Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1809 E. 2023/359 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1809
KARAR NO : 2023/359
KARAR TARİHİ: 02/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2019
NUMARASI : 2019/12 Esas 2019/579 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 02/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket ile ithal kömür ticaretinde anlaştığını, ekte sundukları çeklerin ön ödeme şeklinde davalıya gönderildiğini, fakat davalı şirket haziran ayı başında da bağlantılarını geri çekmek istediklerini ve kömür ticaretini durduracaklarını bildirdiklerini, fakat müvekkilin verdiği çekleri geri göndermediklerini, müvekkilinin 06/06/2015 tarihli çeki ödemek zorunda kaldığını ve bu tarihten sonra yapılan tüm telefon görüşmelerinin sonuçsuz kaldığını, müvekkili oyaladıklarını, bu sebeple davanın kabulü ile müvekkilinin söz konusu çeklerin borçlusu olmadığının tespitini, davalının haksız ve kötü niyetli olması sebebi ile çek bedellerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretininde davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; dava dilekçesinin hukuki mesnetten ve delilden yoksun bir talep olduğunu, davacının davalı nezdinde ki cari hesabında halen 11/02/2015 tarihli 30.000 TL’lik ve 30/03/2015 tarihli 30.678 TL’lik kömür iade faturalarına ilişkin mal teslimi yapmadığından dolayı muaccel borcu ve bedeli ödenmediğini ve davaya konu kılınan çeklerin tahsilatına mesnet olan 292.682,00 TL’lik kömür teslim talebi varit bulunmakta olup davacı tarafça çek bedellerinin yasal ibraz süresi içinde ödenmediğini, ticari defter ve kayıtlarda da bu hususun sabit olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin 25/07/2017 tarihli kararı ile davanın kabulüne, davacının üç adet çek ile ilgili davalıya borçlu olmadığını tespitine karar verilmiş, ilgili kararın davalı vekilince istinafı üzerine Dairemizin 2017/1473 Esas 2018/1772 Karar sayılı ilamı ile ; ” Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında davalı tarafa verilen çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine dayanmaktadır.
Taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu, davacının üç ayrı çeki keşide edip, davalıya teslim ettiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Çekişme, davalının, davacıya mal teslim edip etmediği, bu kapsamda aldığı satım bedeline ilişkin çeklerin bedelsiz kalıp kalmadığı ve anılan çeklerle ilgili olarak davacının borçlu bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Kambiyo senedinin veriliş sebebinin talil edilmesi durumunda kanıt yükü davalı – alacaklıya geçmektedir. Somut olayda; davacı taraf, karşılığı olan mal teslim edilmemekle çekin bedelsiz kaldığını, davalı taraf nakit borca karşılık alındığını belirtmektedir. Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Çeklerin bu ticari kapsamdaki borca karşılık olarak verildiği yolundaki iddianın davacı tarafça yazılı delille kanıtlanması gerekir. Çekin ticari defterde kayıtlı olup olmaması hususu, bu yönde ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması sonuca etkili olmayacaktır.
Dava konusu çeklerin avans çeki olduğuna dair davacının iddiası ve davalının kabulü yoktur. Şu halde çek tanzim eden, malı da teslim aldığını karine olarak kabul etmiştir. Aksine avans çeki olduğuna dair delil sunulmadığına göre artık davacının dayandığı yemin hakkı hatırlatılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Her ne kadar dairemiz tarafından da yemin delilinin hatırlatılması mümkün ise de, kararın kaldırılmasından sonra yargılamaya devam edilerek yemin hakkının hatırlatılması usulen mümkün olmadığından eksikliğin mahkemece giderilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle yemin delilinin hatırlatılması ve sonucuna göre işlem yapılması için istinaf talebinin bu yönden kabulüne, HMK’nın 353/1-a-6. maddesine göre; yukarıda belirtilen delilleri toplanarak değerlendirme yapılması gerektiğinden, mahkeme kararının esası incelenmeksizin kaldırılmasına” dair karar verilmiştir.

Kaldırma kararından sonra mahkemece ;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 2015/706 Esas 2017/634 karar sayılı ilam ile davanın kabulüne karar verilmiş olup kararın istinaf edilmesi üzerine İzmir 17. Hukuk Dairesi 2017/1473 Esas 2018/1772 karar sayılı ilamı ile çeklerin avans çeki olduğuna dair delil sunulmadığı çekin ödeme aracı oludğu bu nedenle davacıya yemin hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın kaldırılmasına karar verilmiş olup kaldırma kararına uyularak yeniden yapılan yargılamada davacı vekilinin yemin deliline başvurmayacaklarını bildirmesi nedeniyle istinaf kararı doğrultusunda davaya konu çeklerin veriliş nedeninin talil edilmesi durumunda ispat yükünün davalıya geçeceği ancak davacının mal karşılığı verdiği çeklerin bedelsiz kaldığı davalınında nakit borca karşılık alındığı yöndeki savunması nazara alındığında çekin ödeme aracı oldğu ve bunun aksinin davacı tarafça avans çeki olduğunun ispatı gerektiği bununda ispatlanamadığı anlaşıldığnıdan davanın reddine karar verilmiştir.

İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı vekili 31.03.2016 tarihli ön inceleme duruşmasında ” taraflar arasında sözlü anlaşma çerçevesinde kömür ticareti alışverişi doğrudur, müvekkil bu çeklerin karşılığı teslimatı gerçekleştirmiştir, hatta müvekkil cari hesaplarına göre alacaklı gözükmektedir” şeklinde beyanda bulunduğunu, fakat daha sonra 13.06.2016 tarihinde tekrar beyan dilekçesi vererek sehven yanlış beyanda bulunduklarını ve çek bedelleri ödenmediği için mal tesliminde bulunmadıklarını, müvekkillerinin …’dan daha alacaklı olduğunu beyan ettiğini, davalı tarafın bile teslimatın yapılmadığını ve çeklerin bedelsiz kaldığını kabul ettiğini, eldeki davanın 23.06.2015 tarihinde açıldığını ve o tarihte ödenmemiş çek bulunmadığını, bedelsizliğini iddia ettikleri çeklerin tarihi 11.07.2015 tarihinden başladığını, davalı tarafından teslimatın yapılmayacağı bildirilince menfi tespit davası açtıklarını, dosyada mevcut bilirkişi raporunda müvekkilin davalıdan alacaklı olduğu ve 292.682,17 TL alacaklı olduğu belirtildiğini verilen çeklerle ilgili 240.000 TL lik eldeki menfi tespit davası açıldığını bakiye kalan 52.682,17 TL için de İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2015/15440 Esas sayılı icra takibi başlatıldığını, davalı taraf bu dosyaya itiraz etmesi sonucu yine İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/626 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açılmıştır ve o dosyalardaki savunmalarında da davalı taraf teslimatın yapılmadığını ve çeklerin avans çeki olduğunu kabul ettiğini, dosyadaki mevcut bilirkişi raporu, İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2015/15440 Esas sayılı icra dosyası, İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/626 Esas sayılı dosyası ve davalı tarafın beyanları doğrultusunda müvekkilce davalıya verilen çeklerin bedelsiz kaldığının anlaşıldığını beyanla kararın kaldırılmasını davanın kabulünü talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, çekler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı tarafça, taraflar arasındaki kömür ticaretine dayalı ticari ilişkide avans olarak verilen 3 adet toplam 270.000 TL bedelli çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talep edilmiştir
Davalı tarafça, 60.678 TL’lik iade faturasına konu malın iadesi yapılmadığından muaccel borcu bulunduğu dava konusu çeklerin tahsilatına sebep olan 292.682 TL’lik kömür teslim talebi bulunduğu çek bedellerinin ödenmediği kömür satışlarına ilişkin faturalarında davalıya tebliğ edildiği, defterlere işlendiği beyanıyla davanın reddi talep edilmiştir.
Çek, bir ödeme aracı olup, çeklerin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla verildiği yolunda yasal karine mevcuttur. Bu durumda, davacının söz konusu çekleri mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla verdiğinin kabulü gerekir. Yasal karinenin aksini yani çekin borç ödenmesinden başka bir amaçla verildiğini, bedelsiz bir avans çeki olduğunu iddia eden davacı tarafın bunu kesin delillerle ispatlaması gerekir Çekin ticari defterde kayıtlı olup olmaması hususu, bu yönde ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması sonuca etkili olmayacaktır.
Mahkemenin 31/05/2016 tarihli celsesinde davalı vekilince “biz delillerimizi bildirmiştik ticari defter ve belgelerimizi de dayanmıştık, teslime ilişkin belgelerimizin mahkememize sunalım. Bizde daha sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmasını istiyoruz.” şeklinde beyanda bulunmuş. Bu beyandan sonra da 13/06/2016 tarihli dilekçesi ile de “öncelikle belirtmek gerekir ki 31/05/2016 tarihli son duruşma tutanağında sehven çek bedelleri ödenmediği için mal teslimi yapılmamıştır ifadesi yerine teslim edilmiştir şeklinde hatalı bir beyan söz konusu olmuştur. Davaya karşı beyan dilekçemizde de belirttiğimiz gibi mal teslimi olmadığından çek bedelleri ödenmemiştir. Bu nedenle bu hususu düzeltiyoruz. Bu nedenle müvekkil şirket uhdesinde mal teslimine ilişkin herhangi bir belge mevcut değildir.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre, dairemizin önceki kararı ile davalının beyanları dikkatten kaçırılarak yukarıdaki şekilde kararın kaldırılmasına karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki kömür ticareti kapsamında davacı tarafından avans olarak verilen çek bedelleri ödenmediğinden çekler karşılığı malın davacıya gönderilmediği hususunun davalı tarafın kabulünde olmasına göre çeklerin avans çeki olduğu hususunun ispatlandığı, çekler karşılığı malın davacıya teslim edilmediği, davacının çekler nedeniyle borçlu olmadığı, davacının davasının kabulü gerektiği anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülen istinaf istemlerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf istemlerinin kabulü ile kararın kaldırılarak davanın kabulüne dair HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/05/2019 tarih, 2019/12 Esas ve 2019/579 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davacı vekilinin yatırmış olduğu 44,40 TL istinaf karar harcının (peşin harç) istek halinde kendisine ödenmesine,
Davacı vekilinin yatırdığı 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri 4,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
İlk Derece Mahkemesi Yerine Kurulan Hüküm :
Davanın kabulüne, davacının … Uşak şubesine ait 11/07/2015 tarih ve 6414362 nolu 80.000-TL bedelli , 08/08/2015 tarihli 6414363 nolu 80.000-TL bedelli, 05/09/2015 tarihli 6414364 nolu 80.000-TL bedelli toplan 240.000-TL lik 3 adet çekle ilgili davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Davaya konu çekler ile ilgili herhangi bir takip olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
Alınması gereken 16.394,40-TL nispi ilam harcından, peşin alınan 4.098,60-TL nispi harç indirildikten sonra kalan 12.295,80-TL harcının davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
Davacının yapmış olduğu 4.126,30-TL harç, 148,80-TL tebligat gideri, 400-TL bilirkişi ücreti, TOPLAM 4.675,1‬0-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 36.600,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacının yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde isteği halinde iadesine.
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/03/2023