Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1795 E. 2023/131 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1795
KARAR NO : 2023/131
KARAR TARİHİ: 26/01/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2019
NUMARASI : 2018/355 Esas 2019/550 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 26/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/01/2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında tesis edilen un alım satımına ilişkin ticari ilişki nedeniyle müvekkili alacaklı şirket tarafından davalı tarafa satışı ve teslimi yapılan unlara ilişkin olarak 07.10.2016 tarih KAD2016000000275 fatura numaralı 20.860,46 TL bedelli e-fatura keşide edildiğini, anılan faturanın davacı şirket tarafından sistem üzerinden davalı şirkete gönderildiğini ancak davalı şirket personeli ile yapılan görüşmede anılan faturanın davalı şirket kayıtlarına düşmediğini ve bunun portaldaki teknik nedenlerden kaynaklandığının beyan edildiğini, bunun üzerinde Bornova 5.Noterliği 14.09.2017 tarih 23914 yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek anılan e-faturanın ihtarname ekinde davalı şirkete tebliğ edildiğini, fatura içeriğinde bahsi geçen unların tamamının 07.10.2016 tarih E-325083 sıra numaralı sevk irsaliyesi ile birlikte davalı şirkete tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, bu hususun davalı şirket tarafından düzenlenen mal kabul tutanağından da anlaşıldığını, davalı şirketin anılan fatura bedelini ödemediğini, fatura bedelinin tahsili zımnında İzmir l6.İcra Müdürlüğü’nün 2018/2885 sayılı icra takip dosyası ile girişilen icra takibine de itiraz ettiğini, davalı şirket tarafından borcun sebebini teşkil eden ürünleri eksiksiz şekilde teslim aldığını ve ihtarname ekinde tebliğ edilen faturaya da hiçbir itirazda bulunmadığını, tüm nedenlerle davalarının kabulü ile, İzmir l6.İcra Müdürlüğü’nün 2018/2885 Esas sayılı icra dosyasında takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötü niyetli borçlu davalı şirket aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafça eldeki davanın konusunu oluşturan takip dosyasında davacı tarafından 07.10.2016 tarihinde müvekkili şirkete teslim edilen 20.860,46 TL bedelli faturanın icra takibine konu edildiğini, işbu dilekçe ekinde sunulu cari hesap ekstresinde ayrıntısı ile görüleceği üzere müvekkili şirket tarafından sistem üzerinden başarılı bir şekilde gönderilen e-faturaların kayıtlara alındığını ve söz konusu fatura bedellerinin davacı şirkete ödendiğini, söz konusu cari hesap ekstresinde icra takibine konu faturanın müvekkilinin kayıtlarında hiçbir şekilde yer almadığını, bu bağlamda müvekkili şirketin davacıya borçlu olmadığı gibi 30.481,66 TL alacaklı olduğunun görüleceğini, davacı tarafından kesilen takip konusu faturanın müvekkili şirket kayıtlarında yer aldığını ve müvekkili şirketin borçlu olduğunu kabul anlamına gelmemek ve beyanlarına helal gelmemesi kaydıyla davacı tarafça işbu davanın dayanağı olan icra takibine taraflar arasındaki cari hesap alacağı değil davacı tarafından 07.10.2016 tarihinde müvekkili şirkete kesilen 20.860,46 TL bedelli faturanın konu edildiğini, başka bir ifade ile yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın icra takip tarihi itibari ile muaccel olan borcunu değil bilakis yalnızca belirli bir dönem aralığında muaccel hale gelmiş borcunun talep edildiğini, mahkemecede takdir edileceği üzere taraflar arasındaki ilişkinin cari hesap ilişkisi olduğu icra takibine konu faturanın öncesi ve sonrasındaki dönemde müvekkili şirket tarafından davacı tarafa bir çok ödeme yapıldığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 101-102.maddelerine istinaden davacı tarafça müvekkili şirket tarafından yapılan ödemeler için herhangi bir açıklama yapılmadığını veya makbuz verilmediğini, müvekkili tarafından faturanın tarihi olan 07.10.2016 veya faturanın ihtarname ile ulaştırıldığı iddia edilen 14.9.2017 tarihinden itibaren yapılmış olan ödemelerin daha önce muaccel olmuş borçlardan ve en nihayetinde icra takibine konu faturalardan mahsup edilmesi gerekeceğini, açıklanan nedenlerle davacının müvekkili şirketten hiçbir alacağının bulunmaması ile haksız ve yersiz açılan işbu davanın reddine, davacının haksız olarak tahsil etmeye çalıştığı tutarın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE :
Dava, İİK 67. md uyarınca açılmış itirazın iptali istemine yöneliktir.
Harçlandırılan dava değeri 21.683,45.-TL ‘dir.
İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün2018/2885 E sayılı icra takip dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklının dosyamız davacısı, borçlunun dosyamız davalısı olduğu, takibin 20.860,46.-TL asıl alacak, 822,99.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.683,45.-TL ‘nin tahsili talebi ile ilamsız icra takibi olduğu, takibin dayanağının toplam alacak 21.683,45.-TL olarak gösterildiği, ödeme emrinin davalı-borçluya 06/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, takibe davalı-borçlu tarafından 13/03/2018 tarihinde herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığından, asıl alacak, faiz ve tüm ferilere tümüyle itiraz edildiği, takibin durduğu, davanın da yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı tarafın davacının satım sözleşmesi uyarınca teslim yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, davalıdan teslimini gerçekleştirdiği ürün nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususlarında uyuşamadıkları görülmüştür.
Tarafların ticari defterleri incelenmiş, rapor alınmıştır. Alınan 07/01/2019 havale tarihli raporda; İcra dosyası, dava dosyası ve tarafların 2016-2017-2018 yıllarına ait yasal defterleri üzerinde yapılan incelemeler sonucunda raporun inceleme ve değerlendirme bölümünde ayrıntısı ile belirtildiği gibi, davacı …A.Ş.’nin 2016-2017 yıllarına ait yasal defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğunu, muhasebe kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, yevmiye defteri kayıtları ile kebir defterlerinin uyumlu olduğunu, davacı …A.Ş.’nin 2018 yılına ait yasal defterlerinin açılış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, kapanış onay süresinin henüz gelmemiş olduğunu, muhasebe kayıtlarının usulüne uygun tutulduğunu, yevmiye defteri kayıtları ile kebir defterinin uyumlu olduğunu, davalı …A.Ş.’nin 2016-2017 yıllarına ait yasal defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğunu, muhasebe kayıtlarının usulüne uygun tutulduğunu, yevmiye defteri kayıtları ile kebir defterlerinin uyumlu olduğunu, davalı …A.Ş.’nin 2018 yılına ait yasal defterlerinin açılış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğunu, kapanış onay süresinin henüz gelmemiş olduğunu, muhasebe kayıtlarının usulüne uygun tutulduğunu, yevmiye defteri kayıtları ile kebir defterinin uyumlu olduğunu, işbu raporun Tarafların Yasal Defterleri Arasındaki Farklar başlıklı 6.bölümü ile Tespit ve Değerlendirmeler başlıklı 7.bölümünde ayrıntısı ile belirtilen bilgiler ışığında, davacı …A.Ş.’nin İzmir l6.İcra Müdürlüğü’nün 2018/2885 E. sayılı dosyasına istinaden davalı … A.Ş.’nden 05.03.2018 icra takip tarihi itibari ile 20.860,46 TL’si Asıl Alacak, 822,99 TL’si İşlemiş Faiz olmak üzere toplam 21.683,45 TL tutarında alacak talep edebileceği görüş ve kanaatinde olunduğunun bildirildiği görülmüştür.
Satım sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 207 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satım sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Davacı tarafça takip fatura alacağına dayalı olarak başlatılmış, davalı taraf icra takibine sunduğu dilekçesinde böyle bir borcun bulunmadığını savunmuştur. Bu durumda ispat yükü davacı taraftadır. Davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulmuş ticari defter ve kayıtlarına göre davaya konu 20.860,46 TL tutarındaki faturanın davalı ticari kayıtlarında yer almadığı, fakat bu faturaya ilişkin davalı şirketin mal kabul çıktısında imzası bulunan …’un Sgk kayıtlarında davalı çalışanı olduğu görülmekle davacı tarafından faturaya konu malların davalıya teslim edildiği kabul edilmiş, davacı ve davalı defterlerine göre 2015 yılından davacının devreden alacağının 170.285,01 TL olduğu, davacı tarafından davalıya davaya ve takibe konu fatura dahil 1.939.715,04 TL fatura düzenlendiği ( farkın davalı defterlerinde davaya konu faturanın kayıtlı olmamasından kaynaklı), taraf defterlerinde uyumlu olduğu üzere davalının davacıya 1.895.276,51 TL ödemede bulunduğu görülmüş, davalı tarafından davacı adına düzenlenen davalı kayıtlarında bulunan ve fakat davacı tarafından red edilen 30.481,66 TL fatura davacı tarafça kabul görmediğinden bu fatura tutarı davacının borçlu olduğu miktara eklenmemiş, davacının davalıya borçlu olduğu davalı tarafından düzenlenen iade ve lojistik faturaları toplamı 193.827,25 TL de tarafların mutabık olduğu, bu miktar davalı alacağı-davacı borcu olduğu, alacaklı olduğunu iddia edenin bunu ispatla yükümlü olduğu görülmekle dava tarihi itibariyle davacının takibe konu fatura nedeniyle davalıdan 20.860,46 TL alacaklı olduğu görülmekle davacının bu miktardaki alacağının varlığını ispat ettiği anlaşılmış, faturanın ödenmesi hususunda davalıya gönderilen ihtar uyarınca ihtarın tebliğinden itibaren davalıya ödeme için tanınan sürenin sonundan davacının takip tarihine kadar 822,99 TL faiz talebi uygun görülmüş, takibin devamı yönünde davanın kabulüne, itirazın iptaline karar verilmiş, alacak likit, belirlenebilir olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının talebi yalnızca 07.10.2016 tarihinde müvekkili şirket’e kesilen 20.860,46 -TL bedelli fatura olmasına rağmen yerel mahkeme tarafından talep cari hesap alacağıymış gibi karar verildiğini, icra takibine konu fatura nedeniyle değil, sanki cari hesap alacağıymış gibi takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu yönünde hesaplama yapıldığını, müvekkili şirket tarafından davacıya takibe konu faturanın tarihinden sonra bir çok ödeme yapıldığını, davacı tarafça bu ödemelerle ilgili açıklama getirilmediğini, müvekkil şirket tarafından faturanın ulaştırıldığının iddia edildiği 14.09.2017 tarihinden itibaren yapılmış olan ödemelerin daha önce muaccel olmuş borçlardan ve en nihayetinde icra takibine konu faturalardan mahsup edilmesi gerektiğini, bilirkişi tarafından müvekkil şirket tarafından kesilen 30.481,66-TL bedelli lojistik faturası ile ilgili olarak açıkça uzmanlık alanının dışında olduğu belirtilerek tamamen varsayıma dayalı olarak faturanın haksız olduğu yönünde tespit ve değerlendirme yapıldığını, bilirkişi tarafından herhangi bir gerekçe içermeyen, varsayıma dayalı raporun hükme esas alınamayacağını beyanla kararın kaldırılması ile davanın reddine kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, İİK 67. md uyarınca açılmış itirazın iptali istemine yöneliktir.
İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün2018/2885 E sayılı icra takip dosyasında; davacı alacaklı tarafından borçlu … şiketi aleyhine 20.860,46.-TL asıl alacak, 822,99.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.683,45.-TL ‘nin tahsili talebi ile ilamsız icra takibi yapıldığı, borçlunun süresinde asıl alacak, faiz ve ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dava İİK 67. maddede düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Davacı tarafça 07/10/2016 tarih 20.860,00 TL bedelli fatura karşılığı malın teslim edildiği halde bedeli ödenmediğinden icra takibi yapıldığını beyanla itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talep edilmiştir.
Davalı tarafça, fatura alacağının talep edilmesi nedeniyle şirket tarafından yapılan ödemelerin öncelikle muaccel olmuş borçlara istinaden yapıldığının kabulü gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
SMMM bilirkişi … raporunda; taraf defterlerinin usülüne uygun tutulduğunu, davacı defterlerinde davalı hesabının iki ayrı cari hesap başlığı altında düzenlendiği birincisinde davaya konu faturanın davacı defterlerinde işli olduğu davalı tarafından faturalara istinaden 1.809.020,15 TL ödeme yapıldığı buna göre icra takip tarihi itibariyle hesabın 20.896,29 TL açık verdiği, 037 kod nolu diğer hesapta borç bakiyesi vermediği, 014 kod nolu hesapta 2016 yılı önceki yıllardan devreden 1.185,94 TL borç bakiyesi verdiği davalı defterlerinde dava konusu 2016,275 numaralı faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı davalı defterlerinde davacıya 1.895.276,51 TL ödeme gözüktüğü, bu faturaya istinaden düzenlenen sevk irsaliyesinde teslim alan bölümünde isim imza bulunmadığı davacı tarafından ibraz edilen davalının mal kabul çıktısında … isminin bulunduğu bu kişinin sgk kayıtlarına göre davalı çalışanı olduğu, takip tarihi itibariyle talep edilen kadar alacaklı olduğu bildirilmiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına; göre davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/04/2019 tarih, 2018/355 Esas ve 2019/550 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 1.481,19 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 370,29 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 1.110,90 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 26/01/2023