Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1869 E. 2023/447 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1869
KARAR NO : 2023/447

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2019
NUMARASI : 2018/4 Esas 2019/115 Karar
DAVA : BAYİLİK SÖZLEŞMESİNİN FESHİ – MENFİ TESPİT
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/03/2023
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/4 Esas ve 2019/115 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ”…Davacılar vekili dava dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi ve son celsedeki beyanı ile; davacı … ile düzenlenmiş 27.10.2016 tarihli Bayilik Sözleşmesi’nin feshedildiğini ve davalı şirkete bildirildiğini, anılan sözleşmenin 5.maddesinin bunu mümkün kıldığını, davalı şirketin bu fesih beyanını örtülü olarak kabul ettiğini, cevabi ihtarnamesinde müvekkilinin toplam bakiye borcunun 8.978,00 TL olduğunu, davacılara ait iki adet ayrı ayrı 100.000,00 TL’lik senetlerin teminat maksatlı ellerinde olduğunu ve şimdilik bu senetlerin ellerinde kalacağını, bayilik sözleşmesinin evvelden … ile devam ettiğini ve sonlandırıldığını, yeni bayilik sözleşmesinin diğer sözleşmenin devamı olduğunu beyan ettiğini, oysa davalı şirketin bir zararının olmadığını, davacıların özellikle davalı şirketin sözleşmenin uygulanmasındaki tek taraflı kural koymasında, fiyat artışında ve kendileri ile daha kârlı ticaret yapabilmelerini kavradıklarını, ticarette kârın esas olduğunu, hiçbir başkaca şart öngörmeyen sözleşmenin davacılar yönünden hiçbir yaptırıma bağlanamadığını bildirerek; 27.10.2016 tarihli Bayilik Sözleşmesinin feshinin tespitine, anılan sözleşmenin teminatı olarak verilen borçluları davacılar olan her biri 50.000,00 TL bedelli dört adet senedin geçersizliğinin tespiti ile iptallerine, işbu senetlerin takibe konulması halinde davanın menfi tespit davası olarak devamına ve davalı şirketin %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesi ile; işbu davaya bakma yetkisinin mahkememize değil, davalının ikametgahının bulunduğu Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu; esas yönden ise iddiaların yersiz olduğunu, … ile yapılan Bayilik Sözleşmesinin uygulanması sırasında davalıların isteği üzerine … ile ortağı ve kefili olarak … yazılı iki adet 10.05.2016 tanzim tarihli 50.000,00’er TL iki adet senedin müşterek imzalar ile alındığını, önceki 50.000,00 TL’lik sadece … imzalı senedin iptal edildiğini, yine …’un üçüncü kişilere olan borçlarından kaçmak için davalıların müracaatı üzerine bayiliğin … adına devam edilmesini istediklerini ve 27.10.2016 tarihli … adına Bayilik Sözleşmesi yapıldığını ve … ile yapılan sözleşmenin iptal edilmediğini, senetlerin sözleşmedeki yazılı şartların garanti altına alınması için düzenlendiğini, müvekkili şirketin Bursa’da yardım, tanıtım, promosyon, konaklama, yeme, içme gibi hususlarda 160.000,00 TL civarında masraf yaptığını, diğer hizmetlerin yerine getirildiğini, davalı standlarında davalı için yıllarca emek verdiği masraf yaptığı şirketin malları yerine kendi mallarını yeni markaları gibi sürmeye başladığını bildirerek; davanın reddine ve %20 kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE VE HÜKÜM :
Taraflar delil ve belgelerini ibraz etmişler, taraflara ait ticari defter kayıt ve belgeler de incelenmek suretiyle muhasebe uzmanı… imzalı 19.04.2018 havale tarihli bilirkişi kök raporu ve 21.12.2018 havale tarihli ek rapor, muhasebe uzmanı … imzalı 06.09.2018 havale tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Dava, tek satıcılık sözleşmesi çerçevesinde açılmış sözleşmenin feshinin tespiti, menfi tespit talebine ilişkindir.
Uyuşmazlık ve çözülmesi gereken sorun; davacı … ve davalı şirket arasında imzalanan 27.10.2016 tarihli bayilik sözleşmesinin daha önceden davacı … ve davalı şirket arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin devamı niteliğinde olup olmadığı, her iki sözleşmenin geçerli olup olmadığı, davalı şirket tarafından Bursa’da yardım, tanıtım, promosyon, konaklama, yeme, içme gibi hususlarda 160.000,00 TL civarında masraf yapılıp yapılmadığı, diğer hizmetlerin yerine getirilip getirilmediği, bu çerçevede davacı …’ın 27.10.2016 tarihli bayilik sözleşmesinin fesih beyanı ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sona erip ermediği ve dava konusu dört adet 50.000,00 TL bedelli senedin geçerli olup olmadığı ve davalı tarafından davacıya iadesinin gerekip gerekmediği noktalarındadır.
Tüm dosya içeriği ve delillerin, özellikle bilirkişiler raporlarının ve davalı vekilinin 31.01.2019 tarihli celsedeki beyanının değerlendirilmesi sonucunda:
I – Sözleşmenin feshi beyanının inşaî bir hak olması ve muhataba ulaşmasıyla hüküm ve sonuçlarını doğurmasına, olayda da davacı … tarafından 27.10.2016 tarihli bayilik sözleşmesinin Karşıyaka 3. Noterliğinin 19.01.2017 tarih 01610 yevmiye nolu belge ile feshedilmesine, fesih beyanının davalı şirkete tebliğ edilmesine, böylece sözleşmenin feshedildiğinin gerçekleşmiş olmasına, ayrıca bir mahkeme kararına gerek bulunmamasına göre, hukuki menfaat şartı gerçekleşmediği için 27.10.2016 tarihli bayilik sözleşmesinin feshine ve feshinin tespitine yönelik talebin sırf bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
II – Menfi tespit talebine gelince;
Davacı … ile davalı arasındaki tek satıcılık niteliğindeki ticari ilişkinin 14.08.2012 tarihinde başladığı ve 26.10.2016 tarihine kadar devam ettiği, bilahare davacı … ve davalı şirket arasında 27.10.2016 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı, bu taraflar arasındaki ticari ilişkinin ise fiilen 31.10.2016 tarihinde başladığı ve 03.01.2017 tarihine kadar devam ettiği; tarafların durumlarına, ticari defter kayıtlarına, olayın özelliklerine ve şartlara göre bu sözleşme ilişkisinin daha önceden davacı … ve davalı şirket arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin devamı niteliğinde olduğu, davanın tarafları arasında açık hesap şeklinde işleyen bu ticari ilişkilerden kaynaklı alacak-borcun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı şirket tarafından Bursa’da yardım, tanıtım, promosyon, konaklama, yeme, içme gibi hususlarda 160.000,00 TL civarında masraf yapıldığı, davacı tarafın standlarında kendi mallarını yeni marka gibi ileri sürmeye başladığını savunmuş ise de; davalı defterlerinde yer alan masraf faturalarında davacılarla ilgili bir beyan olmadığı için itibar edilemeyeceği, zira davalının davacılar yararına masraf yaptığına ilişkin kesin bir kayıt ya da belgenin bulunmadığı, stand konusunda düzenlenmiş faturaların ise bedelsiz olduğu, yine stand faturalarına göre 93 adet standın bedelsiz teslim edildiği, bu teslimlerin ne şartlarla yapıldığını gösteren bir sözleşmenin bulunmadığı, bu standlarda sözleşmenin feshi tarihinden önce davacıların mallarını davalıya ait yeni marka gibi ileri sürdüğü hususunun muknî delillerle ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Bu durum karşısında, sözleşme ilişkisi çerçevesinde teminat olarak davacılar tarafından davalıya tevdii edilen dava konusu dört adet 50.000,00 TL bedelli senetten dolayı davacıların davalıya borçlu olmadıkları…” gerekçesi ile, I-27.10.2016 tarihli bayilik sözleşmesinin feshine ve feshinin tespitine yönelik talebin hukuki menfaat yokluğu nedeni ile REDDİNE, II -Lehtarı…Şti., borçluları … … olan ve her biri 50.000,00 TL tutarlı 4 adet senetten dolayı davacıların davalıya borçlu olmadıklarının TESPİTİNE, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacılar vekili ile davalı tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtarname ile bayilik sözleşmesini feshetmelerine rağmen davalının bayilik sözleşmesinin devam ediyor gibi yazışmalar ve ihtarlar gönderdiğini, sözleşmenin feshinin tespitini istemede hukuki menfaatinin, korunması gereken bir hakkının olduğunu bu yöne ilişkin mahkemenin hukuki yarar yokluğundan red kararının yerinde olmadığını ileri sürerek yerel mahkeme redde yönelik kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde davacıya fesih hakkı tanınmadığını, sözleşmenin 5. maddesine göre, bayiliğin şirketin bilgisi dışında devir ve fes edilemeyeceğini, bu amir hüküm ile davacının zorunlu veya ihtiyari seçimlik hakkının olmadığını ayrıca davacının bunun için muhik bir sebebinin de olmadığını, mahkemenin sözleşmenin fesih beyanının inşai hak olması ve muhataba ulaşmasıyla hüküm ve sonuçlarını doğuracağı gerekçesinin yerinde olmadığını, sözleşmenin 4. maddesine göre, davacıların mahsus ürünlerde muadili dahil hiçbir ürün satamayacağını, pazarlayamayacağını, bunları başka yerden temin edemeyeceğini, imal ve fason yaptıramayacağını, çünkü bayilik nedeniyle davacılara promosyonlar, bedelsiz standlar, davacının elamanlarına yapılan eğitim, yeme içme paraları, kullanmaları için verilen ve pert edilen araçların verildiğini ancak davacı …’un müvekkili şirketi taklit ederek bu davadan önce kendi adına ….- baharat markası aldığını ve dava açılınca yaptıkları araştırmada bu imalatları veridkleri standlarda ve … Baharat raflarında satmaya başladıklarını, buna ilişkin internet sitesinde Marka Patent Enstitüsü tarih ve marka numarasının açıkça yazılı olduğunu, sundukları delillerinin değerlendirilmediğini, bayilik sözleşmeleri hakkında TTK’nun acentelik sözleşmeleri hükümleri uygulanacağından davacıların samimi olmayan mukim olmayan sebeple bayiliği feshetmelerinde sözleşmenin belirsiz süreli olması nedeniyle sona erdirme taleplerini 3 ay önceden bildirmek suretiyle ihbar sürelerine bağlı olduğunu, mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, bayilik sözleşmesinin feshinin tespiti ile teminat olarak verilen senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
27.10.2016 tarihli (belirsiz süreli) bayilik sözleşmesinin 4. maddesine göre, bayi … Gıda’nın ürettiği mal muadilinde hiçbir ürün satamaz ve pazarlayamaz. Bunları başka bir yerden temin edemez. İmal ve fason yaptıramaz. Aynı sözleşmenin 5. maddesine göre ise, bu bayilik şirketin bilgisi dışında devir ve fes edilemez. Yine sözleşmenin 6. maddesine göre, bu maddelere bayi uymadığı takdirde 200.000 (ikiyizbin) liralık senedin tahsili cihetine gidilecektir.
Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu yönünden; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporlarının oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, bayilik sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedilmesine, taraflar arasında alacak ve borcun bulunmamasına, bayilik sözleşmesi gereğince davalı tarafından iadesi gerekli masraflar yapıldığı yönündeki savunmanın kesin delillerle ispatlanamamasına, bayilik sözleşmesi gereğince davacılardan teminat olarak alınan toplam 200.000.TL değerinde 4 adet 50.000.TL bedelli senetlerden dolayı davacıların davalıya borçlu olmamalarına, yargılamada eksiklik bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve bu yöne ilişkin gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu yönünden; Her ne kadar mahkemece, ”Sözleşmenin feshi beyanının inşaî bir hak olması ve muhataba ulaşmasıyla hüküm ve sonuçlarını doğurmasına, olayda da davacı … tarafından 27.10.2016 tarihli bayilik sözleşmesinin Karşıyaka 3. Noterliğinin 19.01.2017 tarih 01610 yevmiye nolu belge ile feshedilmesine, fesih beyanının davalı şirkete tebliğ edilmesine, böylece sözleşmenin feshedildiğinin gerçekleşmiş olmasına, ayrıca bir mahkeme kararına gerek bulunmamasına göre, hukuki menfaat şartı gerçekleşmediği” gerekçesi ile 27.10.2016 tarihli bayilik sözleşmesinin feshine ve feshinin tespitine yönelik hukuki menfaat yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş ise de; hukuki yararın varlığı, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden göz önünde tutulmalıdır. Dava hakkı da, hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacı, ihlal edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç bulunmalıdır. Bu bağlamda, hukuki korunmada, (davada) zorunluluk olmalıdır.
Bir eda içerir talebi bulunmadan, sadece taraflar arasındaki sözleşmenin feshini istemekte, sözleşmenin feshinin sağlanması için bir mahkeme ilamına ihtiyaç bulunmayıp, davacı kendi iradesiyle bu fesih işlemini gerçekleştirebileceği hallerde davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı açıktır. Ancak somut uyuşmazlıkta davacının sözleşmenin (haklı nedenle) feshinin tespiti ile birlikte teminat olarak verilen toplam 200.000.TL’lık 4 adet senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitini istediğinden davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu açıktır. Bu durumda mahkemece, davacı tarafından 27.10.2016 tarihli bayilik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini tespitine de karar verilmesi gerekirken yukarıda yazılı gerekçe ile bu yöndeki talebin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir.
Ancak, bu yanılgının giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılıp düzeltilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen’ 07/03/2019 tarih ve 2018/4 Esas 2019/115 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
II-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2019 tarih ve 2018/4 Esas 2019/115 Karar sayılı hükmünün, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
III-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE
”1-Davacılar tarafından davalı aleyhine açılan davanın KABULÜ İLE,
A-27.10.2016 tarihli bayilik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin TESPİTİNE,
B-Lehtarı … Şti., borçluları … … olan ve her biri 50.000,00.TL tutarlı 4 adet senetten dolayı davacıların davalıya borçlu olmadıklarının TESPİTİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 13.662,00.TL ilam harcından peşin olarak alınan 3.415,50.TL harcın tenzili ile bakiye 10.246,50.TL ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
3-Davacılar tarafından yargılama sırasında yapılan 31,40.TL başvuru harcı, 170,78.TL ilam harcı, 174,50.TL posta ve tebligat gideri, 500,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 876,68.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacılar bu davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden hesap ve takdir olunan 31.000,00.TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-HMK.’ nın 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider/delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,” şeklinde HÜKÜM TESİSİNE,
IV-Davacıdan alınan istinaf karar peşin harcının davacıya iadesine,
V-İstinaf başvurusu sırasında davalıdan alınması gerekli olan 13.662,00.TL nisbi karar harcından peşin olarak alınan 3.415,50.TL harcın tenzili ile bakiye 10.246,50.TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
VI-Davacı vekilinin istinaf itirazı kabul edildiğinden istinaf aşamasında yapılan 121,30.TL başvuru harcı ve posta masrafı 20,70.TL olmak üzere toplam 142,00.TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak istinaf kanun yoluna başvuran davacıya verilmesine,
VII-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
VIII-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VII-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali/iadesi ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’ nın 362/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 09/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.