamamlatması için usulüne uygun olarak süre tanınması, yatırılması gerekli harcın miktarının hesaplanarak belirtilmesi, tamamlanması halinde işin esasına girilerek yargılamaya devam olunması, eksik harcın tamamlanmaması halinde HMK’nın 150.maddesi (eski HUMK 409.maddesi) hükmü uyarınca dava dosyasının işlemden kaldırılması, bu maddede öngörülen süre içerisinde harcı yatırılmak suretiyle dava dosyasının yenilenmesi halinde davaya kaldığı yerden devam edilmesi, üç aylık süre içerisinde harç yatırılmak suretiyle dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle ; ilk derece mahkemesi tarafından eksik yargı harcı ikmal edilmeden hüküm kurulması hali, HMK’nun 355. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen incelenerek aynı yasanın 353/1. fıkra (a-4) maddesinde yer alan “diğer dava şartlarına aykırılık bulunması” şeklindeki düzenleme gereğince, yargı harçlarının ikmali için ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2019 tarih, 2018/736 Esas 2019/385 Karar sayılı kararın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine,
6-Davacı vekili ile davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/03/2023