Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2005 E. 2023/114 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2005
KARAR NO : 2023/114

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2019
NUMARASI : 2018/382 Esas 2019/758 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 19.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19.01.2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan davalının bakiye cari hesap borcunun ödenmesi talebi ile aleyhinde öncelikle İstanbul 5.İcra Müdürlüğü’nün 2017/40088 E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, icra dosyasının talepleri üzerine yetkili icra dairesi İzmir 27.İcra Müdürlüğünün 2018/2619 E. Sayılı dosyasıyla devam ettiği, borçlu şirketin 15/03/2018 tarihinde takibe ve borca itiraz ettiği, icra takibinin durduğu, borçlu şirketin icra takibinde borca ve ferilerine karşı yaptığı itirazın haksız ve kötüniyetli olduğu, davalı/borçlunun İzmir 27.İcra Müdürlüğü’nün 2018/2619 E. Sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptaline, %20’den az olmamak üzere borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkil şirket arasındaki alım-satım ilişkisine ait beyanların gerçeği yansıtmadığı, davalı şirketin davacı tarafa bugüne kadar tüm yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiği ve güncel olarak herhangi bir borç ve yükümlülüğünün davacı şirkete karşı bulunmadığı, davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin de usul ve yasaya aykırı olduğu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile talep konusu alacağın likit olmadığı, talep edilen faizin fahiş olduğu, temerrüt tarihinin belirli olmadığı, bu sebeple müvekkil şirketin takibe itirazında kötü niyetli olmadığı, haksız davanın reddine karar verilmesini, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: ” Tüm deliller toplanmış, İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2018/2619 esas sayılı takip dosyası getirtilmiş olup, incelenmesinde; alacaklısının …. Şti. olduğu, borçlusunun …. Şti. 6.541,52-TL asıl alacak, 1.348,83-TL işlemiş faiz, toplam 7.890,35TL üzerinden 13/11/2017 ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun 15/03/2018 tarihli dilekçesi ile icra takibine, borcun tamamına, yetkiye, asıl alacağa, ödeme emrinde belirtilen işlemiş ve işleyecek faizin tamamına, faiz oranına, fer’ilere itiraz ettiği anlaşılmıştır.
23/10/2018 tarihli oturumda, davalı tarafın icra dairesine yetkisine ilişkin itirazının yetkili icra dairesi bildirilmediğinden reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun davacı tarafça davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı itirazının yerinde olup olmadığı, takip konusu alacağın varlığı ve miktarı hususunda olduğudur.
Alacağın varlığı ve miktarına yönelik tarafların defter ve kayıtları üzerinde bilirkişiden 13/05/2019 tarihli rapor aldırılmış, bilirkişi raporunda özetle; davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkinin 2010 Yılından beri devam ettiği 2016 Yılı Haziran ayı itibariyle sonlandığı, davacının İzmir 27.İcra Müdürlüğü’nün 2018/2619 Esas Sayılı dosyası ile 05.03.2018 Tarihinde 6.541,52 TL Asıl Alacak ve 1.348,83 TL İşlemiş Faiz olmak üzere Toplam 7.890,35 TL üzerinden takip başlattığı, davalı 15.03.2018 tarihli itiraz dilekçesi ile takipteki borca böyle bir borcun bulunmadığını beyan edip itiraz ederek 20.03.2018 tarihinde takibi durdurduğu, davalının incelenen 2017 Yılı kanuni defterlerinde davalının kayıtlarında borçlu değil 2.458,72 TL alacaklı göründüğü ancak davalının … adına EFT yoluyla gönderdiği ve davacının kayıtlarında yer almayan 9.000,00 TL’nin davacı firma adına mı yoksa … adıyla şahsa mı gönderildiği tespitinin dekontunun dosyaya eklenmesiyle bakiyeyi değiştireceği, dekontta davacı firma adı yer almadıysa bu havale miktarı olan 9.000,00 TL’nin hesaptan düşülmesiyle davacının takip konusu yaptığı 6.541,28 TL alacak meblağına ulaşılacağı, davacının 6.541,28 TL alacaklı olduğunun kararı halinde dosyada davalıya gönderilen bir ihtarname bulunmadığından takip tarihinden itibaren faiz isteyebileceğini belirtmiştir.
Davacının defterlerinin incelenmesi yönünde İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/140 talimat sayılı dosyası üzerinden 16/01/2018 tarihli bilirkişi raporu aldırılmış, bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafın usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş olan 2015 ve 2016 yıllarına ait defterlerin incelemesi sonucunda davacının davalı taraftan 2016 sonu itibariyle 6.541,92TL alacaklı olduğu, cari hesabın tamamının değerlendirilmesi için gerekli olan 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defterlerin incelemeye sunulmadığı, mal veya hizmet verildiğine dair ispat yükünün davacı tarafından yerine getirilmediği, takip tarihinden önce temerrüdün gerçekleştiğini gösteren herhangi bir belge sunulmadığını belirtmiştir.

Yeniden talimat yazılarak dosyanın daha önce rapor düzenleyen bilirkişiye tevdii ile 2010-2015 dönemi defterleri davacı vekilinin beyanınca ibraza hazır olduğundan yeniden inceleme yapılarak bilirkişiden 29/03/2019 rapor aldırılmış, bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafın usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş olan 2015 ve 2016 yıllarına ait defterlerin incelemesi sonucunda davacının davalı taraftan 2016 sonu itibariyle 6.541,92TL alacaklı olduğu, daha önce inceleme sunulan 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait defterlerin sahibi lehine delil kudretine hazir olmadığı, mal veya hizmet verildiğine dair ispat yükünün davacı tarafından yerine getirilmediği, takip tarihinden önce temerrüdün gerçekleştiğini gösteren herhangi bir belge sunulmadığını belirmiştir.
Dava, İİK 67. madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı tarafça cari hesap borcunun ödenmediğinden bahisle davalı hakkında icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça itirazın iptaline yönelik olarak eldeki davanın açıldığı, dava ve takip konusu alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesine yönelik olarak dava dilekçesi, cevap dilekçesi, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davanın kabulü ile İzmir 27.İcra Dairesinin 2018/2619 takip sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin 6.541,52 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte devamına, asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacı tarafa karşı bu güne kadar tüm yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini ve güncel olarak herhangi bir borç ve yükümlüğünün davacı şirkete karşı bulunmadığını, bu sebeple davacı şirket tarafından ilamsız takibe konu edilen alacak kaleminin mevcut olmadığını, tüm bu hususlar dava dosyasından alınan iki adet ek ve kök bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu, bu hususta alınan bilirkişi raporlarında açıkça davaya konu alacağın ispatlanamadığını, davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin takibe itirazında kötü niyetli olmadığının açık olduğunu, istinafa konu bu ilamda bu konu hakkında hiçbir itirazının irdelenmediğini belirterek, mahkeme kararının müvekkili lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, cari hesaptan kaynaklı itirazın iptali davasıdır.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Anayasanın 141/3 maddesine göre, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde de, hükmün kapsayacağı hususlar ayrıntılı biçimde belirtilmiş olup, (c) bendine göre, mahkeme kararlarında tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller ve delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler açıkça gösterilmesi gereklidir. O halde, Mahkemece kabulüne karar verilen itirazın iptali davası hakkında anılan Yasa hükmünde belirtilen hususları ve sonucu kapsayacak şekilde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde gerekçesiz olarak karar verilmesi Anayasa’nın 141. ve HMK’nın 297.maddesi hükmüne aykırılık oluşturmaktadır. Bu şekilde gerekçesiz karara yönelik istinaf incelemesi yapılması mümkün değildir.
Açıklanan bu nedenle, ilk derece mahkemesi kararında kabul edilen alacak miktarının hangi delillere dayanılarak kabul edildiği, bilirkişi raporlarında belirtilen tespitlerin hangi gerekçe ile kabul edildiğinin kararda açıklanmadığı, bu suretle kararın gerekçesiz olduğu ve Anayasanın 141/3 maddesine ve HMK nın 297. Maddesine aykırı olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca davalı tarafça … adına gönderilen 9.000 TL nin davacı şirket ile aralarındaki cari hesaba ilişkin gönderildiği belirtilmesine rağmen mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmayıp buna ilişkin gerekçe yazılmaması doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş; davalı defterlerinin incelenmesine ilişkin 13/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen ve davalı tarafça da dekontu sunulan, davalı tarafça … adına gönderilen 9.000,00 TL lik ödemenin taraflar arasındaki cari hesaba mahsuben gönderilip gönderilmediği hususunda davacı şirkete isticvap davetiyesi çıkartılarak şirket yetkilisinin bu hususta beyanının alınması, isticvap sonucuna göre davalının bu hususta yemin dahil tüm delilleri yönünden de değerlendirme yapılması sonucu bir karar verilmesidir.
Sonuç olarak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek derecede önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması, mahkeme kararınında gerekçesiz olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2019 tarih ve 2018/382 Esas 2019/758 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ve harç iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 19.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.