Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1826 E. 2023/22 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1826
KARAR NO : 2023/22
KARAR TARİHİ: 12/01/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2017
NUMARASI : 2016/130 Esas 2017/466 Karar
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
BAM KARAR TARİHİ : 12/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/01/2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın … Şubesinden ticari kredisi alan köylüsü …’a kefil olduğunu, ancak …’ın bu ticari krediyi ödememesi nedeni ile davalı banka İzmir 18. İcra Müdürlüğünün 2010/9844 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalı bankanın … şubesine giderek borcun hepsini ödemeyeceğini, borç miktarında indirim yapılması halinde ödeyebileceğini beyan ettiğini, banka müdürü …’in 23.000,00 TL ödenmesi halinde dosyanın kapatılmış olacağını beyan ettiğini, müvekkilinin 23.000,00 TL yi ödediğini, banka müdürü … ve servis yetkilisi … ile birlikte ıslak imzalı olarak düzenlenmiş 05/10/2011 tarihli belgede müvekkilinin icra harçları dışında borcunun kalmadığı belirtildiğini, müvekkilinin icra dairesine defalarca gittiğini, icra tahsil harçlarını yatırmak istediğini, icra müdürlüğünce alacaklı tarafa ödenmiş paraların alacaklı vekili tarafından icra dosyasına bildirilmedikçe tahsil harçlarının alınamayacağını bildirdiğini, müvekkilinin Yeşilyurt şubesine giderek bu parayı ödediğine dair icra müdürlüğüne bilgi verilmesini istediğini, ancak alacaklı vekilleri tarafından müvekkilinin icra harçları dışında hiçbir borcu kalmamış olmasına rağmen sanki müvekkilinin borcu varmış gibi 20/07/2011 tarihli maaş haczi yazısı ile 49.952,44 TL alacak için ve 15/08/2014 tarihli maaş haczi yazısı ile aynı icra takip dosyasında 68.997,25 TL alacak tahsil edilmeye çalışıldığını bu nedenle müvekkilinin mağduriyetine neden olunmaması için müvekkilimin İzmir 18. İcra Müdürlüğünün 2010/9844 Esas sayılı dosyasında harçlar dışında başkaca borcunun bulunmadığının tespiti ile kötü niyetli davalı alacaklıdan %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olan ve davacının da beyan etmiş olduğu gibi icra takibine konu alacağın ticari krediden kaynaklandığını, bu nedenle davaya bakmakla görevli olan mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, Tüketici Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olmadığını bu nedenle davanın görev yönünden reddine karar verilmesini, takibe davacı açısından sadece vekalet ücreti alacaklarının tahsili için devam edilmekte olduğunu, vekalet ücreti dışında davacıdan hiçbir taleplerinin olmadığını, müvekkilinin davacıyı kendi alacakları açısından ibra ettiğini, bu konuda davacı ile aralarında ihtilaf olmadığını, davacı dava değerini belirlerken sadece ihtilaf konusu olan vekalet ücreti alacaklarının dava değeri olarak göstermesi gerekirken, dilekçesinin içeriği ile gösterdiği dava değeri tutarı çelişkili olduğunu, davacının icra vekalet ücretini ödemediğini, dosyanın işlemden kaldırılması için tarafların kendi aralarında sulh olarak avukatın hak kazandığı, avukata ait vekalet ücretini ödenmemesini kararlaştırmaları da Avukatlık Yasasına aykırı olduğunu, müvekkili bankanın yazısında da, avukata ait olan avukatlık ücretinin ödendiği, ya da bu ücretin ödenmemesinin kararlaştırıldığı ya da bu ücretten feragat edildiği yönünde bir beyanın bulunmadığını, haksız ve hukuka aykırı olduğundan esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: ” davacının davalı banka tarafından dava dışı üçüncü kişiye kullandırılan taksitli ticari kredinin dayanağı Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesini 33.000.00-TL kefalet limitli olarak müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, sözleşmeye istinaden kullandırılan kredinin ödenmemesi nedeniyle kredi hesabının kat edildiği ve keşide edilen ihtar ile davacının mütemerrit olduğu, İhtar sonrası alacağın tahsili amacıyla davacı ve dava dışı asıl borçlu aleyhine İzmir 18. İcra Müdürlüğünün 2010/9844 E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibine başlandığı, davacı takip konusu borçla ilgili olarak davalı banka şubesine 07.06.2011 tarihinde 16.000.00-TL tahsilatta bulunduğu, tahsilat düşülmeden İcra Müdürlüğünün haciz kararı ile davacının çalıştığı iş yerine 20.07.2011 tarihinde 49.952.44-TL borç tutarı üzerinden maaş haciz yazısı gönderildiği, davacı 15.10.2011 tarihinde davalı banka şubesine 7.000.00-TL tahsilatta bulunmuş ve her iki tahsilat 22.12.2011 tarihinde icra dosyasına bildirildiği, davacı yaptığı ödemelerle ilgili olarak davalı bankadan belge talebinde bulunmuş ve isteği üzerine davalı banka şube yetkililerinin imzasına havi verilen 05.10.2011 tarih ve 2367 sayılı yazıda: “Şubemize olan … no.lu taksitli ticari kredisine kefaletinizdendoğan borcunuz yapmış olduğunuz ödemeler ile kapanmıştır. Varsa bu icra takibine konu edilmemiş harcamalara ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak ve takibe ilişkin her türlü harç tarafınıza ait olmak üzere takip konusu borcun kapandığını bildiririz” yazısı içeriğinde de açıklandığı üzere davalı bankanın, davacının kefalet sorumluluğundaki kredi alacağından dolayı davacıyı ibra ettiği, nitekim davalı bankanın da söz konusu takibe vekalet ücreti ve tahsil harcı yönünden devam ettiğini beyan ettiği, davacının ise davalının bu beyanını dava açtığı sırada da bildiği ve fakat vekalet ücretinden kaynaklı sorumluluğu kabul etmediği yönündeki beyanı göz önüne alındığında banka ile davacı arasında davaya konu kredilerin dayanağı Genel Kredi Sözleşmesinin Kefalet hükümlerini içeren 70. Maddesinde: Kefalet tutarına anaparanın faizi, anapara ve akdi faiz için hesaplanacak temerrüt faizi, komisyon, her türlü masraf ve vekalet ücreti ilave/edilecek, kefilin sorumluluğu bütün bu hususları kapsayacaktır denilmekte olduğunu, davacının ,takibe konu alacaktan doğan İcra dosyasında, 15.08.2010 tarihinde 28.154.23-TL takip çıkışı üzerinden yapılan hesaplama ile tespit edilen 3.378.51+175.00= 3.553.51-TL Vekalet ücreti ve 26.09.2014 tarihli yazısında % 4.55 oranı ile tespit edilen 1.281.00-TL tahsil harcından dolayı davacı sorumluluğunun devam ettiği sonucuna ulaşmanın mümkün olduğu, nitekim davacının bu tahsil harcına ilişkin sorumluluğu kabul ettiği görülmekle davacının davalıya vekalet ücreti borcunun bulunduğu, davalı banka tarafından verilen ibranın asıl borcu kapsadığı, vekalet ücretini kapsamadığı, davalının vekalet ücreti miktarı yönünden takibe devam etmekte haklı olduğu, davacının davalıya vekalet ücreti nedeniyle de borçlu olduğu sonucuna varılmakla davacının açtığı davanın reddine ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin yalnızca vekalet ücreti ile ilgili dava açılmış gibi davalarının reddine karar verdiğini, vekalet ücreti yönünden de hukuka aykırı olduğu gibi asıl talepleri ile ilgili karar verilmemiş olması yönüyle verilen kararın eksik ve hukuka aykırı bir karar olduğunu, alacaklı tarafın icra dosyasına giderek tahsil harcı dışında dosyanın kapatılmış olduğuna dair bir beyanda bulunmamakla birlikte bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere müvekkilinin 07.06.2011 tarihinde yapmış olduğu 16.000,00 TL lik tahsilatın icra dosyasına bildirilmediğini, 20.07.2011 tarihinde 49.952,44 TL borç tutarı üzerinden müvekkiline maaş haciz yazısı gönderildiğini, alacaklı bankanın müvekkilinin yapmış olduğu ödemeleri geç de olsa 22.12.2011 tarihinde İcra Müdürlüğüne bildirdiğini ve 05.10.2011 tarihli belge gereğince tahsil harcı dışında dosyanın kapatılmış olduğuna dair icra dosyasına hiç bir beyanda bulunmadığını, tüm dosya borcu yönünden icra tehdidi altında kalmış olan müvekkilin tahsil harcı dışında tüm dosya borcu yönünden borçlu olmadığının tespiti yönünden menfi tespit davası açmak zorunda kaldığını, alacaklı bankanın müvekkiline vermiş olduğu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek derecede açık ve net olarak ”takibe ilişkin her türlü harç tarafınıza ait olmak üzere takip konusu borcun kapandığını bildiririz.” yazdığını, ilk derece mahkemesi kararının tüm yönleri ile hukuka aykırı olduğunu ve kararın kaldırılması gerektiğini ve davanın kabulüne karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklı icra takibi nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacının dava dilekçesi ile İzmir 18. İcra Müdürlüğünün 2010/9844 Esas sayılı dosyasında harçlar dışında başkaca borcunun bulunmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatı talebinde bulunduğu, davacının 13/08/2010 tarihli takip çıkışı borcunun 20.204,83 TL asıl alacak olmak üzere 28.154,23 TL olduğu, davacı tarafından 07/06/2011 tarihinde 16.000 TL ve 05/10/2011 tarihinde 7.000 TL ödemede bulunulduğu, davacıya davalı tarafından 05.10.2011 tarihli “Şubemize olan … no.lu taksitli ticari kredisine kefaletinizden doğan borcunuz yapmış olduğunuz ödemeler ile kapanmıştır. Varsa bu icra takibine konu edilmemiş harcamalara ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak ve takibe ilişkin her türlü harç tarafınıza ait olmak üzere takip konusu borcun kapandığını bildiririz. İş bu yazı makbuz niteliğinde olmayıp, isteğiniz üzere verilmiştir.” şeklinde yazı verildiği, davalının cevap dilekçesinde de icra takibine vekalet ücreti yönünden devam edildiği, davacının kendi alacakları yönünden ibra edildiğinin belirtildiği görülmüştür.
Dava ” İzmir 18. İcra Müdürlüğünün 2010/9844 Esas sayılı dosyasında harçlar dışında başkaca borcunun bulunmadığının tespiti” talebiyle açılmıştır. Davalı tarafı cevap dilekçesinde takibe davacı açısından sadece vekalet ücreti alacaklarının tahsili için devam edilmekte olduğunu beyan etmiş olup tahsilatlar icra dosyasına bildirilmiştir. Davacı dava açıldıktan sonra icra dosyasına yaptığı ödemeleri ihtirazı kayıt ile yapmıştır. İlk derece mahkemesince ve Dairemizce alınan bilirkişi raporlarına göre de icra dosyasında davacının faiz, harç ve vekalet ücreti yönünden borcunun dava tarihi itibariyle mevcut olduğu tespit edildiğinden, davacının davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Sonuç olarak; mahkemenin davanın reddine dair verdiği kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2017 tarih ve 2016/130 Esas 2017/466 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 148,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 12.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.