Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2024 E. 2023/764 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2024
KARAR NO : 2023/764
KARAR TARİHİ : 13/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/02/2019
NUMARASI : 2015/138 Esas 2019/97 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 13/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/04/2023
Davalı-karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” DAVA ;
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalının, 12/06/2013 tarihine kadar müvekkilinin bayii olarak görev yaptığını ve müvekkilinden muhtelif ürünler satın aldığını, 12/06/2013 tarihi itibariyle taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin sona erdirildiğini, davalının, cari hesapta biriken borçlarını ödemediğini, davalıya İzmir 27. Noterliği’nden gönderilen 10/07/2014 tarihli, 15072 yevmiye numaralı ihtarname ile “cari hesabın kat edildiğinin ve ödeme yapmasının” ihtar edildiğini, davalının ödeme yapmadığını, tarafların ticari defter ve belgeleri incelendiğinde müvekkilinin alacağının ortaya çıkacağını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 88.024,28 Euro cari hesap alacağının ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 11/07/2014 tarihinden itibaren bankaların Euro cinsinden mevduatı uyguladıkları en yüksek faiziyle birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL karşılığının ve 35.930,09 TL cari hesap alacağının 11/07/2014 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
KARŞI DAVA VE CEVAP;
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile özetle; davacının istediği Euro alacağının 60.000,00 Eurosu’nun 21/01/2013 tarihli, 60.000,00 Eurosu’nun ise “GKS Projesi Sözleşmesinden Cayma bedeli’’ açıklamasıyla düzenlenen faturadan kaynaklandığını, taraflar arasında imzalanan 12/06/2007 tarihli sözleşmede cezai şarta ilişkin herhangi bir hükmün yer almadığını, bu konuda özel yazılı bir anlaşmanın da bulunmadığını, buna rağmen davacı tarafça müvekkiline haksız olarak cezai şart bedelinin yansıtıldığını ve müvekkilinin hesaplarına borç olarak kaydedildiğini, kaldı ki GKS projesi için müvekkili tarafından sipariş edilen, müşterinin cayması sonucunda teslimi gerçekleştirilemeyen ekipmanların davacı tarafından bir başka müşterisine satıldığını, yansıtılan cezai şart bedelinin sözleşmeye aykırı olduğunu, müvekkili tarafından 17/07/2014 tarihli iade faturasının düzenlenerek davacıya gönderildiğini ve dönüş alınamadığı için bu faturanın müvekkili tarafından iptal edildiğini, müvekkilinin karşı tarafa Bornova 4. Noterliği’nden gönderdiği 17/07/2014 tarihli, 25739 yevmiye numaralı cevabı ihtarname ile “herhangi bir borcun olmadığı, aksine alacağın olduğu” hususunu bildirdiğini, taraflar arasında yaklaşık 28 yıl devam eden ticari ilişkinin bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin yenilenmeyerek sona erdirildiği belirtilmiş ise de müvekkili tarafından sözleşmenin devamı için gerekli çabaların gösterildiğini ve yazışmalar yapıldığını, sözleşmenin bittiği belirtilen tarihten 3-4 ay sonra dahi müvekkiline bayilik fiyatları ile mal satışının gerçekleştirildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin 1986 yılında başladığını ve 1988 yılında … süt soğutma tankları konusunda … Ltd. Şti. ile anlaşmaya varıldığını, sonrasında ise 2002 yılında müvekkili şirketin kurulmasıyla devam ettiğini, sözleşme sona erdikten sonra taraflar arasında bir türlü hesap mutabakatının sağlanamadığını ve mali sorunların çözülemediğini, müvekkilinin 2004 yılında …’in … Projesinin yapım işini aldığını, daha sonra … tarafından “sistemin tamamlanmasının” istendiğini, 40 ünitenin davacı-karşı davalı şirketten istendiğini, ancak karşı tarafça gerçek fiyatın yaklaşık 3 katı tutarında 480.000,00 Euro fiyat verildiğini, bu fiyatın … tarafından fazla bulunduğunu ve iş için ihale açıldığını, müvekkilinin ihaleye katılarak yapılacak işi 210.000,00 Euro’ya aldığını, ihalenin ardından davacı-karşı davalının sistem ve malzemeler için 170.000,00 Euro fiyat verdiğini ancak ilk teklif nedeniyle müvekkilinin itibarının zedelendiğini, gerekli malzemelerin mevcut sipariş kodlarına göre sipariş verildiğini ve geldiğini, montaj aşamasında fazla ve gereksiz parçaların gönderildiğinin anlaşıldığını, bunun sebebinin davacı-karşı davalının “ürün içeriğinde yaptığı değişiklik” olduğunu, bu değişikliğin müvekkiline bildirilmemesi sebebiyle gereksiz ve başka yerde kullanımı mümkün olmayan parçaların sipariş edilmek zorunda kalındığını, bu yanlışlığın davacı-karşı davalı şirkete bildirildiğini ancak “iade alacağını” söyleyen davacı-karşı davalının bunu yapmadığını ve bu ürünlerin bedelini de 37.428,89 Euro olarak müvekkilinden tahsil ettiğini, bu ürünler yönünden müvekkili tarafından iade faturasının düzenlenerek karşı davalıya kargo ile gönderildiğini, karşı davalının bu ürünleri kabul etmeyerek iade ettiğini, ürünler geri gelmesine rağmen fatura ve sevk irsaliyesinin geri gelmediğini, davacı-karşı davalı şirketçe … model süt soğutma tanklarının satıştan kaldırılması ve bu konuda müvekkiline servis imkanı verilmemesi nedeniyle 27.276,95 Euro bedelli … elektronik parçalarının müvekkilinin elinde kaldığını, bu makinelerin başka yerde kullanılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin sözleşme uyarınca davacı-karşı davalı şirketten düzenli olarak mal aldığını ancak sözleşmenin sona ermesi nedeniyle 267.316,58 Euro bedelli sağım sistemi ve yedek parçanın elinde kaldığını, müvekkilinin elinde kalan ve müvekkili tarafından kullanılması imkanı bulunmayan makinelerin iade alınması için başvurulduğunu, ancak çözüm olmadığını, ayrıca müvekkili
tarafından …’e … projesi için 29/07/2015 tarihine kadar geçerli olmak üzere 15.000,00 Euro bedelli teminat mektubunun verildiğini, teminat mektubu güvencesinde karşı davalıya mal ve hizmet verildiğini, … tarafından onaylı üretim ruhsatının istendiğini, bunun karşı davalı şirket tarafından tedarik edilemediğini belirterek, davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 323.660,41 Euro’nun 29/12/2014 tarihinden itibaren Euro cinsinden mevduata uygulanan en yüksek banka faiziyle birlikte ödeme tarihindeki resmi kur üzerinden TL olarak karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava ve karşı dava; taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesine dayalı alacak davasıdır.
Taraflar arasında 12/06/2007 tarihli bayilik sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davalı bayi, davacıya ait ürünlerin sözleşmenin ekinde belirtilen coğrafi bölgede ve sözleşmede belirtilen şekil ve şartlarda sözleşme süresi boyunca satışı işini almıştır. Sözleşme süresi 5 yıl olarak belirlenmiş, 12/06/2012 tarihinde sözleşme uzatımına ilişkin protokol düzenlenmiş, bu protokol ile sözleşme 12/06/2012 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile uzatılmış, bu süre sona erdiğinde tarafların açık irade beyanlarıyla sözleşmeyi uzatabilecekleri kararlaştırılmıştır.
Davalı-karşı davacı vekili her ne kadar sözleşme sona erdikten 3-4 ay sonra da müvekkilinin bayilik fiyatları üzerinden mal aldığını ileri sürmüş ise de; 12/06/2012 tarihinde düzenlenen protokol ile “sözleşmenin 1 yıldan sonra uzatıldığına ilişkin tarafların açık irade beyanlarının olması gerektiği” kararlaştırılmış olup, uzatmaya ilişkin açık irade beyanı bulunmadığından, 3-4 ay sonra yapılmış alışveriş sözleşme süresinin uzatıldığı yönünde açık iradenin varlığını ortaya koymayacağından, mahkememizce taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 12/06/2013 tarihinde sona erdiği kabul edilmiştir.
Davacı-karşı davalı, davalı-karşı davacıya İzmir 27. Noterliği’nden gönderdiği 10/07/2014 tarihli, 15072 yevmiye numaralı ihtarname ile “cari hesabı kat ettiğini” belirterek, “88.024,28 Euro ve 35.930,09 TL tutarındaki borcu ihtarnamenin tebliğinden itibaren en geç 7 gün içerisinde yasal faiziyle birlikte ödemesini” istemiştir. İhtarname davalı-karşı davacıya 11/07/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Bu ihtarnameye karşılık davalı-karşı davacı Bornova 4.Noterliği’nden gönderdiği 29/12/2014 tarihli, 51341 yevmiye numaralı cevabi ihtarname ile borcun olmadığını, aksine alacağın olduğunu bildirmiştir.
Mahkememizce yapılan ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve sözleşmenin sona ermesinden sonra cari ilişkideki fatura alacakları nedeniyle davacının davaya konu ettiği alacağının, davalının ise karşı davasına konu ettiği alacağının bulunup bulunmadığı” konusunda olduğu belirlenmiştir.
Aynı duruşmada davalı tarafın zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı-karşı davacı karşı davasında; “davacı-karşı davalı tarafından müvekkiline başka yerde kullanılması mümkün olmayan fazla ve gereksiz malzemelerin gönderildiğini, bunların bedelinin 37.427,89 Euro olduğunu, “…” model süt soğutma tanklarının satıştan kaldırılması ve bu konuda müvekkiline servis imkanı verilmemesi nedeniyle elinde kalan … elektronik parça bedellerinin 27.276,95 Euro olduğunu, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle elinde kalan sağım sistemi ve yedek parça bedelinin 267.316,58 Euro olduğunu belirtmiştir.
Mahkememizce tarafların defterleri ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Taraflara ait ticari defter ve belgeler inceleyen mali müşavir bilirkişi … 27/01/2016 tarihli raporunda özetle; davacı-karşı davalının 2006 ile 2014 yılları arasına ilişkin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, kapanış tasdiklerinin bulunduğunu, asıl dava yönünden; davacı-karşı davalının defter kayıtlarına göre davalı-karşı davacıdan 10/07/2014 ihtarname tarihi itibariyle 295.464,13 TL alacaklı gözüktüğünü, davacı-karşı davalının alt kayıtlarında alacağını “TL” ve “Euro” cinsi olmak üzere iki ayrı cari hesapla takip ettiğini, Euro carisinin 88.024,28 Euro, TL carisinin ise 35.930,09 TL alacak bakiyesi verdiğini, davalı-karşı davacının ise incelemeye 2006, 2007, 2008, 2009, 2010 yılları yevmiye defterleri ile 2011 yılı ticari defterlerini ve 2012, 2013, 2014 yılları yevmiye ve envanter defterlerini sunduğunu, davalı-karşı davacı kayıtlarına göre davalı- karşı davacının davacı-karşı davalı tarafa 312.493,49 TL borcunun gözüktüğünü, davacının cayma bedeli olarak sırf 21/01/2013 tarihinde tahakkuk ettirdiği 60.000,00 Euro’yu değil, 01/02/2013 tarihinde 13.792,12 Euro’yu da “GKŞ cayma faturasından kalan bedel” olarak tahakkuk ettirdiğini, davacı-karşı davalının davalı-karşı davacı taraf aleyhine tahakkuk ettirdiği cayma bedellerinin bir sözleşmeye dayanmadığını, ancak toplam tutarı 73.792,12 Euro olan cayma faturalarının davalı-karşı davacı tarafça itirazsız kayıt altına alındığını, cayma bedelinin iptalinin mahkemenin takdirinde olduğunu, bu halde ise davacı-karşı davalının TL alacağının 35.930,09 TL ve Euro alacağının 14.232,16 Euro olacağını, karşı dava yönünden ise; davalı-karşı davacının önce yüksek sonra düşük fiyat verildiği iddiası konusunda takdirin mahkemeye ait olduğunu, dosyaya ilgili ihale dokümanlarının sunulmadığını, karşı davada ileri sürülen malzemelerle ilgili değerlendirmenin teknik bilirkişiler tarafından yapılabileceğini, sözleşmenin süresinin bitmesi halinde sözleşmede herhangi bir tazminatın alınamayacağı yönünde düzenleme olduğunu, buna karşın bayilik sözleşmelerinin bitmesi dolayısıyla portföy/denkleştirme tazminatının doktrin tarafından kabul edildiğini, sözleşmenin 8. maddesinde davacı-karşı davalı tarafa destek ve servis yükümlülüklerinin getirildiğini, buna göre davalı-karşı davacının tek başına kullanamayacağı teknik ve yedek parça bulundurmasının sözleşme gereği gözükmediğini, bu durumda stok ve malzemeler de kontrol edilerek bu konuların teknik bilirkişi ile birlikte değerlendirilmesi konusunda takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir.
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri ve Teknolojileri Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi bilirkişi … 03/11/2016 havale tarihli raporunda özetle; … süt soğutma tankları ile ilgili olarak davalı tarafından iletilen listedeki 216 kalem malzemenin 160 kaleminin stok sayısının pozitif olduğunu, 56 kalem malzemenin ise stok sayısının -0- olduğunu, … süt sağım sistemi ve çiftlik ekipmanları ile ilgili olarak davalı tarafından üretilen listedeki 867 kalem malzemenin 596 kaleminin stok sayısının pozitif, 271 kalem malzemenin ise stok sayısının -0- olduğunu, davalı şirkete ait iki depoda bulunan malzemelerin yerinde incelendiğini, … süt soğutma tanklarına ait malzemelerle ilgili olarak; stokta görülen 160 adet parçanın soğutma tanklarının arızalarında kullanılmak üzere yedek parça olarak kullanıldığını, liste içerisinde bulunan bazı malzemelerin özellikle elektronik malzemelerin üretici firma tarafından halen üretilen soğutma sistemlerinin bir parçası mı yoksa geçmişte üretilerek günümüzde üretimine son verilmiş soğutma sistemlerinin bir parçası mı olduğunun belirlenemediğini, ancak yasalar gereği üretici firmanın üretimden kaldırdığı ekipmanların yedek parçalarını belli süre boyunca müşterilerine temin etmek durumunda olduğunu, parçaların üretici firma tarafından nasıl ambalajlanarak teslim edildiğinin belirlenemediğini, … süt sağım sistemi ve çiftlik ekipmanları ile ilgili olarak davalı şirket tarafından iletilen 256 kalem malzemenin incelenerek sayıldığını, çok sayıda küçük malzemeden (conta, nipel gibi ekleme parçalardan)
oluşan diğerlerinin depolarda incelendiğini, iletilen liste içinde bulunan 7001-0002-002 stok kodlu hayvancılık işletmelerinde kullanılan yemleme ünitelerinin depoda demonte olarak bulunduğunu ve yedek parça olarak tanımlanamayacaklarını, üretici firmadan sipariş tarihleri bilinmemekle birlikte satış yapılmak üzere sipariş edildikleri ve satışlarının yapılamayarak stokta kaldıkları kanısına varıldığını, mevcut veya yeni kurulacak çiftliklerde monte edilerek kullanılabilir durumda olduklarını, liste içerisinde bulunan bazı malzemelerin özellikle elektronik malzemelerin üretici firma tarafından halen üretilen soğutma sistemlerinin bir parçası mı yoksa geçmişte üretilerek günümüzde üretimine son verilmiş soğutma sistemlerinin bir parçası mı olduğunun belirlenemediğini, ancak yasalar gereği üretici firmanın üretimden kaldırdığı ekipmanların yedek parçalarını belli süre boyunca müşterilerine temin etmek durumunda olduğunu, iletilen listedeki diğer malzemelerin hayvancılık işletmelerinde kurulacak yeni sağımhanelerde kullanılabilecek parçalar olabildiği gibi önceden kurulan sağımhanelerde kullanılan ve belli bir kullanım ömrü olan parçaların ve ekipmanların bakımlarının yapılmasında veya arızaların giderilmesinde de kullanılabileceklerinin belirlendiğini, liste içinde bulunan ve hayvancılık işletmelerinde dezenfeksiyon amaçlı kullanılan kimyasal malzemelerin ambalajları üzerinde üretici firmanın (…) etiketi olduğunu, bazı kimyasal malzemelerin (…) ambalajları üzerinde son kullanma tarihinin belirlenemediğini, bazılarında son kullanma tarihinin 2013, bazılarında 2015 yılı Haziran ayı olması nedeniyle bu kimyasalların kullanma tarihleri geçtiğinden artık kullanılamayacakları sonucuna varıldığını bildirmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili; tarafların sipariş usulüyle çalıştıklarını, karşı tarafça sipariş edilmeyen ürünlerin satışının yapılmadığını, karşı davaya konu teknik ve yedek parçaların karşı tarafın siparişi üzerine müvekkili tarafından satışının yapıldığını, yedek parça temininin de bu şekilde olduğunu, dolayısıyla gereksiz ürün satışı yapıldığı yönündeki karşı iddianın dayanaksız olduğunu, bayilik ilişkisinin 12/06/2013 tarihinde sözleşme süresi sonunda kendiliğinden sona erdiğini, sözleşmenin 16.1. maddesinde sözleşmenin sona ermesi durumunda tarafların birbirinden herhangi bir tazminat isteyemeyeceklerinin düzenlendiğini belirmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili de; …’in … projesinin tamamlanmasının istenmesi üzerine sağım sisteminde kullanılan panellerin ve bunun için gerekli olan kontrol ünitelerinin müvekkili tarafından davacıya sipariş edildiğini belirtmiştir.
Ziraat mühendisi bilirkişi … ile mali müşavir bilirkişi … hazırlayıp sundukları 06/11/2017 tarihli raporlarında özetle; davacı tarafın kendi defter kayıtlarına göre davalıdan 88.024,28 EURO ve 35.930,09 TL alacaklı gözüktüğünü, davalı tarafın ticari defterlerine göre ise davalı borcunun 312.493,49 TL olarak gözüktüğünü, her iki tarafın defterlerinin birbirini teyit ettiğini, her iki tarafın da cayma bedelini defterlerinde kayıt altına aldıklarını, sözleşmeye dayanmayan cayma bedelinin mahsubu halinde davacının alacağının kök raporda belirtildiği üzere 35.930,09 TL ve 14.232,16 EURO olabileceğini, karşı dava bakımından ise; teknik bilirkişi tarafından belirtildiği şekilde eski bayinin elinde kalan malzemeyi pazarlaması imkansız olmamakla birlikte kısıtlı olduğunu, karşı davacının stok sayımına ve alış bedellerine göre elinde kalan malzeme bedelinin toplam 332.629,15 EURO olduğunu, 5.400,27 EURO’luk kısmının miadının dolduğunu, mahsubu halinde karşı davacının elinde kalan stok bedelinin toplam 327.228,88 EURO olduğunu bildirmişlerdir.
Davacı-karşı davalı vekili; karşı tarafın cayma bedeline ilişkin itirazlarının kabul edilmemesi gerektiğini, TTK’nın 122/4 maddesi gereğince denkleştirme tazminatının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren 1 yıl içinde ileri sürülmesi gerektiğini, bu
sürenin hak düşürücü süre olduğunu, davalı-karşı davacının ise bu isteğini karşı dava ile 24/02/2015 tarihinde ileri sürdüğünü, yani sözleşmenin sona erdiği 12/06/2013 tarihinden neredeyse 2 yıl sonra ileri sürdüğünü, bu isteğin reddi gerektiğini, raporun ekindeki çizelgelerde yer alan ürünlerden müvekkili tarafından düzenlenmeyen ve müvekkilinin yedek parça olarak ayrıca faturaya konu etmediği ürün bedellerinin müvekkiline yüklenemeyeceğini belirterek, davalı-karşı davacının çizelgedeki ürünlere ilişkin tüm faturaları sunması sonrasında ek rapor aldırılmasını istemiştir.
Davalı-karşı davacı vekili; taraflar arasındaki sözleşmede cayma bedeline ilişkin bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle yasal dayanağı olmadan düzenlenen cezai şarta ilişkin faturadan dolayı müvekkilinin borcunun olmadığını, 60.000,00 EURO cayma bedeli isteğinin reddinin gerektiğini, bilirkişiler tarafından sunulan raporda müvekkili elinde var olan malların sayımının yapıldığını ve değerlerinin belirlendiğini, bu malların bir kısmının karşı tarafın sipariş sistemindeki hata nedeniyle gereksiz olarak sipariş ettirilen mallar, bir kısmının satıştan kaldırıldığı için müvekkilinin elinde kalan süt soğutma tanklarına ait elektronik parçalar olduğunu, bu modelin satıştan kaldırılacağı yönünde uyarı yapılmadığı gibi bu malzemelerin başka yerde de kullanılmasının mümkün olmadığını, kalan kısmının müvekkilinin zorunlu olarak stoklamak durumunda kaldığı malzemeler olduğunu, elde kalan malların sarf malzemesi olmadığını, bozulanın yerine takılması gerekli olan yedek parçalar olduğunu belirtmiştir.
Asıl dava yönünden; tarafların sipariş usulü çalıştıkları, sözleşmenin 12/06/2013 tarihinde sona erdiği, bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde tarafların defter ve kayıtlarının birbirini doğruladığı ve her ne kadar sözleşmede düzenleme yok ise de davalının cayma bedeline ilişkin faturaları kendi defterlerine kaydetmiş olması karşısında bu konuda taraflar arasında zımni bir anlaşmanın var olduğunun kabulünün gerektiği, her iki tarafın defterlerinde de davacı alacağının kayıt altına alındığı anlaşıldığından, haklı görülen asıl davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Karşı davaya gelince; her ne kadar mali müşavir bilirkişinin raporunda karşı davacı yararına denkleştirme tazminatına hükmedilmesi gerektiği yönünde doktrinel görüş olduğu belirtilmiş ise de, karşı davada denkleştirme tazminatı yönünde istek bulunmadığından, kaldı ki bu isteğin 122/4 maddesindeki 1 yıllık süre içerisinde ileri sürülmediği anlaşıldığından, bilirkişinin bu görüşüne değer verilmemiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 16.1. maddesinde sözleşmenin kendiliğinden feshedildiği durumunda tarafların karşılıklı tazminat isteyemeyecekleri kararlaştırılmıştır. Sözleşme, bu düzenleme ve ek protokolün 8. maddesi gereğince 12/06/2013 tarihinde kendiliğinden sona erdiğinden, diğer yandan sözleşmenin siparişe ilişkin 1.3, 2.3 ve teknik hizmete ilişkin 4.1, 4.2. maddeleri gereğince davalının stok bulundurma zorunluluğu bulunduğundan, karşı dava konusu tazminatların istenemeyeceği kabul edilmiş, karşı davanın reddine karar verilmiştir. ” şeklinde asıl davanın kabulü ile; 88.024,28 Euro alacağın 19/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4-a maddesi gereğince Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası’nın döviz satış kuru üzerinden TL karşılığının davalı-karşı davacıdan alınarak, davacı-karşı davalıya verilmesine, 35.930,09 TL alacağın 19/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak, davacı- karşı davalıya verilmesine, ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davalı karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında imzalanan 12/06/2007 tarihli sözleşmede cezai şarta ilişkin hükmün yer almadığını, bu hususta özel yazılı bir anlaşma yapılmadığını, iyi niyetli girişimlerin sonuç vermemesi üzerine müvekkili şirketçe iade faturası düzenlendiğini, karşı davada denkleştirme tazminatı yönünde isteğin bulunmadığını, bu isteğin 122/4 maddesindeki 1 yıllık süre içerisinde ileri sürülmediğinin anlaşıldığını, davacı-karşı davalı şirketin sipariş sisteminde yaptığı değişikliği bildirmemesiyle müvekkiline gereksiz ve fazla sipariş verdirdiğini, fazla siparişin sebebi davacı-karşı davalı olduğundan sonuçlarına katlanması gerektiğini, müvekkilinin gerek işin aciliyetinden-doğasından gerekse sözleşme uyarınca elinde zorunlu olarak stok bulundurmak durumunda olduğunu, müvekkilinin elinde kalan malların pazarlanmasının kamuoyuna yapılan duyuru ile engellendiğini, müşterilerin doğal olarak hizmetin devamının gelmeyeceği garantili olmaması kaygılarıyla yeni bayilere yöneldiğini beyanla asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Asıl dava, cari hesaba dayalı alacak istemine, karşı dava taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekillerinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda reesen gözetilerek yapılmıştır.
Davacı karşı davalı vekilince, aralarındaki bayilik ilişkisi biten davalının cari hesapta biriken borçlarını ödemediği, cari hesabın kat edilmesine ve alacağın ödenmesinin ihtarına rağmen ödeme yapılmadığından alacağın faizi ile birlikte tahsili, karşı davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı karşı davacı vekilince, asıl davada alacağın 60.000 Euro’sunun cayma bedelinden kaynaklandığı, sözleşmede cezai şart kararlaştırılmadığı beyanıyla davanın reddi, karşı davasında ise; davacı-karşı davalı tarafından müvekkiline başka yerde kullanılması mümkün olmayan fazla ve gereksiz malzemelerin gönderildiği, bunların bedelinin 37.427,89 Euro olduğu, “…” model süt soğutma tanklarının satıştan kaldırılması ve bu konuda müvekkiline servis imkanı verilmemesi nedeniyle elinde kalan … elektronik parça bedellerinin 27.276,95 Euro olduğu, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle elinde kalan sağım sistemi ve yedek parça bedelinin 267.316,58 Euro olduğu beyanıyla bu alacaklarının faizi ile tahsilini talep edilmiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; asıl davada, tarafların birbirine doğrulayan defter kayıtlarına göre davacının alacağının mevcut olduğunun anlaşılmasına; karşı davada, denkleştirme tazminatı yönünde talep bulunmamasına, taraflar arasındaki sözleşmede, kendiliğinden fesih halinde tarafların karşılıklı tazminat isteyemeyeceklerinin kararlaştırılmış olmasına, yine sözleşme gereğince davalının stok bulundurma zorunluluğu bulunduğunun anlaşılmasına göre davalı-karşı davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/02/2019 tarih, 2015/138 Esas ve 2019/97 Karar sayılı kararına karşı davalı-karşı davacı vekilinin asıl davada ve karşı davada istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
Asıl davada; istinaf kanun yoluna başvuran davalı-karşı davacı taraftan alınması gereken 18.825,21 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 4.707,00 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 14.118,21 TL’nin davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Karşı davada; istinaf kanun yoluna başvuran davalı-karşı davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 135,50 TL’nin davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı-karşı davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/04/2023