Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1905 E. 2023/184 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1905
KARAR NO : 2023/184
KARAR TARİHİ : 01/02/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2018
NUMARASI : 2017/14 Esas 2018/1134 Karar
DAVANIN KONUSU : Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
BAM KARAR TARİHİ : 01/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/02/2023

Davacı vekili ile katılma yolu ile davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Şti ile müvekkili banka ile Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını,ve kredi tahsisi edildiğini,davalının borca müşterek ve müteselsil kefil olduğunu,firmanın kredi hesaplarının kat edildiğini,kefillere de sözleşme uyarınca borcun ödenmesi için ihtarname gönderildiğini,borcun ödenmemesi nedeni ile borçlu aleyhine İzmir 23.İcra Müdürlüğünün 2016/12412 sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini,borçlunun takibe itiraz ettiğini ,bu nedenlerle borçlunun haksız itirazının iptali ile takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarla takibin devamına,icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiş olmakla yapılan açık yargılama sonunda;
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin imzaladığı sözleşme gereği kullandırılan kredi borcunun ödenerek ipoteğin fek edildiğini,müvekkilinin kefil olarak imzalamadığı sözleşmelerden ise sorumluluğunun bulunmadığını davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
” İcra dosyası ile alacağa konu olan Genel Kredi Sözleşmesi,ihtarname dosya içersinde mevcuttur.
İzmir 23. İcra MD’nün 2016/12412 sayılı takip dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklısının … Bankası olduğu, borçluların … Şti, …, … oldukları, borçlulardan …’ın borcun tamamına itiraz ettiğini bildiren itiraz dilekçesini sunduğu görülmüştür.
Davacının taraflar arasındaki kredi sözleşmesine dayalı olarak İzmir 23. İcra MD’nün 2016/12412 E sy takip dosyasında takip miktarı kadar alacağının bulunup bulunmadığı konusunda Bankacı bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre,davacı Banka ile dava dışı asıl borçlu … Şti arasında 18.04.2013 düzenleme tarihli 250.000,00 TL limitli bir Genel Nakdi ve Genel Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı,davalının bu sözleşmede kefil olarak imzasının bulunduğu,sözleşme limitinin 20.03.2014 tarihinde 50.000,00 TL, ve 03.12.2014 tarihinde ise 100.000,00 TL daha artırılmak sureti ile toplam limitin 400.000,00 TL ye yükseltildiği,ancak limit artırımlarında borçlu davalının imzasının bulunmadığından davalının bu limit artırımından kaynaklanan bir borcunun bulunmadığı,davalının yalnızca ilk başta kefil olarak imzaladığı sözleşmeden kaynaklanan borcunun ise 4.844,62 TL olduğu anlaşılmakla davanın yalnızca bu miktar yönünden kısmen kabulüne” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dışı … şti. ile müvekkili banka arasında imzalanan GNGKS sözleşmesi gereğince tahsis edilen kredilerin geri ödenmemesi nedeniyle, borca müşterek ve müteselsil kefil olan davalı hakkında İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12412 E. sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip yapıldığını, nakit krediler yönünden toplam 108.319,06.-TL, gayrinakdi krediler yönünden 32.250.- TL takip alacağına yapılan itirazın iptali ile, takibe yukarda belirtilen alacaklar ile, nakdi krediler yönünden asıl alacağa takip tarihinden itibaren takipte talep edilen oranlarda işleyecek faiz , BSMV takip masraf ve vekalet ücreti yönünden devamı talepli olarak dava açıldığını, mahkemece davalı, kredi borçlusu şirketin Ticari Kredili Mevduat borcuna kefaletinden sorumlu tutulduğunu, takipte talep edilen sair kredilerden sorumluluğu bulunmadığına karar verildiğini, söz konusu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu olayda, davalı kefaletinin kredilerin katından önce müvekkilinin de kabulü ile sona erdiğine ilişkin bir delil ibraz etmediğini, kat tarihe kadar kefaletinden rücu ettiğine ilişkin müvekkiline bir bildirimi bile bulunmadığını, dolayısıyla takibe konu kredilerin kaynağı Genel Nakdi Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinde mevcut 250.000.-TL kefalet limiti dahilinde sorumluluğunun devam edeceğini, dosyada mevcut bilirkişi raporunda müvekkili ile imzalanan ve davalı kefilin 250.000.-TL kefaleti bulunan kredi sözleşmesi kapsamında , müvekkili bankanın takipte talep edilen tüm kredi risk kalemleri tutarında alacağının mevcut bulunduğuna ilişkin hesaplama ve tespit yapıldığnı, rapora göre takipte/davada talep edilen tutar kefilin kefalet limitinin içinde kaldığnı, bu hususta rapora itirazının bulunmadığını, ancak Mahkemece bilirkişi tarafından usule aykırı şekilde, kefilin yasal sorumluluğuna ilişkin yapılan yanlış hukuki değerlendirmeye de itibar edildiğini, hukuki değerlendirmede bulunmak bilirkişinin değil mahkemenin görevi olduğunu, ancak mahkemece daha önce cevaba cevap dilekçesinde ısrarla bahsedilen ve şimdi yukarıda istinaf sebebi yapılan hususların değerlendirilmediğini, bilirkişi raporundaki yanlış hukuki değerlendirmeye itibar edilerek karar tesis edildiğini belirterek, kararın “kaldırılmasına “, kararın istinaf incelemesi neticesinde “davanın kabulüne “karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Katılma yolu ile davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin yasadan kaynaklanan ve usulüne uygun olarak talep edilen, koşulları mevcut “kötüniyet tazminatına” hükmedilmemiş olması gerçeklere ve hukuka aykırı olup, hükmün bu nedenlerle “bozulması/kaldırılması”, yargılamada davanın tümden reddi ile %20′ den aşağı olmamak üzere “icra inkar tazminatına” hükmedilmesi gerektiğini, davacı tarafın 16.11.2018 tarihli istinaf dilekçesinin gerçeklere ve hukuka aykırı olduğunu, yargılama sürecinde sözkonusu uyuşmazlıkla ilgili olarak, ayrıntılı TTK ve TMK, TBK hükümlerinin irdelendiğini ve Yargıtay İçtihatları’na da yer verilmiş bulunduğunu, söz konusu bilirkişi raporunun, aleyhe olan hususlarını kabul etmemekle birlikte, itirazlar ve hükümlerin, borç çkarmaya yönelik açıklamalarını ve hükme esas ve dayanak teşkil etmesini kabul etmediklerini, davacı bankanın; “haksız” ve “kötüniyetli” olarak, müvekkili davalının hukuken hiçbir sorumluluğu olmamasına karşın, müvekkili davalıyı ”kefil” olarak icra takibine ve neticede işbu davada sorumlu tutarak “Sebepsiz Zenginleşmek” istediğinin anlaşıldığını, dava konusu genel kredi sözleşmesinde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, bir bankanın, kredi sözleşmesi devam ederken, almış olduğu ipotek teminatını kaldırmasının, hayatın olağan akışına uygun olmadığını, müvekkilinin sadece kefil olduğu zaman şirkete verilen para için kefil olduğunu bilmekte olup, nitekim bu bedel ödenince müvekkilinden teminat olarak alınan gayrimenkuldeki ipoteğin de kaldırıldığını belirterek, istinaf başvurusunun kabulü ile, davanın tümden reddine, yerel mahkemece hüküm altına alınmayan, davacının ”haksız”, ”kötüniyetli” ve ”sebepsiz zenginleşme amaçlı” olarak takip ve davadan ötürü %20 den aşağı olmamak üzere “kötüniyet-inkar tazminatına” hükmedilmesine, davacı tarafından gerçeklere ve hukuka aykırı yapılan, “istinaf başvurusunun reddine”, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı … ile dava dışı asıl borçlu … Şti arasında 18.04.2013 düzenleme tarihli 250.000,00 TL limitli bir Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı,davalının bu sözleşmede kefil olarak imzasının bulunduğu,sözleşme limitinin 20.03.2014 tarihinde 50.000,00 TL ve 03.12.2014 tarihinde ise 100.000,00 TL daha artırılmak sureti ile toplam limitin 400.000,00 TL ye yükseltildiği, limit artırımlarında borçlu davalının imzasının bulunmadığı tarafların kabulündedir. Çözülmesi gereken sorun limit artışlarından sonra davacının sorumluluğunun devam edip etmediği ve miktarı hususundadır.
Davacının taraflar arasındaki kredi sözleşmesine dayalı olarak İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2016/12412 esas sayılı takip dosyasında ticari kredili mevduat borcu, iskonto iştira senedi borcu, ticari kredi kartı borcu, çek kredisi borcu olmak üzere toplam 128.418,81 TL toplam alacak yönünden takip başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacı tarafından 108.319,06 TL nakdi, 32.250 TL gayri nakdi alacak yönünden itirazın iptali davası açıldığı, davacının kredi kartları yönünden talepte bulunmadığı görülmüştür.
Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 2018/3312 esas 2019/5369 karar sayılı emsal ilamında “Davacı, davalı banka ile dava dışı kredi müşterisi arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini 5.000,00 TL limitle kefil olarak imzalamıştır. Daha sonra genel kredi sözleşmesinde limit artışları olmuşsa da bu artışlarda davacının kefalet imzası bulunmamamaktadır. Bu itibarla bu kredi kapsamında kullandırılan kredilerden kaynaklanan borçtan sorumluluğu sadece kefalet limiti olan 5.000,00 TL ile sınırlıdır. Bu kredi sözleşmesi bir çerçeve sözleşme olup bu sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerin bir an için ödenerek borç bakiyesinin sıfır olması kefillerin kefaletini sona erdirmez ve tekrar kullandırılan kredilerde yine kefalet miktarı ile sorumlu olmaya devam ederler.” şeklinde karar verilmiştir.
Daha önce imzalanan limit artış sözleşmelerinde davalının imzası bulunmasa da limit artışına ilişkin sözleşmeler davaya konu genel kredi sözleşmesine bağlı olarak düzenlenen ve ana sözleşmedeki limitlerin artırılmasını amaçlayan sözleşmeler olup,davacı müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 18/04/2013 tarihli sözleşme 250.000 TL limitlidir. Sözleşme içeriğinden davalının 250.000 TL limit için müteselsil kefil olduğunun kabulu gerekmiştir. Buna göre davacının gösterilen bu kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarıyla sınırlı olmak kaydıyla sorumlu olacaktır. Bu durumda mahkemece davacının müteselsil kefil olarak imzaladığı sözleşmedeki kefalet limiti 250.000TL kabul edilerek kefalet limiti kapsamında kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarıyla sınırlı olarak sorumlu olduğu gözetilerek bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Ancak, bu yanılgının giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca hüküm kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
I-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/10/2018 tarihli, 2017/14 Esas 2018/1134 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
1-Davacı vekilinin yatırmış olduğu 35,90 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine ödenmesine,
2-Davacı vekilinin yatırdığı 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri olan 32,50 TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
B-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; İzmir 23. İcra MD’nün 2016/12412 sayılı takip dosyasında davalı borçlunun itirazının kısmen iptali ile takibin 4.844,62.-TL ticari kredili mevduattan kaynaklı asıl alacak, 102.184,44 TL iskonto iştira kredisinden kaynaklı asıl alacak, 1.290 TL çek kredisine borcuna kefaletten kaynaklı alacak olmak üzere toplam 108.319,06 TL nakdi, 30.960,00 TL gayri nakdi alacak bakımından davamına, nakdi krediler yönünden asıl alacağa takipte talep edilen oranlarda işleyecek faiz, BSMV, takip masraf ve vekalet ücreti uygulanmasına, tahsilde tekerrüre yol açılmamasına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 9.514,15 TL ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 1.849,82 TL’nin mahsubu ile bakiye 7.664,33 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.849,82 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendini bir vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi gereğince hesap edilip takdir edilen 21.891,86- TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1-2 maddesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesap edilen ve takdir olunan 1.290,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 81,50 TL tebligat ve posta gideri, 350,00 TL Bilirkişi ücreti dahil olmak üzere toplam 462,90 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 459,19 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davcı üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
8-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/02/2023