Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1908 E. 2023/471 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1908
KARAR NO : 2023/471

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2018
NUMARASI : 2015/331 Esas 2018/1114 Karar
DAVA : ALACAK
KARAR TARİHİ : 15/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/03/2023
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/331 Esas ve 2018/1114 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü kısmen reddine dair verilen karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketle, davalı … Şti. arasında imzalanan 11/02/2014 başlangıç tarihli sözleşme gereğince davalı … mah. …. Sok. No:… … İstanbul adresindeki işletmede yalnız müvekkili şirketin pazarladığı sözleşme konusu ürünleri satmayı rakip ürünleri satın almamayı, bulundurmamayı, işbu sözleşme hükümlerinden herhangi birisine aykırı hareket ettiği takdirde müvekkili şirketten almış olduğu 48.745,00 TL tutarındaki karşılıksız katkıyı iade ile birlikte 100.000,00 USD ceza-i şartı müvekkili şirkete nakden ve def’aten ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkili şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini eksiksiz ifa ettiği halde, işletmede rakip ürünlerin satıldığı ve bulundurulduğu, bu suretlerle sözleşmenin ihlal edildiği, İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/9 D.İş. sayılı dosyası ve bilirkişi incelemesi ile tespit edildiğini, diğer davalı … ise tanzim ve imza ettiği 11/02/2014 tarihli müşterek borçlu müteselsil kefil senedi ile davalı … şirketinin müvekkili şirkete karşı sözleşmelerden diğer taahhütlerden kanundan ve benzeri nedenlerden dolayı doğmuş doğacak her türlü borçlarını müşterek ve müteselsil borçlu kefil sıfatıyla aynen kabul ettiğini, … şirketi ve … işbu dava konusu borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek 100.000,00 USD ceza-i şartın dava tarihinden itibaren tahakkuk edecek en yüksek döviz mevduat faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden TL karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 48.745,00 TL katkı tutarının dava tarihinden itibaren tahakkuk edecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, delil tespit gideri, delil tespit avukatlık ücreti, yargılama gideri, harç masraf ve dava vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ve davalı şirket yetkilisi …’ın İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinden talimat yolu ile alınan beyanında özetle; 11/02/2014 tarihli müşterek borçlu ve müteselsil kefalet senedi ile satın alma sözleşmesini gördüğünü, o tarihte şirket yetkilisi olduğunu, altındaki imzalar kendisine ait olduğunu, satın alma sözleşmesi 4 yıllığına yapıldığını, sözleşmede 150.000,00 TL ödenmesi gerektiği yazıldığı halde 50.000,00 TL ödendiğini, geri kalan 100.000,00 TL’nin halen ödenmediğini, usulsüzlükle suçlandığını, ancak bu konuda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, sözleşmeyi davanın ihlal ettiğini, davayı kabul etmediklerini, bu sözleşme yapıldığı esnada … ile anlaşmasının olduğunu, …’un … ile anlaşmasının olduğunu bilerek bu sözleşmeyi imzaladığını, bu sözleşme üzerine …’dan ürün satın almaya devam ettiklerini, sonrasında ürün göndermeyi durdurduklarını, yeniden talimat yazılarak defterlerinin incelenmesini talep ettiklerini, incelendiğinde davacı … firmasından ne kadar ürün alışverişi yaptıklarının görüleceğini, davanın reddini talep ettiğini beyan etmiştir.
Uyuşmazlığın tespiti; taraflar arasında 11/02/2014 tarihinde imzalanan sözleşmeye davalının aykırı davranıp davranmadığı, davranmış ise 48.745,00 TL hizmet bedeli alıp almadığı, davacı tarafın ceza-i şart isteminin yerinde olup olmadığı noktalarından toplanmaktadır.
Davalı yanın talimat yolu ile verdiği beyanında dava konusu sözleşmedeki imzalara itirazının olmadığı görülmüştür.
Davalı …’ın sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladığı görülmüştür.
Tarafların kabulünde olan satın alma sözleşmesinin 4 yıl için geçerli olduğunun, aynı sözleşme ile davalıların, davacı şirketin pazarladığı biraları satmayı ve bulundurmayı, rakip ürünleri satın almamayı, bulundurmamayı, tanıtımını üstlenmemeyi rakip firmaların ürünlerinin reklam niteliği taşıyan mamul ve malzemelerini bulundurmamayı işletmeyi açık tutarak bizzat çalıştırmayı, kapatmamayı başkalarına devretmemeyi kabul ettiği, ayrıca taraflar arasında sözleşme şartlarına uyulmadığı takdirde 100.000,00 USD ceza-i şartın tahakkuk edeceğinin kararlaştırıldığı, İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/9 D.İş. sayılı talimatı ile yapılan keşif ve incelemede davalı şirket adresinde … ve … marka biraların işyerinde bulunduğu tespit edilmiştir.
Davalının 48.745,00 TL karşılıksız katkı payını davacıdan aldığı, taraflar arasında 100.000,00 USD ceza-i şart alacağının kararlaştırıldığı, davalıların sözleşme hükümlerine aykırı davrandığı, dolayısıyla sözleşmenin haklı nedenle davacı tarafından feshedildiği, karşılıksız alınan katkı payının tamamının ödemesi gerektiği, sözleşme tarihi sözleşmenin yürürlükte olduğu dönem ve sözleşmenin sona erdiği ve dava tarihi itibariyle taraflarca kararlaştırılan 100.000,00-USD ceza-i şartın davalıların mahfına sebebiyet verecek boyutta olduğu anlaşılmış olmakla takdiren cezai şartın %40 oranında indirilmesi cihetine gidilmiştir.
Davacının sözleşmeye uygun olarak talep ettiği ceza-i şart miktarında yapılan indirimin, hakimin yasanın tanıdığı takdir hakkı kapsamında yaptığı bir indirim olması nedeniyle ceza-i şartın indirime tabi tutulan kısmı bakımından davalılar yararına yargılama giderine hükmedilmemiştir. ” gerekçesi ile, 1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, a-48.745,00 TL’nin dava tarihi olan 18/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, b-100.000,00 USD ceza-i şart talebinin mahkememizce re’sen %40 hakkaniyet indirimi yapılarak 60.000,00 USD’nin dava tarihi olan 18/03/2015 tarihinden itibaren devlet bankalarının ABD doları cinsi ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini eksiksiz ifa ettiklerine ilişkin iddialarının tamamiyle gerçek dışı olduğunu, sözleşmeyi ihlal eden tarafın davacı şirket olduğunu, davacı ile diğer davalı … arasında akdedilen 11.02.2014 başlangıç tarihli bir satın alma sözleşmesinde müvekkili davalı …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla bulunduğunu, davacının, işbu sözleşmede, diğer davalı şirkete 150.000,00.TL (yüzellibintürklirası) katkıda bulunacağını ve bu ödemeyi 50.000,00.TL (ellibintürklirası) olarak 3 (üç) taksit olarak ödeyeceğini taahhüt ettiğini, ilk ödemenin dahi geciktirildiğini, 48.745,00.TL (kırksekizbinyediyüzkırkbeştürklirası) ödeme yapıldığını, diğer ödemenin hiç yapılmadığını, buna rağmen ürün talep eden davalı şirkete, hiç bir haklı sebep gösterilmeden veya bildirimde bulunulmadan davacı tarafından, istenilen ürünlerin de gönderilmediğini, sözlemeye bağlı cezai şartın tazmininin istenebilmesi için diğer davalının kusurunun bulunması gerektiğini, sözleşme ihlalini gerçekleştirenin davacı şirket olduğunu, yerel mahkemece davalı müvekkilinin beyanları dikkate almadan ve talep ettiği defterler incelenmeden karar verildiğini, davacının, işbu sözleşme akdedilirken diğer davalı şirketin rakip ürünleri sattığından haberdar olduğunu, davacının iddiaları bir an için doğru kabul edilse dahi yapılan sözleşmenin 4054 s. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı olduğunu, yine sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulları niteliğinde olup davalı müvekkili aleyhine olan hükümlerin geçersizliğinin aşikar olduğunu ayrıca sözleşmenin Tütün, Tütün Mamulleri Ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ve buna yönelik yönetmelik hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla bulunan müvekkili hakkında koşulları oluşmadan işlem yapılamayacağını ayrıca kefil olan müvekkili davalının cezai şarttan, hükmedilen dava gider ve masraflarından da sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, cezai şart miktarının fahiş olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, satın alma sözleşmesinin ihlal edilmesi nedeniyle cezai şart ve katkı payının iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
”…Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 22. maddesine göre; “tacir sıfatına haiz borçlu, TBK’nun 482. maddesinin 3. fıkrasında yazılı hallerde aşırı ceza kararlaştırılmış olduğu iddasıyla sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez.” Kural bu olmakla birlikte kararlaştırılan cezai şartın, tacir olan borçlunun ekonomik yönden yıkımına yol açacak oranda yüksek olduğunun saptanması halinde cezai şarttan indirim yapılabileceği Yargıtay uygulamasıyla kabul edilmektedir. Ne var ki, indirim yapılırken her somut olayın kendi içerisinde ve kendi koşullarına göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesine gelince, bilirkişi raporunda bu konu ile ilgili belirlemeler gözetildiğinde, sözleşmede kararlaştırılan cezai şarttan makul bir indirim yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken cezai şart talebinin tümden reddi doğru olmadığı gibi, bu şekilde indirim yapılması veya cezai şartın tamamen kaldırılması kararları hakimin takdirine bağlı hususlardan olup, davacının dava açarken cezai şarttan indirim yapılacağını bilemeyecek durumda olması nedeniyle bu sebeple reddedilen cezai şart bakımından davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir….” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 09.12.2015 tarih ve 2015/1275 Esas 2015/16543 Karar sayılı ilamı)
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle taraflar arasında imzalanan sözleşmenin davalı şirket tarafından ihlal edilmesinden dolayı davacı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmesine, davacının ödediği katkı payını sözleşme doğrultusunda isteyebileceğine, davacının sözleşme gereğince isteyebileceği cezai şarttan, Türk Lirası’nın mevcut ekonomik koşullarda aşırı değer kazanan USD karşısındaki değer kaybı da dikkate alınarak davalıların ekonomik mahvına sebep olabilecek nitelikte yüksek cezai şarttan %40 oranında indirim yapılmasına, yargılamada eksiklik bulunmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı … vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2018 tarih ve 2015/331 Esas 2018/1114 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 14.094,33.TL nispi ilam harcından peşin olarak alınan 3.497,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 10.597,33.TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 15/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.