Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1825 E. 2023/457 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1825
KARAR NO : 2023/457
KARAR TARİHİ : 09/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2019
NUMARASI : 2016/1177 Esas 2019/179 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 09/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/03/2023

Taraf vekilleri tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” İDDİA : Davacı vekilinin mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile özetle;Davalı … Şti. ile davacı … Şti.’nin yıllardır çalıştığını; davalının, müvekkilinden ihraç edilmek üzere KDV Kanunu’nun 11’inci maddesinin 1-c bendinde yer alan düzenlemeye uygun şekilde ahşap palet satın aldığını, ihraç kaydı ile satın aldığı ahşap paletleri usulüne uygun ihraç etmediğinden tahakkuk ettirilen KDV borcunu ödemek zorunda kaldığını, malın ihracı sırasında müvekkilinin imalatçı firma olarak beyan edilmediğini, davalının edimlerini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle ödenmek zorunda kalınan ve geri alınamayan KDV bedeli için Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2016/1988 sayılı dosyası ile 142.942,47-TL takip çıkışı üzerinden ilamsız icra yoluyla takibi başlattığını; davalının icra dosyasına itiraz etmesi üzerine duran takibe itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmektedir.
SAVUNMA: Davalı vekilinin mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle;Davacı ile KDV Kanunu’nun 11’inci maddesinin 1-c bendinde düzenlenen şekilde KDV tahsil edilmemiştir şerhiyle ahşap paletlerinin satın alındığını, ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait KDV ihracatçılar tarafından ödenmeyeceğini, kanun gereği bu ilişki neticesinde doğan KDV borcunun ihracatçı tarafından ödenmeyeceğini, ödenmek zorunda kalınan KDV’nin ihracatçılara rücû edilemeyeceği; davacının KDV borcunu ödenmek zorunda kalması bakımından kendilerine atfı kabil bir kusurun bulunmadığı; ihraç kaydıyla 3 ayrı fatura ile teslim alınan ahşap paletlerin 3 aylık süresinde ihraç edildiği; akreditif ilişkisinin düzgün işlemesi için teslim alınan ahşap paletlerin gümrük beyannamesinde ” Beton Blok Makinesi ve Ekipmanları” şeklinde, tek GTİP altında gösterildiği; bununla beraber Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği gereğince söz konusu ahşap paletlerin ihraç edildiğinin YMM Raporu ile belgelendirildiği; dava konusu alacağın ayrıca likit olmadığı bu nedenle icra inkâr tazminatı ile birlikte itirazın iptaline yönelik açılan davanın reddinin gerektiği belirtilmektedir.
GEREKÇE: Dava, İİK 67. md uyarınca açılmış itirazın iptali istemine yöneliktir.
Harçlandırılan dava değeri 142.942,47-TL ‘dir.
Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2016/988 E sayılı icra takip dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklının-Davacı, borçlunun-Davalı, takibin 125.550,00-TL asıl alacak, 17.392,47–TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 142.942,47-TL tahsili talebi ile ilamsız icra takibi olduğu, takibin dayanağının KDV alacağı olarak gösterildiği, ödeme emrinin davalı-borçluya 10/06/2016 tarihinde TK 21’e göre tebliğ edildiği, takibe davalı-borçlu tarafından 14/06/2016 tarihinde borca, faize ve ferilerine itiraz edildiği, takibin durduğu, davanın da yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davanın niteliği gereği davacı-alacaklı takip konusu yapmış olduğu alacağın varlığını ve miktarını ispatlamak durumundadır.
Hazırlanan 17.11.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda “taraflar arasındaki sözleşmenin; bir satış sözleşmesine, vekâlet sözleşmesine ait aslî edimin yan edim olarak eklenmesi sebebiyle karma bir sözleşme niteliğinde olduğunu ve Türk Borçlar Kanunu’nun 502’nci ve devamı maddelerinde düzenlenen vekâlet sözleşmesine ilişkin düzenlemelerin kıyasen uygulanması gerektiğini, davalının ihraç kaydıyla teslim aldığı ahşap paletleri Katma Değer Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Genel uygulama Tebliği’nde düzenlenen şekilde bir nihaî mamul olarak ihraç etmediğini ve bu anlamda davacının menfaatlerine uygun hareket etme ve zararına olabilecek davranışlardan kaçınma yükümlülüğü çerçevesinde hareket etmediğini, Gümrük çıkış beyannamelerinde imalatçı kaydına yer verilmemiş olması sebebiyle davacının imalatçı olduğunun 28.10.2016 tarihli YMM raporu ile ortaya konmasına rağmen bu raporun, eşyanın nihaî mamul olarak ihraç edilmediği durumunu düzeltici ya da bu durumun aksini ispat edici bir etki doğuramayacağını, davalının, davacı tarafından nihaî olarak ödenmek zorunda kaldığı 125.550,00TL Katma Değer Vergisi tutarını takip tarihinden itibaren işleyecek ticarî işlere uygulanan kanunî temerrüd faizi ile birlikte davacıya ödemesinin gerektiğini” bildirdikleri görülmüştür.
Hazırlanan 19.04.2018 tarihli bilirkişi heyet ek raporunda : 17.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda herhangi bir değişiklik yapılmasını gerektirecek sebep bulunmadığını bildirmişlerdir.
Davalı yanın rapora itirazları doğrultusunda yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmış, hazırlanan 31.12.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda: Raporlarının 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Gümrük Mevzuatına Uygun Tanzim Edildiğini, İzmir T C 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin görevlendirdiği Serbest Gümrük Uzmanı …, Mali Müşavir …, Yardımcı Doçent Dr. …’ dan oluşan bilirkişi kurulu tarafından dava dosyasına sunulan Ek ve Kök Rapor’a, raporlarının yukarıdaki bölümlerinde ayrıntılı olarak belirtilen nedenlerle uyulması gerektiğini bildirmişlerdir.
Mahkememiz tarafından alınan her iki bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği üzere davalının davacı imalatçıdan ihraç kaydıyla mal satın aldığı, fakat malların davalı tarafından KDV 11. Mad.nin c bendinde belirtildiği gibi ihraç edilmediği, nihai mamul olarak ihraç edilmediği, bu nedenle davacının davalının ödemesi gereken KDV ödemek zorunda kaldığı anlaşılmakla davacının ödediği KDV bedeli olan 125.550,00 TL yi davalıdan isteyebileceği anlaşılmakla davanın kısmen kabul kısmen reddi ile takibe yapılan itirazın kısmen iptaline karar verilmiş, alacağın likit, belli, belirlenebilir olduğu görülmekle icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/2481 Esas 2016/10515 Karar) ” şeklinde davacının açtığı davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Kemalpaşa İcra müdürlüğünün 2016/1988 Esas sayılı takip dosyasında davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 125.550,00-TL asıl alacak üzerinden devamına fazlaya dair isteminin reddine ve alacağın %20 sine tekabül eden 25.110,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili katılma suretiyle istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddine ilişkin kısmının gerekçesiz olduğunu, asıl alacağa fatura tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, davalının kendi kusuru nedeniyle malın bedelini başlangıçta eksik ödediğinden asıl alacağın fatura tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ödenmesine ve davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul’dan talimatla alınan 2.heyet raporunda, uzman raporunun hiç değerlendirilmediğini, hatta dikkate dahi alınmadığını, mahkeme kararında belirtilenin aksine, uzman raporunun asıl ve ek raporla kıyaslamaları yapılmadığını, katılınan ya da katılınmayan noktalar gerekçeleri sunulmak suretiyle irdelenmediğini, ihraç kaydıyla davacı firmadan satın alınan malların (paletler) “nihai ürün” olarak ihraç edildiğini bu hususta davacı firmanın kendi YMM …’ nun beyan ve ikrarı da bulunduğunu, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’ nın 28.03.2016 tarih-182/578 sayılı özelgesi içeriğinde de dava konusu malların KDV Kanunu’nun 11/1-c maddesi kapsamında satın alındığı ve nihai ürün olarak yurt dışı edildiği hususunun açıkça vurgulandığını, ihraç edilen ürünün, ihraç kaydıyla satın alınan mal olduğu hususu YMM …’in raporuyla birebir teyit edildiğini, müvekkili firmaca ödenmesi gereken herhangi bir KDV borcu da bulunmadığını, 3065 sayılı KDV Kanununun “Mal ve Hizmet İhracatı” başlıklı ,11-1/c bendinde belirtilen hususun; ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından, kendilerine teslim edilen mallara ait katma değer vergisinin, ihracatçılar tarafından ödenmeyecek olduğunu, davacı tarafından KDV iade işleminin gerçekleştirilmesi yönündeki taleplerinin reddi işlemine karşı, idare/vergi mahkemeleri nezdinde ikame edilecek bir davada, ilgili vergi dairesi aleyhine husumet yöneltilmesi gerekliyken, tamamıyla yargı yolu ve tarafta hataya düşülmek suretiyle müvekkile karşı dava açıldığını, aynı satış işleminde vergi dairelerince bu şekilde farklı farklı prosedürlerin uygulandığını, talep edilen ve müvekkilinin ödemesi gerektiği belirtilen KDV’nin müvekkil şirket kayıtlarına hiç girmediğini, dosyaya sundukları uzman raporunun dosyadaki tüm iddialarını ispatlar nitelikte olduğunu, HMK’nın 293/2.maddesi uyarınca uzman hocanın yerel mahkemeye davet edilip, dinlenilmesi suretiyle çelişkilerin gidertilmesi yönündeki taleplerinin haksız yere reddedildiğini, dava konusunun arz ettiği teknik özellik gereği alacağın varlığı yargılamaya ihtiyaç duyduğundan likit olmadığından, hükmün icra inkar tazminatına yönelik kısmının da açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla davanın tümden reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, İİK 67. maddesi gereğince açılmış itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2016/988 E sayılı icra takip dosyasının yapılan incelemesinde; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine 125.550,00-TL asıl alacak, 17.392,47 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 142.942,47-TL alacak için ilamsız icra takibi yapıldığı takibin dayanağının KDV alacağı olarak gösterildiği, ödeme emrinin davalı-borçluya 10/06/2016 tarihinde TK 21’e göre tebliğ edildiği, takibe davalı-borçlu tarafından 14/06/2016 tarihinde borca, faize ve ferilerine itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Dava İİK 67. Maddede düzenlenen bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Davacı vekili; davalının, müvekkilinden ihraç edilmek üzere KDV Kanunu’nun 11’inci maddesinin 1-c bendinde yer alan düzenlemeye uygun şekilde ahşap palet satın aldığını, davalı tarafça ihraç belgelerinde müvekkili imalatçı firma olarak bildirilmediği için ödediği KDV’yi geri alamadığını beyanla, faturalandırma aşamasında müvekkiline ödenmeyen KDV farkının tahsili için başlattıkları icra takibinde itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıdan ” KDV Kanunu’nun 11’inci maddesinin 1-c bendinde düzenlenen şekilde KDV tahsil edilmemiştir ” şerhiyle ahşap paletlerinin satın alındığını, ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait KDV’nin ihracatçılar tarafından ödenmeyeceğini, ihraç kaydıyla 3 ayrı fatura ile teslim alınan ahşap paletlerin 3 aylık süresinde ihraç edildiğini; akreditif ilişkisinin düzgün işlemesi için teslim alınan ahşap paletlerin gümrük beyannamesinde ” Beton Blok Makinesi ve Ekipmanları” şeklinde, tek GTİP altında gösterildiğini; Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği gereğince söz konusu ahşap paletlerin ihraç edildiğinin YMM Raporu ile belgelendirildiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Dosyada ilk heyetten alınan ek ve kök rapor ile ikinci heyetten alınan raporda, taraflar arasındaki sözleşmenin; bir satış sözleşmesine, vekâlet sözleşmesine ait aslî edimin yan edim olarak eklenmesi sebebiyle karma bir sözleşme niteliğinde olduğunu ve Türk Borçlar Kanunu’nun 502’nci ve devamı maddelerinde düzenlenen vekâlet sözleşmesine ilişkin düzenlemelerin kıyasen uygulanması gerektiğini, davalının ihraç kaydıyla teslim aldığı ahşap paletleri Katma Değer Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Genel uygulama Tebliği’nde düzenlenen şekilde bir nihaî mamul olarak ihraç etmediğini ve bu anlamda davacının menfaatlerine uygun hareket etme ve zararına olabilecek davranışlardan kaçınma yükümlülüğü çerçevesinde hareket etmediğini, Gümrük çıkış beyannamelerinde imalatçı kaydına yer verilmemiş olması sebebiyle davacının imalatçı olduğunun 28.10.2016 tarihli YMM raporu ile ortaya konmasına rağmen bu raporun, eşyanın nihaî mamul olarak ihraç edilmediği durumunu düzeltici ya da bu durumun aksini ispat edici bir etki doğuramayacağını, davalının, davacı tarafından nihaî olarak ödenmek zorunda kaldığı 125.550,00TL Katma Değer Vergisi tutarını takip tarihinden itibaren işleyecek ticarî işlere uygulanan kanunî temerrüd faizi ile birlikte davacıya ödemesinin gerektiğini bildirmişlerdir.
Davacının takip konusu fatura nedeniyle KDV isteyip isteyemeyeceği noktasındadır. Davacı taraf, dava konusu faturayı ihraç kaydıyla düzenlemiştir. 3065 Sayılı KDV Kanunu’nun 11/c maddesi gereğince ihraç kaydıyla satılan malların ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde tecil edilen verginin terkin edileceği öngörülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre ; davalının ihraç kaydıyla teslim aldığı ahşap paletleri Katma Değer Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Genel uygulama Tebliği’nde düzenlenen şekilde bir nihaî mamul olarak ihraç etmediği, gümrük belgesinde beton blok makinası ve ekipmanları (yeni kullanılmamış demonte vaziyette ) şeklinde beyan ve fatura edildiği, davacı tarafından üretilen ürünlerin beton makinasının parçası olarak ihraç edildiği, KDV 11. maddedeki tecil ve terkinden yararlananabilmek için asıl malın da ihraç kaydıyla alınması gerektiği, gümrük beyannamesinde imalatçının gösterilmemesi yönündeki eksikliğin yeminli mali müşavir raporu ile giderildiği anlaşılmış ise de ihraç edilen malın nihai olduğunun yeminli mali müşavir raporu ile tespiti imkanı bulunmadığı, nihai ürün olarak ihraç edilmediğinden malın yurt içi teslime dönüştüğü ve KDV’den sorumluluğun devam ettiği, alacağın likit ve bilinebilir olduğu, buna göre davalı vekilinin istinaf istemlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilinin istinafı yönüyle yapılan inceleme de; davacı tarafça avans faizine hükmedilmesi talep edilmiş ise de, icra dosyasında yıllık 10.5 oranında işlemiş faiz alacağı talep edildiği, mahkemece itirazın iptaline karar verilmekle bu oran üzerinden faiz uygulanacağı, davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğü hususunda bilgi belge bulunmadığından takip tarihine kadar faiz işlemeyeceğinden istinaf istemleri yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan taraf vekillerinin istinaf istemlerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2019 tarih, 2016/1177 Esas ve 2019/179 Karar sayılı kararına karşı taraf vekillerinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 135,5‬0 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 8.576,32 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 2.415,30 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 6.161,02 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4- Taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf masrafının ayrı ayrı üzerlerinde bırakılmasına,
5- Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
6- İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7- Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 09/03/2023