Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2015 E. 2023/116 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2015
KARAR NO : 2023/116

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2019
NUMARASI : 2016/115 Esas 2019/355 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/01/2023
Davacılar vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından müvekkilleri hakkında İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2016/413 esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başlandığı ve takibin kesinleştiğini, müvekkillerinin davalı bankaya borçlarının bulunmadığını, … Şirketinin 2009 yılında davalı ile yaptığı kredi sözleşmesini müvekkillerinin kefil sıfatıyla imzaladığını, davaya konu senedin vade tarihinin ve miktarının boş olarak davalı banka tarafından müvekkillerine imzalatıldığını, söz konusu senedin kredinin teminatı niteliğinde olduğunu, senedi imzaladıklarını dahi hatırlamadıklarını, şirketin davalı bankadan rotatif kredi kullandığını ve 333.190 TL ödenmekle kredinin 18/06/2011 tarihinde kapatıldığını, 2013 yılında şirketin tasfiyeye girdiğini ve 2014 yılının 4. ayında tasfiye olunduğunu, senedin boş olarak imzalatıldığını oysa bir borca kefil olan kişinin ne miktar için kefil olduğunu bilmesi gerektiğini, kredi miktarının 300.000 TL olmasına karşın senedin 29.500 TL olmasından ve senedin tanzim tarihinin 10/11/2009 tarihi olmasından belli olduğunu, senedin tanzim tarihinin 2009, vade tarihinin 2016 olup bir bankanın uzun vadeli bir senet almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yapılacak yazı ve imza incelemesi ile senedin boş olarak alındığı hususunun açıklığa kavuşacağını, açıklanan nedenlerle müvekkillerinin icra dosyasında talep edilen tutarda borçlu bulunmadığının tespiti ile davalının %20 oranında tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; banka tarafından dava dışı … Şti ne imzalanan GKS gereği kredi kullandırıldığını, diğer davacıların sözleşmeyi müşterek ve müteselsil borçlu olarak imzaladıklarını, süresi içinde ödenmeyen kredi alacağı nedeniyle … Şti ve davalılar hakkında İzmir 13. İcra Dairesi’nin dosyası ile kredi borcunun ödenmesi için borçlular tarafından keşide edilen 10/11/2009 tarih, 07/01/2016 vade tarihli 29.500 TL bedelli senede dayanılarak 28.600 TL kredi alacağı için icra takibine başlandığını, davacıların senede dair itirazlarının dayanaksız ve haksız olduğunu açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE :
“…Dava, menfi tespit/istirdat davasıdır.
Dava dilekçesi, toplanan deliler, denetim ve hüküm kurmaya elverişli 10/07/2018 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça, davacılar ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı takip nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespitine yönelik olarak eldeki davanın açıldığı, yargılama aşamasında icra dosyasına davacı … tarafından ödeme yapıldığından bu davacı yönünden davanın istirdat davasına dönüştüğüanlaşılmaktadır.
Davalı banka ile dava dışı … Şti arasında 05/09/2005 düzenleme tarihli 75.000 TL limitli, 10/11/2009 düzenleme tarihli 700.000TL limitli 2 adet genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacı … her iki sözleşmeyi, … Şirketinin 10/11/2009 düzenleme tarihli genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, bu sözleşmeye ek olarak davalı bankanın alacaklı, dava dışı kredi müşterisi … Şti’nin borçlu, davacılar … Şti, … ve …’nın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları 10/11/2009 düzenleme tarihli 07/01/2016 vadeli 29.500,00 TL bedelli senet alındığı, genel kredi sözleşmesine istinaden gayri nakdi kredi açılarak dava dışı şirket hesabı üzerine keşideli çekler verildiği, bu çeklerin 15 adet yaprağının karşılıksız çıkması nedeniyle çek hamillerine bankanın sorumluluk tutarı ödendiği ve nakdi krediye dönüşen tutarın kat edildiği, davacılara ihtarname keşide edildiği ve takip sonrası temerrüde düştükleri, ihtara rağmen ödeme yapılmaması üzerine davacı borçlular aleyhine davalı bankaca İzmir 13. İcra Dairesi’nin 2016/413 esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü yolu ile takip başlatıldığı, takip süresince davacı …’nın maliki bulunduğu taşınmazının satışı ile icra dosyasına 20/01/2017 tarihinde 40.834,58 TL tahsilat yapıldığı, davacı …’nın açmış olduğu, menfi tespit davası yargılama aşamasında istirdat davasına dönüştüğü, 20/01/2017 tarihi itibariyle davalı banka alacağının toplam 38.494,80 TL olduğu, bu miktardan davalı banka tarafından 19/01/2017 tarihinde yapılan 2.023,50 TL masrafa ilişkin belge ibraz edildiğinden bu miktar düşülerek 316,28 TL’nin davalı bankadan alınarak davacı …’a verilmesine, diğer davacıların açmış oldukları davanın reddine ve davacı tarafın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine”, dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle ; senedin boş olarak verilmiş olduğu bankanın kayıtları ile belli olmasına rağmen bu hususun nazara alınmadan hüküm tesis edildiğini, müvekkillerinden imzaladıklarını dahi hatırlamadıkları bir senet alındığını, genel kredi sözleşmesine göre 7 örnek ödeme emri gönderilmesi gerekirken müvekkillerine imzalatılan boş kambiyo senedinin yıllar sonra doldurulmak suretiyle usulsüz bir şekilde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığını, müvekkillerinin itiraz şanslarının ellerinden alındığını, yıllar sonra senedin kefili konumundaki müvekkillerin tam 7 yıl sonra doldurularak işleme konulan senet nedeniyle borçlu konuma düştüğünü, senetlerde zaman aşımı dahi Türk Ticaret Kanununda 3 yıl olarak düzenlendiğini beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, menfi tespit ve istirdat davasıdır.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacılar, icra takibine konu bononun boş olarak verildiğini vade kısmının sonradan doldurulduğunu, senet miktarının da sonradan doldurulduğunu, dava dışı borçlu şirketin kredi borcunu tamamen ödediğini davalıya borçlu olmadıklarını iddia etmişlerdir.
Davalı taraf ise takibe konu bonodan kaynaklı davacılardan alacaklı olduğunu savunmaktadır.
Kefaletin geçersiz olduğuna ve bononun sonradan doldurulduğuna ilişkin davacıların istinafı yönünden; takibe konu bononun düzenleme tarihinin 10/11/2009 tarihi olduğu, dolayısıyla kefaletin geçerli olup olmadığına ilişkin 818 sayılı BK nun hükümlerinin somut olayda uygulanacağı, 818 sayılı BK nun 484. Maddesinde; kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes’ul olacağı muayyen bir miktar iradesine mütevakkıftır” şeklinde düzenleme bulunduğu, somut olayda takibe konu bononun davacılarca müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalandığı, bonoda ödenecek miktarın ve vade tarihinin yazılı olduğu, her ne kadar davacılar bononun boş olarak verildiğini ileri sürmüşler ise de; bononun sözleşmeye aykırı doldurulduğunun yazılı delille ispatı gerektiği, davacıların dosyaya bu hususta bir delil sunmadıkları, davalı banka defterlerinde bono bedelinin 1 TL olarak yazmasının davacıların iddialarını ispat ettikleri anlamına gelmeyeceği, bononun ticari defterlerde kayıtlı olmasının bir zorunluluk olmadığı, bono, kambiyo senedi olup ticari defterlerde kayıtlı olmasa dahi kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiğinden her zaman borçluya karşı ileri sürülebileceği, bu nedenlerle kefaletin geçersizliğine ve bononun sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğuna ilişkin davacılarca bu iddialarını ispatlar nitelikte yazılı bir delil sunulmadığınadan bu husustaki istinaf talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; hükme esas alınan denetime elverişli ve açık 10/07/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre davacıların takibe konu bonodan kaynaklı davalı bankaya borçlu olmalarına, davacı …’nın istirdat talep edebileceği miktarın doğru belirlenmiş olmasına göre davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/04/2019 tarih ve 2016/115 Esas, 2019/355 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 19/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.