Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1787 E. 2023/132 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1787
KARAR NO : 2023/132
KARAR TARİHİ : 26/01/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2019
NUMARASI : 2016/392 Esas 2019/57 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 26/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/01/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ; ” İTİRAZ ; İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün 2015/14023 sayılı dosyasında davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu hakkında 360,000,00 TL’si asıl alacak ve 6.006,58 TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 366.006,58 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Kendisine 21/09/2015 tarihinde usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı borçlu yasal süre içerisinde verdiği 22/09/2015 tarihli dilekçesi ile; takipte alacağın sebebi olarak sözleşme ve noter ihtarnamesinden söz edildiğini, ancak icra dosyasına ihtarname sunulmuşsa da varlığı ileri sürülen 19/02/2015 tarihli sözleşmenin sunulmadığını, zira; müvekkili şirketi yetkilileri tarafından böyle bir sözleşmenin imzalanmadığını, ihtarname ekinde sözleşme gönderilmediğinden ihtarnameye cevap verme gereği duymadıklarını, alacaklı olduğunu iddia edene hiçbir borcun bulunmadığını ileri sürerek, borca, faiz ve fer’ilerine itiraz etmiştir.
İDDİA ; davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalının, Gaziemir ilçesinde dava konusu emlak ücretine konu plaza üzerinde asılı “… Gaziemir Satılık” ilanı nedeniyle müvekkili ile bağlantıya geçtiğini, plazanın görülmesi için davalı şirket temsilcisi ile 19/02/2015 tarihinde randevulaşıldığını, davalı şirket temsilcisi …’a iki adet plazanın gösterildiğini ve aynı tarihli yer gösterme tutanağının düzenlendiğini, … Mağazasının bulunduğu No:…’deki taşınmazın davalı ihtiyaçlarına daha uygun olduğunu belirlediklerini, müvekkili tarafından satıcı ve alıcının bir araya getirildiğini, pazarlık aşamasına başlandığını, satıcı …. Şti. ile anlaşma sağlandığını, 12/05/2015 tarihinde “…, …, … Mahallesi, … … Pafta, … Ada, … Parsel numara”da bulunan taşınmazın, müvekkilinin temsilci olduğu … Gaziemir temsilciliği aracılığı ile 12.000.000,00 TL karşılığında davalı tarafından … Şti.’den satın alındığını, satım sonrasında … Şti.’nin müvekkiline hizmeti karşılığı olan emlak ücretini 15/05/2015 tarihli, 027480 numaralı fatura karşılığı derhal ödediğini, ancak davalının yapılan tüm sözlü uyarılara rağmen ödeme yapmadığını, davalıya İzmir 25.Noterliği’nden 20/07/2015 tarihli, 21069 yevmiye numaralı ihtarnameyi gönderdiklerini, istenen miktarın ödenmemesi üzerine de davanın dayanağı olan icra takibini başlattıklarını, davalının takibe itirazında haksız olduğunu belirterek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, müvekkili yararına alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ; davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, 19/02/2015 tarihli “Emlak Görme Belgesi” başlıklı belgenin gerçek dışı bir belge olduğunu, “müşteri imzası” olarak atılmış olan imzanın müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını, imzanın …’a ait olmadığını, kaldı ki …’ın şirketi tek başına temsile yetkisinin bulunmadığını, BK’nın 520. maddesi gereğince taşınmaz mal tellallığına ilişkin sözleşmenin yazılı olarak düzenlenmesi gerektiğini, bunun geçerlilik şartı olduğunu, davacı gerçekten komisyoncu olsa idi gerçekte satıcının iki şirket olduğunu ve müvekkilinin de bu şirketlerden paylar satın almış olduğunu bilmesi gerekeceğini, müvekkilinin 12/05/2015 tarihinde taşınmazın 2/5 payını … Şti.’den, 3/5 payını da … Şti.’den toplam 12.000.000,00 TL bedelle satın aldığını, davacı tarafça dosyaya sunulan fotoğrafların müvekkilinin ve vekili olarak kendisinin bilgisi dışında gizlice çekildiğini belirterek, davanın reddine, müvekkili yararına alacağın % 20’si oranında tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; hakkında komisyon ücretinin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalının borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili 12/05/2016 tarihli dilekçesi ile; taraflar arasında emlakçılık faaliyetine konu ilişkinin kuruluş aşamasında yapılan görüşmelere, satışına aracılık edilen taşınmazın davalı tarafa gösterilmesine, yer gösterme tutanağının imzalanmasına, tarafların bir araya getirilmesine ve pazarlık ile tapu aşamasına geçilmesine tanıklık eden tanıklarının dinlenmelerini istemiştir.
Davalı vekili ise; tanık dinletilmesine muvafakat etmediklerini belirtmiştir.
İleri sürülen iddianın 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi gereğince yazılı delillerle ispatlanması gerektiğinden, tanık dinletilmesi mümkün bulunmadığından, davacı vekilinin tanık dinletme isteğinin reddine karar verilmiştir.
İzmir Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta; davacının 08/02/2011 tarihi itibariyle emlak komisyonculuğu faaliyeti nedeniyle kaydının bulunduğu, işletme hesabı esasına tabi olduğu, bilanço esasına göre defter tuttuğu bildirilmiştir.
Davacı, dava dışı … Şti. adına dava konusu taşınmaz bilgilerini de yazarak “hizmet bedeli” adı altında 15/05/2015 tarihli, 027480 numaralı, KDV dahil 80.000,00 TL bedelli faturayı düzenlemiştir.
Davacı, davalıya İzmir 25. Noterliği’nden gönderdiği 21069 yevmiye numaralı ihtarname ile toplam 360.000,00 TL komisyon ücretini tebliğden itibaren 3 iş günü içerisinde ödemesini istemiştir. İhtarname davalıya 22/07/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan imza sirküleri incelendiğinde; …’ın davalı şirketi temsile yetkili olduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin dosyaya sunduğu “Emlak Görme Belgesi” incelendiğinde; 19/02/2015 tarihli olduğu, emlak adresinin “… Caddesi, No:…, …/…, … Caddesi, No: …, D: 2, …/…” olarak yazıldığı, belgenin altında sağ tarafta “emlak gösteren” kısmında davacının isim, kaşe ve imzasının bulunduğu, sol tarafta “emlakı gören” kısmında “…” isminin yazılı olduğu, altında imza bulunduğu görülmüştür.
Davacı vekili; davalıya “2 adet plazanın gösterilmesi, bunlara ilişkin yer gösterme tutanağının düzenlemesi ve bunlardan birisinin satışına aracılık edilerek satışının gerçekleştirilmesi” şeklinde hizmet verildiğini, davalının hizmet bedelini ödemediğini, taraflar arasında ayrıca bir sözleşmenin bulunmadığını, ancak 19/02/2015 tarihli yer gösterme tutanağının hukuki niteliği itibariyle bir sözleşme olduğunu belirtmiştir.
Davalı vekili; müvekkiline dava konusu hizmetin verilmediğini, 19/02/2015 tarihli “sözleşme” olarak adlandırılan belgedeki imzanın müvekkili şirket yetkilisi …’a ait olmadığını belirtmiştir.
Davacı vekili ise; bu belgedeki imzanın şirket yetkilisi …’a ait olduğunu ileri sürmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacı ile davalı arasında ‘…, …, … Mahallesi, … Pafta, …. Ada,… Parsel numarada bulunan’ taşınmazın davacı tarafından gösterilmesi, pazarlık görüşmeleri vs. ile satış işlemlerine aracılık edilmesi şeklinde bir ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı, davacının, davalıya böyle bir hizmet verip vermediği, hizmet bedeline hak kazanıp kazanmadığı, İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün 2015/14023 sayılı dosyası kapsamında icra takip tarihi itibariyle davalı borcunun ne miktar olduğu” konularındadır.
Mahkememizce 19/02/2015 tarihli belge altındaki imzanın davalı şirket yetkilisi …’a ait olup olmadığı konusunda imza belgeleri toplanarak ve imza örnekleri alınarak bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen 05/10/2017 tarihli, 2017/68780 sayılı raporda; inceleme konusu belgedeki imzanın tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemeye göre …’ın eli ürünü olmadığı bildirilmiştir.
Davacı vekilinin itirazı üzerine mahkememizce bu kez Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Kriminal Laboratuvarı’ndan rapor aldırılmıştır. 30/05/2018 tarihli bu raporda da; davaya konu 19/02/2015 tarihli belge altındaki imzanın, genel şekli ve tersim tarzı ile imzanın başlangıç ve sona erdirilişi, imzadaki el hareketlerinin yapılışı vs kriterlere göre …’ın eli ürünü olmadığı bildirilmiştir.
Her iki raporda görüş, birbiriyle uyumlu, kuşkuya yer vermeyecek derecede ve net bir şekilde ortaya konmuştur. Raporlara mahkememizce de itibar edilmiştir.
19/02/2015 tarihli belgenin düzenlendiği tarihte ve halen yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nın 520. maddesinde (eski tanımlaması ile tellallık) simsarlık düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı bir sözleşmedir. Aynı maddenin son fıkrasına göre ise; taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçersizdir.
Davacı tarafça alacağın dayanağı olarak gösterilen belge üzerindeki imzanın davalı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı anlaşıldığından ve ortada yazılı bir sözleşmenin bulunduğu yönündeki iddia ile buna dayalı alacağın varlığı davacı tarafça yazılı delillerle ispatlanamadığından, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden davalı vekilinin tazminat isteğinin reddine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; emlak gösterme belgesindeki imzanın tanıkların huzurunda davalı şirket yetkili tarafından atıldığını, taşınmazın davalı tarafından satın alınması nedeniyle ücrete hak kazanıldığını, davalı firma yetkilileri hakkında İzmir C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, bu soruşturma neticesinin bekletici mesele yapılmasına ilişkin taleplerinin red edildiğini, yer gösterme tutanağının delil başlangıcı sayılmasına ilişkin taleplerin değerlendirilmediğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, emlak görme belgesine istinaden simsarlık ücret alacağının tahsili için başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafça müvekkilinin tapuda niteliği kargir fabrika olarak belirtilen taşınmazın satışına aracılık ettiği, 19/02/2015 tarihli emlak görme belgesi düzenlendiği beyanıyla simsarlık ücreti alacağının tahsili için başlatılan takipte itirazın iptali talep edilmiştir.
Davalı tarafça emlak görme belgesi altındaki imzanın müvekkilini ilzam etmeyen imza olduğu ve şirket yetkilisi … tarafından atılmadığı, yazılı yapılmayan simsarlık sözleşmesinin geçerli olmadığı beyanı ile davanın reddi talep edilmiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla mahkemece hükme esas alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı raporuna göre sözleşme altındaki imzanın …’ın eli ürünü olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/01/2019 tarih, 2016/392 Esas ve 2019/57 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 135,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/01/2023