Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1784 E. 2022/2058 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1784
KARAR NO : 2022/2058
KARAR TARİHİ: 14/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2019
NUMARASI : 2018/311 Esas 2019/204 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 14/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/12/2022

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi ile; taraflar arasında nakliye/servis sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, ancak iş karşılığı kesilen fatura bedellerinin davalı tarafından müvekkiline ödenmediğini, bunun üzerine Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/1678 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bildirerek sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; takibe konu faturaların kabulünün mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla faturaların alacağın varlığı için yeterli ispat aracı olmadığını, müvekkili şirket ve davacı arasındaki ticari ilişkide müvekkilinin üzerine düşen tüm edimlerini gereği gibi ifa ettiğini bildirerek, davanın reddine ve %20 kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
MAHKEMECE:
“Dava, TBK’nun 299 vd.madde hükümlerine göre açılmış, iş makinası kiralama sözleşmesinden kaynaklanan kira bedelinin tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nun 4.madde hükmü uyarınca, dava konusunun değerine ve tutarına bakılmaksızın İİK’na göre yapılan takiplere ilişkin tahliye hükümleri dışında kalan tüm taşınır ve taşınmaz mallara ilişkin kira ilişkilerinden kaynaklanan davalara bakma görevi sulh hukuk mahkemelerine aittir. Tarafların tacir olup olmaması, kira sözleşmesinin ticari işletme ile ilgili olup olmaması sonuca etkili değildir.
Taraflar arasındaki ihtilafın, iş makinası kira sözleşmesinden kaynaklanmakta olup işbu davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğu, eldeki işin HMK’nun 4 ve 20.madde hükümleri gereğince mahkememizin görev sahası dışında kaldığı anlaşıldığından, mahkememizin görevsizliğine ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizlik kararının hukuka ve yasaya açıkça aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle mahkemenin kararının istinaf incelemesini talep etme zorunluluğunun doğduğunu belirterek, yerel mahkemenin vermiş olduğu görevsizlik kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak sureti ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında “Kiralık İş Makinesi Sözleşmesi” başlıklı 12/06/2017 ile 31/12/2017 tarihleri arasında süre belirlenen sözleşme imzalanmış olup, sözleşmenin içeriğinde personeli ile araç kiralanmasının sözleşme konusu olduğu görülmüştür. İnsan unsurunun kira sözleşmesine konu olamayacağı gözetildiğinde karma nitelikteki işbu sözleşmede yanlar arasında kira ilişkisinin değil, hizmet alımı unsurunun ağır bastığının kabulü gerekir.
Bu kapsamda icra takibine konu faturalara dayanak olduğu kabul edilen sözleşmenin sürücülü araç hizmeti alımına dair bir sözleşme olduğu, bir kira sözleşmesi olmadığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 4. Maddesi dikkate alındığında uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olmadığı anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. HMK’nın 114/1-c maddesi gereğince görev dava şartı olup HMK’nın 115/1. maddesi uyarınca taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Taraflar da yargılama süresince mahkemenin görevli olmadığını ileri sürebilirler.
HMK’nın 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup, bu hükme göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında istisna öngörülerek “Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” ifadesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde nisbi ve mutlak ticari davalar düzenlenmiş olup her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nisbi ticari dava olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddenin ilk fıkrasında a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ise mutlak ticari dava niteliğindedir. TTK’nın 5. madesi uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Tüm bu açıklamalar ışığında davacının tacir olup olmadığı tespit edilerek her iki tarafında tacir olduğu anlaşılması durumunda yargılamaya devam olunarak delil durumuna göre bir karar verilmesi aksi halde asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır. (Benzer uyuşmazlığa ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/(6)3-2222 esas, 2021/760 karar sayılı kararı da aynı yöndedir. )
Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince sulh hukuk mahkemesinin somut olayda görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince kararın kaldırılmasını karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜNE; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/04/2019 tarihli, 2018/311 Esas 2019/204 Karar sayılı kararının HMK’nın 355. ve 353/1-a-3 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince dosyanın görevli Karşıyaka Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf eden davalı vekilinin yatırmış olduğu;
a-44,40 TL istinaf karar harcının istemi halinde ilk derece mahkemesi tarafından davacıya ödenmesine,
b-121,30 TL istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderlerinde değerlendirilmesine,
4-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-3 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf eden ilgilisine iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a-3 ve 362/1-c maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/12/2022