Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2014 E. 2023/259 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2014
KARAR NO : 2023/259
KARAR TARİHİ : 15/02/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2018
NUMARASI : 2017/1152 Esas 2018/1193 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 15/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/02/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş.’nin dava konusu … ili, … İlçesi, … Ada, … Parselde kain taşınmaz üzerine yapılacak olan … adlı proje yapının bir kısım elektrik tesisat işlerini yapması hususunda davalı … Şti. ile sözleşme imzaladığını, davalı … şirketi işbu sözleşme gereğince yapılacak olan işlerin bir kısmı karşılığında sözleşme konusu taşınmaz üzerine inşa edilecek olan 45 ve 46 numaralı taşınmazları … Şti.’ne devretmeyi taahhüt ettiğini, davalı … şirketi, davalı … şirketinin kendisine devretmeyi taahhüt etmiş olduğu 45 numaralı bağımsız bölümü 15/02/2015 tarihinde 585.000,00 TL bedel üzerinden ve 46 numaralı bağımsız bölümü 14/07/2015 tarihinde 685.000,00 TL bedel üzerinden davacı şirkete devretmeyi kabul ve taahhüt etmiş olup toplam 1.270.000,00 TL sözleşme tarihinde elden ödendiğini, davalı … A.Ş.’nin sözleşme gereğince dava konusu taşınmazları en geç 14/11/2016 tarihinde teslim etmesi gerekmekte iken teslim etmemiş, bu süreç içerisinde yapılan tüm görüşmeler sonuçsuz kaldığını, ihtarname keşide edildiğini ve ihtarnamelerin de sonuçsuz kaldığını, yüklenici konumundaki … Şti.’nin sözleşme gereğince üzerine düşen tüm yükümlülüklerine yerine getirmekle birlikte davalı … A.Ş.’nin bu hususu kabul ettiğini, davacı ile davalı … şirketi arasında imzalanan 15/02/2015 ve 14/07/2015 tarihli gayrimenkul satış ve borçlanma sözleşmelerine göre … şirketinin bağımsız bölümleri teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde teslim etmediği takdirde aylık kira bedeli olarak her bir taşınmaz için 1.000,00 TL ödeyeceğini kabul ettiğini, davacının davalılar ile irtibat kuramadığından sözleşme ve etkink şartnamedeki hususlara aykırı eksik işlerin olup olmadığının da tespit edilemediğini ileri sürerek, sonuç olarak; … ili, … İlçesi, … Ada, … Parselde kain 45 ve 46 nolu bağımsız bölümlerin 17/02/2016 tarihli konut satış sözleşmesi gereği tapu iptali ile müvekkili adına tescilini, dava konusu taşınmazların zamanında teslim edilmemesi nedeniyle şimdilik her bir taşınmaz için 1.000,00’er TL kira bedelinin muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalı … Yirketinden tahsiline, eksik işlerin tespiti ile davalı … A.Ş.’den tazmini açısından şimdilik 1.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte ödetilmesini, bu taleplerin kabul olmaması halinde anahtar teslim satış bedeli üzerinden tespit edilecek müvekkilinin uğramış olduğu müspet zararın davalı şirketlerden müşterek ve müteselsilen tazminine, bu tdalebin kabul edilmemesi halinde ise, müvekkilinin satış bedeli olarak ödemiş olduğu toplam bedelden şimdilik 500.000,00 TL’nin ödeme tarihi olana 15/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalı şirketlerden müştereke ve müteselsilen tazminine, anılı taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle ; davaya konu edilen bağımsız bölümlerle ilgili bildirilen sözleşmelerin geçersiz olduğunu, müvekkili şirketin … ve …’nın müşterek imzasıyla temsil edildiğini, sözleşmelerde tek imza atıldığını yetkisiz taraflar arasında imzalandığını, konut satış sözleşmesinde tarih sonradan eklendiğini, konut satış sözleşmesine şirketin tek imza ile temsil edilmeye başadığı tarih olan 17/02/2016 tarihinin sonradan el yazısı ile atıldığını, yüklenicinin sözleşmesinin imzalandığı sırada müvekkili şirket müşterek imzayla temsil edildiğini, kabul anlamına gelmememkle birlikte dava dilekçesinin ekinde sunulu sözleşmelerin taşınmaz satış vaadi sözleşmesi niteliğinde de olmadığını, mülkiyetin devrini amaçlayan bütün sözleşmelerin geçerliliği resmi şekilde yapılması koşuluna bağlı olduğunu, müvekkili şirketin ticari kayıtlarda davacının iddia ettiği bir ödeme mevcut olmadığını, davaya konu sözleşmeler gereğince müvekkili şirketin davacıdan herhangi bir ödeme almadığını savunarak öncelikle yasal şartları oluşmamış olan ihtiyati tedbirin kaldırılmasını, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle ; davaya konu edilen gayrimenkul satış sözleşmeleri yalnızca kredi çekmek amacıyla düzenlendiğini, borçlanma sözleşmeleri kredi çekmek ve kredibiliteyi arttırmak amacıyla düzenlendiği ve sonradan bu davaya konu edilerek kötüniyetle kullanıldığını, dava konusu sözleşmelerin geçersiz olduğunu, diğer davalı … A.Ş. şirketinin iki firma yetkilisinin müşterek imzasıyla temsil edildiğini, ancak sözleşmede tek imza yer aldığını, sözleşmelerin yetkisiz kişilerce yapıldığını, konut satış sözleşmesine tarihin sonradan eklendiğini, dava dilekçesinin ekinde sunulu sözleşmelerin taşınmaz satış vaadi sözleşmesi niteliğinde olmadığını, şekil şartlarına uymadığını, şirketlerin ticari kayıtlarından davacının iddia ettiği bir ödemenin mevcut olmadığını, ticari işlemlerde böyle bir tutarın elden tesliminin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu hususun şirketlerin ticari defterlerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya konulacağını, müvekkili firmanın … A.Ş.’nden sözleşmede yer alan tutarlar kadar bir hakediş bulunmadığını savunarak, öncelikle ihtiyati tedbirin kaldırılmasını, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
” Uyuşmazlığın tespiti; davaya konu edilen sözleşme gereğince, davalı …’e iş karşılığı devredilen taşınmazın karşılığında, eksik iş yapıldığından bahisle davacının alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne olduğu davacının talep edebileceği alacağının bulunup bulunmadığı, var ise kimden ne miktar olduğunun tespiti noktasında toplanmaktadır.
Dava; taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davacının sözleşmeden kaynaklanan hakkına yönelik tapu iptali ve tescili, bunun mümkün olmaması halinde taşınmazın rayiç değerine yönelik terditli olarak açılan alacak davasıdır.
Tarafların kabulünde olan 17/02/2016 tarihli sözleşmenin incelenmesinde; satım bedelinin tamamının 15/12/2015 tarihinde elden ödendiği sözleşmenin 8. maddesinde belirlenmiştir.
Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (MK 706, BK 237, Tapu Kanunu 26 ve Noterlik Kanunu 60. maddeleri) o nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflara hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler.
Davacı vekili dilekçesinde 500.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte terditli olarak talep etmiştir. İlk talebinde söz konusu taşınmazların tapu iptalini ve müvekkili adına tescili talep etmiş ise de; geçersiz sözleşmeye dayalı bu istem dayanaksız kaldığından, haksız iktisap hükümleri çerçevesinde incelemeye gidilmiştir.
Somut olayda; davacının davalı … Şti.ne almak istediği taşınmazlara karşılık 1.270.000,00 TL verdiği, sözleşmenin geçersiz olduğu, dolayısıyla bu davalının aldığını haksız iktisap kuralları gereğince davacıya ödemesi gerekmektedir.
Ticari nitelikteki uyuşmazlıktan kaynaklanan davada avans oranında temerrüt faizi talep edilmesinde bir yanlışlık bulunmamıştır. Şöyle ki, “gaspeden daima temerrüt halindedir” şeklindeki hukukun genel ilkesine göre, haksız fiilin faili ve sebepsiz zenginleşen daima temerrüt halinde bulunduğu için, zaten gerçekleşmiş olan temerrüdü sağlamak üzere alacaklının ayrıca bir ihtarda bulunmasının gerekmediği, tıpkı tersini öngören bir yasal düzenlemenin bulunmaması gibi, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan iade borcunda temerrüt için ayrıca alacaklı ihtarının aranması gereğini düzenleyen bir yasa hükmü de yoktur. Dolayısıyla sebepsiz zenginleşme ve temerrüt kavramlarının hukuksal yapı ve nitelikleri hukukun genel ilkeleri ve bilimsel görüşler çerçevesinde bir çözüme kavuşturulmalıdır. Eldeki davada da sebepsiz zenginleşmede geri verme borcunun kapsamına ilişkin yukarıda değinilen ilke ve kurallar ışığında hayatın olağan akışı içinde sebepsiz zenginleşmesine konu parayı elinde bulundurduğu süre içerisinde ondan sağlaması beklenen semereleri davacıya vermekle yükümlüdür. Bu bağlamda temerrüt tarihi ödeme tarihi olan 15/12/2015 olarak belirlenmiş ve bu tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Şti’den alacağa hükmedilmiştir. Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.11.1991 gün ve Esas: 1991/11-303, Karar: 1991/567 sayılı ilamı da bu doğrultudadır.
17/02/2016 tarihli Konut Satışı Sözleşmesinin incelenmesinde; satıcının … Şti. alıcının … Şti. olduğu, … A.Ş.’nin ise, muvaffak eden yüklenici konumunda olduğu, 14/07/2015 tarihli ve 15/12/2015 tarihli Gayrimenkul Satış ve Borçlanma Sözleşmeleri’nin satıcı …. Şti. ile alıcı … Şti. arasında yapıldığı, bedellerin de elden nakit olarak davalı … Şti.’ne ödendiği sözleşmelerden anlaşılmıştır.
Davacının, sözleşmelerde kararlaştırılan taşınmazların bedellerini satıcı pozisyonunda olan davalı …. Şti.’ne ödediği, kaldı ki; diğer davalı … A.Ş.’nin sadece sözleşmeye muvafakat ettiği, dolayısıyla sözleşmenin tarafı olmadığı anlaşılmakla, ona karşı açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili, davasını terditli olarak açmış olduğundan dava dilekçesinin sonuç kısmının 3. bendi uyarınca davanın tam kabulüne” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazların sözleşme imzalandığı tarihte tapuya kayıtlı olmadığını, yerel mahkeme tapu kayıtlarını celp etmediğini, bununla birlikte taşınmazların tapuya kayıtlı olsa dahi sözleşme resmi şekil şartına bağlı olmadığını, tarafların 7.02.2016 tarihli konut satış sözleşmesinin geçersizlik ve bölünebilirlik başlıklı 9. Maddesi ile bu hususu basiretli tacir sıfatıyla kabul ettiklerini, işbu durumun yerel mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, yerel mahkemenin dava konusu taşınmazların tapu iptalleri ve tescillerine karar vererek ayrıca bilirkişi marifetiyle tespit ettireceği eksik iş bedeli ile kira bedelinin tahsiline karar vermesi gerekirken Yerleşik yargıtay içtihatları ile de açık olduğu üzere davalı …’un pasif husumet ehliyeti yokluğuna karar verilmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1152 E ve 2018/1193 K sayılı ilamının istinaf incelemesi ile kaldırılarak; tüm talepler için 6100 sayılı HMK gereğince, toplanacak deliller ve bilirkişi raporuna göre belirlenecek bedelden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla; … İl, … İlçesi, … Ada, … Parselde kain 45 ve 46 nolu bağımsız bölümlerin 17.02.2016 tarihli konut satış sözleşme gereği tapu iptali ile müvekkil adına tesciline, dava konusu taşınmazların zamanında teslim edilmemesi nedeniyle şimdilik her bir taşınmaz için 1.000,00’er TL kira bedelinin muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalı … Şti.’den tahsiline, 17.02.2016 tarihli konut satım sözleşmesi gereğince sözleşme ve teknik şartname gereğince eksik işlerin tespiti ile davalı … A.ş.’den tazmini açısından şimdilik 1.000,00.TL’nin avans faizi ile birlikte ödetilmesine, iş bu taleplerin kabulünün mümkün olmaması halinde müvekkil tarafından ödenen satış bedelinden düşük olmamak kaydıyla dava konusu taşınmazın anahtar teslim satış bedeli üzerinden tespit edilecek müvekkilinin uğramış olduğu müspet zararın davalı şirketlerden müşterek ve müteselsilen tazminine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; sözleşme gereğince davacının sözleşmeden kaynaklanan hakkına yönelik tapu iptali ve tescili, bunun mümkün olmaması müspet zararını, olmaması halinde ödenen bedelin iadesine yönelik terditli olarak açılan alacak davası istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde terditli olarak 45 ve 46 nolu bağımsız bölümlerin 17/02/2016 tarihli konut satış sözleşmesi gereği tapu iptali ile müvekkili adına tescilini, taşınmazların zamanında teslim edilmemesi nedeniyle şimdilik her bir taşınmaz için 1.000,00’er TL kira bedelinin avans faizi ile birlikte davalı … Şirketinden tahsiline, eksik işlerin tespiti ile davalı … A.Ş.’den tazmini açısından şimdilik 1.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte ödetilmesini; bu taleplerin kabul olmaması halinde anahtar teslim satış bedeli üzerinden tespit edilecek müvekkilinin uğramış olduğu müspet zararın davalı şirketlerden müşterek ve müteselsilen tazminine; bu talebin kabul edilmemesi halinde ise, müvekkilinin satış bedeli olarak ödemiş olduğu toplam bedelden şimdilik 500.000,00 TL’nin ödeme tarihi olana 15/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
17/02/2016 tarihli Konut Satışı Sözleşmesinin incelenmesinde; satıcının …. Şti. alıcının … Şti. olduğu, … A.Ş.’nin ise, muvaffak eden yüklenici konumunda olduğu, 14/07/2015 tarihli ve 15/12/2015 tarihli Gayrimenkul Satış ve Borçlanma Sözleşmeleri’nin satıcı … Şti. ile alıcı … Şti. arasında yapıldığı, bedellerin de elden nakit olarak davalı … Şti.’ne ödendiği sözleşmelerden anlaşılmıştır.
Davanın dayanağını oluşturan sözleşme, taşınmaz satışına ilişkin olarak adi yazılı şekilde düzenlenip resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olup, tapuda devir yapılmak sureti ile geçerli hale de gelmemiştir. Geçersiz sözleşmelerde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre (TBK 77-82 md) taraflar karşılıklı olarak ancak verdiklerini geri alma hakkına sahiptirler.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, taşınmaz satış sözleşmesinin resmi şekil şartına uyulmadığından geçersiz olmasına, davacının terditli taleplerinden olan satış bedeli olarak ödemiş olduğu bedelin taleple bağlı kalınarak sebepsiz zenginleşmeye göre iadesine karar verilmiş olmasına ve bu talep içerisinde kira ve zarar talebinin bulunmamasına, sözleşmenin tarafı olmayan … şirketi yönünden davanın reddine karar verilmesinin isabetli olmasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/10/2018
tarih ve 2017/1152 Esas 2018/1193 Karar
sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 15/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.